Nüfusu artırmak için vergiyi düşürmek gerek!

Dr. İmdat DOĞAN / Finans ve Yatırım Uzmanı
26.08.2017

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en az üç çocuk önerisi ve hükümetin bu yöndeki politikaları göz önünde bulundurularak, ülkemizin özellikle çalışan ücretlerindeki vergi teşviklerinin nüfusu arttırıcı bir şekilde düzenlenmesi –en azından OECD ülkelerinin ortalamasının yakalanması- orta ve uzun vadede ekonomik kalkınmaya da pozitif katkı sağlayacaktır.


Nüfusu artırmak için vergiyi düşürmek gerek!

Sermaye, verimlilik-üretkenlik ve teknolojinin yanı sıra nüfus, ekonomik büyümenin temel faktörleri arasında yer almaktadır. Her ne kadar son yıllarda teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak işgücü (labor) ağırlıklı sektörlerin azalması ile birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede verimlilik-üretkenlik ekonomik büyüme ve kalkınmada nüfustan daha ön plana çıkmış olsa da, ülke ekonomilerinde nüfus faktörü ihmal edilemeyecek derecede öneme sahiptir. Dünyada genellikle üç farklı nüfus politikası uygulanmaktadır. Bunlar (i) nüfus artış hızını azaltmaya yönelik politikalar, (ii) nüfus artış hızını yükseltmeye yönelik politikalar ve (iii) nüfusu optimum seviyede tutarak daha çok niteliğini artırmaya yönelik politikalar olarak sıralanabilir. Bu bağlamda, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke farklı nüfus politikalarına sahiptir. Örneğin, Çin ve Hindistan’da nüfus artış hızını azaltmaya dönük politikalar uygulanırken İngiltere, Fransa ve İsveç gibi gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızını artırmaya yönelik politikalar uygulanmaktadır.

Vergi ve sosyal yardımlar, nüfus politikalarını uygulamada ülkelerin kullandıkları temel araçlar arasında ön sıralarda yer almaktadır. Bu kapsamda, vergi kaması (tax wedge); hem çalışan maaşından hem de işverenden kesilen toplam vergi miktarı olarak tanımlanmaktadır. Aynı zamanda, ödenen vergiler nedeniyle sosyal refahta meydana gelen azalmayı da ifade etmektedir. Birçok bilimsel makale vergi kaması ile ekonomik büyüme ve istihdam arasında negatif bir korelasyonun olduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin, Alesina ve Perotti (1997) 14 OECD ülkesi için yaptıkları çalışmaya göre, ücret vergilerindeki artışın; birim işgücü maliyetlerini artırdığı ve rekabeti olumsuz etkilediği gözlemlenmiştir. Düşük rekabet ise, ihracatı olumsuz etkileyerek uzun vadede istihdamı azaltmıştır. Yine aynı şekilde, Gora vd. (2006) 8 Avrupa Birliği ülkesindeki vergi kamasının özellikle vasıfsız işgücünün istihdamı üzerinde olumsuz etkisinin olduğunu saptamışlardır.

Nüfus politikaları ve vergi

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD-Organization for Economic Co-Operation and Development) yayımlamış olduğu “Ücretlerin Vergilendirilmesi-Türkiye” raporuna göre; 2016 yılında bir çalışan için ortalama vergi kaması yüzde 38,1 olarak gerçekleşmiştir. Bu oranın OECD ortalaması ise, yüzde 36,0’dır. OECD ülkeleri arasında vergi kaması yüksekliği bakımından Türkiye, 2015 yılında olduğu gibi 2016 yılında da 18. sırada yerini almıştır. Hatırlatmakta fayda var; bu oran (yüzde 38,1) hem işveren hem de çalışandan kesilen toplam yüzdeyi ifade etmektedir. Peki, sadece çalışandan kesilen vergi miktarı ne kadardır? Bekâr bir çalışandan kesilen ortalama vergi miktarı 2016 yılında yüzde 27,3 olarak gerçekleşmiştir. Bu oranın OECD ortalaması ise yüzde 25,5’tir. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de bekâr bir çalışan 2016 yılında vergi ve kesintilerden sonra toplam brüt ücretinin yüzde 72,7’sini evine götürürken, 35 OECD ülkesi ortalamasında bekâr bir çalışan brüt ücretinin yüzde 74,5’ini evine götürmüştür.

Asıl dikkat çeken fark ise iki çocuk sahibi çalışanlarda ortaya çıkmaktadır. Söz konusu Rapora göre, iki çocuklu bir çalışanın vergi kaması 2016 yılında OECD ortalamasında yüzde 26,6 iken, Türkiye’de yüzde 36,4 olarak gerçekleşmiştir. En yüksek vergi kaması kesilen ülke sıralamada ise Türkiye OECD ülkeleri arasında 8. sırada yer almaktadır. Diğer bir ifadeyle, 2016 rakamlarına göre bekâr ve çocuğu olmayan bir çalışana göre iki çocuk sahibi olan bir çalışanın vergi kaması OECD ortalamasında yüzde 9,5 oranında daha düşük iken, Türkiye’de ortalama yaklaşık yüzde 1,7 oranında daha düşüktür. Yine hatırlatalım, bu oran (yüzde 36,4) hem işveren hem de çalışandan kesilen toplam miktarı ifade etmektedir. Peki, çalışandan kesilen vergi miktarındaki oransal fark nedir? İki çocuğu olan çalışandan kesilen vergi miktarının 2016 yılında OECD ortalaması yüzde 14,3 iken, Türkiye’deki ortalaması yüzde 25,3 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye iki çocuklu aile için yüzde 25,3 net vergi oranı ile OECD ülkeleri arasında en yüksek ikinci ülke konumundadır. Diğer bir ifadeyle, 2016 yılında iki çocuklu bir çalışan, Türkiye’de toplam brüt ücretinin yüzde 74,7’sini evine götürürken, OECD ülkesi ortalamasında iki çocuklu bir çalışan brüt ücretinin yüzde 85,7’ini evine götürmüştür. Yani, OECD ülkelerinde iki çocuklu çalışan, ülkemize göre brüt ücretinin yüzde 11 daha fazlasını elde etmektedir.

Nüfusun gücü

Bilindiği gibi birçok ülke hedeflediği bir nüfus seviyesinde kalabilmek ya da ülke nüfusunu artırmak amacıyla çocuğu olanlara gerek nakit transferi gerekse vergi indirimleri gibi çeşitli faydalar/avantajlar sağlamaktadır. Cumhurbaşkanımızın en az üç çocuk önerisi ve hükümetimizin bu yöndeki politikaları da göz önünde bulundurularak, ülkemizin özellikle çalışan ücretlerindeki vergi teşviklerinin nüfusu arttırıcı bir şekilde düzenlenmesi –en azından OECD ülkelerinin ortalamasının yakalanması- orta ve uzun vadede ekonomik kalkınmaya da pozitif bir katkı sağlayacaktır. Burada unutulmaması gereken; nüfusun sadece niceliğini artırarak ekonomik anlamda gelir artırıcı bir unsur olarak ele alınmasından ziyade, artan nüfus için optimum fiziksel ve sosyal çevrenin oluşturulması ile vatandaşlara daha iyi eğitim, sağlık ve iş imkanlarının sunularak ele alınması, ekonomik ve sosyal başarıyı da beraberinde getirecektir. Gerekli ekosistem oluştuğunda ise,  oluşan bu sinerjinin büyümeye azami etkisi olacaktır. Sonuç olarak, iki ya da daha çok çocuklu olan çalışanların vergi matrahlarını kademeli olarak düşürerek, daha çok çocuğu teşvik edersek ülke olarak nüfus faktörünü atlamamış oluruz.

[email protected]