Mısır'da Ramazan fenerleri Fas'ta huzur dersleri

Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak / Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
9.04.2022

Mısır'da Ramazan ayından bir hafta önce sokaklar süslenir. Fenerler sokaklardaki süsün en çok göze çarpan unsurudur. İslam ülkelerinde genellikle "fanus" adıyla anılan Ramazan fenerlerinin Fatımiler dönemine kadar uzanan köklü bir geçmişi vardır.


Mısır'da Ramazan fenerleri Fas'ta huzur dersleri

İslam medeniyetinin kadim merkezlerinden biri olan Mısır'da Ramazan ayı çok coşkulu ve bayram havasında geçer. Ramazan ayından bir hafta 10 gün önce sokaklar süslenir. Fenerler sokaklardaki süsün en çok göze çarpan unsurudur. İslam ülkelerinde genellikle "fanus" adıyla anılan Ramazan fenerlerinin Fatımiler dönemine kadar uzanan köklü bir geçmişi vardır. Ramazan, hilalin gözükmesiyle başladığı için halk ve özellikle de çocuklar, modern zamanlara kadar, ellerinde bu fenerlerle geceleri dışarı çıkar bir oyun havası içinde eğlenirler ve hilali görme heyecanını yaşarlardı. Bugün Mısır'da sokaklar ve evler halen bu Ramazan fenerleriyle süsleniyor. Bugün artık işlevi aydınlatmaktan çok geleneği devam ettirmek olan fenerler ortamı bir masal dünyasına çevirmektedir. Hem çocuklar hem de büyükler özellikle gençler akşam serinliğinde açık havada kurdukları sofraların etrafını çevrelerken cennet mutluluğu yaşarlar ve gördükleri herkesi tanısınlar veya tanımasınlar sofralarına davet ederler.

İftar hurma ve su ile açılır. İftar yemekleri çok çeşitlidir. Dolmalar, et yemekleri çeşitli salatalar ile sofralar adeta Halil İbrahim bereketindeki sofraları andırır. Mısırlılar tatlıyı çok sever, kadayıf, künefe ve Ümmü Ali isimli tatlıları mutlaka sofrada yer alır. İftar başladığında yani, gün batımı ve gün ışığının sönmesinden sonraki anlarda, yollar boyunca açık havada sunulan iftar sofraları evinize gitmeden sizi karşılar. Kahire'nin zengin fakir tüm yerleşim yerlerinde açık havada cadde ve sokaklarda halka açık iftar sofraları rengarenktir. İftar sonrası çocuklara hediyeler verilir.

Sahura kadar sohbet

Gece Musahharat adını verdikleri davulcunun güm güm sesi vasıtasıyla sahura kalkarlar. Aslında Mısırlılar Kahire ve İskenderiye gibi büyük şehirlerde yaşayanlar genellikle iftar ve teravihten sonra uyumazlar, birlikte sohbet ederler, şiirler ve ilahiler okurlar veya güzel sesli Hafızlardan Kur'an dinlerler ve sahura kadar uyanık kalırlar. Sahurda (güneş doğmadan önceki saatler) yemek yiyip namazlarını kıldıktan sonra yeni güne oruçla başlarlar. Uykuları için genellikle öğleden sonraki zamanı kullanırlar. Nil vadisi uygarlığının bir ülkesi olan Sudan'da Ramazan hazırlıkları neredeyse bir ay önce başlar. Mısır'da olduğu gibi açık havada iftar sofraları kurulur. Sahurda davul adeti Sudan'da da vardır. Davetler düzenlenir. Bazı evlere iftar yemekleri gönderilir. Son 10 günde teheccüt namazı kılınır. İftar vaktinden sahur vaktine kadar oruç tutanlar ayaktadır. Kimileri teheccüt namazı kılar, kimileri sohbet eder.

Ramazan ayında, Kudüs-ü Şerif toprakları gönül coğrafyasının en güzel diyarlarından biri oluverir. Zeytin ağaçlarının bol olduğu Filistin coğrafyasında diğer Arap ülkelerinde rastladığınız yakıcı sıcaklıklar yerini serin rüzgarlara bırakmıştır. Her ne kadar siyasi atmosfer her zaman yakıcı olsa da Ramazan Filistin'e yeniden yaşama heyecanı ve mutluluğu getirir. Gazze'de, Kudüs'te ve Ramallah'ta Ramazan iklimi bambaşka güzellikte olan bir ülkedir Filistin toprakları. Bu mübarek ay yediden yetmişe Filistin'de çok büyük coşkuyla kutlanır. Sokaklar süslenir. Ramazan davulcuları geleneksel kıyafetleri ile davullar çalarken adeta Osmanlı Ramazanlarından bir sahne gözünüz önüne gelir. Sokaklardaki süslemelerde hilal ve yıldızlı figürler kullanılır. Açık havada kurulan iftar sofraları herkese açıktır. Filistinliler işgal altında olmalarına rağmen Ramazan ayını büyük bir dirençle geçirmektedir. Ramazan ayı Filistin'de ibadetle, dostlukla ve barış havası içinde geçer. Ramazan ayı bereket ayıdır. Umut ve huzur ayıdır. Mutluluk ve yardımlaşmanın en yüksek seviyede görüldüğü belki de tek aydır. Çocuklar için Filistin'de Ramazan ayı bambaşkadır. Ramazanın gelişine en çok sevinen çocuklardır. Tertemiz kalplerinde sevinci ve mutluluğu yaşayan çocuklar coşku içindedir. Pırıl pırıl yüzleri sevinç doludur. Sokaklardaki süslemeler onlar içindir zira büyüklerin özgürlük umudu onlardır.

Koyun yağında pişi

Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan'da Ramazan ayı geldiğinde camiler özellikle gençlerle doludur. Kırgızistan Türkleri, özellikle etli ve hamurlu yemekleriyle damak zevki bakımından Anadolu'ya benzer bir özellik göstermektedirler. Kırgız Pilavı ki Kırgızistan'da "plav" denir, kuzu etli, havuçlu ve kuru meyveli olarak yapılır. Türk dünyasının her ülkesinde pilav veya onların adlandırmasıyla aş farklı usullerde pişirilir. Ama Özbekistan'da pişen pilavların tadı bambaşkadır. Taşkent, Harezm, Buhara, Semerkant, Karşı, Şehrisebz ve Cizzak gibi şehirlerin bile ayrı ayrı pilav pişirme usulleri vardır. Kırgızistan'da daha çok kahvaltılarda tüketilen Boorsok, koyun yağında pişirilen bir tür hamur kızartmasıdır. Kırgızlar bunu bazen sade, bazen de reçelle ikram ederler. Anadolu mutfağında bolca tüketilen pişi ile benzer özelliklere sahip olan Boorsok Ramazan öncesinde pişirilir ve komşulara dağıtılır. Bayram öncesi iftar sofralarında buluşan kişiler bayramda da bayram sofraları açar. Çocuklar maniler söyleyerek bayramda komşuları ve akrabalarının kapısını çalar. Harçlıklar alırlar. Büyük camilerde iftar sofraları kurulur. Burada toplumdaki hayırseverler iftar vermek için sıraya girer.

Orta Asya'nın en büyük ülkesi olan Özbekistan'ın Semerkant, Buhara ve Hive gibi büyük şehirleri dünya medeniyet tarihine geçmiştir. Özbekistan'ın iki önemli kenti Buhara ve Semerkant şu mısralarla anlatılır: Semerkand saykal-ı rûy-i zemîn est,Buhara kuvvet-i İslâm-ı dîn est.

Semerkant yeryüzünün süsüdür, Buhârâ İslâm dininin kuvvetidir.

Bu kentlerin güzelliği ve önemini Ramazan ayında görmek bir başka heyecan verir. Semerkant ekmeği çok lezzetlidir. İftar sofrasında patır ekmeği, kaynatma çorbası, samsa böreği, Özbek pilavı, piyâle adı verilen fincanla içilen çay, buhar mantısı mutlaka yer alır. Teravih namazları büyük bir heyecan ve geniş bir cemaatle kılınır. Bazı camilerde hatimle teravih namazı kılınır ki başkent Taşkent'te yeni yapılan Akmescit isimli camide 5-6 bin kişin katıldığı caminin içi ve etrafındaki geniş bahçeyi dolduran genç yaşlı Özbekler yatsıdan sahura kadar süren hatimle kılınan teravih namazına iştirak eder. Bu kadar geniş cemaatin toplanıp huzur içinde namazını eda etmesi için nehir kenarındaki Akmescit'in etrafındaki yollar bile trafiğe kapatılır. Çocuklar da diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi Ramazan ayını sevinçle karşılar ve büyük bir mutlulukla geçirirler. Ramazan ayı başlamadan 3-4 gün önce "Ya Ramazan" adlı ilahiyi okuyarak komşuları ve akrabalarının kapılarını çalarlar. Onların ellerini öperler ve karşılığında harçlık ve şeker alırlar.

Cezayir'deki Müslümanlar, dünyadaki diğer Müslümanlar gibi, mukaddes Ramazan ayı boyunca özel gelenek ve göreneklerini yaşatır. Ramazan ayından önce temizlenen camilerde yıkanan kilimler açılır ve camları farklı renklerde ışıklarla süslerler. Ayrıca Ramazan ayına hazır olarak girilen evlerde heyecan bitmez zira özel yemekler ve çeşitli tatlıların pişirilmesi yeni bir mesai başlatır. Türkiye'deki tulumba tatlısı gibi Ramazan ayına özel tatlıların satılması için tatlıcı dükkanları işlerini yoğunlaştırır.

Ramazan hilali görüldüğü an medya tarafından halka açıklanır. Bu haber insanlar arasında hızla yayılır. Ancak bazen cami cemaat imamı Ramazan ayının geldiğini halka açıklar. Daha sonra insanlar Kur'an okumaya başlar ve bazı ayetler hoparlörlerden yayınlanır. Çocuklar el ele tutuşarak mutlulukla şarkılar söyler. Yetişkinler için bayram neşe ve birbirlerini ziyaret çocuklar içinde kutlama ve oyun günüdür.Abir Sebil, denilen yardım organizasyonları yapılır.

Ramazan ayına özel yiyecekler sofralarda yerini alır. Cezayir halkı genellikle orucunu hurma veya sütle ya da ikisin karışımından elde edilen bir tür macunla açar. Harira isimli çorba özenle hazırlanmıştır. Cezayir'de Türkiye'de olduğu gibi her evde ana yemek sebze ve etten oluşur. Bu yemek yatsı ve teravih namazından sonra yenir daha sonra çay veya Türk kahvesi içilir. Baklava ve harisa tatlıları çok sevilir. Komşular bu tatlı ve yemekleri iftar sofralarında paylaşırlar. Cezayir geniş bir ülke olması nedeniyle ezan vaktinin açıklanması farklı şekillerde gerçekleştiriliyor. Başka bir deyişle, gün batımı zamanının duyurulması ezan yayınları ile sınırlı değildir. Köy halkı iftar vaktinin geldiğini ilan etmek için özel boruları üfler ya da yüksek bir yere çıkarak ezan okur. Uzak köylerde, oruç tutan insanlar gün batımını ailelerine duyurmak için güneşi izler. Cezayir halkının çoğu gün batımını kendileri gözlemler. Ayrıca akşam ezanı ilan etmek için minareler yeşil ışıklarla aydınlatılır. Ramazan ayı boyunca Kur'anı Kerim kıraatı hoparlörlerden yayınlanır. Cezayir halkı Mısır'ın ünlü kıraat imamı Abdulbasıt Abdussamed'in sesini tercih etmektedir. TV'lerde güzel Kuran okuma yarışmaları yayınlanır. İran coğrafyası çok geniş olduğundan ülkenin dört bir yanında farklı kültürlere sahip insanların Ramazan ayı geleneklerinde çeşitlilik arz eder. Ancak tüm İslam coğrafyasında yaşanan Ramazan heyecanı ve coşkusu ortaktır. İran'da diğer Müslüman ülkelerde olduğu gibi, Ramazan ayının başlamasından günler önce camilerde hummalı temizlikler yapılır. Tüm camiler pırıl pırıl temizlenir. Türkmenlerin yaşadığı bölgelerde sıkça olduğu gibi tüm ülke camilerinde eskiyen kilim ve halılar yenileriyle değiştirilir. Sahur ve iftar vakti hiç şüphesiz oruç tutanların yaşadığı en keyifli, en huzurlu ve en coşkulu anlardır. Camiye gidip vakit namazlarını diğer oruçlu kişilerle beraber kılmak Ramazan ayını İran'da daha da görkemli kılar.

İran'ın hemen her şehrinde iftar vakti gelince, akşam ezanını duyduktan sonra Ramazan'a özel dualar eşliğinde iftar masasında aile bireyleri ve davetliler bir araya gelir. Bir miktar hurma, bir bardak çay, peynir çeşitleri, ekmek, sebzeler, Ramazan ayına özel geleneksel tatlılar ve bazen biraz çorba İran halkının iftar ve sahur masasında her zaman yerini alır. Erişte aşı, Helim, Fereni, Zülbiya ve Bamiye (Ramazan ayına özel geleneksel tatlı), Ramazan ayı boyunca iftar ve sahur sofralarında bulunur. İran halkı derin kültürü sebebiyle sofra adabına ve sofra düzenine büyük özen gösterir. İftar davetleri İran'da diğer Müslüman ülkelerde olduğu gibi çok yaygındır. İftar daveti vermek ve davete katılmak geleneksel değere saygı açısından çok önemsenir. Bazı aileler hem evde hem de sokaklarda evlerine yetişmeyenler için iftarlık yiyecekler dağıtır.

Fas'ta huzur dersleri

Osmanlı döneminde Ramazan aylarında padişah huzurunda huzur dersleri yapılırdı. 1759'dan 1924'te hilafetin kaldırılmasına kadar devam etmiş olan bu derslerde, âlimler toplanır ve Kur'an ayetleri üzerinde ilmî tartışmalar yaparak tefsir faaliyetinde bulunurlardı. Bu güzel adet, şimdilerde Fas'ta uygulanıyor. 1963 yılında başlatılan ve Durûsu'l-Haseniyye diye adlandırılan bu dersler, bir bakıma Osmanlı Devleti'ndeki huzur derslerine benzemektedir. Kral, prensler ve müsteşarlar, hükümet üyeleri, parti başkanları ve kurmaylar huzurunda Ramazan'ın ilk on günü boyunca İslam dininin temel alanlarına yönelik üst düzeyde dersler yapılmaktadır. Dersler, ikindi namazından sonra yapılır ve Fas Diyanet İşleri ve Vakıflar bakanı açılış dersi ile başlar. Ardından ülke dışından meşhur bir âlim ders verir. Böylelikle Ramazan ayının bereketinden Müslümanların evrensel çapta faydalanması sağlanmış olur. Yaklaşık bir saat süren ders, kralın duasıyla sona erer. Bundan sonra dersin o günkü hocası kralla selamlaşır ve yazdığı eserleri takdim eder.

Ramazan Fas'ta sadece başkentte değil tüm şehirlerde coşkuyla kutlanır. Ramazan'ın on birinci gününden itibaren ülkenin meşhur âlimleri farklı şehirlerde dersler, konferanslar verir. Ramazan'ın 27. gecesi teravih namazından sonra bir tören yapılır. Tören, ülkede Kur'ân-ı Kerîm okuma yarışmasında birincisi Kur'ân-ı Kerîm okur ve sonra Faslı âlimlerden biri Sahîh-i Buhârî hatminin son dersini yapar. Daha sonra kasideler okunur. Son olarak Kral söz alarak milli ve dini hayatı ilgilendiren konuşmasında bazı kararlarını ilan eder. Mesela 1964 yılında Fas'ta yüksek seviyede eğitim verecek bir daru'l-hadis kurulması kararını ilan etti. Arapçanın yüksek öğretimde zorunlu bir ders olarak müfredata alınması kararı da aynı şekilde oldu. Ramazan ayı İslam tarihinde istisnalar olmakla birlikte her zaman huzur ayı olmuştur. Tarihin her evresinde Mekke, Medine, Kudüs, İstanbul, Bosna, Kahire, Fas, Cezayir, Sudan, Türkistan ve diğer Müslüman beldelerde Ramazan ayı huzur, bereket ve sevinç ayı olmuştur. Gönül coğrafyamızın her köşesinde Ramazan'da yapılan kutlamalar coşkulu ve neşeli olmuştur. Bu beldelerdeki tüm insanlar mübarek ayın bereket ve huzur ikliminden istifade etmiştir. Bu ramazan ayının tüm dünyaya başta Yemen, Somali, Sudan, Suriye, Filistin, Doğu Türkistan ve Ukrayna'ya barış getirmesini temenni ederek; "Hoş safa geldin ey şehri Ramazan".

[email protected]