Menfaat-maslahat çatışması ve Gülen Cemaati

Prof. Dr. Atilla Arkan - Sakarya Ünv. Felsefe ve Din Bil.
21.12.2013

Çatışma dinamiğinin büyük bir kısmı Cemaatin araftaki halinden kaynaklanmaktadır. Uluslararası ilişkiler, ülkelerin menfaatlerine ve güçlerine bağlı olduğundan ve bunlar da sürekli değişim gösterdiğinden, o veya bu sebeple çatışma hallerinin yaşanılması kaçınılmazdır. Böylesi bir konumdaki Cemaatin sıkışıklığını giderecek daha farklı çözümler üretmesi gerekmektedir.


Menfaat-maslahat çatışması ve Gülen Cemaati

Fethullah Gülen Cemaati ile Ak Parti’nin dershaneler üzerinden olan çatışması yakın zamanda Cemaat içerisinde bir maslahat çatışmasına yol açacaktır. Cemaat, çıkışı itibariyle Türkiye içerisinde çıkmasına rağmen yurt dışındaki okul yatırımlarıyla uluslararası bir özellik göstermiş ve 28 Şubat post-modern darbesinin aktörlerinin Sayın Fethullah Gülen’i sıkıştırmasıyla 1999 yılında Amerika’ya taşınmak zorunda kalmıştır. Dini liderin Amerika’ya taşınmasıyla Cemaatin bu ülkedeki çalışmalarının yoğunluğu daha da artmıştır. 

Bugün itibariyle Cemaatin Amerika’nın 12 eyaletinde en az 140 okulu bulunmaktadır. Bunların büyük çoğunluğu charter okulu yani Amerikan eyalet hükümetlerinin özelden eğitim hizmeti satın almasıyla yürütülen devlet okullarıdır. Eyalet hükümetleri öğrenci başına charter okullarına belli bir miktar ücret ödemektedir. Türkiye’deki tecrübesinden de istifade ederek Cemaat kısa sayılabilecek bir zamanda çok sayıda okul açmıştır. Amerika’daki bu okullar sadece Türk ve Müslümanlara da hizmet vermemektedir. Aksine Amerika’da gösterilen tepkilerden anlaşıldığı üzere, talebelerin büyük çoğunluğunun Türk ve Müslüman olmadığı anlaşılmaktadır. Verilen eğitim programı Amerikan devlet liseleriyle aynıdır.

ABD’deki okulların durumu

Bu çerçevede Gülen okulların başarısı, kalitesi, ideolojik hedefleri ve kullanılan Makyavelist yöntemlerle ilgili yoğun bir tartışma uzun bir zamandır Amerikan kamuoyunda sürmektedir. Cemaatin Amerika’daki eğitim çalışmalarına eleştirel yaklaşan Amerikan vatandaşları bu eleştirilerini internet siteleri üzerinden örgütlü bir şekilde devam ettirmektedirler. Diğer taraftan bu okulların aynı zamanda Amerika’nın orta altı sınıf kesimlerine hizmet sunup suç işlenmemesi ve disiplin bakımından göreli bir başarı sağladığı da belirtilmektedir(1). Bunun dışında Cemaatin okullarına eleştirel yaklaşım getiren sitelerde kullanılan argümanların bazılarıyla Türkiye’de dile getirilen eleştiriler arasında bazı paralellikler görülmektedir.

Anlaşılan odur ki, Cemaat Amerika’daki okul yatırımları sebebiyle ciddi bir Amerikan kamuoyunun baskısı altındadır. Gazete ve internet siteleri üzerinden tartışma hala canlı bir şekilde devam etmektedir. Cemaat eğitim çalışmalarına yönelik Amerika’daki sosyal ve siyasal muhalefeti yönetebilmek için farklı siyasal ittifaklara ihtiyaç duymaktadır. 

Diğer taraftan Cemaatin Türkiye içindeki eğitim çalışmaları ağırlıklı olarak dershane, özel okullar ve üniversite çalışmaları üzerinden gitmektedir. Ayrıca Cemaat bürokrasisinde çalışanların ağırlıklı bir bölümü eğitim sektöründe çalışmaktadır. Bu eğitim çalışmaları aynı zamanda Türk toplumu üzerindeki etkinin kalıcılığı bakımından da önemlidir. Öncelikle Cemaat, uyum olmadığında ve çatışma durumlarında iki iktidar arasında sıkışıp kalmaktadır. Bu iki iktidardan birincisi Türkiye Cumhuriyeti ve ikincisi de Amerika Birleşik Devletleri veya onun içindeki farklı güç odaklarıdır. Cemaatin bugüne kadar olan klasik tavrında, Türkiye’deki siyasal iktidarla uyum gözetilirken son zamanlarda Türkiye Cumhuriyeti hükümetiyle sürekli çatışma hali yaşamaktadır. Bu çatışma hali temelde uluslararası hegemonik güç olan Amerika Birleşik Devletleri’nin konum ile tercihinin belirginleştiği durumda kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Cemaat Amerika’daki eğitim çalışmalarının bekası ve genişlemesi bakımından bunu makul ve meşru görmektedir. Cemaatin Amerika’nın ve bu ülkedeki İsrail lobisinin aracı olduğunu söyleyip meseleyi komplo teorisiyle açıklamak çok uygun ve doğru değildir. Ayrıca böylesi bir yaklaşım süreci anlamamıza da katkı sağlamamaktadır. Çünkü yaşanılan zorlukların yanında Cemaatin Amerika’daki çalışmaları Türkiye’ye yumuşak güç, lobi ve tanıtım imkanları sunmaktadır. İkinci olarak Kuzey Amerika göçmenler ülkesidir ve Amerikan devleti liberal, faydacı ve tarihsel gelenekleri sebebiyle kimliklere ve farklı dinlere uygun farklı eğitim modellerine sıcak yaklaşmaktadır. Avrupa’dan din özgürlüğü arayışı sebebiyle göç eden dini topluluklar tarafından kurulduğu için, Amerikan devleti oluşumundan itibaren farklı dinlerin eğitim sektöründe olmalarını bir özgürlük ve hak olarak görmektedir. Ayrıca Amerikan kültüründe bu tür konular kimlik ve ideolojik yaklaşımdan ziyade topluma sundukları fayda bakımından değerlendirilmektedir. Üçüncüsü tarihsel olarak Cemaat 28 Şubat sonrasında  Amerika’da yoğunlaşmak zorunda kalmıştır. Bundan dolayı meseleyi komplo teorileriyle açıklamaya çalışmak uygun ve faydalı değildir.

Hükümetle uyum sorunu

En genel hatlarıyla bakıldığında Cemaatin okullarının yurt dışındaki faaliyetleri ile bunların oluşturduğu imkan ve sorunlarla Türkiye içerisindeki faaliyetlerin kendi sorunlarının dinamiği arasında bir gerilim oluşmaktadır. Eğer Ak Parti ile çatışma uzarsa, Cemaat içi açık bir fayda veya maslahat çatışmasının derinleşmesi kaçınılmazdır. Bu olguyu Cemaatin söylemlerini analiz ettiğimizde de çok çarpıcı bir şekilde gözlemlemekteyiz. Cemaatin lider ve aktörleri çok farklı mekan ve bağlamlarda iç tutarlılığı olmayan Makyavelist parçalı söylemler kullanmaktadır. Mesela geçmiş dönemlerde Türkiye’deki siyasal baskılardan dolayı Türkiye’de tasavvufa ciddi bir mesafe koyan Cemaat, Amerika’da kendi tanıtım sitesinin ismini Mevlana’yı merkeze alarak şu şekilde verebilmektedir. http://www.rumiforum.org/gulen-movement/. Çünkü Batı ve Kuzey Amerika kültürünü bir tasavvuf son derece sıcak karşılanmaktadır. Amerikan toplumunda yer etmek için böylesi söylem revizyonu makul karşılanabilir. Bu arada şunu da vurgulamak gerekir Cemaat tasavvufa mesafe koymasına rağmen tasavvufi unsurları yoğun bir şekilde kullanmaktadır. Yine Fethullah Gülen Türkiye’de iken daha milliyetçi bir söylem kullanırken bunu azaltmıştır. Hıristiyan ve Yahudilerle ilgili vurgu değişiklikleri de diğer örneklerdir.   

Cemaatin Anadolu’da dindar esnaf kesimine veya dini duyguyla kendi kimliğini inşa etmek isteyen talebe kesimine kullandığı söylemle, Hıristiyan ve Yahudi kültürünün güçlü olduğu Amerika’da kullanmış olduğu söylemler göreli olarak farklılaşmaktadır. Tecrübeye dayalı öğrenme süreci içerdiğinden, farklı muhataplara seslenildiğinden ve yeni sosya-politik bağlamdaki sorunları çözme gayesi taşındığından bunlar bir dereceye kadar makul görülebilir. Fakat bu söylem dağınıklığının daha ne kadar taşınabileceğini zaman gösterecektir. Diyalog kavramı ve uygulamaları, sunmuş olduğu diğer imkanlar yanında, Cemaatin böylesi bir sıkışıklığını yönetmek için üretilmiş gözükmektedir. Türkiye dışında kullanılan söylem içeriye yansıdığında Cemaatin yönetici elitinin dışındakiler tarafından kolaylıkla anlaşılamamakta kısmen şok etmektedir. Cemaat yöneticileri sıklıkla bu söylemleri yorumlamak durumunda kalmaktadırlar. Cemaatin sıkışıklık anında ürettiği manipülatif ara çözümler ise söylem tutarsızlığını daha da arttırmakta ve daha da arttıracaktır. Ara söylem bağlamından koparılıp muhatabı olmayan kişilere sunulduğunda açıklanması zor bir mahiyete dönüşmektedir. Cemaatin Anadolu’daki dindar kesiminin bu tür ara söylemleri iftira, hakaret ve benzeri şekilde algılaması ara söylemin bağlam ve muhatabını bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Ak Parti ile çatışması sonrası bu parçalı söylemler sosyal medya imkanları sebebiyle hızlı bir şekilde görünür hale gelmektedir.  

Tutarsız söylemler

Burada Cemaat iki güç arasındaki sıkışmışlığını yönetmeye çalışmaktadır. Türkiye Hükümeti ile ABD Hükümetleri arasında politika benzerliği olduğu konumlarda Cemaat son derece önemli katkılarda bulunabilmektedir. Fakat iki ülkenin politikaları çatıştığında sıkıntı yaşamaktadır. Küreselleşmek böylesi bir sorunla onları yüz yüze bırakmaktadır. Şu ana kadar gözlemlenen uygulamalardan anlaşılan, çatışma durumlarında Cemaat, Amerika’daki siyasal iktidarla uyumlu davranmayı kendi maslahatına daha uygun bulmaktadır. Bunun sebepleri elbette ki kendi içinde tartışılabilir. Ama tercihler böyle olduğunda sorun yapısal bir hale dönmektedir. Türkiye’ye hangi hükümet gelirse gelsin, Cemaatin Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleriyle çatışmaması imkansızdır. Cemaatin kendisinin bir parti kurup iktidara gelmesi halinde belki böylesi bir çatışma yaşanmayabilir. Ama onun bile garantisi yoktur. Cemaat liderlerinin ve Cemaat içi kanaat önderlerinin meseleyi sadece Ak Parti Hükümetinin bir sorunu olarak görmesi, meselenin yapısal boyutlarını görmemesinden kaynaklanmaktadır. Çatışma dinamiğinin büyük bir kısmı Cemaatin araftaki halinden kaynaklanmaktadır. Uluslararası ilişkiler, ülkelerin menfaatlerine ve güçlerine bağlı olduğundan ve bunlar da sürekli değişim gösterdiğinden, o veya bu sebeple çatışma hallerinin yaşanılması kaçınılmazdır. Böylesi bir konumdaki Cemaatin sıkışıklığını giderecek daha farklı çözümler üretmesi gerekmektedir.

Tartışmaları takip için web siteleri: 

http://charterschoolscandals.blogspot.ca/p/gulen-school-characteristics.html; 

http://gulencharterschools.weebly.com/

http://www.charterschoolwatchdog.com/

http://fullerlook.wordpress.com/2011/06/06/harmony-charter-school-graduation-rates-fact-or-fiction/

http://www.cbn.com/cbnnews/world/2011/may/the-gulen-movement-the-new-islamic-world-order/

http://www.city-journal.org/2012/22_4_fethullah-gulen.html

Amerikan kamuoyuna yönelik siteler:

http://www.rumiforum.org/gulen-movement/

http://gulenmovement.ca/education-gulen-schools/

http://www.guleninstitute.org/

http://www.fethullahgulenconference.org/

[email protected]