Miryokefalon, Sakarya’ya eş değerdedir

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
10.09.2016

Yüzyıllar sonra Polatlı yakınlarına kadar sokulmuş Yunan kuvvetlerinin yenildiği Sakarya Savaşı ile Konya yakınlarına kadar sokulmuş Bizans kuvvetlerinin yenildiği Miryokefalon, temsil ettikleri sonuçlar bakımından birbirine benzer. ‘Myriokephalon Zaferi’ bu öneme işaret eden bir çalışma.


Miryokefalon, Sakarya’ya eş değerdedir

Selçuklular ile Bizans Devleti arasında 1071 yılında vuku bulan Malazgirt Savaşı sonrası 900 yıl önce Konya’nın başkent ilan edilmesiyle kurulmuş Türkiye Selçukluları devleti ve kimi zaman bu devlete bağlı (vassal), çoğu zaman onunla rekabet içindeki Danişmendliler, Artuklular gibi diğer küçük devletlerin Anadolu’nun Türkleşme ve Müslümanlaşma tarihindeki önemi ortadadır.

Türkiye Selçukluları, kuruluşun akabindeki yüzyılda, yani 12. yüzyılda Sultan I. Kılıçarslan, Sultan Mesud ve II. Kılıçarslan dönemlerinde gerek Bizans ve Haçlı seferleriyle (yani ‘dış düşman’la) gerekse Eyyubiler, Danişmendliler gibi Müslüman-Türk devletçikleriyle birçok çatışma ve savaş sonrasında yüzyılın sonunda Anadolu’nun birliğini tesis etmeyi başarır. Bu uzun yüzyılda Bizans’ın Türkiye Selçukluları’na karşı güçlü bir imparatoru olarak karşımıza çıkar Manuel Komnenos. Komnenos’un tek hedefi vardır: Türkleri Anadolu’dan sürmek. İlki 1246’da Sultan Mesud’a karşı Akşehir üzerinden Konya’yı ele geçirmeye dönük, uzun süren, birçok çatışmanın yaşandığı bir seferde bulunur Komnenos. Hedefini gerçekleştirmekte II. Haçlı seferine çıkmış ordunun İstanbul için bir tehdit oluşturması sebebiyle başarısızlığa uğrayan Komnenos, 30 yıl sonra bu kez 1176’da Denizli-Çivril-Dinar-Beyşehir üzerinden Müslümanlaşmış topraklardaki beş günlük yürüyüşle Konya üzerine gelir. Konya’ya bir günlük yürüyüş mesafesinde 17 Eylül 1176’da Bağırsak Boğazı’nın en dar kesitinde karşılaşan Selçuklu-Bizans orduları arasında coğrafi şartları lehine kullanmayı bir strateji haline dönüştürmüş Selçuklular savaşı kazanır. Sonradan Miryokefalon, yani “binlerce kesilmiş kelle” anlamına gelecek şekilde anılan bu büyük savaş Bizans’ın Türkiye Selçukluları’na karşı geliştirebildiği son saldırı olarak tarihe geçer.

Savaş nerede oldu?

Bu savaşla birlikte Anadolu’nun Türk yurdu olduğu katileşmiş, Bizans saldırılarının bazen bazı önemli mevzilerden Türkleri geri çekilmeye mecbur etse de nihai olarak Türkleri Anadolu’dan çıkaramayacağı, Anadolu’nun bir Türk yurdu olma statüsünü değiştiremeyeceği ortaya çıkmıştır. 1100’lü yıllarda gerçekleşen Haçlı, Bizans saldırıları ve kardeşler arasındaki taht kavgaları, Danişmendli, Eyyubi vb. devletler arasında yapılan savaşlar sonrası Anadolu’nun bozulan sosyo-ekonomik ve siyasi yapısı bu büyük zaferden sonra giderek düzelme yoluna girer. I. Haçlı seferi sonrası Ege ve Güney Marmara bölgelerinde yitirilen Selçuklu nüfuzu yine bu zaferle birlikte yeniden güç kazanmaya başlar.

Türklerin Anadolu’yu yurt olarak tesis ve tescil etme tarihinde bu kadar önemli bir olayın vuku bulduğu mevkinin yeri yüzyıllar boyunca üzerinde çeşitli bilimsel tartışmaların yürütüldüğü, farklı tarihçilerin birbiriyle telifi kabil olmayan seçenekler önerdiği bir Gordion düğümüne dönüşmüştür. Savaşın gerçekleştiği yer noktasındaki tartışmaları kesin bir şekilde sona erdiren bir ortak çalışma coğrafya profesörü Mehmet Akif Ceylan ile tarihçi Yrd. Doç. Dr. Adnan Eskikurt’un kitabı. 1998’de Denizli’den Eğirdir’in doğusuna kadar olan sahada yapılan çalışmalar, Bizanslı Kinnamos ve Süryanî Mihael’in eserleri ile Haçlı seferlerini anlatan bir kısım kronikler aracılığıyla Beyşehir-Konya arasında uzanan sahada yeni arazi çalışmaları yapmak suretiyle hem tarihsel hem de coğrafi olarak savaşın Beyşehir-Konya arasındaki Bağırsak Boğazı’nda gerçekleştiği tespitine ulaşan araştırmacıların bu tespiti savaşın ve sonrasında kazanılan zaferin Anadolu’nun Türkleşmesi sürecindeki yerini de ayrıca tavzih etmeye fırsat verir. Yüzyıllar sonra Polatlı yakınlarına kadar sokulmuş Yunan kuvvetlerinin yenildiği Sakarya savaşı ile Konya yakınlarına kadar sokulmuş Bizans kuvvetlerinin yenildiği Miryokefalon temsil ettikleri sonuçlar bakımından birbirine benzer. Anadolu’nun siyasi birliğinin tesisi ve sosyoekonomik, sosyokültürel şartlarının Türkiye Selçukluları devletinin gelişmesine ve halkın refahına yol açacak şekilde uygunlaşması bu zaferin ilk sonuçları olarak görülebilir. Ama bu zaferin nihai tarihsel sonucu Türk milletinin Anadolu’daki varlığının kıyamete dek süreceğinin tescilidir.

[email protected]

Myriokephalon Zaferi Adnan Eskikurt-Mehmet Akif Ceylan Çamlıca, 2015

Modern Avrasya nasıl doğdu?

Osmanlı ve Rus imparatorluklarının çöküşü, çağdaş tarihte büyük bir dönüm noktasıdır. Bu imparatorlukların çözülmesi Birinci Dünya Savaşı’nın hem sebebi hem de sonucu olurken, milyonlarca insanın da ölümüne yol açtı. Ortadoğu ile Avrasya’nın çehresini geri dönüşsüz bir şekilde değiştiren bu çöküşün etkileri günümüzde Türkiye, Arap ülkeleri ve Kafkasya’da halen sürmektedir. Kitapta Michael Reynolds, iki büyük imparatorluğun birbirleriyle rekabet içinde yıkılmasını Osmanlı ve Rus arşivlerinde derinlemesine bir araştırmaya dayanarak anlatıyor. Söz konusu rekabeti karşıt milliyetçiliklerin çatışması olarak tasvir eden geleneksel anlatı bu öncü çalışmada tersyüz ediliyor ve yerine, 20. yüzyılda Osmanlı-Rus sınır bölgelerindeki tarihsel akışın anahtarı olarak jeopolitik rekabet ile yeni bir devletlerarası düzenin küresel çapta ortaya çıkışı konuluyor.

İmparatorlukların Çöküşü, M. A. Reynolds, çev. Yücel Aşıkoğlu, İş Bankası, 2016

Milliyetçiliğe teorik bakış

Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra bir yeni uyanış yaşayan milliyetçilik, 21. yüzyılda nasıl biçimlenecek, ne gibi roller oynayacak? Geniş bir bakış açısıyla bu sorulara cevaplar arayan derlemedeki makalelerin zeminini, milliyetçiliğin yeni zamanlardaki halini ve gelecek perspektifini tartışan yetkin kuramsal analizler oluşturuyor. Kitabın geniş kısmını ise Türkiye’yle ilgili meseleleri, dar gündeme sıkışmadan, yine teorik bir bakışla ele alan yazılar kaplıyor: Arap baharının dalgalandırdığı Ortadoğu’da ulusal kimlikler, Kürt meselesi, Türkiye’de milli kimlik tartışmaları, Avrupa Birliği bağlamında ve Avrupa’da milliyetçilik-ırkçılık, kapitalizmle milliyetçilik ve ırkçılığın ilişkisi... Elçin Aktoprak ve A. Celil Kaya’nın düzenledikleri uluslararası konferansın tebliğlileri yer alıyor.

21. Yüzyılda Milliyetçilik, der. Elçin Aktoprak-A. Celil Kaya, İletişim, 2016