‘Neo-Ergenekon’un hedefi çözüm süreci

Dr. Ali Kemal Özcan/Tunceli Üniversitesi
23.03.2014

Uluslararası ‘Neo-Ergenekon’un hangi ‘kanal’lardan daldığını bilen Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin Alevi sosyolojik dinamiğinin hassasiyetlerine ve Öcalan’ın İmralı görüşmelerinin ‘ruhu’na yeniden bakarak Çözüm Süreci’ne yüklenmesi gerekmektedir.


‘Neo-Ergenekon’un hedefi çözüm süreci

Hürriyet, Zaman ve Radikal ‘in “ortak yayın”ında Belkin için yazıldığı söylenen yazısında S. S. Önder, “bu rezil düzen alaşağı edilinceye kadar” Belkin ve arkadaşlarının da kendileriyle olduğunu söyleyerek ortak mücadeleye başladıklarını yazdı (16 Mart). İrili ufaklı Ergenekon medyası, Vardiya Bizde platformunun “Sessiz Çığlık Eylemi”nde birarada pozveren emekli Org. Hasan Iğsız, emekli Tuğg. Veli Küçük ve “gazeteci” Tuncay Özkan “bizim için aslolan vatan ve millettir” dediklerini haberetti.Öcalan operasyon ile ilgili “darbe ateşine benzin taşımayız” derken, Zaman gezetesinin “İddia edildiği gibi 17 Aralık darbe mi peki?” sorusuna yine S. S. Önder, “17 Aralık darbe değil” deyip niye olmadığını ‘açımla’dı. Bir gazete makalesine sığmayacak çeşitlilikteki bu ‘ortak payda’ dışavurumları eski ve yeni (neo) Ergenekon medyasını süslüyor. Tabi bütün bu geniş-ve-yoğun ortak mücadele, platformun sol etiketlilerinin “Yattığın yer incitmesin” ... “abilerin orada sana iyi bakarlar” gibi pespaye bir edebiyatla ‘zengin’leştiriliyor. Doğrusu herhangi bir edebi denemeye ‘pespaye’ demek pek adabî gelmez bana, ancak bunu yapanlar “Marxist-sosyalistler” olduğunu söyleyenler ise, bu sadece pespaye değil pisleştirilmiş bir edebiyata da dönüşür.Tüm bunların üzerine Özgür Gündem’in  “KCK Yürütme Konseyi, tarihi bir deklarasyon yayınladı” üst-başlığı altında, PKK’nin “AKP muhatap olmaktan çıktı” demesinin 7 sütun manşetten duyurusu geldi. Bu bir-bakışta seçtiklerim ve 16 Mart’ın Pazar gününe ‘tesadüf’ edenler!

Kürt-Türk ulusalcıları

İmralı’dan bunlar ne kadar okunabiliyor bilmiyorum... Kandil’in bu “muhataplıktan çıkarma” ilanının ne kadar PKK’nin içindeki ulusalcılar ile sübjektif bir ilişki içinde gerçekleştiğini de bilmiyorum. Bu benim ilgi ve bilgi alanımın dışında. Ama bir objektif alış-veriş içinde olduğunu gösteren “anlayana sivrisinek saz” cinsinden objektif veriler yığını içindeyiz. Ancak; Paris cinayeti tetikçisinin MİT kasetlerini, 2015’te başlayıp 15 yıl sürecek Kürt-Türk savaşını, Hakan Fidan’ın aşiretinin bölünüşünü Aydınlık ve Samanyolu ile ‘paralellik’ içinde Özgür Gündem’de yayınlayan Kürt ulusalcıları ile Türk ulusalcıları arasındaki sübjektif bağların da bir gün ortaya çıkmasının önüne geçilemeyeceği kanaatini taşıyorum. Çünkü “hiç bir sahtelik kendisini sonuna kadar gizleyemez.”Şimdinin en güncel ve en kritik sorusu, Hükümet’i muhataplıktan atan PKK’nin bundan sonra Çözüm Süreci’ni kiminle götüreceğidir. Farzedelim ki gerçekten “Hükümet işlevini yitirdi” ve mevcut AK Parti devleti İmralı görüşmelerinden çekildi. Ve sorup ilk akla gelecek cevap şıklarını sıralayalım.PKK Çözüm Süreci’ni hangi Devlet ile yürütecek?Cevap şıkları: a)Ergenekon’un Gladyo parçacıkları, CHP, MHP ve Cemaat’ten devşireceği “yeni oluşum” devletiyle. b)”Barış Türk vhalkıyla yapılıyor” olduğuna göre, bunu bu halkı temsil eden bir “yeni-işa örgütü”nün devleti ile. c)Türk halkını temsiliyette “Gladyo’yu ürkütmüş” HDP devleti ile. d)Kendilerinden başka kimsesi olmayan Mehmet Altan, Hasan Cemal, Cengiz Çandar benzeri Türk halkının “kanaat önderleri” devleti ile. e) Sırrı Süreyya Önder’in önderliğinde “bu rezil düzen alaşağı edilinceye kadar” sürecek olan sokak muharebeleri sonucunda ortaya çıkacak “devrim” devletiyle.

Newroz’un mutsuzları

‘Alternatif’leri daha fazla çoğaltıp PKK’de bu şıklardan birine bel bağlayacak kadar kendini aldatmışları bile güldürmeyelim. Zira hiç gülecek bir durumda değiliz. Çünkü ilan edilen “ortak mücadele”nin ortak paydası; Öcalan’ın tarihsel arka planına ve günün sosyolojik zeminine dayandırdığı Dördüncü Türk-Kürt ittifakının önüne geçmektir.Bunun için de CHP’nin M. Kemal’e yaptığını PKK’nin Öcalan’a yapmasını sağlamak üzere, Kandil’deki bilinçlerinin diplerinde “PKK’ye evet Öcalan’a hayır”a angaje olmuşları harekete geçirerek:

Öcalan’ın karizmasını (manevi şahsiyetini) göğe gönderip maddi varlığını İmralı’ya gömmek, ‘Ortak vatan’ın doğusunda dağlara, batısında sokaklara çatışmaları yaymak,Ve Sırrı Süreyya Önder’in öderliğinde PKK’nin muhataplıktan çıkardığı Hükümeti ‘alaşağı’ ederek Erdoğan ve Öcalan’ı tasfiye etmek.

Uluslararası komplo yeni müttefikleriyle bu ahval ve minvalde devam ediyor ve ‘ortaklar’ın “asgarı müşterek”i budur.AK Parti ve PKK’nin yedi sülalesinin altından kalkamayacağı dediğimiz senaryo budur.Çözüm Süreci çökerse (ki “AKP muhatap olmaktan çıktı”yı ilan edenler bu “farz-ı muhal”a kendilerini hazırlıyorlardır), olacaklar budur.Önüne geçecek olan da şudur: Sonuçta Kudüs’e kral olmak istediği için Hz. İsa’nın kendisini çarmıha gerdirdiğini söyleyen Öcalan’ın; İmralı’ya giden ulusalcıların ‘gaz’ını hissederek ikinci Newroz mektubunda, dördüncü Türk-Kürt İttifakı stratejisini yinelemesi ve yenilemesi...Uluslararası “Neo-Ergenekon”un hangi ‘kanal’lardan daldığını bilen Erdoğan’ın;Türkiye’nin Alevi sosyolojik dinamiğinin hassasiyetlerine ve Öcalan’ın İmralı görüşmelerinin ‘ruhu’na yeniden bakarak Çözüm Süreci’ne yüklenmesi...

[email protected]