Müslümanlar nasıl Avrupalı olur?

Prof. Dr. Mustafa Yeneroğlu/IGMG Genel Sekreteri
24.05.2014

AP seçimleri, Avrupa’da yaşayan ve başörtüsü, paralel toplum, aşırılık, Türkiye’nin AB üyeliği, ulusal göçmen sorunları ve uyum gibi konularda sıkça tematize edilen bizler için büyük bir fırsat. Verilen soru önergeleri ya da raporlarda sıkça tematize edilen Müslümanlar, ancak katılımı arttırarak ‘tartışılan’ değil, ‘tartışan’ konumuna gelebilir.


Müslümanlar nasıl Avrupalı olur?

22-25 Mayıs tarihleri arasında Avrupa Birliği üyesi 28 ülkede Avrupa Parlamentosu Seçimleri düzenlenecek. Sekizinci kez Avrupa düzeyinde temsilcilerin belirleneceği bu seçimler özellikle iki farklı açıdan büyük önem arz ediyor: Bu seçimlerde ilk kez Avrupa düzeyinde faaliyet gösteren partiler, zorlu bir onay sürecinin ardından 2009 yılında yürürlüğe giren Lizbon Anlaşması’nın öngördüğü şekilde Avrupa Birliği Komisyonu başkanlığı için liste başı adaylarını belirlediler. Böylece seçimlerin hemen ardından haziran ayında başlayacak Avrupa Birliği Komisyonu Başkanlığı seçimlerinde, Avrupa Parlamentosu Seçimleri sonuçları da dikkate alınacak.

Avrupa Parlamentosu Seçimleri ile alakalı ikinci önemli nokta ise, kriz sonrası Avrupa’da özellikle aşırı sağcı ve popülist partilerin oy oranlarını arttırmaları neticesinde bu partilerin Avrupa Parlamentosuna girmeihtimallerinin yüksek olması. Özellikle aşırı sağcı ya da Avrupa düşmanı partilerin, bulundukları ülkelerin en son seçimlerinde aldıkları yüksek oylar, hatta birçok partinin iktidarın bir parçası olması bu ihtimalin güçlü olduğunu gösteriyor. Avrupa toplumlarında ekonomik refahın korunamayacağına dair yaygın endişeler var. Öte yandan çok kültürlülüğü reddeden ve seçim kampanyalarını bile çoğunluk toplumu dışında kalan her türlü unsura karşı korku ve nefret üretmek üzerinden planlayan aşırı sağcı ya da sağ popülist partilerin Avrupa’nın yasama organında söz sahibi olmalarının özellikle azınlıklar üzerinde olumlu etkilerinin olmayacağını söylemek hayalcilik olmaz.

Brüksel hayatımızı nasıl etkiliyor?

Elbette seçimlere katılmak için tek neden aşırı sağ partilerin ilerleyişini durdurmak değil. Bunun yanında Avrupa Parlamentosu bize her ne kadar uzak gibi gözükse de Brüksel’den çıkan kararlar aslında hayatımızı doğrudan etkiliyor.

Hayatımıza etkisini anlayabilmek için Avrupa Parlamentosu’nun Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi ile birlikte aldığı kararlardan bazılarını incelemekte fayda var. Örneğin bu kararlardan en etkilisi olan kişilerin Serbest Dolaşım Hakkı (2004/38/EC sayılı karar) üye ülkeler arasında vizesiz seyahati sağlıyor. Teneffüs ettiğimiz havanın kalitesinin denetlenmesi (96/62/EG sayılı karar), tüketici ve üreticilerin korunması (2006/42/EG sayılı karar), enerji tüketen ürünlerin çevreye zarar vermemesi amacıyla çerçevelerin belirlenmesi (2009/125/EG sayılı karar), ürün güvenliğinin sağlanması (2001/95/EG), ortak su politikası(2000/60/EG) ve ortak trafik politikasına dair düzenlemeler (2006/126/EG) parlamentonun imza attığı sayısız karardan yalnızca bazıları.

Bu anlamda sadece yaşadığımız ülkenin değil, diğer 27 ülkenin de çevrenin korunması, tüketici haklarının muhafaza edilmesi ve güvenlik, gıda, tarım gibi alanlarda belirli standartların geliştirilmesiadına uygulamak zorunda oldukları kararları veren Avrupa Parlamentosu, elbette bütün Avrupa vatandaşları için hayati öneme haiz. Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılmak, Avrupa vatandaşları olarak hem sahip olduğumuz temel bir hak, hem de bu ulusaşırı düzenleme mekanizmasına katkı sağlamak adına büyük bir sorumluluk.

Avrupa Parlamentosu, sadece beş senede bir düzenlenen seçimler aracılığıyla değil, başka yöntemlerle de Avrupa vatandaşlarının katılımını mümkün kılan araçlara sahip. Örneğin haklarının zedelendiğini düşünen herkes, parlamentoya müracaat edebilir ya da “Vatandaş İnisiyatifi” (European Citizens’ Initiative) başlatarak somut bir yasal düzenlemeyi parlamentoya kadar getirebilir; böylece en az 7 ülkeden, belirlenen sayıda imza toplayıp komisyona sunan inisiyatif, parlamentonun yeni bir yasa yapmasını gerçekleştirebilir. Bunun için en az 7 ülkede teşkilatlanabilme ve belirli sayıda kişiyi, önerilen yasanın gerekliliği hakkında ikna etmek yeterlidir. 1

Müslümanlar ve AP

Katılım imkânları bu kadar kolaylaştırılmışken, Müslümanların da ülke düzeyinde gerçekleştirdikleri siyasal katılımı bir adım daha ilerletip, ulusaşırı siyasi karar mekanizmalarına da dahil olmalarının önemi büyük. Zira Avrupa Parlamentosu seçimleri, Avrupa’da yaşayan ve başörtüsü, paralel toplum, aşırılık, Türkiye’nin AB üyeliği, ulusal göçmen sorunları ve uyum gibi konularda sıkça tematize edilen bizler için büyük bir fırsat. Avrupa Parlamentosu’nda verilen soru önergelerinde ya da hazırlanan raporlarda sıkça tematize edilen Müslümanlar, ancak katılım seviyelerini arttırarak “tartışılan” değil, “tartışan” konumuna yükselebilirler.

Müslümanların parlamentoda temsil edilen 500 milyonluk nüfusun yaklaşık yüzde 6’sını teşkil etmelerine ve 1,756 milyar Euro tutarındaki Avrupa Parlamentosu bütçesine 2 vergileriyle katkı sağlamalarına rağmen Avrupa siyasetinin yasama sürecinde söz sahibi olmamaları düşünülemez. Zira bu büyük siyasi arenanın kararlarından etkilenen ve bu yapıyı finanse eden herkesin, bu yapıda nelerin, ne şekilde düzenleneceği kararına dâhil olması en önde gelen gereklilikler arasındadır.

Bunun yanında”Müslümanların şiddeti bırakarak, Kur’an’ın bazı kısımlarını reddedecekleri bir anlaşma imzalamaları gerektiğini” 3 söyleyen milletvekili adaylarına sahip Büyük Britanya Bağımsızlık Partisi (UKIP) ile 2000 yılında Milano yakınlarında inşa edilmesi planlanan caminin arsasına domuz idrarı dökerek “cami inşasına karşı protesto” gerçekleştiren üyelere sahip Lega Nord Partisi’nin 4 birleştiği; bünyesinde, “Danimarka’daki Müslüman nüfusu sınırlamak” 5 gibi söylemlerde bulunan siyasetçilere sahip Danimarka Halk Partisi gibi partilerin bulunduğu Özgürlük ve Demokrasi Avrupası Fraksiyonu, Avrupa Parlamentosu’nda 34 temsilciye sahip. Bu tarz ayrıştırıcı ve bir arada yaşamı zorlaştırıcı siyasi söylemleri partilerinin temel ilkesi hâline getiren oluşumlara en güzel cevap, hem ulusal seçimlerde hem de Avrupa Parlamentosu Seçimlerinde oy kullanmak ve aşırı sağcı partilerin oy oranlarını düşürmek olacaktır.

Avrupa Parlamentosu’nda, daima bütün sorunların yıkılabileceği bir suçlu arayışında olan -ve ardından bu suçlunun Müslümanlar ve diğer azınlıklar olduğunu işaret eden- aşırı sağcı ve popülist partilerin oy oranını arttırmamak, Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılımının reddinde de beliren kültüralist seslere cevap vermek, siyasal katılımı artırarak Avrupa politikalarında etken olmak, ama bunun da ötesinde vatandaşlık hakkına sorumluluk bilinci içerisinde sahip çıkmak için 22-25 Mayıs Avrupa Parlamentosu Seçimlerinde oy kullanmak büyük önem taşıyor.

[email protected]

1 http://www.europarl.europa.eu/aboutparliament/en/001eb38200/European-citizens’-initiative.html

2 http://www.europarl.europa.eu/aboutparliament/de/00059f3ea3/The-budget-of-the-European-Parliament.html

3 Bkz. Perspektif Dergisi, Mart 2014, Nr./Sayı: 229. UKIP’in Uyum Politikaları Sözcüsü Gerard Batten imzasını taşıyan bu skandal “anlaşma metni” şu adresten okunabilir: http://www.theguardian.com/politics/interactive/2014/feb/04/charter-muslim-ukip-gerard-batten

4 Ahmet al-Shahi, Richards Lawless: Middle East and North African Immigrants in Europe. S. 54.

5 Bkz. Perspektif Dergisi, Nisan 2014, Nr./ Sayı: 230.