Mısır’da neler oluyor?

Mustafa Özcan / Gazeteci - Yazar
23.05.2015

Ortaçağda Salahaddin Eyyübi’nin veziri Karakuşi, kötü şöhretiyle nam salmıştır. Hakkında uydurulan hikâyelerle birlikte adaleti kuşa çevirmiş ve alay konusu haline getirmiştir. Karakuşi figürü belki hayali bir kişilik lakin Mısır birçok gerçeğine sahne olmuştur. ‘Karakuşi yargılamalar’ Mısır yargısını uluslararası alanda itibarsızlaştırıyor. Nitekim seçmece yargılamalarla Mısır yargısı rezil oldu.


Mısır’da neler oluyor?
Sondan başlamak gerekirse Mısır’ın siyasi fotoğrafını çeken en önemli gelişmelerden birisi kötü şöhretli yargıç Ahmet Zend’in adalet bakanlığına atanması olmuştur. Sisi bula bula onu mu buldu gibisinden homurdanmalara rağmen atama şipşak kesinleşti ve Zend koltuğuna kuruldu bile. Son birkaç yılda Mısır dâhilinde hatta haricinde Zend’i duymayan kalmadı. Şahsi kavgalarıyla, yolsuzluklarıyla ve ötesinde devrim düşmanlığıyla ünlendi. Daha doğrusu ‘eski devleti’ temsil eden bir yargıç. Mübarek döneminde sivrilen Zend, Sisi döneminde parlamıştır. Bunu neye borçlu olduğu sorulabilir. New York Times gazetesi bu atamayı ‘felaket ‘ olarak nitelendirdi. 
 
Yargıya bu sembol ismin atanması yargı eliyle muhaliflerin veya özellikle de Müslüman Kardeşlerin sindirilmek istendiğini ortaya koyuyor. Bu atama yolların ayrılış noktasında yani kavşakta Sisi’nin tercihini yansıtıyor. Mısır sadece firavunları ile değil ayı zamanda haman, belamlarıyla da ünlüdür. Ortaçağda Salahaddin Eyyübi’nin veziri Karakuşi, kötü şöhretiyle nam salmıştır. Hakkında uydurulan hikâyelerle birlikte adaleti kuşa çevirmiş ve alay konusu haline getirmiştir. Karakuşi figürü belki hayali bir kişilik lakin Mısır birçok gerçeğine sahne olmuştur. 
Nasır, Sedat ve Mübarek dönemleri Salah Nasır gibi ‘baltacı kalıbında’ haddini aşan ve insan hakları ihlallerine imza atan birçok istihbaratçı ve içişleri bakanını tanımıştır. Sözgelimi içişleri bakanlarından Nebevi İsmail skandallarla anılmıştır. Şaravi Cum’a gibi içişleri bakanları hem Nasır hem de Sedat dönemine damgasını vurmuştur. Mübarek döneminde de cellât olarak nitelendirilen birçok içişleri bakanı görev yapmıştır. Hasan Ebu Başa, Zeki Bedr ve Habib Adli bunların en meşhurları arasındadır. Sisi döneminde de Rabia ve Nahda meydanları katliamıyla anılan Muhammed İbrahim Yusuf seleflerine fark atmıştır. Safvet Şerif gibi tanıtım bakanları ve Ahmet Zend gibi adalet bakanları da rejimin kirli işlerini yürütmeye amadedir. Ahmet Zend’in aynasında ve ona bakarak Mısır’ın seviyesini anlamak mümkündür. Mübarek’in devrildiği 25 Ocak 2011 devrimini komplo olarak nitelendirdiği gibi aynı zamanda halkı veya muhaliflerini kastederek “Biz efendi ötekiler ise uşak’ mealinde konuşmalar yapmıştır. 
 
Mursi idam edilir mi? 
 
İttihadiye olaylarından dolayı ilk yargılanmayı hafif ceza ile (20 yıl) atlatan Muhammed Mursi ilgili bu karar kimilerince pazarlık payı olarak değerlendirmiştir. Lakin Vadi Netron Hapishanesinden kaçış ve Hamas’a muhbirlik veya bilgi sızdırma suçlamalarından dolayı Muhammed Mursi diğer pek çok arkadaşı gibi idamla cezalandırılınca ve akabinde karar Mısır müftüsüne havale edilince birçoklarında şafak attı ve Rabia ve Nahda katliamlarının darağacında devam edeceği kanaati pekişti. Eş Şark al Avsat gazetesinden Abdurrahman Raşid’e göre, işler kontrolden çıktı ve idamlar infaz edilebilir. Mısır zembereğinden boşanmış bir ülke görünümünde. Muhammed el Baradey’in son sıralarda yaptığı açıklamalar da Mısır’ın nereden nereye savrulduğunu gözler önüne seriyor. Mursi’nin kansız ve yumuşak bir darbe ile devrilmesinde hemfikir olan Kurtuluş Cephesi ve 30 Haziran koalisyonu akabinde Müslüman Kardeşlerin siyasi kanadı olan Özgürlük ve Adalet Partisinin de yeni yönetime katılımında mutabakata varmıştı. Mursi sonrasında dışlama olmayacak, yumuşak bir geçiş ve iniş yapılacaktı. Lakin evdeki hesap çarşıya uymamış Müslüman Kardeşler merkezi ve şubeleri yakıldığı ve yıkıldığı yetmiyormuş gibi bir de cemaat ve ilaveten siyasi yelpazesi ve kanadı Özgürlük ve Adalet Partisi de yasadışı ilan edildi. İş burada kalmamış aynı zamanda Muhammed el Baradey gibi liberaller de siyasi sahnenin dışına itilmişlerdi. Böylece iktidar alanı Sisi ve onun etrafındaki dar bir zümreye kalmıştır. Ahmet Zend’in adalet bakanlığına getirilmesi de bunu göstermektedir.
Karadavi iyimser olmasına rağmen Mısır atmosferinde veya sahnesinde bu iyimserliğin karşılığı pek görülmüyor. Eymen Nur’un eşi ve Dustur Partisi’nin kurucularından gazeteci Cemile İsmail Abdurrahman Raşid’in görüşüne katılanlardan birisi. Cemile İsmail Mısır’ın kötüden en kötüye doğru yuvarlandığını ve daha kanlı sahnelere tanık olabileceğini öngörüyor. Bu durumda, New York Times’ın Zend’ın atanmasını felaket olarak nitelendirmesi kehanet olmasa gerek.   Bugüne kadar yedi kişi idam edildi ve ötekiler de sırada.  Arap Çerkez melesinden dolayı fidan gibi 6 genç Ensaru Beyti’l Makdis örgütüne üye olmaktan dolayı sehpada can verdi. İnfaz edilen yedinci kişi de İskenderiye’de bir apartmandan küçük bir çocuğu attığı suçlamasıyla yargılanan ve idam edilen Mahmut Ramazan oldu. Ramazan bu suçlamayı reddetmişti. Bu ön idamlar Müslüman Kardeşleri caydırma ve gözdağı verme anlamına geliyor. Bu kadar idam cezasının infazsız olacağı düşünülemez.  
 
Mezardakiler idam ediliyor
 
‘Karakuşi yargılamalar’ Mısır yargısını uluslararası alanda itibarsızlaştırıyor. Nitekim  seçmece yargılamalarla Mısır yargısı uluslararası camiada rezil oldu. İttihadiye olaylarında Mursi ölen iki kişi davasından dolayı mahkûm olurken aynı olayda ölen 8 İhvan üyesinin davası sahipsiz kaldı. Netron Vadisi firarileri davasında ise hayatta olmayan Filistinliler dava kapsamında yargılandılar. Aynı davadan yargılanan beşinci kişi 20 yıldır İsrail hapishanelerinde çürürken geride kalan dört kişi ise vefat etmiş bulunuyor. Raid Attar, Hüsam es Sani, Muhammed Semir Ebu Lebde ve Muhammed Halil Ebu Şaviş vefat etmiş Filistinliler. Hasan Selame ise 20 yıldır İsrail cezaevlerinde gün sayıyor. Sisi yargısı mezardakilerle birlikte Hasan Selame’yi mükerreren yargılıyor. Görülmüş iş değil. Mursi’nin cezasının infaz edilip edilmeyeceği merak konusu. Dört nedene bağlı olarak idamın infaz edilmeyeceği konuşuluyor. İntikamdan çekinmek. Seyyid Kutup örneğinde olduğu gibi Mursi’yi kahraman haline getirme endişesi. Pazarlık payı bırakmak ve uluslararası baskı.
 
Sisi ve istikrarsızlık 
 
ABD ve Körfez ülkelerinin en büyük korkusu Mısır’ın bir kaos ortamına yuvarlanması. Bu başta İsrail olmak üzere bütün çevre ülkeleri etkileyecektir. Bu nedenle de Sisi istikrarsızlık unsuru haline gelirse halk ihtilaliyle değil de darbeyle değiştirilmesi gündeme gelebilir. Nitekim, dört Amerikan gazetesi birden Sisi’nin ses kayıtlarıyla ilgili sızıntıların doğru olduğunu yazmaları ABD’nin Sisi’ye çeki düzen vermek istediğinin ya da gözden çıkardığının işareti olarak değerlendiriliyor. Nitekim, Washington Mursi’yi idam cezasına çarptıran cuntanın uluslar arası yükümlülükleri çiğnediği görüşünde. İhvan’ın siyasi kanadı Özgürlük ve Adalet Partisi Dış İlişkiler Başkanı Dr. Muhammed Sudan yasallığın geri dönüşüne izin vermeseler bile Batılıların birçok hamakatı irtikap eden ve Mısır’ı istikrar adına istikrarsızlığa sürükleme potansiyeline sahip olan Sisi’yi devirebileceğini öngörüyor. Nitekim,  Huffington Post’tan David Hearst Suud Kralı Selman’ın pek istekli olmasa da istikrarsızlığı tehlikede gördüğünde at değiştirmekten imtina etmeyeceğini yazıyor. Halk ihtilali veya yasalığın geri dönüşü yerine Batı, Körfez ülkeleriyle birlikte Mısırlıların deyimiyle ‘ibnü’l helal’ yani ‘helal süt emmiş bir darbeciyi’  tercih edecektir. 
 
Sosyolojide dengesizlikler altüst oluşları davet eder. ‘Bir şey haddini aşarsa tersine döner’ kuralı işlemeye başlar. Bir başka ifadesiyle: Keskin sirke küpüne zarar. Sisi de haddinden fazla keskin!