Modern İpek Yolu ve Türkiye-Çin ekonomik ilişkileri

Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer / İstanbul Medipol Üniversitesi
20.05.2017

Türk ve Çin şirketleri Afrika’da ortak projelere girişebilir ve bu ortaklıklar her iki ülke açısından da önemli kazanımları beraberinde getirebilir. Özellikle Modern İpek Yolu projesinin hayata geçmesi durumunda, bahsi geçen konularda Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik işbirliğinin ciddi biçimde artacağı söylenebilir.


Modern İpek Yolu ve Türkiye-Çin ekonomik ilişkileri

Dünyada ekonomik eksenin hızla Asya’ya kaydığı tarihsel bir sürecin içinde bulunuyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu dönüşümün baş aktörlerinden olan Çin’e yaptığı seyahat ve bu seyahatin ekseninde yer alan “Modern İpek Yolu” projesi bu açıdan oldukça anlamlıdır.

Çin tarafından önerilen ve “Tek Kuşak, Tek Yol” olarak isimlendirilen Modern İpek Yolu projesinin hayata geçirilmesi tüm coğrafya için oldukça olumlu sonuçlar doğuracaktır. Asya ile Avrupa arasında köprü olan ülkemiz için de Modern İpek Yolu’nda çok önemli kazanımlar bulunmaktadır. Yine, böylesine bir hattın oluşturulması durumunda tüm coğrafyada ekonomik kalkınma hızlanacak, bu durum da Türkiye açısından çok önemli yatırım ve ticaret fırsatlarının ortaya çıkması anlamına gelecektir.

Bu projenin Türkiye açısından en önemli kazanımlarından birisi artan Türkiye-Çin ekonomik ilişkileri olacaktır. Türkiye ile Çin arasındaki mal sevkiyat süresini ve maliyetini ciddi biçimde düşürecek olan bu projenin gerçekleşmesi durumunda iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin ve ticaret hacminin ciddi şekilde genişleyeceği söylenebilir.

Çin, 1979’da gerçekleştirmeye başladığı ekonomik reformlarla birlikte o zamandan bu yana geçen 38 yıllık süreçte yılda ortalama yüzde 9.7’lik bir ekonomik büyüme oranı yakalayarak dünya ekonomisinde çok önemli bir pozisyona yükseldi.

Öyle ki Çin yıllar önce dünyanın en büyük ekonomisi olma unvanını ABD’nin elinden aldı.

İç tüketimi canlandırma

Çin’de yatırımların GSYH içindeki payı 1980’lerden 2000’lere kadar yüzde 30’ların üzerinde seyretti. Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne kabulünün akabinde bu oranın 2004’ten itibaren yüzde 40’ların üzerine çıktığına müşahede ettik. Öte yandan, Çin’de dış ticaret hacmi ekonomik reformla birlikte çok ciddi biçimde genişlemiştir. Dış ticaretin GSYH’a oranı 1979’da sadece yüzde 11 iken bu oran 1990’da yüzde 25’e, 2000’de yüzde 40’a, 2006’da yüzde 65’e kadar yükselmiştir. 2008 küresel ekonomik krizi akabinde Çin ekonomisinin dış ticarete olan yüksek bağımlılığını azaltma ve iç tüketimi canlandırma politikasına paralel olarak bu oranın tekrardan yüzde 40’lar seviyesine döndüğü görülmektedir.

1979’da başlayan ekonomik reformlarla birlikte bir taraftan Çin ekonomisi ciddi biçimde genişlerken diğer taraftan da Çin’de kişi başı milli gelir muazzam ölçüde yükselmiştir. Piyasa kuruna göre, 1979’da Çin’de kişi başı milli gelir sadece 184 dolar iken, günümüz itibariyle bu rakamın 8000 doların üzerine çıktığı görülmektedir.

Türkiye-Çin arasındaki dış ticaretin son 20 yıllık süreçte ciddi biçimde genişlediği görülmektedir. 1996’da Çin’e yaptığımız ihracat sadece 65 milyon dolar iken, bu rakamın 2000’li yıllarla birlikte hızla büyüdüğünü ve 2003 itibariyle 500 milyon doların, 2007 itibariyle 1 milyar doların, 2010 itibariyle de 2 milyar doların üzerine çıktığı görülmektedir. 2016 itibariyle bu rakam 2.3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

İhracat artırılmalı

Öte taraftan Çin’den yaptığımız ithalat bütün dönemler itibariyle Çin’e yaptığımız ihracattan çok daha yüksek düzeyde gerçekleşmiştir ve ithalatta da zaman içinde ciddi bir artış gerçekleşmiştir. 1996’da Çin’den yaptığımız ithalat 500 milyon doların üzerinde iken, bu rakam 2003’te 2.6 milyar dolar, 2007’de 13.2 milyar dolar, 2016 itibariyle de 25.4 milyar dolar düzeyine çıkmıştır. Böylece Çin, Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı ülkeler arasında son yıllarda zirveye çıkmıştır. Öte yandan, Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında Çin ancak 18. sırada yer almaktadır.

Bütün bu veriler ve Çin’in bugün izlediği ekonomi politikası bir araya getirildiğinde görülmektedir ki yaklaşık 40 yıl öncesine kıyasla Çin çok daha büyük bir ekonomiye ve çok daha yüksek bir kişi başı milli gelir düzeyine sahiptir. Öte yandan, Türkiye ile Çin arasındaki ticaret çok büyük oranda Çin’den Türkiye’ye doğrudur.

Çin’in, 2008 küresel ekonomik krizi akabinde ekonominin dış ticarete olan yüksek düzeydeki bağımlılığını azaltma ve hızlı bir şekilde genişleyen Çinli orta kesimin artan talep düzeyiyle uyumlu bir şekilde reel ekonomiyi daha çok iç tüketim eksenli bir yapıya kavuşturma politikasına sahip olduğu görülmektedir. Çin’e yönelik ihracat düzeyini artırmak isteyen Türkiye bu açıdan Çin’de ortaya çıkan bu fırsatı değerlendirmelidir. Yine, Çin’in Afrika’da son yıllarda çok ciddi altyapı yatırımlarına giriştiği görülmektedir. Türkiye’nin de Afrika’ya olan ilgisinin son yıllarda ciddi şekilde arttığı bir vakıadır. Bu açıdan, Türk ve Çin şirketleri Afrika’da ortak projelere girişebilir ve bu ortaklıklar her iki ülke açısından da önemli kazanımları beraberinde getirebilir. Özellikle Modern İpek Yolu projesinin hayata geçmesi durumunda, bahsi geçen bu konularda Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik işbirliğinin ciddi biçimde artacağı söylenebilir.

[email protected]