Milli iktisat anlayışının bayraktarı

Murat Güzel
21.07.2023

Osmanlı devletinin modern kapitalist sisteme entegrasyonu adına yürütülen mücadelenin II. Meşrutiyet sonrasında meyve vermeye başladığını ileri süren Ruhat Alp kitabında “Yerli ve Milli Bir Osmanlı Burjuvası” saydığı Ermenekli Mehmet Nuri Bey'in 1917 ila 1919 arasındaki faaliyetlerini konu ediniyor. Tüccar, müteşebbis, yayıncı, mecmua yazarı, siyasi parti kurucusu kimlikleriyle bilinen Mehmet Nuri Bey'in “milli iktisat” anlayışının bayraktarlığını üstlendiğini söylüyor.


Milli iktisat anlayışının bayraktarı

Osmanlı devletinin kapitalist sadmeye karşı benimsediği yenileşme çabalarının önemli bir bileşeni de sınai modernleşmedir. Ancak özellikle on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllar Osmanlı iktisat tarihini içeren akademik birçok eserde "yarı-sömürgeleşme" ve "moderniteye uyum sağlayamama" gibi kavramlarla ifade edilen süreç istendiği ölçüde başarılı ilerlememiştir. Bunda elbette Avrupa kapitalizminin ister istemez baskılayıcı şiddeti büyük rol oynamışsa da kısmen de olsa Osmanlı'nın sanayileşememesinin temel sebepleri arasında toplum yapısı ve özellikle milli bir burjuvazinin olmayışı önemli bir sebep sayılmıştı.

Oysa Osmanlı devletinin modern kapitalist sisteme entegrasyonu adına yürütülen mücadelenin 20. yüzyıl başlarında ve özellikle II. Meşrutiyet sonrasında meyve vermeye başladığını ileri süren Ruhat Alp "Yerli ve Milli Bir Osmanlı Burjuvası" saydığı Ermenekli Mehmet Nuri Bey'in 1917 ila 1919 arasındaki faaliyetlerini konu edindiği kitabında tüccar, müteşebbis, yayıncı, mecmua yazarı, siyasi parti kurucusu kimlikleriyle bilinen Mehmet Nuri Bey'in teori ve pratikte "milli iktisat" anlayışının bayraktarlığını üstlendiğini anlatıyor. Osmanlı tüccarlarına rol model olduğu ileri sürülebilecek Mehmet Nuri Bey'in aynı zamanda sıkı bir milliyetçi olduğu da söylenmeli; Türk milliyetçiliğine ve Turan mefkuresine önemli katkılar sunan Mehmet Nuri Bey'in Birinci Dünya Savaşı esnasındaki faaliyetlerini inceleyen Ruhat Alp, ilkin onun "burjuva" niteliğini kuvveden fiile çıkarıyor ve onun Türk modernleşmesine katkılarını ele alıyor. Kitabın, bu tür kitaplarda alışıldığı üzere bir biyografi olmadığını vurgulamalı.

YERLİ VE MİLLİ TÜCCAR

Mehmet Nuri Bey'in Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan süreç boyunca oluşturulmak istenen "Müslüman", "yerli" ve milli" tüccar profilinin ete kemiğe bürünmüş hali olduğunu söyleyen Ruhat Alp, onun "II. Meşrutiyet'in ardından İttihatçı yönetimin ve Cumhuriyet'in ilanından sonra Kemalist kadroların adeta "kızıl elma"sı haline gelen "Türk burjuvası" oluşturma hayalinin" bir tezahürü olduğunu belirtiyor. Kitabının ilk bölümünde Mehmet Nuri Bey'i bir Türk burjuvası olarak inşa eden ortama genel bir bakış geliştiren Ruhat Alp, ikinci bölümde onun ticari faaliyetlerini ele alıyor. Mehmet Nuri Bey'in komisyonculuktan şirket patronluğuna uzanan ticari faaliyetlerinde "Milli Süt Mamulatı Osmanlı Anonim Şirketi"ni irdeleyen Ruhat Alp, üçüncü bölümde onun yayıncılık faaliyetlerine eğiliyor. Bu çerçevede matbuat aracılığıyla milli tüccarı ihya etmek isteyen Mehmet Nuri Bey'in Ticaret-i Umumiye Mecmuası'nda yayınlanan makalelere değinen Alp, onun Türkçülük davasına adadığı Türk Dünyası gazetesine de genişçe yer veriyor.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında, mütareke yıllarında Mehmet Nuri Bey'in "iktisadi bağımsızlık ve sosyal devlet" anlayışıyla kurduğu Ahali İktisat Fırkası'nı inceleyen Alp, onun Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında yıkım ve inşa, yeis ve umut, yılgınlık ve azim diyalektiklerinin aşırı bir aşamada olduğu bir ortamda faaliyet gösterip mücadele ettiğini ve tutunmaya çalıştığını ifade ediyor. "Milli İktisat" projesinin hem müsebbibi hem de sonucu olduğunu ileri sürdüğü Mehmet Nuri Bey'in ticarete bakış açısıyla, savunduğu değerlerle, liberal eğilimli ancak milli bir duyarlılıkla şekillenmiş siyasi ve ideolojik duruşuyla, muhitiyle ve iktisat dünyamıza yaptığı entelektüel katkıyla yerli ve milli bir Osmanlı burjuvası olduğu sonucuna ulaşıyor. Kitabın Ekler bölümünde Mehmet Nuri Bey'in bazı makalelerine de yer veriliyor.

Ermenekli Mehmet Nuri Bey

Ruhat Alp

Çizgi Kitabevi, 2023

NEOPLATONCU PLOTİNOS'UN DÜŞÜNCESİ

Fransız filozof Émile Bréhier'nin, 1921-1922 kış döneminde Sorbonne'da verdiği derslerden oluşan kitapta Plotinos'un düşüncesine giriş olarak onun felsefesinin merkezi olduğunu düşündüğü "tanrısal şeyler"in, Bir'in, Akıl'ın ve Ruh'un incelemesini yapıyor. Bréhier, Plotinos'un ifadesiyle "tanrısal şeylerin durduğu" yerde, yani altında sadece maddenin düzensizliğinin ve çirkinliğinin bulunduğu ruhta sonlandırdığı çalışmasında Plotinos'un başka bir dünyaya duyduğu tutkulu eğilimin varsaydığı zihin durumunu açıklığa kavuşturmaya uğraşıyor. Ortaçağ'da, özellikle İslam filozofları üzerinde sudur anlayışı ile kuvvetli bir etkiye sahip olduğunu bildiğimiz Plotinos'un felsefesine ilişkin Breiher'in yaptığı girizgahın eksiği ve gediğine rağmen başarılı olduğu söylenmeli.

Plotinos'un Felsefesi

Emile Brehier

çev. Ayşe Meral-Ahmet Faruk Çağlar

AlBaraka, 2023

FIKIH, ANAYASA VE ULUS DEVLETE AHLAKİ BAKIŞ

Fransız filozof Michel Foucault'un güncellediği 'yönetimsellik' kavramı etrafında, ancak bu kavramı siyasal bağlamından koparıp ahlaki bağlama aktaran Wael B. Hallaq'ın kitabı şeriatın Kur'anî kökenleri ve mahiyeti, moderniteyle birlikte geçirdiği dönüşüm ve ulus devletle karşılaşması gibi önemli meseleleri incelediği makaleleri içeriyor. Birbirinden epey farklı sayabileceğimiz disiplinlerin birikiminden yararlanan yazılarında, geniş bir analitik kavram seti sunan Hallaq'ın kitabında ayrıca Şafiî bağlamında fıkıh usûlünün teşekkülü ve mahiyetine ilişkin sorgulamaları içeren iki makale de yer alıyor. Halllaq, hukuk ve ahlakı ayrılmaz bir biçimde ele alarak, fıkhın usûl ve fürû boyutunu teknik bir araştırmanın ötesinde entelektüel bir düzlemde değerlendiriyor.

Ahlaki Yönetimsellik: Şeriat, Anayasa ve Ulus Devlet

Wael B. Hallaq

Der. A. E. Mollaoğlu-T. Kütükcü

Pınar, 2023