Osmanlı hukukunun temelleri

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
26.11.2022

Osmanlı Hukuk Düşüncesi isimli kitapta Osman Cengiz, Osmanlı kanun ve hukuk geleneğinin daha iyi anlaşılması amacıyla, Osmanlıların hukuk tasnif mantığı ve bu mantığın temelleri üzerinde yükselen kavramları ele alıyor.


Osmanlı hukukunun temelleri

Osmanlı'dan günümüze yaşanan zihniyet değişikliğinin bazı kavramsal temeller üzerinde gerçekleştiği hiç kuşkusuzdur. Sözgelimi bazen Osmanlı devletinin şeriatla yönetilirken günümüzde bu yönetimin buna mugayir olduğu söylenir. Yine Osmanlı tarihçiliğinde bazı amatör kalemlerden sık sık Osmanlı'daki şerî hukuk-örfî hukuk ayrımıyla ilgili analizler okuruz.

Osmanlı hukuk düşüncesinin tarih idrakinden nasıl beslendiğini, kanun dili ve tasnifini nasıl yaptığını inceleyen Osman Cengiz, Hukuk Düşüncesi adıyla yayınlanan kitabında temelde birbiriyle bağlı iki meseleyi ele alıyor. Bu meselelerden ilki on dokuzuncu yüzyıldan günümüze kadar gelen bazı Osmanlı hukuk terimlerinin önceki yüzyıllarda aynı anlamda kullanılıp kullanılmadığı iken ikinci mesele de bununla bağlantılı olarak "hukuk-ı şer'iyye" ya da hukuk-ı örfiyye dendiğinde kastedilenin ne olduğu, Osmanlı'nın hukuk tasnifi ve uygulamasında "özel hukuk-kamu hukuku" ayrımını hatırlatacak uygulamaların olup olmadığı.

Mistik padişah kimliği

Kitapta Osmanlı kanun ve hukuk geleneğinin daha iyi anlaşılması amacıyla Cengiz, Osmanlıların hukuk tasnif mantığı ve bu mantığın temelleri üzerinde yükselen bazı kavramları ele alıyor. Yazar Osmanlı devletinin şeriata göre mi yoksa örfe göre mi yönetildiği sorusuna cevap aramıyor.

Kavram dünyasını hayata yansıdığı şekliyle aktarmaya çalışan Osman Cengiz çeşitli kanunname, fetva ve sicillerde geçen şer', şer'iat, bid'at, cürm, günah gibi kavramları örnek veriyor. Kanunnamelerde geçen "günah" kavramını örnek veren Cengiz bu kavramın kanunnamelerde 'kusur' anlamında kullanıldığını belirterek "dinen Tanrı'ya karşı işlenen hata" anlamında olmadığının altını çiziyor. Bu kullanımın "galiz günah"ı da "ağır kusur" olarak karşılamaya imkân verdiğini ifade eden Osman Cengiz, reâyânın önceden askerî olmayan bütün kesimler için kullanılırken 19. yüzyıldan itibaren sadece gayrimüslimleri ifade eden bir anlama gelmeye başladığını belirtiyor. Benzeri şekilde cürüm günah, suç; örf de adet, kanun anlamına gelirken kanunnamelerde yerine göre ilki "para cezası" ikincisi ise "işkence" anlamına gelebiliyordu. Bugün şer'î hukuk dendiğinde örfî hukuk olarak nitelendirilen bir alanın karşısında konumlanan topyekûn bir hukuk sisteminin ifade edildiğini belirten Osman Cengiz, Osmanlılarda kanunname ve fetvalarda geçtiği şekliyle çoğu kez söz konusu terkiple halkın yerine getirmekle yükümlü olduğu ve sipahiler için vergi hukukuyla ilgili bir kavram olarak hak ettikleri "yasal maaş"ın ya da "yasal pay"ın kastedildiğine işaret ediyor.

Şer' ve şeri'at kavramının Osmanlılarda üç anlama geldiğine dikkat çeken Osman Cengiz bu anlamları şöyle ifade ediyor: din, yasa ve mahkeme. Şer'î hukuk-örfî hukuk ayrımına ilişkin dinî hukuk ve yasa geleneği tarafından aktarılan hukuk şeklinde yapılan ayrımın hukukun kaynağını gözetmesi bakımından doğru bir ayrım olduğunu belirten Cengiz, yine de bu ayrımın kapsam bakımından yapılmış bir tasnif olabileceği sorusunu soruyor. Ebussuud Efendi ve Pîr Mehmed Üskübî'nin bazı fetvalarında Osmanlı dünyasındaki fıkıh müdevvenatında yer almayan vergilerin dine uygun görüldüğüne değinen Cengiz, şerî hukuk ve örfî hukuk tasnifinin Roma Hukuku'ndaki özel hukuk (ius privatum) ve kamu hukuku (ius publicum) ayrımına dair tatbikin ayrı bir türü sayılabileceğini belirtiyor.

Osmanlı Hukuk Düşüncesi Osman Cengiz Çizgi Kitabevi 2022

Tarihi ve hafızayı şekillendiren mekanlar

Tarihin üretilmesiyle toplumsal hafıza arasında nasıl bir bağ vardır? Toplumsal hafızanın somutlaştığını varsaydığımız yapılar, şehir mimarisi, anıt ve müzeler, arşiv ve mezarlıklar, tarihsel anlamı olan ve sonsuzluğu çağrıştıran her türden mekân, bu hafıza içinde ne tür bir sürekliliğe kavuşur? Bir ulusun ortak mirası, mitleri, sembolleri ve dilini nasıl ve nelere dikkat ederek analiz etmelidir? Pierre Nora, kitabında Fransa örneğinden hareketle bir ulusun geçmişten günümüze çatışmalarını ve sürekliliğini inceler. Kitabına başlık seçtiği "hafıza mekânları" kavramı aracılığıyla "tarih"in geçmişten farklı olarak bugün hangi koşullarda yeniden üretildiğini, geçmişte yaşanmışlıkları anlattığını düşündüğümüz tarihin bugün nasıl yazıldığını irdeliyor.

Hafıza Mekânları, Pierre Nora, çev. Mehmet Emin Özcan, Doğu-Batı, 2022

Felsefe ve psikoloji ile birlikte Henri Bergson

Yirminci yüzyılın başlarında en önemli eserlerini kaleme almış Henri Bergson, aynı yüzyılın en çarpıcı filozoflarından biri sayılır. Etkisi günümüz felsefesinde de süregelen Henri Bergson'un "hayat ve bilinç", "ruh ve beden" ve "rüya" gibi konulara odaklanan denemeleri ve konferansları antik çağdan modern zamanlara dek felsefenin tekelinde olmuş bu konuların on dokuzuncu yüzyılın ortalarında kurulduğu söylenebilecek modern psikolojinin de temel konuları olduğunu söyleyebiliriz. Bilhassa bilinç, ruh ve rüyanın bilimi olmayı hedefleyen psikoloji disiplinine zıt bir şekilde yirminci yüzyılda gelişen çeşitli felsefe hareketleri olduğunu da biliyoruz. Bergson kitabındaki deneme ve konferanslarında hem felsefeden hem de psikolojiden yararlanarak bu konuları irdeliyor.

Zihin ve Enerji: Denemeler ve Konferanslar, Henri Bergson, çev. Esat Burak Altıntaş, Pinhan, 2022

@uzakkoku