Modern dünyada İslami yönetim mümkün mü?

Açık Görüş Kitaplığı / Murat Güzel
15.09.2019

Modern dünyada İslami yönetimin imkansızlığının esasen bir dizi başka problemin dışavurumu ve onların eşlikçisi olduğunu ileri süren Hallaq bu problemlerden bazılarını da şöyle sıralıyor: Organik sosyal birimlerin hızla yok oluşu, baskıcı ekonomik sistemlerin yükselişi, doğal yaşam alanı ve çevreye yönelik tahribat.


Modern dünyada İslami yönetim mümkün mü?

Genelde İslam dünyasında din ile siyaset ilişkilerinin modern zamanlarda alması gerekli form ve eğer mümkünse İslami sayılması gereken bir devletin nasıl tesis edilebileceği, Osmanlı devletinin yıkılışının ardından çağdaş İslami siyasi düşünceleri en çok uğraştıran konulardan biridir. Bilhassa Soğuk Savaş döneminde Müslüman coğrafyanın birçok bölgesinde filizlenmeye başlayan İslami hareketler çerçevesinde birçok İslami devlet de önerilmeye başlandı. Muhammed Esed’den Ayetullah Humeyni’ye dek çağdaş İslam düşüncesinin birçok simasının kapitalist devlet ile sosyalist devlet modelleri haricinde, her ikisine de alternatif bir devlet modeli resmetmeye çalıştıklarını görürüz. 

Ahlaki düşünce

Modern İslamcı düşünür ve akademisyenlerin modern devleti verili ve aslında zamandan bağımsız bir fenomen olarak kabul ettiklerini ileri süren Lübnan asıllı Amerikalı bir Hıristiyan akademisyen olan Wael B. Hallaq, İmkansız Devlet adıyla Türkçeleştirilen kitabında modern Müslümanların iki önemli gerçeği birbiriyle bağdaştırmada zorlandıklarını savlıyor: Bu gerçeklerden ilki devletin ontolojik gerçekliği ve onun inkar edilmesi mümkün olmayan varlığı iken, ikincisi ise şeriat yönetiminin bir biçimini oluşturma gerekliliğinin deontolojik gerçekliği Hallaq’a göre. Çünkü modern Müslümanların ezici bir çoğunluğunun şu ya da bu şekilde şer’iatın geri kazanılmasını istedikleri, bekledikleri de görülüyor. Bu iki gerçeği bağdaştırmada görülen zorluğun bu talep ve isteklerin modern bir konumda mevzilenmesinden kaynaklandığını iddia ediyor kitabında Hallaq. Ona göre herhangi bir modern İslami devlet kavramlaştırması, tabiatı gereği kendisiyle çelişir. Müslümanların da dünyadaki diğer dinlerden insanların yaşadığı gibi modernite içinde yaşadıklarını, dolayısıyla, modern projeyi yaşadıklarını kaydeden Hallaq, modern İslami devlet kavramlaştırmalarının özçelişkilerinin, modernitenin ahlaki açmazlarından neş’et ettiğini düşünüyor. Politik ve ekonomik meselelerin de, modern İslami devletin getirdiği özçelişkiye bağlı olarak, modernitenin ahlaki açmazının bir türevi olduğuna işaret eden Hallaq, İslam devleti kavramsaltırmalarının tabiatındaki çelişkilerin aynı zamanda modern projenin ahlaki boyutlarını da ele verdiğine kâni. Bu sebepten dolayı kitabını “politika ve hukuka dair bir yorum olmaktan çok, ahlaki düşünce üzerine bir deneme” olarak konumlamayı tercih ediyor Hallaq. 

İslam ülkelerindeki modern devletlerin şeriat uygulamalarının kitapta dile getirdiği argümanlarla ilişkisiz olduğunu ifade eden Hallaq, bu uygulamaların modern dönem öncesindeki paradigmatik şeriatın anlaşılması, değerlendirilmesi ya da yargılanması için bir ölçüt olamayacağını da söylüyor. Bugünün Müslümanlarının politik, yasal ve kültürel mücadelelerinin, onların kendi ahlaki ve kültürel özlemleriyle modern dünyanın ahlaki gerçeklikleri arasındaki uyumsuzluktan kaynaklandığına dikkat çeken Hallaq, İslamcılığın sadece Batılı ülkelerin İslam dünyasındaki politik ve askeri pratiklerine duyulan hınç ve sosyal adaletle ilgili görülmemesi gerektiğini belirterek, onun aynı zamanda sosyal adaletsizliğin, politik yolsuzlukların ve Batılı politik tahakkümün ahlaki bir eleştirisini de içerdiğini ileri sürüyor. Modernistlerin çoğunlukla birçok İslamcı ahlaki eleştiriyi nostalji diyerek yaftaladıklarına değinen Hallaq, “Nerede bir nostalji suçlaması yapılırsa, orada modern ilerlemecilik doktrini tüm zehirleyici varlığıyla karşımıza çıkar” diyor. 

@uzakkoku

Kendi kaleminden Nietzsche’nin hayatı

Modern Batı kültürünü ve onun ahlaki, siyasi, felsefi ve dini değerlerini kıyasıya eleştiren düşünürlerin başında gelir Friedrich Nietzsche. Burckhardt, Darwin, Goethe, Schopenhauer, Voltaire ve Wagner gibi isimlerden etkilenip kendisinden sonra gelen Freud, Heidegger, Sartre, Derrida, Deleuze, Foucault gibi isimleri de etkileyen Nietzsche’nin isminin gerek modern düşüncede gerekse postmodern düşüncede anılmadan geçildiği bir metin bulmak çok zordur. Kendi hayatını anlattığı otobiyografik yazı ve notları içeren kitap Nietzsche’nin felsefi konumunu anlamak isteyenlerin başvurmadan geçemeyecekleri bir kaynak. 

Otobiyografik Yazılar ve Notlar, Friedrich Nietzsche, Pinhan, 2019

Laiklikten sonra mı postsekülerlik mi?

Cogito dergisi yaklaşık 25 yıl önce yayınlanan ilk sayısında Türkiye’nin fikri ortamında meselenin tuttuğu ağırlıktan dolayı ‘laiklik’ konusunu dosya yapmıştı. Batı ayıdnlanması ve modernitenin beklenti ve arzularının hilafına dini kurum, inanç ve pratiklerin düşüşe geçmediği dinin sadece kendisine tahsis edilen özel alanla yetinmeyip, siyasal ve kamusal alanda da rol ve etkilerini güçlendirdiği bir vasatta cogito’nun Yaz 2019 sayısının da dosya konusu “Laiklikten Sonra.” Dosyada yer alan yazılar; sekülerlik, dindarlık, postsekülerlik, laiklik, Osmanlı hilafetinin müphem sekülerliği, sekülerliğin gerek Avrupa gerekse İslam dünyasındaki tarihi vb. konulara değiniyor. 

Laiklikten Sonra, cogito, sayı: 94, 2019