Libya'nın yeni Suriye olmasına izin veremeyiz

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu / Gaziantep Üniversitesi
14.06.2020

Üç parçaya bölünmesi hedeflenen Libya'da savaş; petrol ihraç hilali ve El Fil gibi üretim merkezlerinden uzak tutulan Meşru Sarrac Hükümeti, güney ve ortadaki otoritesiz bataklık bölgeler ve ‘Libya Esed'i' Hafter arasında hiçbirinin kazanamayacağı, Irak ve Suriye'deki gibi süründüren bir sürece doğru itilmek isteniyor. Buna izin veremeyiz. İki asırlık sıcak sulara ulaşma hedefini bile aşan Ruslar, soluğu Fizan çöllerinde almış ve belli ki Putin'in bu ilerleyişini, Deli Petro dahi hayal edememişti. Ancak yaşlı ve hasta Rusya'nın, Suriye gibi uzun vadeli bir savaşa ne gücü ne de ihtiyacı var.


Libya'nın yeni Suriye olmasına izin veremeyiz

Soğuk Savaş’ın (1945-1990) bitmesinden sonra zaferini ikinci kez ilan eden ABD’nin, 21. yüzyılda da küresel hâkimiyet için Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak uyguladığı görülmektedir. Bu strateji doğrultusunda, 45 yıldan sonra tam huzura kavuştuk derken, savaş davullarına kalemini, “Medeniyetler Çatışması” için tokmak yapan Huntington’u ve BOP için, CIA Ortadoğu şeflerinden G. Fuller’e malzeme hazırlayan Ortadoğu Uzmanı Bernard Lewis’i hatırlamak gerekir. Söz konusu kişilerin tezlerindeki Doğu-Batı fay hatları önemlidir. ‘Demokrasiye geçirilmesi gereken yer’ olarak belirlenen Ortadoğu, petrol ve stratejik geçiş merkezidir. Ortadoğu’ya bu nedenle kanlı cetvellerle yeni sınırlar belirlenmiştir.

Libya’nın son asrı

Bu strateji doğrultusunda 2000’lerin hemen başında ABD’nin, Osmanlı’dan sonra çekirdeğine kadar ve il il bölünmüş bir Ortadoğu Projesi uygulamaya koyduğu ve bunun fitilini de 11 Eylül 2001’de ateşlediği görülmektedir. Hedef olarak tarihte de görüldüğü gibi her an bir Tarık, Selahaddin veya Fatih çıkarma potansiyeli olan 22 ülke, 1 milyar nüfus (İslam Dünyası’nın Kalbgahı: Cebeli Tarık ve Malakka Boğazı Hattı) ve 12 milyon kilometrelik İslam coğrafyası, yeni bir Syks-Pico’nun uygulama alanı olarak görülüyor. Ayrıca burada destek amacıyla Rusya’nın ve sürpriz bir şekilde Çin’in de sahaya çıktığını söylemek gerek.

Bu doğrultuda “Arap Baharı” sonrasında Libya, Irak, Afganistan ve Yemen gibi ülkeler, doğrudan saldırılara maruz kalırken; Suriye ve Mısır gibi ülkelerde, rejimlere ya destek verilmiş ya da 40 yıllık diktatörlerden daha kötüsü gelmiştir,

BOP’un Afrika’nın yeniden işgali için merkezinde yer alan, en zayıf halka olarak görülen Libya’da on yıla yakın bir süredir savaş var. 17 Şubat 2011 tarihinde başlayan Libya savaşında, 20 Ekim 2011’de, 42 yıllık iktidarın başındaki Muammer Kaddafi öldürüldü. Gelinen noktada, 1911 yılında İtalyanların Trablusgarp’ı işgalinden tam yüz yıl sonra, Batı’nın Libya’ya bu kez imha için müdahale ettiği görülüyor.

Libya’daki iç savaşa bakıldığında dört güç bulunmaktadır:

• BAE ve Suudi Arabistan’ın başını çektiği BOP Küre Grubu, ABD ve Rusya’nın desteklediği CIA’nın 1982’de de kullandığı 30 yıllık ajanı Hafter (Hafter, Esed gibi hem Rusya hem de ABD tarafından oldukça sevilmektedir),

• Ağır silahlara da sahip, Ömer Muhtar ve Hamidiye stratejini uygulayan Aşiretler (Devrik lider Muammer Kaddafi’nin aşireti Kazzazi, Varfella, Mağariha, Tarhune, Tuareg, Tebu… Örneğin: Vefa ve Tuaregler El- Fil ve Şerare petrol/gaz sahalarında yaşamaktadırlar),

• ABD tarafından Irak ve Suriye’de ihtiyat olarak iki bölgede aktif tutulan DEAŞ,

• Cezayir, Tunus tarafından sessizce ancak Türkiye ve Katar tarafından cesurca desteklenen ve Libya’nın, Ulusal ve uluslararası temsilcisi Ulusal Mutabakat Hükümeti.

Kültürel soykırım

Halkın ciddi baskısı ve BM’nin gözetimi altında Tunus’ta (Süheyrat Antlaşması-2015) yapılan iç barış sağlama çabalarına karşın, CIA ajanı Hafter 4 Nisan 2019’da 10 bin kişinin ölümüne neden olan Trablus’u ele geçirme savaşını başlattı. Bu süreçte, Petrol Hilali olarak bilinen, Libya’nın Akdeniz doğu sahilindeki Derne ve Bingazi’nin, Suriye ve Irak’taki Rakka, Musul ve Halep gibi yıkıldığı görülmektedir. Burada uygulanan strateji de maalesef BOP ruhuna uygun düşmektedir: İslam Dünyası’nın kültürel soykırıma uğratılması.

Bir ay önce kendini devlet başkanı ilan eden Hafter, Vatiye askeri üssü ve Tarhune’den de kaçınca soluğu Kahire’de almış ve kendisi gibi darbeci Sisi’den yardım istemiştir. Rusya gibi ABD’nin de Hafter’in korsan Kahire Bildirisini desteklemesinden anlaşılıyor ki; ABD’nin amacı, Libya’yı BOP kapsamında üçe bölmek ve Suriye-Irak gibi çatışma cehenneminde bırakmaktır.

ABD’nin Afrika Komutanlığı (AFRICOM) ile Tunus Savunma Bakanlığı arasında, ABD’nin Tunus’ta askeri güç konuşlandırması yönünde görüşmeler yapıldığı ve ABD ile ortak çalışan Rusya’nın, burada Suriye’de olduğu gibi iki strateji uyguladığı görülüyor:

• Bir yandan Putin’in gangster arkadaşının sahibi olduğu sahada 2 bin kişiyle savaşan, Wagner paralı güvenlik şirketi (Rus silah stratejisi gibi ABD tarafından Irak’ta kullanılan Blackwater şirketinden ilham alınmış),

• Petrol Hilali/Cufra (Osmanlı zamanında Sukna olarak bilinir ve hurmalarıyla meşhur) deniz ve hava hava üssü kurmak.

Vazgeçemeyiz, çünkü….

Görüldüğü kadarıyla, iki asırlık sıcak sulara ulaşma hedefini bile aşan Ruslar, soluğu Fizan çöllerinde almış ve belli ki Putin’in bu ilerleyişini, Deli Petro dahi hayal edememişti. Ancak yaşlı ve hasta Rusya’nın, Suriye gibi uzun vadeli bir savaşa ne gücü ne de ihtiyacı vardır. Üstelik karşısında kale gibi bir Türkiye ve Kafkas Kartalı Şamil’in ruhuna sahip yeni bir Ömer Muhtar var. [Osmanlı zamanında ve halk arasında hala kullanılan “Seni Fizan’a Sürerim Ulan” denilen Fizan çölü, ayılar için dayanılamayacak kadar sıcaktır. Bizden söylenmesi ne de olsa komşuyuz ve düşmanlıktan fayda gelmez.]

Türkiye, en az üç sebepten dolayı Libya vazgeçilemez:

• Doğu Akdeniz ve Kıbrıs,

• Afrika,

• Libya’nın kültürel, ekonomik ve siyasi önemi.

Yüzyıl önce olduğu gibi bugün de Türkiye, Libya’ya destek veriyor. Hamidiye ruhu, Erdoğan üzerinde yaşarken; Ömer Muhtar’ın yerini Fayiz Es-Serrac almıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Libya Ulusal Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac arasında 27 Kasım 2019’da Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının imzalanması, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin bir asır sonra Akdeniz’de şah-mat zaferidir. Akdeniz’in karşı kıyılarında yer alan Türkiye, Libya ile Mavi Vatan üzerinden sınır komşusudur.

Üç parçaya bölme hedefi

20 yıldır BOP, zalimce uygulanan kanlı bir projedir. BOP’un Türkiye projesi olan 15 Temmuz darbesinde bu halk nasıl uyanmışsa Afganistan, 20 yıl sonra ABD’yi yenmiştir ve Libya da zafer yolundadır. Libya’da başarılı olan Türkiye’ye destek hattına Tunus ve Cezayir de katılabilir. Çünkü yerli halktan, Suriye ve Kuzey Afrika’dan binlerce kişi UMH’yi desteklemektedir.

Üç parçaya bölünmesi hedeflenen Libya’da savaş, Petrol ihraç hilali ve El Fil gibi üretim merkezlerinden uzak tutulan Meşru Sarrac Hükümeti, Güney ve ortadaki otoritesiz bataklık bölgeleri ve Libya Esed’i Hafter arasında hiçbirinin kazanamayacağı, süründüren bir sürece doğru itilmek isteniyor. Buna asla izin verilmemelidir. Çünkü bu, yeni Suriye veya Irak projesidir ve BOP ruhuna uygundur.

İsrail’in Kudüs’ü başkent yaptıktan sonra ve Filistin’i ilhak ederek tarihten silmeye çalıştığı bir zamanda, bilinmelidir ki, yüzbinlerce vicdanlı Yahudi-İsrail vatandaşı dahi ayaklanmıştır. BOP’u insanlığın önüne süren, Covid-19’u da kullanan küresel şirketlere karşı, sessimizi daha gür çıkartarak Libya halkı ve insanlığın yanında durmalıyız.

[email protected]