Macron uyuyan aslanı uyandırdı

Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak / Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
16.10.2021

Emmanuel Macron yaptığı açıklamaların 50 sene önceki Fransa'ya ait olduğunun geç farkına vardı. Cezayir ne 19. yüzyıldaki Cezayir ne de Fransa Napolyonlar devrinde. Napolyon gibi konuşan Macron, uyuyan aslanı uyandırdı. Fransa lobisini utandırdı ve Paris'in etkisini zayıflattı.


Macron uyuyan aslanı uyandırdı

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Tunus, Cezayir, Sudan ve Gana'da meydana gelen Afrika'daki devrimler Afrikalılardan sonra belki de en çok Türkiye'de aşk, şevk ve coşku ile takip edildi. BM'deki Cezayir'in bağımsızlığının oylandığı sırada Türkiye lehte oy kullanmayarak hata yapmıştı. Ama Anadolu halkı tüm samimiyetiyle Cezayir'in yanında oldu. Öyle ki, rahmetli Fethi Gemuhluoğlu 1956'da Malatya'da yerel bir gazetede bu devrimleri alkışlayan yazılar yazdı. Fransa ve İngiltere'nin Afrika'daki devrimci hareketler karşısında sarsılmasını ve yenilmesini Anadolu'ya duyurdu. Cezayir karşısında ezilen Fransız emperyalizminin utanç veren katliamlarını tarihin ebediyen unutmayacağını kaydetti.

"Cezayir ve Türkiye arasında hayırlı ve mesut inkişaflar beklediğimizi belirtmek vazifemizdir" diyordu rahmetli Fethi Gemuhluoğlu. "Afrika'ya basiret ve dikkatle ve hassas bir zihniyetle eğilmek gerekir" diyordu. Türkiye coğrafyasının Afrika ile ilişkisi tarihin tüm dönemlerinde oldu. Ortadoğu coğrafyası Afrika tarihinin bir parçasıdır. Günümüzdeki sorunlar bir ölçüde bu tarihi anlamamaktan yani Afrika ile Ortadoğu'nun bölünmez bir coğrafya olduğunu kavramamaktan kaynaklanıyor. Masaldaki devin uyanışını andıran devrimleri yapan Cezayir halkı bugün kendi içinde huzur ve istikrarı temin etmeye çalışıyor. Cezayir devletinin adalet, insan hakları, barış ve refah yönünde attıkları adımlar dün olduğu gibi bugün de Türkiye'yi mutlu etmektedir.

Cezayir bağımsızlığını kazandıktan sonra Ahmed bin Bella, Buteflika ve Tebbune gibi entelektüel derinliği olan ulusunun geçmişini iyi bilen, vizyon sahibi kayda değer liderler tarafından yönetildi. Tebbune göreve geldikten sonra Türkiye ile ilişkilere verilen önem artarak sürmektedir.

Neden bu kadar kızgın?

Fransa ve Cezayir 1962'den sonra inişli-çıkışlı bir ilişki içinde oldu. Fransız sömürge yönetimi 1962'de sona erdi ama Paris'teki politikacılar sık sık Cezayir'in içişlerine karışmakla kritik edildi. Ancak Macron'un son ifadeleri politikacı mevkidaşlarını değil tüm Cezayir ulusunu hedef alan ve onların ulusal onurunu zedeleyen gerçeklere aykırı sözlerdir. Başkan Emmanuel Macron görevine seçildiği sırada beyan ettiği dostluk ve işbirliği sözcüklerini terk edip Cezayir siyaseti ve tarihi hakkındaki haksız yorumları iki ülke arasındaki ilişkilere zarar verdi. Ayrıca, Cezayir'de su yüzüne çıkan olumsuz Fransız imajının müsebbibi olarak sömürge devrinin politikaları ile yüzleşmek yerine Türkiye'yi hedef alan açıklamalar da Macron'a ve temsil ettiği makama yakışmadı. Cezayir'deki Fransız sömürge devrine yönelik bilinçlenmenin sebebi olarak Türkiye'yi işin içine katması anlaşılmaz bir tutumdur. Türkiye'nin haklı tepkileriyle birlikte geçmişte Fransa tarafından sömürülen Mali Cumhuriyeti gibi diğer Afrika ülkeleri de Cezayir'in çıkışı ardından Paris'i eleştirmeye başladı.

Cezayir, Macron'un yorumlarının iç işlerine "kabul edilemez bir müdahale" ve Fransız sömürgeciliğinin kurbanı olan Cezayirlilere "tahammül edilemez bir hakaret" olduğunu beyan ederek açık bir tepki verdi. Cezayir, Fransa'yı "soykırım" yapmakla suçladı. Bu tepki bekleniyor muydu? Cezayir'in tepkisinin arkasında ne var? Fransa sömürge geçmişini neden aklamaya çalışıyor?

Fransa'nın suçları

İki ülke arasındaki ilişkiler yakın zamanlarda gergindi ancak hiçbir zaman son günlerdeki kadar sertlik yaşamamıştı.

Fransız gazetesi Le Monde'a konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Cezayir'in 1954-1962 bağımsızlık savaşının ardından Cezayir'in "siyasi-askeri sistem" tarafından yönetildiğini ve bu yönetimin "Türkiye'nin etkisinde kalarak" Fransız sömürge dönemi tarihini çarpıttığını ileri sürdü.

Macron'a Cezayir'in resmi tepkisi şu sert ifadelerle vücut buldu:

"Sömürgeci Fransa'nın Cezayir'deki suçları sayısızdır ve soykırımın en katı tanımlarına uygundur". Cezayir Cumhurbaşkanı Tebboune, eski sömürge gücünden "tam saygı" talep ederek, Fransa ile yaşanan anlaşmazlık hakkında ilk kez halka açık bir şekilde konuştu. Tebboune basına verdiği demeçte, Cezayir büyükelçisinin Fransa'ya geri dönmesinin "Cezayir devletine tam saygı gösterilmesi şartına bağlı" olduğunu söyledi. Macron'un geçen hafta Fransız günlük Le Monde gazetesine yaptığı açıklamalar Cezayir medyası tarafından geniş çapta alındı ve "hakaret" olarak nitelendirildi. Fransa Cumhurbaşkanı'nın, Cezayir'in kendisi için yazdığı "resmi tarih" dediği şeyi "gerçeklere dayanmadığını" söyleyerek yaptığı eleştirilere ağır cevaplar verildi.

Macron'un sözlerinden sonra Cezayir ilk defa sömürge döneminde ne kadar şehit verdikleri ile ilgili net rakam verdi: 5 milyon 630 bin. 1830'da Cezayir'in nüfusu 3 milyon olarak tahmin edildiğinde yapılan katliamın ne kadar büyük olduğu ve yaklaşık 130 yıllık işgal sürecinde kesilmeden sürdürüldüğü görülmektedir. Fransa Cumhurbaşkanı, sömürge döneminden önce 'Cezayir ulusunun' varlığını sorgulayarak vahim bir hata yaptı. Fransız sömürgeciliğinin asimilasyon ve soykırıma varan katliam siyasetine yönelik önceki eleştirilerini unutarak "Cezayir ulusu"nun Fransa sayesinde oluştuğunu iddia etti. Halbuki Tarık b. Ziyad ve ardından Paris önlerinde 732'de durdurulan Abdurrahman el-Gafikî'nin kimler olduğunu bilse böyle bir saptama yapmaya kalkmazdı. Cezayir Kahramanı Nice Fatihi Barbaros Hayreddin Paşa'yı yeni duymuş olabilir mi? Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle Fransız Kralı François'in V. Karl'a karşı yardımına koşarak son büyük seferine çıktı. 1543'te Nice şehrini zaptetti. Böylece Fransa Kralı François hem kendisinin hem de ülkesinin varlığını korudu. Makron tarihten konuşurken bu olayları da hatırlarsa hatalı yorumlar yapmaz ve Cezayir ulusunun ne zamandan beri tarih sahnesinde olduğunu kolayca kavramış olur.

Artan Türkiye ilgisi

Fransız yanlısı Cezayir basını bile Türkiye-Cezayir ilişkilerine yönelik gelişmeleri manşetten vermeye başladı. Son olarak Adana Ceyhan'da temeli atılan Rönesans Holding ile Cezayir'in milli enerji şirketi Sonatrach ortaklığında üretim yapacak 'Polipropilen Fabrikası'nın haberleri tüm Cezayir basınında manşetlerde yer aldı. Petrokimya ve plastik sanayiinde stratejik bir ürün olan polipropilen, tarımdan inşaata, otomotivden savunma sanayine, eczadan sağlık sektörüne kadar birçok sektörde kullanılan çok değerli bir maddedir.

1,2 milyar dolarlık bir yatırımı içeren bu tesis hem Türkiye'nin petrokimya alanındaki ithalatını azaltacak hem de Cezayirli yatırımcıların global oyuncu olmalarına olanak verecektir. Cezayir'de irili ufaklı bin 300 Türk şirketi faaliyet gösteriyor. 33 bin Türk vatandaşı Cezayir'de yaşıyor. Bu rakam muhtemelen Afrika'da yaşayan en güçlü Türk topluluğunu ifade ediyor. Bu kişilerin çoğu Türk şirket sahipleri, çalışanları ve ailelerinden oluşmaktadır. Yakında Oran şehrinde Türk Konsolosluğu açılacak.

TİKA Cezayir'de önemli projelere imza atıyor ve Cezayir hükümetiyle birlikte ortak tarihi mirasın yaşatılmasına katkı sağlıyor. En kısa zamanda Maarif Vakfı ve YEE gibi kurumların Cezayir'de faaliyete geçmesi ikili ilişkilerin gelişmesine yardım edecektir. Çünkü Cezayir üniversitelerindeki Türkoloji bölümlerinde okuyan ve Türkçe öğrenmek isteyen Cezayirli gençlerin sayısı oldukça fazla. Cezayir'deki üniversitelerin Türkoloji bölümlerine Türkiye'den giden öğretim elemanları katkı veriyor.

Cezayir'de Türkiye ilgisi turizm açısından da oldukça yüksek. Cezayirlilerin tatil için tercih ettikleri ikinci ülke Türkiye. Sağlık turizmi bakımından da Cezayirliler en çok İstanbul ve Ankara'daki hastaneleri seçiyorlar. Sağlık ve kültür turizmi alanında Fransa maliyet ve hizmet kalitesi bakımından Türkiye ile rekabette geride kalıyor. İstanbul, İzmir ve Antalya başta olmak üzere birçok Türk şehrinde Cezayirlilere yönelik turizm programları bulunmaktadır. Arap ülkelerinden gelenler Türkiye'de kültürel zorluk yaşamıyorlar. Türkiye'nin sunduğu farklı destinasyonlar ve alternatifler yanında helal gıda, refakatçı hizmeti, vize kolaylığı gibi imkanlar Cezayirlilerin Türkiye'yi tercih etmesinin en önemli nedenleri olarak değerlendiriliyor.

Ortak kahraman

Macron'un Cezayir'de Osmanlı varlığı ile ilgili sözleri aslında Türklerin ne kadar sevildiğimizi gösteriyor. Afrika ve Arap dünyasının önde gelen ülkelerinden olan Cezayir'de artan Türkiye sempatisi özel olarak bu ülkede yapılan çalışmalardan kaynaklanmıyor. Türkiye diğer Afrika ülkelerinde yaptığı dostluk ve yardımlaşma faaliyetlerini Cezayir'de de yapıyor. Türkiye'nin Afrika açılımı vizyonuna sahip değerli diplomatları bu ülkede de samimi gayretler içinde olduğu gibi Sağlık Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı yanında AA ve TİKA gibi kuruluşlar da büyükelçi nezaretinde mütevazi ama takdire şayan faaliyetler yapıyorlar.

Bu bağlamda iki ülkenin ortak tarihi kahramanı olan Barbaros'un dizisi tüm dünyada olduğu gibi Cezayir'de de büyük ilgi çekmektedir. TRT'nin kültürel ilişkilere katkısı bu dizi ile bir kez daha gözler önüne serildi.

Macron yaptığı açıklamaların 50 sene önceki Fransa'ya ait olduğunun geç farkına vardı. Cezayir ne 19. yüzyıldaki Cezayir ne de Fransa Napolyonlar devrinde. Napolyon gibi konuşan Macron uyuyan aslanı uyandırdı. Fransa lobisini utandırdı ve Paris'in etkisini zayıflattı.

Belki de Afrika'da en büyük potansiyele sahip ülke Cezayir'dir. Cezayir'de bağımsızlık ruhu çok güçlüdür. Halen Filistin davasında diğer Arap ülkelerinin yaşadığı sarsılmaya uğramayan ve dış politikasında en net destek veren ülkedir. Cezayir Batılı sömürgeci güçler karşısında pozisyon aldığından bağımsızlığından itibaren Rusya ile ilişkilerine önem vermektedir. Günümüzde Rusya'nın Afrika'daki ilişki ağını genişletmesi, Mali ve Çad gibi ülkelere ilgi göstermesi Cezayir açısından önemsenmektedir. Çünkü Rusya diğer Batılı güçler karşısında bir denge unsuru olarak değerlendiriliyor.

ORSAM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal'ın da belirttiği gibi Cezayir bölgenin güçlü bir ülkesidir bağımsızlığına sahip çıkan onurlu bir ulusa sahiptir. Cezayir devleti, ulusuna karşı geçmişte işlenen insanlık suçlarının peşini bırakmayacağını bir kez daha göstermiştir. Fransa ve diğer ülkeler Cezayir'le eşitliğe dayalı ilişkiler kurmak niyeti dışında bir yaklaşıma sahip olamayacaklarını bu olayla bir kez daha öğrenmiş oldu. Uyuduğu ve kolu kanadı kırık sanılan aslanın uyanık ve gücü kuvveti yerinde iradesine sahip olduğu görüldü. Yüzölçümü bakımından en büyük Afrika ülkesi olan Cezayir'in ekonomik ve siyasal istikrarı Libya ve Akdeniz istikrarı açısından önemlidir. Cezayir ekonomisi halen içine kapalı ama hammadde ve insan kaynakları bakımından oldukça zengin ve ekonomik gelişme potansiyeli oldukça yüksek bir ülke. Onurlu bir geçmişe sahip Cezayir'in geleceği parlak....

@suleymankzltprk