Masaya dışarıdan müdahale: İmamoğlu kalkışması

Dr. Murat Yılmaz / Siyaset Bilimci
24.12.2022

Kılıçdaroğlu, 'İmamoğlu kalkışması'nı şimdilik kontrol altına aldı. İmamoğlu kendisine verilen görevi yerine getirerek CHP'nin bir aile olduğunu ve ailenin Cumhurbaşkanı adayının Kılıçdaroğlu olduğunu açıkladı. Buradaki "şimdilik" ifadesinin altını çizelim. Çünkü Kılıçdaroğlu da Baykal'ı ziyaret ederek genel başkanlığa aday olmadığını söyledikten sonra 24 saat geçmeden aday olmuştu.


Masaya dışarıdan müdahale: İmamoğlu kalkışması

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun YSK üyelerine hakaret ettiği için ilk derece mahkemesi tarafından 14 Aralık 2022 tarihinde mahkum edilmesi kendi içinde bir denge kurmakta zorlanan CHP ve 6'lı masada bir deprem etkisi yarattı. Bu etkinin CHP ve 6'lı masada kalıcı bir tahribat bırakması kuvvetle muhtemeldir. Mahkeme daha karar vermeden Ekrem İmamoğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile beraber saat 16.00'da miting yapma kararını ilan etti. İşi, CHP açısından dramatikleştiren ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, İmamoğlu'nun mahkemenin karar almayacağı yönünde verdiği bilgiyle Almanya'ya gitmiş olmasıydı. Miting kararı ve mahkeme kararından sonra Ekrem İmamoğlu için adeta Cumhurbaşkanlığı kampanyası başlatıldı.

Başat çelişki

CHP ve 6'lı masasındaki "başat çelişki" Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu arasında ortaya çıkmıştı. İmamoğlu'nu mahkum eden mahkeme kararı ve karar sonrasındaki kampanya ile bu çelişki, Meral Akşener ve yurt dışı mahfiller tarafından İmamoğlu'nun lehine sonuçlandırılmak istendi. Ancak İmamoğlu ile Akşener'in kamuoyuna yansıyan sevinç videosu ve Kılıçdaroğlu hizbinin karşı hamleleriyle İmamoğlu kampanyası şimdilik başarılı olamadı. İmamoğlu kararından sonra İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, açıkça CHP'nin içişlerine karışan bir emrivakiyle 6'lı masaya Cumhurbaşkanı adayı dayatmak istedi. Beyaz Saray sözcüsünden AB'ye kadar yapılan açıklamalar, Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD, İngiltere ve Almanya ziyaretlerine, yabancı danışman atamasına rağmen yurt dışındaki kampanyanın başarılı olmadığını gösterdi. ABD ve Batı'nın Kemal Kılıçdaroğlu yerine Ekrem İmamoğlu'nu tercih etmesi, bu vesileyle bir kere daha açıkça vurgulanmış oldu.

CHP İstanbul il teşkilatı Saraçhane yerine Yenikapı'da miting yapmak isteyerek Ekrem İmamoğlu hizbinden farklı bir yerde durduğunu gösterdi. Kemal Kılıçdaoğlu, İmamoğlu hizbinin, İyi Parti'nin ve yurt dışı mahfillerin kampanyası karşısında soğukkanlı bir şekilde, sabırla süreci yönetmeye çalıştı. Evvela dalgayı savuşturduktan sonra meseleyi parti içi bir meseleye dönüştürme yönünde hamlelerde bulundu. Ekrem İmamoğlu'nu CHP Grup toplantısına çağırdı, buradaki uzun konuşmasında İmamoğlu meselesine sadece beş dakika ayırdı. CHP'nin bir aile olduğunu ve kendisinin İmamoğlu ile ilişkisinin bir baba-oğul ilişkisi şeklinde olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu meseleyi soğuturken belediye başkanlarının belediyelerde hizmete devam edeceğini ve aday olmadıklarını açıklamalarını beklediğini vurguladı. Ekrem İmamoğlu'na grupta konuşma imkanı verilmedi, aday olmadığını açıklama görevi ve oğulluk payesi veridi. Böylece Kılıçdaroğlu sopa ve havuçla Ekrem İmamoğlu kalkışmasını şimdilik parti içinde kontrol altına aldı. İmamoğlu kendisine verilen görevi yerine getirerek CHP'nin bir aile olduğunu ve ailenin Cumhurbaşkanı adayının da Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu açıkladı. Buradaki "şimdilik" kaydının altını çizelim, çünkü Kılıçdaroğlu da Deniz Baykal'ı ziyaret ederek genel başkanlığa aday olmadığını söyledikten sonra 24 saat geçmeden aday olmuştu.

İyi Parti yalnız kaldı

Kemal Kılıçdaroğlu'nın Ekrem İmamoğlu'nu parti içinde terbiye etmesinden sonra Meral Akşener ve İyi Parti'yi de 6'lı masada terbiye ettiğini görüyoruz. Kılıçdaroğlu kaba bir şekilde CHP'nin içişlerine müdahale eden İyi Partililere ve Meral Akşener'e şu hatırlatmayı yaptı:

"Bir parti başka bir partinin içişlerine karışmamalı. Her partinin kendi kuralları vardır. Her parti kendi içerisinde değerlendirmesini yapmalı. Hem Ekrem Bey hem Mansur Bey görevlerinin başında."

Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasından sonra Meral Akşener'in bu sefer Mansur Yavaş'ın adını Cumhurbaşkanlığında kazanabilecek aday olarak zikretmesi, mücadelenin bitmediğini açıkça gösteriyor. Mansur Yavaş'ın Akşener'e "genel başkamım" hitabıyla seçimi millet ittifakıyla beraber kazandıklarını söylemesi de bu bakımdan manidardır.

Buradan kahramanlık hikayesi çıkmaz

6'lı masadaki küçük partiler ise bu çatışmada CHP'nin ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanında durmayı tercih ettiler, İyi Parti yalnız kaldı. Akşener zaten işte bu yalnızlığını ortadan kaldırmak için Haydar Baş'ın oğlunu ısrarla masaya dahil etmek istiyor. Nitekim 14 Aralık'ta da İmamoğlu'nun yanına Haydar Baş'ın oğluyla beraber gitmişti. 6'lı masanın küçük siyasi partileri, seçim kanununda yapılan değişiklikle barajın düşmesine rağmen CHP listeleri dışında seçilme imkanına sahip değiller. O yüzden de CHP'de Kılıçdaroğlu'nun adaylığını desteklemek karşılığında KIlıçdaroğlu'nun TBMM seçimlerinde kendilerine cömert bir kontenjan açmasını bekliyorlar. Bu bakımdan 6'lı masada Kılıçdaroğlu'nun avantajlı bir durumda olduğunu söylemeliyiz.

Genel toplamda İmamoğlu kararı sonrasında muhalefet cephesinde yaşananlar hem muhalefetin kendi içindeki rekabeti derinleştirmiş ve güvenilirliği sarsmış hem de halk karşısında daha şimdiden anlaşamayan bir koalisyon görüntüsü vermiştir. Muhalefet medyasının İmamoğlu kararının muhalefeti birleştirdiği ve İmamoğlu'nun tıpkı Tayyip Erdoğan gibi bu kampanyadan bir kahramanlık hikayesiyle çıkacağı iddiası isabetli değildir. 14 Aralıktaki mahkeme kararından sonra İmamoğlu da Kılıçdaroğlu da aralarındaki mücadeleden zarar görerek çıkmıştır.

CHP ile arası açıldı

İmamoğlu'nun bu mahkeme kararından sonra iptal edilen İstanbul seçimleri sonrasında olduğu gibi bu süreçten güçlenerek çıkacağı veya Erdoğan'ın mahkumiyeti sonrasındaki gibi yolunun açılacağı iddiaları tartışmalıdır. İmamoğlu belediye başkanlığında geçirdiği dört yılda, siyasi bir başarı hikayesi yazamamış tam aksine belediye hizmetlerinde ve siyasi ittifaklarında başarısız olmuştur. Kendi partisi, CHP ile arası açılmıştır. CHP içerisinde kendisini destekleyen güçlü bir damar yoktur. Tarihi tekerrürden ibaret zannedenleri Karl Marks 19.yüzyılda şöyle uyarmıştı:

"Hegel tarihte bütün büyük olayların iki defa tekrar edildiğini söylemiş. Ama bir şeyi unutmuş. İlkinde trajedi ikincisinde komedi olarak."

Meseleye İmamoğlu'nun ötesinde daha geniş bir kadrajdan bakacak olursak, Erdoğan karşısında Cumhurbaşkanı adayı belirmenin üçüncü defa muhalefetin sınavına dönüştüğünü hatırlatmak lazım. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, artık 6'lı masa ve muhalefetin Cumhurbaşkanlığı adayları için siyaseten var olma yok olma meselesine dönüşmüş durumda... Bu bakımdan pazarlık marjları çok sınırlı ve tarafların aday olamamaları siyaseten her şeyi kaybetmek anlamına gelebilecek bir noktayı temsil ediyor. Kırılganlaşan masanın yahut muhalefet cephesinin dışarıdan müdahalelere giderek açık hale gelmesi, müdahaleleri arttıracaktır. Kemal Kılıçdaroğlu masadaki en büyük muhalefet partisine tamamen hakim olarak ve dışarıdan HDP ile iyi ilişkiler kurarak avantajlı bir şekilde oturuyor. İmamoğlu ise Meral Akşener'in açık desteğiyle hem CHP'nin hem de HDP'nin desteğini tartışmaya açmış oldu. Akşener veya HDP'nin açık desteğinin siyasi bir destek olmaktan çok, bir tür ölüm öpücüğüne dönüşmesi kuvvetle muhtemel. İmamoğlu'nun artık tek şansı, masanın hatta ülkenin dışından gelebilecek bir müdahale.

[email protected]