Modern toplumlar ve din

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
24.06.2017

Recep Şentürk din sosyolojisi alanında 1960’lı yıllardan itibaren geliştirilen yeni düşünce ve bakış açılarını akademik bir dille ele alıyor, modern toplumlarda dine yönelik artan ilginin ve yönelişin doğurduğu düşünce değişimlerini ortaya çıkarmaya çabalıyor.


Modern toplumlar ve din

18. ve 19. yüzyıllarda gelişen modern zihniyet, bilim ve teknolojideki yeniliklerle birlikte modern toplumlarda dinin bir yeri ve işlevinin kalmadığı da düşünülmeye başlanmıştı. Bilim ilerledikçe dinin dünyayı açıklama ve anlamlandırma girişiminin yerini tutacak bir tazelik getireceği umudunu taşı-yordu bu yüzyıllardaki egemen zihniyet.

19. yüzyılda özellikle Auguste Comte ve Émile Durkheim gibi sosyologlar dinin ilkel toplumlarda bir yeri olan, bu toplumlarda işlev gören bir ku-rum olduğunu ileri sürüyor, modern toplumlarda din olgusunun ilerlemeyle birlikte yavaş yavaş ortadan kalkacağını öngörüyorlardı.

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren modern toplumlarda dinin rolünün, işlev ve itibarının azalacağına dair taşınan ve bakış açısına göre iyim-ser ya da kötümser sayabileceğimiz öngörüler yüzyılın ikinci yarısından itibaren değişmeye başladı. Bu değişimde elbette yüzyılın ilk yarısında nere-deyse dünya çapında yaşanan iki büyük savaşın, katliam ve zulümlerin etkisi kadar modern bilimsel gelişmelerin bu savaşlarda tuttuğu yer ve doğur-duğu sorunların da büyük payı vardı.

Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin dünyanın ekolojik dengesine verdiği zararlar, modern hayatın getirdiği psikolojik baskılar, modern toplumların yaşadığı ekonomik ve siyasal dengesizlikler de din olgusuna yönelik pozitivist sosyolojik bakışın öngörülerini yanlış çıkardı.

Yeni dindarlaşma eğilimi

Özellikle 1960’lı yıllarla birlikte dünya çapında modern toplumlarda din bir olgu olarak zayıflamadı, aksine geniş kitlelerin dine ve dini ha-reketlere yöneldiği, yeni bir dindarlaşma eğiliminin ortaya çıktığı görülmeye başlandı. Bu dindarlaşma eğiliminin izlerini elbette her zaman zaten var olan büyük dinlerde aramak da gerekmiyordu üstelik. Modern zamanlarda da birçok kült ortaya çıkmış, sahte dinler de kendilerine birçok mürid bağlayabilmişti. UFO’culuklar, Scientology, new-age dinsellikler bu tür yönelimlerin örneği olarak görülebilir.

Recep Şentürk kitabında bu yeni gelişmelerin din sosyolojisi alanında 1960’lı yıllardan itibaren geliştirilen yeni düşünce ve bakış açılarını aka-demik bir dille ele alıyor, modern toplumlarda dine yönelik artan ilginin ve yönelişin doğurduğu düşünce değişimlerinin din sosyolojisi alanına yansı-malarını ortaya çıkarmaya uğraşıyor. Esasen Recep Şentürk’e göre, din, insan varoluşunun temelinde yatar ve bu sebeple de kolay kolay insanlar dinden koparılamaz. Din sosyolojisi alanındaki yeni düşünce ve yaklaşımlar da bu gerçeği vurgulamak üzere yeniden ele alınabilir.

İslam hukuku bugün nasıl anlaşılmalı?

Klasik İslami ilimlerin gerek yansıttıkları düşünme tarzı, gerekse kendilerine nesne olarak seçtikleri sorunları ele alma biçimi sık sık çeşitli tartış-malara konu edilir. İslami ilimler hakkında günümüzde yapılan birçok çalışmada meselenin hem teorik hem de pratik açılardan tarih dışı bir tekrarı yeniden örme girişimi olarak görüldüğü öne sürülebilir. Bize bu durumda bu ilimlerin ya türbedarlığı önerilir yahut mevcut hayatlarımızla ilintisiz, içi boş bir entelektüel uğraşa kapıldığımız hissine kapı aralanır. Wael Hallaq’ın kitabı ise bu kısır seçeneklerin ötesine geçip İslam hukukunu rafa kaldı-rılmış bir nesneden ziyade, sadece fakihlerin değil Müslümanların bir sorunu olarak ele alıyor.

İslam Hukukuna Giriş, Wael Hallaq, çev. Necmettin Kızılkaya, Pınar, 2017

Kendilikten hakikate,hakikatten kendiliğe…

Müteveffa Fransız düşünür Michel Foucault’nun modern öznenin soykütüğünü çıkarma girişiminde kendilik ve hakikat ilişkisinin kuruluşu ile birlikte bizatihi kendilik problemi de önemli bir yer tutar. Foucault’nun Kasım 1980’de, Dartmouth College’da “Hakikat ve Öznellik” ve “Hıristiyan-lık ve İtiraf” başlıklarıyla verdiği iki konferans ve daha önce yayınlanmamış iki röportajını içeren kitapta Foucault, antik Yunan ve Roma dönemin-deki kendilik teknikleri, kendilik incelemesi ve vicdan yönetimi gibi konuları hakikatin inşası bağlamında ele alıyor. Foucault’un bu konferansların bir benzerini Berkeley ve Kaliforniya Üniversitesi’nde de verdiğini de hatırlatalım.

Hermenötiğin Kökeni, Michel Foucault, çev. Şule Çiltaş Solmaz, Ayrıntı, 2017