‘Öğretmen oldum ben’

Av. Murat Çiçek / AK Parti Genel Merkez İnsan Hakları Başkan Yardımcısı
24.06.2017

Bugün Türkiye kamuoyunda ortalama hangi vatandaşa sorarsanız sorun, PKK/KCK/TAK/PYD ayırımı yapmaksızın hepsinin aynı terör örgütünün uzuvları olduğunu sizlere açıkça ifade eder ve argümanları ile ispat eder. Hal böyle iken ABD başta olmak üzere bu tür suni ayırımlara giren, gözümüzün içine baka baka PKK terörünü destekleyen, ağır silahlarla terörü besleyen Batı dünyası, büyük insanlık krizlerine doğru hızla yol alıyor.


‘Öğretmen oldum ben’

Şenay Aybüke Yalçın. Henüz 22 yaşında bir ana kuzusu. Bu yavrumuz, daha bir yılı bile dolmadan “öğretmen oldum ben” sevinciyle Facebook’ta paylaşmıştı atandığını. Şenay öğretmen hayat doluydu. Kısa sürede Batman Kozluk’ta güzel ilişkiler, dostluklar kurmuş teröre inat yaşama ve yaşatma sevinciyle, doğayı ve insanlığı notaların tınısında arayan bir yaşam biçimini öğrencilerine aşılamayı ve öğretmeyi seçmişti.

Atandığı okulda ilk işi müzik atölyesinin eksiklerini tamamlamak olmuş Aybüke öğretmenin. Kaymakamı ziyaret etmiş, bir piyano ve gitar istemiş. İstekleri karşılanınca da diğer enstrümanlarla birlikte kurduğu koronun güzel müzikleri ile aydınlatmış her gittiği etkinliği. Kaymakam bey bir gün Aybüke öğretmenin okulunu ziyarete gidiyor. Rutin ziyaretin ardından öğretmenlerle oturuyor ve Kozluk’tan bahsederken yapımı tamamlanan devlet konuk evine isim arayışına giriyorlar. Öğretmenler isim ko-nusunda fikir yürütürken Aybüke öğretmen de aynı ortama giriyor ve Kaymakam Bey anında “Aybüke öğretmenim senin isim önerin nedir diye soruyor?” Aniden karşısındaki Kaymakamı gören Aybüke öğretmen “Efendim ben konunuza vakıf değilim, isim önermeyi beceremem. Ben sadece müzikten anlarım” diye heyecanlanarak cevap veriyor. Ortamdaki tüm öğretmenlerle birlikte gülüşüyorlar.

11 Ekim 2016’da “Öğretmen oldum ben” başlığıyla Aybüke’nin başlayan öğretmenlik sevinci, 10 ay sonra 9 Haziran 2017 karne günü. PKK kurşunları ile sona eriyor. Aybüke henüz 22 yaşında şehit oluyor. Hem çalıştığı okul, hem de Kozluk devlet konuk evinin adı Şehit Şenay Aybüke Yalçın olarak belirleniyor.

Bir PKK klasiği

Kozluk’taki terör eyleminin birden fazla hedefi vardı. AK Partili belediye başkanının evinin çıkışına pusu kuran terörist, za-man zaman belediye başkanının da kullandığı ancak o gün yeğeninin bindiği aracı tarıyor. Hastane kavşağındaki onlarca vatandaşın da bulunduğu olay yerinde kendince hedef belirleyen ancak gerçekte hedef gözetmeksizin dehşet yaratan teröristin silahından çıkan kurşunlar, maalesef olay yerinden öğretmen arkadaşlarıyla geçen Aybüke öğretmenin aracına ve vücuduna saplanıyor. Gasp ettiği araçla olay yerinden kaçan terörist kısa bir süre sonra Bekirhan Beldesinde askeri kontrol noktasına varıyor ve araca yüklediği büyük miktarda bombayı patlatarak, uzman çavuş Soner Fazlıoğlu’nu şehit ederek birçok asker ve olay yerinden geçen vatandaşı yaralıyor. Olay tam bir PKK klasiği. Gasp, siyasetçiye suikast, öğretmen katli, asker katli, yaralı vatandaşlar ve bütün olarak huzuru kaçan bir ilçe. Ve tabii ki yaşam hakkı kendi nazarlarında zerre değeri olmayan, PKK tarafından ölüme gönderilmiş adı sanı anılmayacak bir genç.

Geçtiğimiz günlerde PKK katalogundan dehşetin diğer adı olan TAK, bir açıklama yaparak turizm bölgeleri dahil, Türki-ye’nin her yerinin hedeflerinde olduğunu ve terör eylemlerine başvuracaklarını ifade eden bir açıklama yaptı. Tam da bu nok-tada Kozluk’taki terör eylemini TAK mı yaptı, PKK mı yaptı? ayırımına girmek, büyük bir tuzak ve oyunun içine girmek ma-nasına gelir. Küresel güçlerin ve Batılı ülkelerin PKK ile yaptıkları bu danışıklı suni ayırımların tek amacı var. Terörü ve kar-gaşayı olağan kılmak ve yaşamımızın mutat bir parçası haline getirmek.

Bugün Türkiye kamuoyunda ortalama hangi vatandaşa sorarsanız sorun, PKK/KCK/TAK/PYD ayırımı yapmaksızın hep-sinin aynı terör örgütünün uzuvları olduğunu sizlere açıkça ifade eder ve argümanları ile ispat eder. Hatta bir ileri aşamaya git-tiğinizde yani PKK sempatizanlarına sorduğunuzda bile, yine hepsinin aynı örgüt olarak algılandığını ve böyle kabul edildiğini rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.

Küresel terör

Hal böyle iken ABD başta olmak üzere bu tür suni ayırımlara giren, gözümüzün içine baka baka PKK terörünü destekleyen, ağır silahlarla terörü besleyen Batı dünyası, büyük insanlık krizlerine doğru hızla yol alıyor. Bu ne Türkiye açısından ne de bölge halkları açısından kabul edilebilir bir durum değildir ve Türkiye gereğini muhakkak yapacaktır. Aynı durum FETÖ ve benzeri örgütler için de geçerli olduğu gibi, FETÖ mensuplarını ülkelerinde barındıran bu ülkeler, hukuk ve adalet oyunları sergilemekte-dir.

İşin daha acı veren bir diğer tarafı, dönen tüm oyunlar açık bir şekilde ortadayken Türkiye’de sivil olduklarını iddia eden bir takım parti, sendika ve kuruluşların, bu terör eylemlerini sıradanlaştıran ve pişkince hükümeti suçlayan açıklamalardır. Terörü tanımsızlaştıran, keyfine göre belirleyen, zaman, mekân ve sınır tanımayan bir küresel terör olgusuyla karşı karşıyayız. Vicdan, adalet ve insanlık kavramları güçlünün, zorbanın elinde şekillenirken, İslam Dünyası ise bir hesaplaşma ve sömürü tahtasına dönüşen kendi topraklarında, zorbadan yana tavır koyuyor.

İşte Katar meselesi tüm sıcaklığıyla ortada. Aynı elin ürünü olan terör örgütleri arasında suni ayırımlar yapan ve terör örgü-tlerini besleyen ABD, çektiği operasyonla meşru Katar devletini gayrı meşru argümanlarla, kanıt olmaksızın terörize ediyor ve terörist ilan ediyor. Hem de Müslüman ülkeler eliyle. Hem de aynı aralıklarla DEAŞ terör örgütünü İran’ın üzerine salıp, kullandığı Suudi Arabistan’ı hedef yaparak emin adımlarla sömürü amaçlarıma doğru alıyor.  Oynanan oyun aslında çözümü zor bir oyun değil. Türkiye gerçekleri  bütün çıplaklığıyla haykırıyor ve haykırmaya devam edecek. Ancak görünen o ki çıkarlar dediğimiz lanetli uluslarası kavram, basit gerçekleri bile belli bir süre görmezden gelmeye ve meseleleri girift hale getirmeye devam edecek.

Sonuç olarak; PKK ve türevleri, FETÖ, DEAŞ bunların hepsi terör örgütüdür. Aynı elden ihalelerini alıp, aynı amaçlara hiz-met etmektedirler. Türkiye başta olmak üzere aklı ve vicdanı hür tüm devletler, kuruluşlar ve bireyler bu gerçeği dillendiriyor ve dillendirmeye devam edecekler. Bu mücadeleyi aklı ve vicdanı hür olanlar kazanacaktır.

[email protected]