Libya düğümü neden çözülemiyor?

Murat Güzel
11.11.2023

Niyabet savaşlarının karakteristik özelliğinin uzun süreli ve sınırsız çatışma, sivil-asker arasındaki ayrımın kalkması ve savaş etiğinden bağımsız çatışmalar olduğuna işaret eden Ufuk Necat Taşçı, bu durumun Libya'daki siyasi çözümsüzlüğün ana sebebi olduğunu söylüyor.


Libya düğümü neden çözülemiyor?

Tunus'ta 17 Aralık'ta kendini yakan Muhammed Buazizi'nin bu eylemiyle başlayan Arap Baharı sürecinde 2011'de Kaddafi rejimi aleyhine birçok ayaklanma yaşandı Libya'da. Mısır'da ilkin Hüsnü Mübarek'in devrilmesi, seçimle iktidara gelen Muhammet Mursi'nin 2013'te Sisi darbesiyle devrilmesi ve sonrasında hapishanede şehit olması, Suriye'de yaşanan iç savaş gibi bahardan çok kışı andıran olaylarla hatırladığımız Arap Baharı'nda Kaddafi karşıtı ayaklanmaların vuku bulduğu Libya'da bu ayaklanmalara başta verdiği sert tepki ve katliamlarına rağmen geri adım atmak isteyen Kaddafi rejimini Fransa ve ABD öncülüğündeki ülkelerin, bir anlamda NATO ve BM'nin verdiği destekle sona erdirdiğini görüyoruz. Kaddafi'nin öldürülmesini içeren NATO müdahalesi sonrasında dönemin Almanya dışişleri bakanı dahil birçok Batılı siyasetçi Libya'nın önünde yeni bir yol açıldığını ve bu yola dair umutlarını dile getirdi. Lakin NATO müdahalesi sonrası ülkenin içine sürüklendiği bir türlü sonlandırılamayan sivil savaş ve dünya gündemine yerleşen mülteci krizi NATO müdahalesiyle amaçlananın başarılamadığını, ülkenin kronikleşen sorunlarına yenilerini eklediğini açığa kavuşturdu. İşin aslı o ki, 42 yıllık Kaddafi rejiminin sonu Libya'da sorunların halledilmesi anlamına gelmiyordu, birtakım siyasi ve askeri gerilimler, çatışmalar Kaddafi sonrasında da sürdü.

Libya'daki bu çatışmaların doğurduğu vekalet savaşlarının bir yerde Hafter'le birlikte niyabet savaşlarına dönüşmesini işaret eden önemli bir tutamak sunuyor Ufuk Necat Taşçı 'Libya Kördüğümü' başlığıyla yayınlanan kitabında. Devletlerin askeri anlamda alan kazanmaya matuf yürüttüğü savaşların küreselleşmeyle birlikte değiştiği, siyasi ve ideolojik hareketleri merkezine alan bir savaş kavramının doğduğuna işaret eden Taşçı, savaşın siyasi, iktisadi ve sosyolojik etkilerini gözeterek sıcak savaştan kaçınan devletlerin çıkarları olan bölgelerde rekabetlerini sürdürebilmek adına farklı yöntemler kullandığına dikkat çekiyor. Devletlerin artık kendi düzenli askeri unsurlarını kullanmadıkları, ama bunun yerine bölgesel silahlı gruplarla ve aktörlerle iş birliği yaptıkları, bir yerde "dördüncü nesil savaş" olarak nitelenen yöntemi "vekalet savaşı" olarak niteleyebiliriz.

Muammer Kaddafi'nin 1969'da Libya Kralı İdris Senusi'ye yaptığı darbede yanında yer alan subayı Halife Hafter 2011 ayaklanmaları sonrasında başta ABD olmak üzere pek çok Batılı ülke tarafından sözümona DAEŞ'e karşı verdiği mücadeleden dolayı desteklendi. Yeri gelmişken ABD'nin Libya Büyükelçisi'nin de Hafter'e destek sunulmadan önce bir şekilde öldürüldüğünü kaydetmeli.

Uluslararası toplum ve BM tarafından Libya'daki tek meşru hükümet ilan edilen Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni tanımayan Hafter'in müteakip süreçte savaşın başka bir aktörüne dönüşmeye başladığını kaydeden Taşçı, uluslararası çatışmaların daha ölümcül, vekalet savaşlarına nazaran daha uzun süren ve savaşın pek çok formunu (vekalet savaşları, hibrit savaşlar) içeren niyabet savaşına kaydığını, naipliğin birçok karakteristik özelliğini sergilediğini ifade ediyor.

Postmodern çatışma

2011 sonrasında Libya'da gözlemlenen postmodern çatışmalar ve aktörleri, vekalet (proxy) savaşları ve niyabet (surrogate) savaşları kavramlarını kullanarak, savaşı ve Halife Hafter'in bir savaş aktörü olarak dönüşümünü irdeleyen Taşçı, ABD'nin vekili olarak Hafter üzerindeki kontrolünü onun naipliğe dönüşmesiyle kaybettiğini de vurguluyor. Niyabet savaşlarının karakteristik özelliğinin uzun süreli ve sınırsız çatışma, sivil-asker arasındaki ayrımın kalkması ve savaş etiğinden bağımsız çatışmalar olduğuna işaret eden Taşçı, siyasi çözümsüzlüklerin ana sebebi olduğunu da belirtiyor.

Libya Kördüğümü

Ufuk Necat Taşçı

Tezkire, 2023

Eski Yunanca'daki ilk Mısır tarihi

Eski Yunanca'da Mısır kültürünü ve tarihini anlatan ilk kitap sayılan Manethon'un 'Mısır Tarihi' günümüze tam olarak ulaşmamıştır. Josephus, Julius Africanus, Eusebios, Georgios Synkellos gibi isimlerin alıntılar yaptığı eser yalnızca Mısır hakkında bilgi almak isteyenler için değil aynı zamanda söz konusu bölgede yaşamış olan diğer kültürler hakkında çalışmalar yapan araştırmacılar için de kaynak kitap sayılır. Birçok bakış açısıyla okunabilecek kitap tanrı-kralların hüküm sürdüğü dönemden başlayarak II. Pers İktidarı Dönemi'ne kadar hüküm sürmüş olagelen krallar ve onların işleri hakkında bilgi vermektedir.

Mısır Tarihi

Manethon

çev. O. Demir

Pinhan, 2023

Ümit Hassan'ın siyaset teorisi denemesi

İkinci Dünya Savaşı esnasında, 1943'te doğan ve bu yılın başlarında, 17 Ocak 2023'te vefat eden Ümit Hassan'ın kendi ifadesiyle "Siyaset Teorisi denemesi" olan kitabı siyasal teorinin fikir tarihinden daha ötede, fikir tarihinin bazı öncüllerini de gösterebileceği, değerlendirme alanına alabileceğini düşünüyor ve uygulamalı olarak da göstermeye çalışıyor. Türk mitolojisinin başlıca motiflerini tarihsel bakımdan işlemeye çalışan Hassan; han, tengri, töre, kut gibi kavramları işleyerek anahanlığın, şamanlığın, "kolektif aksiyon" dinamiğinin dönüşümünü ve kadim-ilksel devlet geleneğinin oluşumunu inceliyor. Esere 1985'te Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü verildiği kaydedilmeli.

Eski Türk Toplumu Üzerine İncelemeler

Ümit Hassan

İletişim, 2023