NATO Zirvesi ve negatif algı yönetimi araçları

Doç. Dr. Oğuz Göksu / Gaziantep Üniversitesi
26.06.2021

Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO Zirvesi'nde iki günde toplam 10 liderle ikili temas gerçekleştirdi. Bu yoğun diplomasi faaliyetini gölgelemek için haber fotoğrafıyla yapılmaya çalışılan negatif algı yönetimi Türkiye'nin dijital platformlardaki hakikate dayalı pozitif algı yönetimiyle geçersiz kılındı.


NATO Zirvesi ve negatif algı yönetimi araçları

Yeni iletişim teknolojilerini kullanım alışkanlıkları ve sıklıkları, stratejik iletişim yönetimi bağlamında algı yönetimini her geçen gün daha da popüler kıldı. Gündelik hayatta algı ve algı yönetimi kavramlarının eksik, yanlış, çarpıtılmış, tahrif edilmiş ve hatta yalan bilgi ile eş anlamlı olarak kullanıldığı görülüyor. Bu kullanımın zamanla içselleştirilmesi ve hem geleneksel hem de dijital medyadaki yaygın söylemin de bu eksende olması algıya ve algı yönetimine olumsuz çağrışımların eklemlenmesini beraberinde getirdi.

Diğer yandan medyanın genelindeki negatif söyleme karşın algı yönetiminin gerçek bilginin geniş kitlelere bir strateji doğrultusunda farklı ikna yöntem ve teknikleriyle sunulması anlamına geldiği gerçeği geri plana iletil-di. Yanlış bilginin düzeltilmesi, kara propagandanın etkisinin azaltılması ve/veya yok edilmesi, dezenformasyonla mücadele edilmesi, hakikatin yaygınlaştırılması, manipülasyonun tersine çevrilmesi de algı yönetimi kapsamında ele alınıyor.

Negatif içerikli kırpılmış fotoğraf

Asıl selamlaşma anı

Algı nedir, nasıl oluşur?

İnsanların algıları; duyularının, geçmişinin, zekâsının, ailesinin, dininin, cinsiyetinin, ırkının, mezhebinin, çevresel uyaranların, medyanın, ikili ilişkilerinin, ideolojisinin doğrudan ya da dolaylı etkisiyle oluşur. Algının oluşumundan sonraki dönemde bu algıların yenilenmesi, tekrar edilmesi, güçlenmesi ya da değişmesi süreci gelir. Tam bu noktada algının inşa edilmesi; stratejik, bilinçli ve belli saiklerle çeşitli odaklar tarafından gerçekleştiriliyorsa algı yönetimi devreye girer. Algı; gerçekliğin izdüşümü, hakikatin yansıması, olayların ve olguların gölgesi olarak çerçevelenebilir. Bu bağlamda algının ve algı yönetiminin negatif ve manipülatif içeriklerle özdeşleştirilmesi hatalı bir perspektif sunar. Algı yönetimi; sermaye, politika ve medya tarafından önceden belirlenmiş kötücül ya da çıkar odaklı amaçlar olur. Algı yönetimiyle kişiler, kurumlar, markalar ve devletler düzeyinde bir nevi imajın ve itibarın yönetimi de gerçekleştirilir.

Negatif yönelim

Algı yönetimi sürecinde belirleyici olan unsur, algı yönetiminin hangi amaca/amaçlara hizmet ettiğidir. Bu süreçte amacın ne olduğuna bakmak lazım. Algı yönetiminin hakikati yaymak için mi yoksa zihinleri istenilen yönde bir üst aklın perspektifiyle -yanlışa, eksiğe, yalana, asparagas habere, dezenformasyona, ahlaki ve etik ihlallere, manipülasyona, itibar suikastliğine, iftiraya- etkileyerek ve gerçeği bükerek bireyleri hedeflenen tutum ve davranışlara yöneltmek için mi yapıldığını incelemek gerek. Algı yönetimi konusunda uluslararası düzeyde devletler arasında ciddi bir güç mücadelesi olduğunu gözlemliyoruz. Uluslararası düzeyde algıların yönetimi noktasında, gerçeklikler ve gelişmeler olduğu gibi aktarılmanın yanı sıra ilgili ülkenin dış politikasına bağlı olarak medya ve yeni iletişim teknolojileri vasıtasıyla olayların ve olguların bir bölümünün yansıtılması ve/veya gerçekliğin tahrif edilmesi ya da o ülkenin menfaatlerine yönelik bilgilerin ve gelişmelerin kamuoylarına anlatılması uygulamaları hayata geçiriliyor.

Türkiye, uluslararası alanda ciddi düzeyde psikolojik saldırılara maruz kalıyor. Türkiye, bu asimetrik savaşa karşı dezenformasyonu ortadan kaldırmak için hem dijital iletişim araçlarını hem de sosyal medyayı etkili şekilde kullanıyor.

Türkiye, sosyal medya içerikleriyle ve fotoğraflarla kendi söylemini ve tanımlarını üretiyor. Bunun son örneği NATO Zirvesi'nde yaşandı. ABD Başkanı Joe Biden'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile selamlaşmak için yanına geldiği anda çekilen tek bir fotoğraf karesi bazı uluslararası medya kuruluşları tarafından Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik bir manipülasyon aracına dönüştürüldü. Bu fotoğrafla Türkiye'nin ABD karşısında çaresiz kaldığı ve ABD'ye boyun eğdiği izlenimi oluşturmaya çalışıldı. Halbuki, Biden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a selam vermek için yolunu değiştiriyor ve özel olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oturduğu yere geliyor. Fakat bu durumdan hiç bahsedilmeden sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ayağa kalktığı sırada çekilen fotoğraf ile Erdoğan'ın Biden karşısında 'eğildiği' imajı inşa edilmeye çalışılarak negatif algı yönetimi gerçekleştirildi.

Fotoğrafla manipülasyon

Küresel düzeyde büyük itibara sahip medya organları maksatlı biçimde Türkiye aleyhine negatif algı yönetimine girişti. Ancak bu noktada Türkiye, sosyal medya platformlarını etkili şekilde kullanarak manipülasyonu bertaraf etmek için kırpılmış/kesilmiş fotoğraf ve videoların panzehiri olarak fotoğraf ve videonun tamamının dijital mecralarda yayılmasını sağlayarak ikna temelli algı yönetimi çalışması gerçekleştirdi.

Anadolu Ajansı'nın çektiği video ve fotoğraflar Erdoğan ve Biden'ın selamlaştığı sıradaki gerçekliği net şekilde ortaya koymuştur. Bu videolar ve fotoğraflar çok hızlı şekilde dünya kamuoyuna sunulmuştur. Diğer yandan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun selamlaşma anını gösteren videonun tam versiyonunu sosyal medya hesabından yayınlayarak hem yabancı kamuoylarıyla hem de yurt içindeki hedef kitlelerle hakikati paylaşmıştır. Böylece hızlı adım atılarak sosyal medyada oldukça geniş kitlelere kısa sürede ulaşılmıştır. Ayrıca çok sayıda medya mensubu, vatandaş gazeteci ve sosyal medya kullanıcısı paylaştıkları video ve fotoğraflarla selamlaşma gerçekliğinin tüm sosyal medya platformlarında yaygınlaşmasını sağlayarak negatif algıların oluşmasına ket vurmuştur. Bu sayede itibarlı ve saygın olarak görülen köklü uluslararası medya kuruluşlarının 'ucuz' numaralarla Türkiye ve Erdoğan aleyhine olumsuz 'imaj'lar inşa etmeye çalıştığı gerçeği de tescillenmiştir. Türkiye, stratejik iletişim yönetimi bağlamında selamlaşma anının videosunu sosyal medyada dolaşıma sokarak dünya kamuoyunda kendisiyle ilgili yanlış, eksik ve hatalı algılar oluşmadan hakikate dayalı algı yönetimi yaparak asimetrik savaşa karşılık vermiştir.

Anlam haritaları

Yabancı kamuoylarının algılarını etkilemenin en kolay ve etkili yollarından biri haberler ve haber fotoğraflarıyla zihinlerdeki anlam haritalarında konumlanmak. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden'ın selamlaşma anındaki fotoğraf karesiyle kötücül amaca hizmet edilmeye çalışıldı. Bu noktada Biden'ın göreve gelmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilk yüz yüze resmi temasında Türkiye'nin ABD'nin taleplerine yerine getirmek zorunda olduğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Biden karşısında siyaseten 'dik' duramadığı algısını inşa etmek maksadıyla haber fotoğrafında Erdoğan'ın ayağa kalktığı andaki fotoğrafı uluslararası kamuoyuna servis edildi. Algılar, birtakım uluslararası medya kuruluşları tarafından hem inşa hem de manipüle edilir. İnsanların da dikkatleri belli yönlere çekilerek bazı konularda arka plan itilmeye çalışılır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan fotoğraf manipülasyonuyla Türkiye'nin itibarı zedelenmeye çalışıldı. Ancak örtülmek istenen gerçek şuydu: Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO Zirvesi'nde iki günde toplam 10 liderle ikili temas gerçekleştirdi. Bu yoğun diplomasi faaliyetini gölgelemek için haber fotoğrafıyla yapılmaya çalışılan negatif algı yönetimi Türkiye'nin dijital platformlardaki hakikate dayalı pozitif algı yönetimiyle geçersiz kılındı.

Şunu da belirtmeden geçmeyelim: Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü tarafından 37 ülkede yapılan araştırmaya göre dezenformasyon ve yalan/sahte/yanıltıcı/çarpıtılmış haber konularında Türkiye yüzde 49 ile en çok dezenformasyona maruz kalan ülke. Araştırma sonuçları Türkiye'yi yüzde 44 ile Yunanistan ve yüzde 42 ile Macaristan'ın takip ettiğini gösteriyor. Genelde dijital medyada özelde ise sosyal medyada kullanıcılar çok ciddi düzeyde gerçeklikten koparılmış bilgi, haber, fotoğraf ve videolarla muhatap olmak durumunda. Yalan/çarpıtılmış içeriklerin kaynağını oransal açıdan ortaya koymak teknik olarak pek mümkün değil ancak yanıltıcı görsellerin ve bilgilerin büyük oranda yurt içinde üretildiği gözlemleniyor. Türkiye'deki kullanıcılar hem yurt içinde hem de yurt dışında üretilen sahte/kurgu içerik havuzunda gerçeği bulmaya çalışıyor. Tam da bu sebeple Türkiye, özellikle dijital mecralarda gücünü, hızını ve etkisini her geçen gün artırarak dezenformasyonla mücadele kapasitesini yükseltiyor.

@oguzgoxsu