Liderlik problemi mi profesyonellerin iktidar mücadelesi mi?

İdris Cevahir / Yazar
8.04.2023

Hareketin selametini isteyende "ilkesel tutarlılık" aranır. Bu ekibin hiçbir ilkesi yok. Hareketin selametini isteyende "siyasi ahlak" aranır bu ekip işe profesyonel bakıyor. Hareketin selametini isteyenin "dava kardeşliğini" gözetmesi beklenir. Bu ekibin kendisinden olmayanı yok etmek üzere kurulmuş bir kardeşlik yapısı var.


Liderlik problemi mi profesyonellerin iktidar mücadelesi mi?

Yazı serisinin bu kısmında bu satırların yazarının da kani olduğu bir iddiayı araştıracağız. İddia genelde "İstanbul Ağabeyleri" tarafından dillendiriliyor ancak onlardan bağımsız bir gerçekliği de yok değil. En üst makam ve kişilerce dile getirilmiş bir iddiadan bahsediyoruz.

Başta İstanbul Ağabeyleri ve Genel Merkezi bilen kişilere göre Saadet Partisi'nde vuku bulan, esasında bir avuç ihtiras sahibi "Cunta", "Çete", "İzmit Ekibi" ve nihayetine "Profesyonel Partici"nin iktidar mücadelesidir. Atanan il başkanları, atanamayan veya kongresi ertelenmek zorunda kalan iller ya da usulsüzce görevden alınan kişiler... Bütün bu sancılı süreçlerin altında profesyonellerin partiyi gelecek "Aydın"lıklara taşımak için "Bitmez" tükenmez ayak oyunları vardır.

Liyakat mi ekipçilik mi?

Şimdi bu pek de hoş olmayan iddianın üzerine gidelim ve bu iddiayı ya temellendirelim ya da özür dileyelim. Bu iddia sahiplerinin şöyle bir mantıkları var:

Bir parti düşünün yaklaşık 15 yıl boyunca atanan genel başkan yardımcılarının ekseriyetinin tatlı bir İzmit hatırası olsun. En azından İzmit'te okumuş yahut İzmit'teki Milli Görüş Kurumlarında idareci olmuş olsun. Ne hikmetse genel merkeze herhangi bir kişi lazım olduğunda İzmit'ten hemen bir "mücahit" bulunsun ve görev kendisine verilsin. Bu liyakatin değil ekipçiliğin olduğuna işaret eder.

Menfaat pastası

Yine bir partide bir genel başkan yardımcısı düşünün her dönem ya da bir dönem içerisinde birkaç defa birim değiştirsin. Önce dış ilişkilerden sorumlu olsun, sonra mahalli idareler, sonra teşkilattan sorumlu olsun. Sonra diğer birimlerden sorumlu olsun. Yani genel başkan yardımcılıkları birkaç profesyonel etrafında dönsün dursun, tam alınan kötü sonuçların hesabı sorulacakken bir anda sorumluluk alanı değiştirilsin ve "biz zaferden değil seferden sorumluyuz" naraları "Milli Görüşçü her zaman kazanır zira yapılan ibadettir" aldatmacasına karışsın. Bu ise bir cuntaya ya da menfaat pastasının pay edildiğine işaret eder.

Bir parti düşünün ki başarısızlıklar sadece taşra teşkilatına özellikle bu ekibe uzak duran il ve ilçe başkanlarına kesilsin. Bir parti düşünün ki oy için hiç de izah edilemeyen parti ve şahıslarla seçime girilmesine rağmen kendi evladını sırf bu ekibe karşı diye aday yapmamak için cihat eylesin. (Gaziosmapaşa ilçesi belediye başkanlığı aday sürecinde yapılanlara işaret ediyorum) Bu davanın dikkate alınmadığına, kendisinden olmayan dava erlerinin önünün kesilme çabasına işaret eder.

Hesap vermeme eğilimi

Ehli insaf ve ehli vicdan olan her hangi bir kişi şunu sorduğunda "yahu yıllardır vuku bulan başarısızlıklar neden il başkanlarına kesiliyor da genel başkan yardımcılarına kesilmiyor?" Alacağı cevap bıla bıladan başkası değildir. Bu hesap vermeme eğilimine ve hareketi kendi mülkü zannetme yanılgısına işaret eder.

Bu satırların yazarı olarak şunu ifade etmem gerekiyor ki mezkûr argümanların mantık kurgusu doğru. Yani bir grup genel merkez çalışanı: Liyakate değil ekipçiliğe önem veriyor ise, makam olsun, itibar olsun ya da maddi olsun bir pasta pay ediliyor ise, kendisi gibi düşünmeyen ya da onlarla klik ilişkisine girmeyen kişilerin önü kesiliyor, böyle nahoş ilişkilere girenlerin önü açılıyor ise ve hesap verme mecburiyeti görülmüyor ise burada bir cuntadan ya da çeteden bahsetmek gerekir.

Kim bu arkadaşlar. Profesyonel parti hizmeti veren yani partinin maaşlı çalışanları. Efendim, ne var bunda maaşlı çalışmak yanlış mı ayıp mı? Kesinlikle yanlış değil. Ayıp hiç değil. Yanlış olan maaşlı çalışanların karar alma süreçlerinde olması. Esasında bütün süreçleri belirlemesi hatta süreçlerin başlayıp bitmesinin bu ekibin elinde olması.

Süreçler iyi analiz edilmeli

Son dönem süreçleri derinlemesine analiz ediniz. Kamalak Bey'in tasfiyesi, Temel Bey'in gelişi, sonrasında Millet İttifak süreci, bütün bu süreçlerde dâhil olan değil süreçleri yöneten bir ekipten bahsediyoruz. Hareketin sola yanaşmasında, yıllar sonra ortaya çıkan vekillik imkânının heba edilmesinde bu arkadaşların parmağı değil gövdesi var.

Peki, bunları neden yapıyorlar? Hareketin selameti için yapmış olamazlar mı?

Hareketin selametini isteyende "ilkesel tutarlılık" aranır. Bu ekibin hiçbir ilkesi yok. Hareketin selametini isteyende "siyasi ahlak" aranır bu ekip işe profesyonel bakıyor. Hareketin selametini isteyenin "dava kardeşliğini" gözetmesi beklenir bu ekip kendisinden olmayanı yok etmek üzere kurulmuş bir kardeşlik yapısı var.

Yakın gelecekte ikbal dertleri olduğu kanaati hasıl ancak ispat edilemiyor. İspat edemiyor iseniz neden söylüyorsunuz? Sosyal olaylarda ve ihtirasa mebni konularda şahsi itiraf olmadığı sürece bir ispat mümkün değil yoksa herkes herkesi biliyor.

Genel başkanlık projesi

Orta gelecekte ise süreç yönetmek değil sürecin bizzat kendisi olmak istiyorlar. Ne demek bu? Bir genel başkanlık projeleri var. Bundan herkes emin.

İşte Saadet Partisi'nde verilen kavganın bir yönü, belki de en belirleyici yönü bu. Rahmetli Oğuzhan Bey bu ekibi bünyeden söküp atmak istiyordu. Temel Bey ise bu arkadaşları koruyor. Temel Bey'in bu arkadaşları niçin koruduğu sorusu da bahsi değer. Bu satırların yazarı olarak bu arkadaşların bünyeden sökülüp atılamayacağına kani sanırım. Bir de serde dervişlik var gönül kırmak istemiyor.

Partinin nasıl yol alacağı yahut nasıl yok olacağı bu profesyonellerin akıbeti ile doğrudan ilişkilidir bu böyle biline... Bir sonra ki yazıda görüşmek üzere...