Osman Beg'e karizma sosyolojisi perspektifinden bakış

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
2.05.2020

Osman Beg efsanesini kökleri Max Weber'in karizma sosyolojisine uzanan bir perspektifle ele alan Altuğ, konuyu gerek arşiv belgelerine gerekse en eski ve en yeni kaynaklara dayanarak zaman, mekan, ortam ve kurumsal yapılanma süreçleri bakımından irdeliyor.


Osman Beg'e karizma sosyolojisi perspektifinden bakış

Coğrafyası üzerinde 600 yıl hüküm sürmüş bir devlet olan Osmanlı Devleti’nin kuruluşu hakkında tarih literatüründe öteden beri süregelen bir tartışma vardır. Bu devletin kuruluşuna etki eden temel sebepleri soruşturan bu tartışmada hâkim paradigma her ne kadar Köprülü-Wittek tezi olarak görünse de bu tez de nihai kertede kuruluş sorunu etrafındaki birçok meseleyi bir çözüme bağlayamaz. Nasıl olmuştur da 14. yüzyıl Anadolu’sunda Moğol işgalcilere tabi konumdaki Türkiye Selçukluları devletinin yıkılışının ardından kurulan küçük beyliklerin en Batı ucunda yer alan görece en zayıf ve güçsüz obadan 600 yıl boyunca Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının üçünde de etkili bir devlet çıkabilmiştir? Niçin Karamanoğulları ya da başka bir beylik değil de söğüt ve Domaniç civarında yurtlanmış bu küçük beylik hem Anadolu’nun birliğini sağlayabilmiş, hem Avrupa’nın içlerine kadar uzanabilmiş, hem de Akdeniz’i neredeyse bir Türk gölü haline çevirmiştir? Bu devletin kurucusu Osman Beg kimdir her şeyden önce? Etrafında birçok efsane, mesel, rivayet dönen Osman Beg’in isminden inancına, mensup olduğu soydan arkadaşlarına kadar birçok konu bu tartışmalar esnasında da sorgulanır. Öyle ki bazı araştırmacılar onun asıl isminden bile şüphelenir, Otman Beg diye bile telaffuz eder bu ismi.

Dünya çapında ünlü Osmanlı tarihçisi Halil İnalcık’ın öğrencilerinden biri olduğunu bildiğimiz Doç. Dr. Uğur Altuğ, Osman Beg etrafında gelişen efsanevi anlatımları konu edindiği çalışmasında onun karizmatik bir lider olarak ortaya çıkmadan önce o dönemki Anadolu’nun siyasal, sosyal, kültürel ve dini ortamından Osman Beg’in ailesi, arkadaşları ve mücadelesi esnasında sık sık karşılaşmak zorunda kalacağı diğer toplumsal zümrelerle ilişkisini, Söğüt ve Domaniç’te yerleşmiş Kayı boyuna beğ seçilmesinde etkin olan temel sebepleri, kimi küçük kimi büyük savaş ve çatışmalarda sergilediği askeri strateji ve dehasını araştırıyor.

Cesaret, öngörü, sağduyu

Osman Beg’in kurduğu beyliğin bağımsızlığı ve devamı için benimsediği kurumsal yapılanma ve nüfus politikalarını da araştırmasında ele alan Altuğ, onun bu politikalarının Bizans tarihçilerinde oluşturduğu yankılara karşın Selçuklu kamuoyunda niçin bir karşılık bulamayıp görmezden gelindiğine de bir cevap üretmeye çalışıyor. Osman Beg efsanesini kökleri Max Weber’in karizma sosyolojisine uzanan bir perspektifle ele alan Altuğ, konuyu gerek arşiv belgelerine gerekse en eski ve en yeni kaynaklara dayanarak zaman, mekan, ortam ve kurumsal yapılanma süreçleri bakımından irdeliyor. Osman Beg’in sevk ve idare kabiliyetinden, atılganlık, cesaret, öngörü, sağduyu, adalet gibi özelliklerine, Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamalarında etkili olmuş birçok faktörü araştırmasında yer veren Altuğ, onun hem karizmatik hem de yer yer otoriter bulunabilecek şahsiyeti sayesinde geniş kitleleri bu devletin kuruluşuna nasıl kattığını da açıklamaya çalışıyor. Altuğ’un araştırması alandaki tartışmalara uzun boyluca yer vermeden kesinleşmiş sayabileceğimiz bilgileri bize aktarması bakımından son derece önemli. İnalcık’ın Osmanlı Devleti’nin kuruluş sürecinin cereyan ettiği sahalarda 2000’li yıllarda yaptığı toponomi çalışmalarına da katılmış olması Altuğ’un araştırmasının değerini daha da fazlalaştırıyor. Neticede efsanelerden kısmen de olsa arınmış bir Osman Beg biyografisine ulaşmamız mümkün hale geliyor.

@uzakkoku

Kurosawa’nın entelektüel biyografisi

Sinemaseverlerin Gölge Savaşçı, Yedi Samuray, Cennet ve Cehennem gibi filmleriyle yakından bildiği, George Lucas, Steven Spielberg ve Martin Scorsese gibi birçok yönetmen üzerindeki etkisi literatürde tartışılmış, sinematografik ve kurgusal yenilikleri ile hikaye anlatıcılığındaki yeteneği birleştirmeyi başarmış bir Japon yönetmen Akira Kurosawa. Kurosawa’nın entelektüel biyografisini yazan Peter Wild, hem onun hayatını anlatıyor hem de filmlerini çözümlüyor. Kurosawa’nın sinemaya değgin kariyerini ortaya koyan çalışmasıyla ona hem ülkesinde hem de yurt dışında yöneltilen Batı sinemasından çok etkilendiği, otantik bir Japon olmadığı şeklindeki eleştirileri irdeliyor.

(Akira Kurosawa, Peter Wild, çev. Ümid Gurbanov, Ketebe, 2020)

Yeni toplumsal hareketlerin sosyolojisi

Modern sosyolojinin gündemine 1960’lı yılların sonunda başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde gelişen kitle hareketleriyle birlikte girmiş bir konudur toplumsal hareketler. 1980’li yıllarda da cazibesini kaybetmemiş bir konu olarak sosyolojinin temel ilgi alanlarından birini oluşturan toplumsal hareketlerle ilgili temel sorun ve tartışmalara dair geniş bir değerlendirmenin yer aldığı Toplumsal Hareketler kitabında yazarlar, neoliberal küreselleşmeye muhalefet, ekoloji, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konularda milenyum sonrası örgütlenen yeni toplumsal hareketleri de kapsayan bir inceleme ortaya koyuyor. Kitap ayrıca konuyla ilgili güncel literatürün de bir tartışmasını içeriyor.

Toplumsal Hareketler, Donetella Della Porta-Mario Diani, İş Bankası, 2020