Orta Asya jeopolitiği ve Kazakistan

Dr. Ali Semin / İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi
15.10.2022

Kazakistan dış politikası dikkatlice okunduğunda Türkiye'nin stratejik öneminin her geçen gün arttığını görmek mümkündür. Türkiye ile Kazakistan arasındaki ticaret hacmi 2021 yılında yüzde 58 artarak 5,3 milyar dolara ulaşmıştır. Dahası Türkiye, Kazakistan'ın Rusya, Çin, İtalya, Güney Kore'den sonra en çok dış ticaret yaptığı beşinci ülke konumundadır.


Orta Asya jeopolitiği ve Kazakistan

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan (Aralık 1991) Kazakistan, Orta Asya coğrafyasında, yüzölçümü bağlamında en büyük ülke olması ve yeraltı zenginlikleriyle küresel güçlerin dikkatini çekmektedir. Kazakistan, Sovyetler Birliği'nden sonra yaşadığı büyük ekonomik krizi başarıyla yöneterek ülke ekonomisini 30 yılda 17 kat büyüttü. Bağımsızlığını kazandıktan sonraki dönemlerinde gayrisafi yurt içi hasılası 11,4 milyar dolar olan Kazakistan, 2021 yılında bu rakamı 190 milyar dolara yükselterek Orta Asya jeopolitiğinde önemli bir konuma geldi. Sözü edilen ülkenin dolar rezervinin ise 90.9 milyar olduğu ifade edilmektedir. Dahası Kazakistan'a, 370 milyar dolarlık doğrudan yatırım gerçekleştiği de unutulmamalıdır. Öte yandan Kazakistan'ın aynı zamanda Avrupa ile Asya'yı birbirine ulaştıran önemli bir güzergâhta yer aldığını söylemek mümkündür. Başka bir ifadeyle Kazakistan'da faal olarak çalışan 11 uluslararası transit koridorunun bulunması ülkenin önemli bir ulaşım güzergâhı halinde geldiğini göstermektedir. Kazakistan'da 30 milyar varil petrol rezervi bulunuyor ve ülke dünyanın 12. büyük rezervine sahip. Doğalgaz rezervi ise 3 trilyon metreküp. Doğalgaz rezervi olarak Kazakistan dünyada 16. sırada yer almaktadır. Bunlara ilaveten Kazakistan Orta Asya havzasının en büyük petrol üreticisi olarak bilinmektedir. Hatta Kazakistan'ın bahse konu enerji zenginliğinin yanında uranyum üretimi alanında da dünya çapında ciddi payının olduğu söylenebilir.

Dış politika açılımları

Kazakistan'ın, ekonomi ve enerji alanlarındaki potansiyel gücünü doğru yönlendirmesinin yanında dış politikada da muhkem stratejiler izlediği gözlemlenmektedir. Ülkenin bölgesel ve küresel politikalarına bakıldığında, çok kulvarlı ve aktif bir dış politika belirlediğini söylemek mümkündür. Kazakistan'ın coğrafi konumu gereği, dış politikasını belirlemede ve komşularıyla ikili ilişkilerinde oldukça ince çizgiler izlemesini gerektirmektedir. Çünkü jeopolitik konumu değerlendirildiğinde kuzeyinde Rusya ve doğusunda ise Çin'in olması iki küresel güçle denge siyasetini öncelemesini beraberinde getirmektedir. 1991 yılında bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte Kazakistan'ın içinde siyasi, ekonomik ve toplumsal birçok sorun meydana gelmiştir. Ülke jeo-stratejik önemini, küresel güçlerle kurduğu ilişkileri ve dış politikasını devam ettirirken bu gibi sorunlarla baş etmek zorunda kalmıştır. Ayrıca jeopolitik konumu gereği Moskova-Pekin, Moskova-Batı ve Pekin-Batı arasındaki krizlerde, çekişmelerde ve Orta Asya bölgesindeki güç rekabetlerinde dengeyi gözetmesi önem arz eden bir ülkedir. Orta Asya üzerindeki küresel aktörlerin güç mücadelesinden dolayı dış politikasında stratejik çıkarlarını korumak amacıyla yapacağı muhtemel hamlelerini hedeflediği doğrultuda yap(a)mamaktadır. Bu politikanın da konjonktürel olarak rasyonel olduğu söylenebilir.

Moskova-Pekin- Washington hattı

Kazakistan'ın özellikle Moskova, Pekin ve Washington arasındaki ilişkilerinde denge politikası izlemesi ve bölgesel-küresel gelişmelerde de aktif tarafsız bir dış politika stratejisi benimsemesi realist bir yaklaşımdır. Bu denge politikası onun bölgesel ve uluslararası arenada jeopolitik konumunu da güçlendirmektedir. Bu bağlamda dış politikadaki odak noktalarına dikkat edildiğinde, hem Türk dünyasında hem dünya siyasetinde ivme kazanmaya doğru önemli yol aldığı belirtilmelidir. Kazakistan'ın Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı'na başkanlık eden ilk Orta Asya ülkesi olması da dikkat çekicidir. Diğer yandan Asya bölgesinde Astana Asya'da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı ve Şangay İşbirliği Örgütü gibi ciddi ehemmiyeti olan uluslararası platformlarında yer alması jeo-stratejik konumunu güçlendirmektedir.

Yukarıda belirtilen gelişmeler değerlendirildiğinde Rusya'nın Ağustos 2008'de Gürcistan'ın Abhazya ve Güney Osetya bölgelerini ve 2014'te de Kırım'ı önce işgal edip sonra kendi topraklarına katmasını Kazakistan'ın tanımayacağı yönündeki açıklamaları dış politikasındaki önemli değişimlerin göstergesidir.

Tokayev dönemi

Bu bağlamda Mart 2019'da Nursultan Nazarbayev'in 28 yıllık cumhurbaşkanlığı görevinden istifa etmesi ve yerine Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in geçmesi ülke tarihinde ciddi gelişme olarak değerlendirilmelidir. Çünkü Tokayev'in Kazakistan'ın gerek iç siyasetinde yaptığı reformlar gerek dış politikada attığı adımların çok kulvarlı bölgesel stratejiler belirlediği ifade edebilir. Tokayev'in Kazakistan dış politikası için oluşturduğu vizyonun başta Türkiye olmak üzere Türk dünyası ile iş birliğini kapsayıcı olduğunun, bu iş birliğini güçlendirmek ve aktif çalışmalar yapmak için yol haritası belirlediğinin sinyalini 10 Mayıs 2022 tarihinde Ankara ziyaretinde verdiği görünmektedir.

Geçtiğimiz 25 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Tokayev Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek Cidde'de düzenlenen Suudi Arabistan - Kazakistan Yatırım Forumu'na başkanlık etmişti. Söz konusu Forum'da Astana-Riyad arasında enerji, spor, turizm, medya, gıda, tarım ve finans sektörlerinde toplam 13 mutabakat zaptı imzalanmıştır. Aslında Tokayev'in bahse konu Suudi Arabistan ziyareti sırasında İslam Kalkınma Bankası Grubu Başkanı Dr. Muhammed Casser ile görüşmesi ayrı bir önemdedir. Sözü edilen banka, Mart 2022'de, Kazakistan için yaklaşık 1,6 milyar dolarlık finansman desteğini onaylamıştır. Mevcut hükümetin, 2025 yılına kadar, bin adet okulun inşa edilmesi, 11 bin kilometrelik yolun onarımı, 27 şehirde 53 su arıtma tesisinin bakıma alınması, beş şehirde üniversite kliniklerinin kurulması gibi mühim kalkınma programları vardır. Birleşik Arap Emirlikleri'ne ait şirketlerin Kazakistan'da 3,5 milyar doların üzerinde olan 11 dev yatırım projesinin bulunması da Astana-Körfez ilişkilerinin ehemmiyetini göstermektedir.

ABD-Kazakistan ilişkileri

Tokayev, Cumhurbaşkanı olduktan sonra Washington'u iki defa ziyaret ederek ülkesinin ABD ile olan ortaklığını devam ettirmek istediğini vurgulamıştır. Öte yandan Kazakistan'ın Avrupa Birliği (AB) ile Geçici Ticaret Anlaşması ile Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması devam etmektedir. Bu bağlamda Tokayev, geçtiğimiz Temmuz ayında AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde "Kazakistan, Doğu ile Batı, Güney ile Kuzey arasında bir tür 'tampon pazar' rolünde katkı sunabilir" diyerek hidrokarbon potansiyelini kullanmaya hazır olduklarını vurgulamıştır.

Sözü edilen gelişmeler ışığında geçtiğimiz 14 Eylül'de Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Şi Cinping'in, pandemiden sonra ilk yurtdışı ziyaretini Kazakistan'a yapması ve iki ülke arasında ikili anlaşmalara imza atılması Pekin-Astana ilişkilerinin ne kadar jeo-stratejik olduğunun göstergesidir. Şi Cinping'in söz konusu ziyareti Çin'in Orta Asya'daki çıkarlarının öncelikle Kazakistan üzerinde yoğunlaştığı şeklinde yorumlanmaya açıktır.

Kazakistan dış politikası dikkatlice okunduğunda Türkiye'nin stratejik öneminin her geçen gün arttığını görmek mümkündür. Türkiye ile Kazakistan arasındaki ticaret hacmi 2021 yılında yüzde 58 artarak 5,3 milyar dolara ulaşmıştır. Dahası Türkiye, Kazakistan'ın Rusya, Çin, İtalya, Güney Kore'den sonra en çok dış ticaret yaptığı beşinci ülke konumundadır. İki ülke arasındaki ticaret hacmi hedefi 10 milyar dolar olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda Türkiye, Kazakistan'da ABD ve İsviçre'den sonra yatırımlarını en fazla artıran üçüncü ülkedir. Resmi verilere göre ülkede 3 bine yakın Türk sermayeli şirket faaliyet göstermektedir.

Yukarıda sözü edilen gelişmelerle beraber 10 Mayıs 2022 tarihinde Ocak olaylarından sonra ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye'ye gerçekleştiren Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev'in ikili ilişkilerin geliştirilmesi için somut adımlar attığı görünmektedir. Tokayev'in Ankara ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben "Bilge ve saygın bir siyasetçidir ve vizyonu geniştir" ifadesini kullanması iki ülke arasındaki dayanışmayı ortaya koymuştur. Ayrıca Tokayev'in Ankara ziyaretinde iki ülke arasında 2012 yılında kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin 3. toplantısına katılmıştır. Tokayev'in ziyareti kapsamında Türkiye ile Kazakistan arasında ulaşım, savunma sanayii, askeri istihbarat, bilişim teknolojileri, kültür, tarım, taşımacılık, ticaret, gümrük, çevre, eğitim, gençlik, iletişim ve arşiv alanında 15 anlaşma imzalanmıştır. 12-13 Ekim'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Asya'da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı'nın altıncı zirvesine katılmak amacıyla Astana'yı ziyareti sırasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin dördüncü toplantısı düzenlenmiş ve Teknik Düzenlemeler, Standardizasyon, Metroloji, Akreditasyon ve Uygunluk Değerlendirmesi Alanlarında İşbirliği Tesis Edilmesine Dair Mutabakat Zaptı"nı imzalanmıştır. Türkiye-Kazakistan arasında son beş ayda 21 anlaşma imzalanmıştır. Özetlemek gerekirse Kazakistan'ın dünyayla entegre olması ve Rusya etkisinden uzaklaşmasının yolu Türkiye ile stratejik işbirliğini daha da artırmasından geçmektedir.

[email protected]