Millet İttifakı'nın terörle imtihanı

Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş / Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
1.04.2023

Altılı Masa ortaklarının cevaplaması gereken ilk soru, HDP ile PKK arasındaki ilişki konusunda ne düşündükleri. Millet İttifakı'nın bileşenleri, bu basit soruya cevap vermekten ısrarla kaçınıyor. Aslında herkesin bildiği, HDP'nin de PKK'nın da inkâr etmediği bu ilişkinin itirafı konusunda Altılı Masa'nın sessizliğe gömüldüğü görülüyor. Nitekim HDP'yle girilen işbirliği, İyi Parti içinde istifayla sonuçlanan bazı itirazların da yükselmesini beraberinde getirdi.


Millet İttifakı'nın terörle imtihanı

14 Haziran 2023 seçimleri yaklaşırken Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı üyeleri, aralarında imzaladıkları işbirliği protokollerini Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) vererek ilişkilerini resmileştirdi. Buna göre Cumhur İttifakı, kendi işbirliği çerçevesinin AK Parti, MHP, BBP ve YDP'den oluştuğunu açıkladı. İttifak üyeleri, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı desteklerken milletvekili seçimlerine müstakil olarak girecekler. Millet İttifakı açısından ise durum çok daha karışık.

Hayal kırıklığı ve kriz

Genel olarak tüm partilerin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu destekleyecekleri biliniyor. Milletvekili seçimlerinde ise İttifaktaki küçük partilerin özellikle CHP ve listesine bazı isimler gönderip seçtirmeyi planladıkları anlaşılıyor. İyi Parti ise milletvekili paylaşımına dayanan bu tür bir anlaşmaya yanaşmıyor. Altılı Masa'nın pazarlık sürecindeki en önemli maddelerden birinin özellikle CHP listesine verilecek aday sayısı olduğu herkesin malumuydu. CHP'nin ortaklarına ne kadar yer ayıracağı aday listelerinin YSK'ya teslim edileceği 9 Nisan günü ortaya çıkacak. Listeler ortaya çıktıktan sonra bazı İttifak üyelerinin bir hayal kırıklığı yaşaması ve bu durumun bir krize dönüşmesi beklenebilir.

Öte yandan Millet İttifakının içinde bulunduğu gerçek açmaz bundan çok daha geniş boyutlu. YSK'ya iletilen protokolde Altılı Masa'da oturan İttifak üyelerinin adı bulunuyor. Ancak İttifaktaki diğer partilerin de onayıyla Kılıçdaroğlu'nun görüşerek desteğini istediği HDP'nin adı protokolde yer almıyor. Gerçi zaten HDP, hakkında devam eden kapatma davası nedeniyle muhtemelen seçimlere Yeşil Sol Parti çatısı altında girecek. Buna karşılık, parti levhasından bağımsız şekilde HDP, 2018 seçimlerinin aksine, kendi adına aday çıkarmayarak Kılıçdaroğlu'na istediği desteği verdi. Ancak bu destek, Millet İttifakı ile HDP arasındaki ilişkinin mahiyetine dair bir dizi sorunun ortaya çıkmasına neden oldu. Başka bir ifadeyle, Cumhur İttifakı üyeleri açısından ortaya çıkan net manzara, Millet İttifakında geçerli değil. Tartışmaların düğümlendiği nokta ise İttifak içinde HDP'nin pozisyonu.

Cevaplanamayan o soru

Altılı Masa ortaklarının cevaplaması gereken ilk soru, HDP ile PKK arasındaki ilişki konusunda ne düşündükleri. Millet İttifakının bileşenleri, bu basit soruya cevap vermekten ısrarla kaçınıyor. Aslında herkesin bildiği, HDP'nin de PKK'nın da inkâr etmediği bu ilişkinin itirafı konusunda Altılı Masa'nın sessizliğe gömüldüğü görülüyor. Nitekim HDP'yle girilen işbirliği, İyi Parti içinde istifayla sonuçlanan bazı itirazların da yükselmesini beraberinde getirdi. Parti tabanında da bu konuda ciddi bir tepkinin olduğu biliniyor. Dahası sessizlik yalnızca bununla da sınırlı kalmıyor. Türkiye'nin terörle mücadelesi Altılı Masa'da ortakların ısrarla girmekten kaçındıkları bir diğer konu başlığı. Kuşkusuz diplomasiden ekonomiye, göçten güvenliğe, Millet İttifakı bileşenlerinin muhtemel iktidarları döneminde ne tür politikalar izleyeceklerine yönelik çok sayıda soru işareti var. Ancak normal şartlarda terörle mücadeleyi diğer başlıklardan ayrı tutmak gerekiyor. Zira terörle mücadele, dünyanın her yerinde tüm meşru siyasal ve toplumsal aktörlerin üzerinde mutabık oldukları bir mesele. Aynı şekilde, küresel ölçekte de terörün önlenmesi açısından güçlü işbirliği mekanizmaları bulunuyor. Dolayısıyla terörle mücadele konusunda kararlılık vurgusu yapılması, tartışmaya açık bir görünüm sergilememesi nedeniyle diğer sorun alanlarından farklı. Bu bakımdan, öncelikle HDP ile PKK arasındaki ilişki ve terörle mücadeleye bakışa ilişkin sorulara cevap verilmesi gerekiyor.

Yedinci ortak

Cevaplanması gereken ikinci soru, HDP'nin Millet İttifakı içindeki yeri. HDP, Altılı Masa üyelerinin kamuoyuna yansıyan toplantılarına katılmadı. Ama hemen herkes aslında masanın ortalıkta görünmeyen yedinci bir ortağı daha olduğunun farkında. Nitekim önceki yıllardaki seçim sonuçlarına göre Kılıçdaroğlu'nun HDP'nin vereceği destek olmadan yarışın içinde olması mümkün değil. Dolayısıyla en baştan itibaren belirli bir mutabakat çerçevesinde HDP'nin Kılıçdaroğlu'nun adaylığına onay ve destek verdiğini anlamak mümkün. Kılıçdaroğlu'nun bir ara adaylık süreci çıkmaza girmesine ve Akşener'in itirazlarına rağmen kendi adaylığı konusundaki ısrarından vazgeçmemesinin ardında bu desteğin olduğu anlaşılıyor. Daha açık bir ifadeyle, Kılıçdaroğlu'nun HDP'nin destekleyeceği tek adayın kendisi olduğu konusunda ortaklarını ikna ettiği düşünülebilir. Kısacası Kılıçdaroğlu'nun adaylığa bu denli iştiyakla sarılmasının ardında HDP'den aldığı desteğin bulunduğunu görmek zor değil. Söz konusu destek, bizi bir diğer soruya götürüyor.

Karşılığında ne verecek?

Diğerleriyle bağlantılı olarak cevaplanması gereken üçüncü soru, HDP'nin Kılıçdaroğlu'na bu desteği ne karşılığında verdiği. 2019 yılında yapılan yerel yönetimler seçimlerinde özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Hatay ve Mersin gibi illerde HDP aday çıkarmayarak CHP'nin büyükşehir belediyelerini kazanmasının önünü açmıştı. HDP'nin bu desteği neden veya ne karşılığında verdiği hâlâ bilinmiyor. Ayrıca seçim sonrası süreçte bu desteğin karşılığının ne ölçüde alındığı da soru işareti doğuran bir diğer durum. Benzeri bir desteğin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de devam etmesinden HDP'nin bu işbirliği sürecinden memnun olduğu anlaşılıyor. Şimdi söz konusu destek daha üst bir aşamaya taşındığına göre HDP'nin elde etmeyi umduğu kazanımların artacağı da düşünülebilir. Aksi takdirde, HDP'nin Kılıçdaroğlu'nun adaylığına destek vermesinin makul bir gerekçesi olmayacak. HDP de İttifakın diğer ortakları gibi yürütülen pazarlık sürecinde kendi kazanımlarını en üst düzeye çıkarmak için çaba harcıyor. Ancak asıl sorun, HDP'nin bunu kimin adına yaptığı noktasında düğümleniyor. Diğer İttifak üyeleri ile HDP arasındaki görüşmelerden sonra yapılan açıklamaların oldukça sınırlı olması soru işaretlerini artırıyor. Sürekli şeffaflık vurgusu yapan bir İttifakın daha en başta kendisiyle ilgili böyle bir hayatî konuda açıklama yapmaktan kaçınması iddialarının boşa düşmesi sonucunu doğuruyor.

Bu noktada en baştaki soruya, yani HDP ile PKK arasındaki ilişkiye dönelim. Daha önce yapılan çok sayıda çağrıya rağmen HDP'liler, PKK'nın bir terör örgütü olduğunu kabul etmedikleri gibi iki yapı arasında organik bir bağ bulunmadığını da söylemediler. Buna karşılık, PKK'nın sözde lider kadrosu, yaptıkları açıklamalarda müteaddit defalar HDP'nin Öcalan'ın ve örgütün iradesi dışında hareket edemeyeceğinin altını çizdi. Dolayısıyla HDP'nin herhangi bir zeminde kuracağı ilişkinin PKK'nın izninden ve yönlendirmesinden bağımsız olması düşünülemez. Bu tür ilişki, HDP'nin İttifaka verdiği desteğin gerçekte kimin işine yarayacağını göstermesi bakımından oldukça anlamlı. Seçim sonrası döneme ilişkin pazarlıklarda PKK ile HDP'nin taleplerinin örtüşmesi sürpriz değil. Nitekim seçim sürecine ve sonrasına yönelik HDP ve PKK sözcülerinin açıklamalarındaki benzerlik oldukça dikkat çekici.

Kandil de taraf

Son günlerde PKK/KCK yöneticileri tarafından yapılan açıklamalarla Kandil de 14 Mayıs seçimlerinde taraf olduğunu açık şekilde gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın içinde olmadığı bir iktidar denkleminde gerek HDP'nin gerekse PKK'nın kendisini daha güvende hissetmesi ve geleceğe ümitle bakmasının altında yatan etmenin ne olduğunu anlamak gerekiyor.

Millet İttifakı ortaklarının açıklamalarının satır aralarında aslında bu konudaki yaklaşımlarına ilişkin mesajlar rahatlıkla okunabiliyor. Mesela son dönemde terörle mücadele sürecinde atılan adımlardan biri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde HDP kontrolündeki belediyelere başkanvekili ya da halk arasındaki ifadesiyle kayyım atanması oldu. Böylece söz konusu belediyelerin PKK tarafından adeta ekonomik finansman ve insan kaynağı sağlama aracı olarak kullanılmasının önü kesildi. Bu uygulamanın sona erdirilmesi yönündeki bir açıklamanın en fazla kimi memnun edeceği kolayca anlaşılabilir. Millet İttifakı tarafından yapılan açıklamalarda bu hususun altının çizilmesi, talebin kimden geldiğinin sorgulanmasını beraberinde getiriyor. Benzer şekilde terörle mücadele etkili şekilde kullanılan iha ve siha'lara Altılı Masanın bazı ortaklarından yükselen itirazları da normal şartlar altında anlamak mümkün değil. Bir diğer örnek ise olağanüstü hâl döneminde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler aracılığıyla kamu görevinden çıkarılan kişilerin geri alınacağına yönelik vaat. Bu vaat, PKK kadar, hatta belki de PKK'dan daha çok FETÖ'yü memnun ediyor. Millet İttifakı ortakları terörle mücadele konusunda kendi vizyonlarını ortaya koymadıkça ortaya çıkan boşluğu örgütlerin doldurması sonucuyla karşılaşılıyor.

Türkiye, kırk yılı aşkın süredir devam eden terör sorununun çözümü açısından son dönemlerde ciddi bir mesafe kat etti. PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerinin ülke içindeki eylem kapasitesi ve militan kazanma gücü bitme noktasına geldi. Örgütler, aslında kendileri için yeni bir çıkış noktası bularak varlıklarını sürdürmeyi amaçlıyor. Dünyanın her yerinde siyasî aparatlar, terör örgütlerinin taleplerini demokratik zemine taşıma işlevini yüklenirler. Kuşkusuz demokrasi, farklı siyasî kimliklerin kendilerini özgür şekilde ifade etmelerine imkân verir. Buna karşılık, terörü bir yöntem olarak benimseyen oluşumların meşru siyasî aktörlerden ayrılması önem taşır. Demokratik siyaseti karakterize eden en önemli unsurlardan biri, hak ve özgürlüklerin şiddete başvurulmadan ve başkalarına zarar verilmeden kullanılmasıdır. Demokratik bir mücadele ikliminde farklı siyasî partilerin teröre yönelik bakışlarını ve muhtemel iktidarları döneminde bu konuda izleyecekleri politikaları bilmek toplumun en doğal hakkı. Seçmenlerin kanaatlerinin doğru şekillenmesi için, seçim öncesinde Millet İttifakıyla HDP arasındaki ilişkinin gerçek mahiyetinin acilen açıklığa kavuşması gerekiyor.

@heberis