Ortak Politikalar Mutabakat Metni! Muhalefetin tutarsızlıkları ve güvenilirlik problemi

Dr. Murat Yılmaz / Siyaset Bilimci
4.02.2023

Erdoğan tarafından yapılmış ve yapılacak birçok konunun Altılı Masa tarafından vaat edildiği görülüyor. Atılı Masa'nın ortak metinleri, genel toplamda, iyi çalışılmamış, tutarsız ve ortakların uyum sorununu yansıtan metinler olarak dikkat çekiyor.


Ortak Politikalar Mutabakat Metni! Muhalefetin tutarsızlıkları ve güvenilirlik problemi

Altılı Masa ortak aday çıkarmakta zorlandıkça "ortak metinler" yayınlayarak kamuoyu baskısını azaltmaya çalışıyor. Ancak her metin ortak adayın gecikmesiyle beraber hayal kırıklığı yaratıyor ve Altılı Masa'ya güveni daha da sarsıyor. İlk olarak masada yaşanan uyum sorunlarının ortak metinlere de yansıdığı, hatta CHP içerisindeki neoliberal ve devletçi kanatların çatışmasının dahi giderilemediği metinlerde çok net bir şekilde görülüyor. İkincisi masanın kurmay heyetinin metinleri ortaya çıktıkça heyetin dünya ve Türkiye bilgilerindeki eksiklikler ve yanlış okumalar masayı destekleyen kesimlerde dahi umutsuzluk yaratıyor. Son olarak masadaki anlaşmazlıklarla beraber metinlerdeki tutarsızlıklar, giderek masadaki tarafların birbirlerine güvenini, masanın dışındaki kesimlerde de masanın cazibesini azaltıyor. Bu bakımdan her ortak toplantı ve metin adeta masanın örtüsünde yeni bir yamaya dönüşüyor ve masa giderek yıpranıyor.

AK Parti'den beklenen kopuş olmadı

Altılı Masa aslında Milet İttifakı'nın üzerine bina oldu ve AK Parti'den ayrılan Deva ve Gelecek partileri ile altı partili bir ittifaka dönüştü. Millet İttifakı'nın ilk halindeki CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti'nin yanına eklenen iki yeni parti kendilerinden beklenen performansı bir türlü gösteremedi. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun söylediği gibi AK Parti'den beklenen kopuş olmadı ve Deva ve Gelecek partileri kurulduktan sonra giderek küçüldü. Bu iki parti artık kamuoyu anketlerinde yüzdeli değil, bindeli partiler arasında yer almaya başladılar. Keza Demokrat Parti'de kıpırdama dahi söz konusu olmadı, partinin varlığı sadece genel başkanlarının Altılı Masa toplantılarına katılması halinde haber konusu olabiliyor. Saadet Partisinin de giderek oy ve itibar kaybederek azalan oyunu dahi, Erdoğan karşısındaki Altılı Masa adayına taşıyamayacağı gözlemleniyor.

Masadaki küçük partilerin giderek daha da küçülmeleri ve seçim kanununda yapılan değişiklikle avantajlarını kaybetmeleri neticesinde masadaki ağırlık masanın iki büyük partisinin daha da güçlenmesine yol açtı. Bu durum iki partinin ortak aday ve ortak siyasi program bahislerinde anlaşabilmeleri halinde masaya ciddi bir avantaj sağlayabilirdi ama anlaşma olmayınca aradaki gerginliğin giderek arttığı bir rekabet dönemi yaşandı. Gerginlik ve rekabet küçük partilerin kendilerini göstermek ve pazarlık güçlerini arttırmak için yaptıkları çıkışlarla bir kaos ve karmaşa görüntüsüne dönüştü.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu kendi içindeki kopma ve anlaşmazlıklar yetmezmiş gibi Altılı Masa'daki anlaşmazlık ve açmazları net bir şekilde kamuoyuna duyuran bir rol üstlendi. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, aradan geçen zaman zarfında partisinde hiçbir hayat emaresi oluşturmadığı gibi sadece masadaki ihtilafları arttıracak ve CHP'yi destekleyecek çıkışlarla kamuoyunda yer etti.

Yönetememe krizi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise Altılı Masa'daki küçük partilerin yönetememe ve kriz halini ortaya koydu. Davutoğlu'nun uzun konuşmalarıyla masaya ayrı bir bungunluk verdiği de kamuoyuna sızan bilgilerden anlaşılıyor. Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise Atılı Masa'nın ideolojik açmazlarını, ekonomide dış politikada Batı'ya tam anlamıyla teslimiyetçi çizgisini ortaya koydu. Deva Partisi Genel Başkanı ve sözcüleri ekonomide Batı'dan sıcak para bulma, dış politikada Batı'dan aferin alma, yerli ve milli savunma sanayinden vazgeçme, Türk vatandaşlığını anayasadan çıkarma, HDP kapatılırsa listelerini HDP'ye açarak HDP için taşıyıcı annelik yapma gibi vaatlerde bulundu. CHP ile İyi Parti ise Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesinde partilerin iç politikasına karışmaktan Kemal Kılıçdaroğlu'nun mezhebine kadar birçok konuda zaman zaman centilmenlikle bağdaşmayan tartışmalara girdiler. CHP, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklemeleri karşılığında milletvekili listesi vaadiyle küçük partileri yanına çekmeyi başardı. Buna karşılık İyi Parti de CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı olarak önererek CHP'nin evladını yanına çekmeye çalışıyor. Bunun başarılmasının CHP tabanını bölmek anlamına geleceği açık...

Stratejik açmaz

Stratejide büyük koalisyonlar yahut ittifaklar ancak asgari düzeyde ve temel birkaç konuda gerçekleştirilebileceği kabul edilir. Koalisyon yahut ittifak konular çeşitlendikçe kırılganlaşır ve dağılma ihtimali kuvvetlenir. Altılı Masa, başlangıçtan itibaren bu stratejik açmazla karşı karşıya... Masadaki altılının yanında, masanın dışarıdan gizli ortağı olan HDP ve dışarıdan destekçisi FETÖ ile Batı'nın müdahaleleri bu stratejik açmazı bir kördüğüm haline getiriyor.

Bu stratejik kördüğüm Altılı masa üzerindeki baskıyı artıyor. Bu baskı arttıkça ortak aday ve ortak program da gittikçe zorlaşıyor. Ortak program üzerindeki baskı, son açıklanan metinde de karşımıza çıkıyor. Her şeyden evvel Altılı Masa, tutarlı bir güçlendirilmiş parlamenter sistem ortaya koyamadı ve "yarı başkanlık" yahut "başkanlı parlamenter sistem" denebilecek bir sistem önerisi ortaya çıktı. Yasama ile yürütme arasındaki anlaşmazlık konularını Anayasa Mahkemesine havale etmek ise, açık bir şekilde yargı vesayetinin kapısını aralamak anlamına geliyor.

Altılı Masa'nın 30 Ocak 2023'de açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni bir tür "Nato'ya, Cento'ya, IMF'ye bağlıyız" açıklamasının ötesine geçebilmiş manifesto niteliğinde bir metin değil. Metin, dokuz başlıktan oluşuyor. Dünyada, bölgede ve Türkiye'de en temel mesele olan "dış politika, savunma ve güvenlik" konuları en sonda ele alınmış durumda. Bu tercih bile Altılı Masa'nın gerçeklerden ne ölçüde uzak olduğunu göstermeye yetecektir. Metinde 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve bu darbe teşebbüsünü gerçekleştiren FETÖ yokmuş gibi bir hava var, hatta 15 Temmuz'dan sonra kamu görevinden atılan FETÖ ve PKK ile ilişkili memurların tekrar göreve atanacağı vaat edilebiliyor.

Metni hazırlayan Altılı Masa'nın kurmaylarının dış politika bahsinde Dışişleri Bakanlığında personelin yetiştirilmesi için Dışişleri Akademisi'nin kurulacağını vaat etmeleri gerçekten şaşırtıcı. Çünkü bu akademi yıllardır mevcut ve masadaki birçok emekli büyükelçi, gazeteci, bürokrat, siyasetçi ve hoca bu akademide dersler vermiştir. Masanın Türkiye'nin hali hazırdaki devlet şemasından, bütçesinden, kurumların misyon ve kapasitesinden, proje ve politikalardan ne kadar uzak olduğunu gösteren önemli göstergelerden biri budur. Bir başka gösterge, sosyal politika uygulamalarını takip etmekten çok uzak olmaları.

Nostaljik fanteziler

CHP ve eski siyasetçiler sınıfının Cumhurbaşkanlığını Çankaya Köşkü'ne taşımak gibi nostaljik fantezilerinin seçmenlere ne vaat ettiği tartışmalıdır. Metnin açıklanma toplantısında Saadet Partisini rahatsız etmemek için yazılı metinde yer almayan İstanbul Sözleşmesi'nden bahsedilmesi ufuktaki anlaşmazlık potansiyelini gösteriyor. Bugün İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmama sebebi, Saadet Partisi'nin yürüttüğü yoğun muhalefettir. Altılı Masa bu konuda Saadet Partisi'nin rolünü bildiği halde onunla tartışarak ikna etmek yerine, Erdoğan karşıtlığını tercih ediyor. Bu tablo son tahlilde masanın tutarlılık ve inandırıcılığını ağır bir şekilde zedeliyor. Erdoğan tarafından yapılmış ve yapılacak birçok konunun Altılı Masa tarafından vaat edildiği görülüyor. Atılı Masa'nın ortak metinleri, genel toplamda, iyi çalışılmamış, tutarsız ve ortakların uyum sorununu yansıtan metinler olarak dikkat çekiyor.

[email protected]