Neoliberalizm ne kadar özgürlükçü?

Fazıl Duygun / Gazeteci-Yazar
15.07.2022

TC İletişim Başkanlığı'nın New York'taki "Ermeni terör örgütü Asala'nın katlettiği Türk diplomatları" sergisinin Youtube'daki video gösterimi yasaklandı. Ama neoliberal düzenin "yeni özgürlük alanı"(!) sosyal medya platformları Instagram ve Facebook'un ana şirketi Meta, Rus askerlerine karşı şiddet içerikli mesajlara izin vermek üzere kurallarını esnetti.


Neoliberalizm ne kadar özgürlükçü?

"Piyasaya- Pazara" devletin müdahalesi olmasın veya devlet piyasada, sadece düzenleyici-regülatör görevi görsün diyen Neoliberalizm ideolojisi, aslında, bir ekonomik manifesto, bir ekonomik sistem olmaktan çok daha ötede, bir kültürel ve sosyal sistem yani kısacası "bir hayat tarzıdır." Görünüşte, "ekonomik özgürlük" davası güden neoliberalizmin, bütün toplumu, bireyleri ve devleti kuşattığını, dönüştürdüğünü ve salt iktisadî bir örgütlenme olmadığını son zamanlarda çok daha iyi anlıyoruz. Neoliberalizmin, özellikle birey ve sermaye hukukuna çok önem verdiğini, kişisel özgürlük, girişimci özgürlüğü, "fikri mülkiyet hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü" söylemleri ne kadar çok sık kullandığını ve kavramların bayraktarlığını yaptığına şahit olduk. Teknoloji ve internetin, sonrasında da sosyal medyanın demokrasiyi daha da geliştireceği, fikir ve ifade özgürlüğünü daha da sağlamlaştıracağı, devletlerin sansür mekanizmasının artık pek işe yaramayacağı ve sansüre elveda denileceği tezlerini, söylemlerini hepimiz defalarca, okuduk, dinledik.

Peki, hâl böyleyken, yani bize öğretilenler böyleyken, son 2.5 yılda yaşadıklarımız neyin nesiydi? Pandemi sürecindeki uygulamaları eleştiren doktorlar, düşünürler, bilim adamları, siyasetçiler, sporcular, gazeteciler sosyal medyada nasıl ve kimler tarafından sansürlendi, görünmez hâle sokuldu? Sesleri kısıldı! Hem de "özgür düşüncenin" mekânı sosyal medya denilerekten. Şu an yaşamakta olduğumuz Ukrayna-Rusya savaşında şahit olduklarımız da neyin nesiydi, mesela?! Rusya'ya uygulanan kültürel ambargo absürt eylemlere dönüştü mesela. İsterseniz, 25 Şubat 2022 tarihinden beri yaşadıklarımızı şöyle bir hatırlayalım:

Özgürlükçü(!) Netflix sansürcübaşı

ABD'li yönetmen Oliver Stone'un Ukrayna'da 2014'teki Maydan olaylarını ve Neo-Nazilerin Donbass'taki katliamlarını anlatan 'Ukraine On Fire' belgeseli YouTube'dan kaldırıldı.

Putin'i kınamadığı için ünlü soprano Anna Netrebko'nun işine New York'taki Metropolitan Operası tarafından son verildi.

Netflix, Tolstoy tarafından yazılan roman Anna Karenina'ın çekimlerini iptal etti. Rusya'da gelecekteki tüm projeleri geçici olarak durdurdu.

Avrupa Birliği, yaptırım listelerine; viyolonsel ustası Aleksandr Roldugin, yazar Zahar Prilepin, film yönetmeni Tigran Keosayan, Kirov Opera Tiyatrosu orkestrasının eski baş çellisti ve Putin'in kızının vaftiz babası Sergey Roldugin ve bir dizi gazeteciyi eklediğini duyurdu.

Sosyal medya yaptırımları

Batı ülkelerinde Rus medyasının TV kanallarının yasaklanmasının dışında internetten ve sosyal medyadan da büyük yaptırımlar uygulandı.

Google, Rusya'daki tüm reklam satışlarını duraklattı, Google Maps'i askıya aldı ve Google Pay'i çevrim dışı bıraktı. RT ve Sputnik Avrupa'daki Play uygulama mağazasından engelledi.

YouTube, Rus RT ve Sputnik medya kuruluşlarına bağlı kanallarını Avrupa'da erişime kapattı. Rus kanallarının gelir elde etmesini askıya aldı.

Spotify, Rusya'daki ofisini kapattı. Apple'ın Rusya'daki resmi internet sitesinden yapılan satışlar durduruldu.

Twitch, Rus devlet medyasının zararlı yanlış bilgi yayıcılarına karşı hareket etmesini yasakladı.

Facebook, Rusya devlet medyasının reklam yayınlamasını ve para kazanmasını yasakladı.

Twitter, Rusya'da reklam içeriklerini geçici olarak durdurdu ve Rus devlet medyasıyla bağlantılı paylaşımları etiketlemeye başladı.

'Kuğu Gölü'nün suçu ne?

Yunanistan Kültür Bakanlığı, Atina'da 6 Mart'ta izleyiciyle buluşturulması planlanan 'Kuğu Gölü Balesi' gösterimini iptal etti.

Walt Disney yapım şirketi, filmlerinin Rusya'daki sinemalara dağıtımını askıya aldı.

Rusya Başkanı Vladimir Putin'le yakın olduğu bilinen, Münih Filarmoni Orkestrası şefi Valery Gergiev işgali kınamadığı için görevinden alındı.

Litvanya, Rusya'dan gelen tüm sanatçıların ülkeye girişinin yasaklanacağını açıkladı.

Avrupa Yayın Birliği (EBU), mayısta düzenlenecek 2022 Eurovision Şarkı Yarışması'na Rusya'nın katılamayacağını duyurdu.

İspanyol 'Real' Tiyatrosu, Bolşoy Tiyatrosu'nun Mayıs ayında planlanan turnesini iptal etti.

FIFA ve UEFA, Rus kulüpleri ile Rusya Milli Takımı'nın bütün turnuvalardan men edildiğini açıkladı. FIFA ayrıca uluslararası maçlarda Rusya milli marşının çalınmasını ve Rus bayrağı açılmasını yasakladı.

Judo ve Tekvando Federasyonları, Putin'in 'siyah kuşağını' iptal etti.

Polonya, Dünya Kupası play-off maçında Rusya ile oynamayı reddetti.

Rus basketbol takımlarının THY EuroLeague'ne katılımı askıya alındı.

25 Eylül'de yapılması planlanan Rusya Grand Prix'si Formula 1 ekibi tarafından iptal edildi.

FIFA, Rusya'daki futbol takımlarında yer alan yabancı oyunculara ve antrenörlere sözleşmelerini sezon sonuna kadar tek taraflı olarak uymama hakkı verdi.

Rus kedisi de yasak

Dünya Kedi Kayıtları Federasyonu (FIFE) Rusya'dan yetiştirilen hiçbir kedinin Rusya dışında herhangi bir FIFE kütüğüne kaydedilmeyeceğini ve FIFE fuarına katılamayacağını açıkladı.

Portekiz'e doğru ilerleyen Rus 'Ural Havayolları' şirketine ait yolcu uçağı havada geri döndürüldü.

Stephen King, Rusya'daki yayıncısıyla sözleşmesini yenilemeyeceğini duyurdu.

Almanya'nın Münih kentinde bulunan Latros Klinik München ve LMU Klinikum München hastaneleri, bir sonraki emre kadar hiçbir Rus veya Belarus vatandaşını tedavi etmeyeceklerini açıkladı.

Estonya, Rusya vatandaşlarına turist vizesi verilmesini askıya aldı.

ABD merkezli UPS ve FedEx posta servisleri, Rusya'ya mektup ve koli teslimatını askıya aldı.

Cannes Film Festivali'ne Rusya'nın katılımı yasaklandı.

Dostoyevskı yasak

Milano'daki devlet okullarından Bicocca Üniversitesinde, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Profesör Paolo Nori'nin Rus yazar Fyodor Dostoyevski'ye dair dersinin okul yönetimince ertelenme kararı, ülkede tartışma konusu oldu. İtalyan Profesör Nori, söz konusu kararı Instagram hesabından duyurmasının ardından ülkede aralarında siyasilerin de bulunduğu çok sayıda kişi tepki gösterdi. Okul yönetimi, gelen tepkiler üzerine Dostoyevski üzerine olan dersin yapılacağını açıkladı. Üniversiteler ve Araştırmalardan Sorumlu Bakan Maria Cristina Messa'nın da bu sabah hem Nori ile hem de Bicocca Üniversitesi Rektörü Giovanna Iannantuoni ile görüştüğü, üniversite yönetiminin kararını gözden geçirip dersi yeniden eklemesinin iyi bir karar olduğunu belirttiği basına yansıdı. Diğer yandan Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına karşı bir tutum almaya çağrılan dünyaca ünlü Rus orkestra şefi Valeri Gergiev, bu çağrıları yanıtsız bırakınca La Scala Operası'ndan dışlandı. Milano Belediye Başkanı ve La Scala Operası Vakfı Başkanı Giuseppe Sala, 28 Şubat'ta yaptığı açıklamada, savaşa karşı tavır alma çağrılarını yanıtsız bırakan Gergiev'in 5 Mart'taki temsili yöneteceğini düşünmediğini açıkladı. Rus senarist ve sinema yönetmeni Tarkokski'nin filmleri IMDb "Top 250" listesinden çıkartıldı.

Evet evet bütün bunlar, başta Türkiye olmak üzere, bütün dünyaya parmak sallayarak "demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü, eşitlik, insan hakları, kültür, sanat vs" dersi vermeye kalkan "özgürlükçü neoliberal AB ve ABD"de yaşandı. Hatta daha fazlası yaşandı. Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığının New York'taki "Ermeni terör örgütü Asala'nın katlettiği Türk diplomatları" sergisinin youtube'daki video gösterimi yasaklandı mesela. Ama neoliberal düzenin "yeni özgürlük alanı"(!) sosyal medya platformları Instagram ve Facebook'un ana şirketi Meta, Ukrayna'daki savaşa destek veren Ruslar ve savaşa katılan Rus askerlerine karşı şiddet içerikli mesajlara izin vermek üzere kurallarını esnetti. Bu izinler arasında, Rus askerlinin kafasını kesme videoları da vardı.

Başarısının sırrı

2.5 yıllık Pandemi sürecinde ve 5 aylık savaş sürecinde bazı gerçekleri daha gözlerimizle gördük ki; insan hakları, demokrasi ve özgürlük iddiasındaki "Neoliberalizm" aslında, içinde kaskatı bir faşizm barındıran bir sistem ve anlayışmış. Demokrasi, düşünce hürriyeti, yaşam tarzı serbestliği ve insan hakları kavramlarının şampiyonluğuna soyunan neoliberalizm, kendi sistemine azıcık aykırı davrandığınızda, birden çirkinleşebiliyor, vahşileşebiliyor, ırkçılaşabiliyormuş. Özgürlük, düşünce ve ifade hürriyeti, ibadet ve sosyal yaşam etkinlikleri, hatta ve hatta sanat ve edebiyatta dünya klasikleri, devletlerin bile yapamayacağı bir şekilde, elinde bulundurduğu teknoloji tekeli sayesinde sansürlenebiliyormuş. Bütün bu korkutucu hadiseleri 2.5 yıldır sürekli yaşıyoruz. Öyle ki, neoliberalizm öylesine bir ırkçıymış ki, değil Müslümanı; sarışın, mavi gözlü olmayan hrıstiyan Afrikalıyı bile insan yerine koymuyormuş. Sarışın, mavi gözlü, Hrıstiyan Ortodoks Rusları bile insan olarak görmüyormuş. Hatta ve hatta, sarışın, mavi gözlü Ortodoks Ukraynalıları bile "yarı medeni" olarak görüyormuş ki, Rusları ve bizleri öyle de görmüyor. Yani, özgürlükçü(!) neoliberalizmin insan anlayışı, bildiğimiz, evrensel insan hakları anlayışı falan değilmiş. Bilakis, onun reddettiği, faşizan, ırkçı ve üstenci bir zihniyetmiş. Bildiğimiz Batı dünyası, Haçlı savaşlarından beri sloganlaştırdığı ırkçı ve üstenci söylemlerinden hiç vazgeçmemiş, bilakis neoliberalizm, bütün bu söylemlere ayrı bir sos katmış, farketmeyelim diye de üstünü örtmüş.Neoliberalizm, başlangıcında sadece bir ekonomik özgürlük sistemiyken, nasıl oldu da, bunca despotluğunu gizleyebilip, hâlâ özgürlükçü görünebiliyor, dayatmalarını sürdürebiliyor.

Aslında, bütün yanılgı işte burada başlıyor. Neoliberalizm salt bir ekonomik özgürlük sistemi değildir. Neoliberalizm aynı zamanda, kültürel, sosyal, askerî ve medyatik bir sistemdir. Neoliberalizm, insanları "bireysel özgürlük" kavramıyla kendine çekerken, bireyi toplum ve devlet baskısından kurtardığını iddia etmiştir. Doğrudur, bireyi, toplum ve devlet baskısından kurtarmıştır ama görünmez zincirlerle, kendine mahkum etmiştir. Bugün, bütün dünya, devletlerin baskısından kurtarılıp, uluslar üstü şirketlerin dünyasına transfer edilmiş ve buranın köleleri olarak, kayıtlara geçirilmiştir. İnsanlar, toplum ve devlet baskını hissederler ancak neoliberal sistemin baskısını asla hissetmezler. Bunu, Byung Chul Han şu şekilde açıklar:

"Neoliberal rejimin iktidar tekniği incelikli, kaygan, akıllı bir biçime bürünmüş olup hiçbir şekilde görünür değildir. Bu rejimde tabi durumdaki özne tabiyetinin farkında bile değildir. Egemenlik ilişkileri tümüyle görüş alanı dışındadır. Bu yüzden de kendini özgür sanır(...) Bizi teşvik eden ve ayartan özgürlükçü, dost çehreli iktidar, talimat ve emir veren, tehdit eden iktidardan daha etkilidir. Mührü "Like /Beğendim" simgesidir. Tüketerek, iletişimde bulunarak, hatta Like 'ı tıklayarak tabi oluruz tahakküm ilişkilerine. Neoliberalizm "Beğendim" kapitalizmidir. Bu kapitalizm disipline etmeyi amaçlayan zorlama ve yasaklarla iş gören 19. yüzyıl kapitalizminden tümüyle farklıdır." *

(Psikopolitika, s:24)

Düşünür Ercan Yıldırım da "Dünya Sisteminin Doğası"nda bunu "Rıza" kavramıyla izah eder. Yani, neoliberalizm, bizi hem midemizden, kalbimizden ve hem de zihnimizden yakalayarak, kendini benimsetir ve ne yaparsak yapalım, kendi rızamızla yapmış oluruz. Aslında, bu örümcek ağına benzer sisteme kendi rızamızla teslim olmuşuzdur.

[email protected]