Osmanlı’da ve Avrupa Birliği’nde Çingeneler

Murat Güzel / Yazar
8.02.2014

İsmail Altınöz, AB’de yaşanan Çingeneler’in topluma entegrasyonu sorununu Osmanlı Devleti’nin Çingeneler ile olan ilişkileri ve karşılaşılan sorunlar dolayımıyla ele alıyor.


Osmanlı’da ve Avrupa Birliği’nde Çingeneler

Murat Güzel / Yazar

Avrupa Birliği’ni oluşturması beklenen toplumlar içinde, özellikle Balkanlar’daki toplumlarda Çingeneler’in durumu hep tartışma konusu olmuştur. Hukuki, siyasi, eğitsel, ekonomik sorunlar yaşayan Çingeneler’in AB’nin bütünleşmesi içinde dışlanan toplulukların başında geldiğini söylemek elzem. Bu soruna Osmanlı toplumsal tarihinin pek incelenmeyen bir alanını ele alarak yaklaşıyor tarihçi İsmail Altınöz kitabında. Çalışmasında AB’de bugün yaşanan Çingeneler’in topluma entegrasyonu sorununu Osmanlı Devleti’nin Çingeneler ile olan ilişkileri, bunların sınırları ve uygulamada karşılaşılan bazı sorunlar dolayımıyla ele alıyor Altınöz. 

Osmanlı Devleti’nde farklı olduğunu gözlemlediği bir konuma sahip bulunan Çingenelerin yaşamlarını, sanatlarını, meslek gruplarını vb. konular inceleyen İsmail Altınöz araştırmasında tarihsel perspektifte Çingenelerin karanlık kalan yönlerini aydınlatmayı hedefliyor. Çok etnili Osmanlı devletinde adı pek zikredilmeyen veya arşivin tozlu raflarından günümüze ulaşmayan Çingenelerin tarihini inceleyen Altınöz, böylelikle bugün Avrupa Birliği ülkelerinde, özellikle güneydoğu, doğu ve Orta Avrupa’da yer alan Çingenelerin topluma entegrasyon noktasında büyük sorunların yaşandığı bölgelerde, Osmanlı İmparatorluğunun değişik bölgelerindeki Çingenelerin transformasyon sürecinin genel bir tasviri aracılığıyla Çingenelerin toplum ve diğer gruplar ile olan etkileşimi ve bu etkileşim sonucunda meydana gelen değişim sürecini analiz ediyor. Altınöz, “Bu değişim sürecinin bir taraftan örnek alınabilecek nitelikteki karakterine, diğer taraftan buna tezat teşkil eden ilişkilere işaret edilmektedir. Dahası bu süreç değişik safhalarında hem yeni yapılar, hem de politik, hukuksal ve sosyal normlar meydana getirmekteydi. Geçmişte başarılı bir şekilde Çingenelerin transformasyon politikasından bugünkü batılı devletler ve ilgili taraflar bu tecrübeden yeterince istifade ettiği söylenemez” bilgisini veriyor.

Çingenelerin değişimi

Kitabında Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yer alan Çingenelerin sosyo-ekonomik yapılarıyla birlikte, kültürel ve refah seviyeleri ortaya koymaya çalışan Altınöz, Osmanlı coğrafyasının değişik bölgelerinde yer alan Çingenelerin meslek gruplarıyla birlikte, gelenek ve görenek özelliklerinin üzerinde duruyor. Çingenelerin çoğunlukta bulundukları Balkanlardan başlamak suretiyle, Mısır’a kadar olan bölgelerde bunların sosyal durumları ve vergileri ele alınarak, bölgeler arasındaki Çingenelerin konumu tespit edildiği gibi, devletin bu bölgelerdeki Çingenelere bakış açısını da çalışmasının kapsamına dahil ediyor.  

Osmanlı toplumunda Çingeneler, İsmail Altınöz, TTK, 2013

Sanat ve ticaret


17. yüzyılda Hollanda, ticarette elde ettiği başarılarla büyük bir ekonomik güce sahip olur. “Altın Çağ” olarak adlandırılan bu dönemde ülke, Avrupa’da okur-yazar oranının ve sanat üretiminin en yüksek olduğu yerdir: Yılda 70 bin resim üretilmektedir ve tablolar başlı başına bir mübadele aracına dönüşmüştür. Sanatın hâlâ büyük ölçüde aristokrasinin himayesinde ve aristokrasi için üretildiği diğer Batı ülkelerinin aksine, Hollanda’da sanat artık yeni serpilen tüccar orta sınıf için üretilir.  Michael North bu kitabında Hollanda Altın Çağı’nın ekonomik ve toplumsal yapısını ve ticarileşmenin sanat alanı üzerindeki etkilerini araştırıyor.

Hollanda Altın Çağı’nda Sanat ve Ticaret, Michael North, Çev. Taciser Belge, 

İletişim, 2014

 


Batı merkezciliğine karşı bir tarih

 


Arap tarihinin İslamiyet’le başladığı varsayılır. Oysa binyıllarca öncesine dayanan, Avrupa tarihi ve kimliğiyle iç içe gelişen uzun bir geçmişi vardır. Nitekim Arapların ataları Fenikeliler MÖ birinci binyılın başlarında İngiltere ve Batı Afrika kıyılarına keşif seferleri düzenledikleri gibi İspanya, Sicilya ve Kuzey Afrika’da koloniler kurmuşlardı. Dolayısıyla Fenikeliler ve Araplar, hem Avrupalı hem de Asyalı yanları bulunan Avrupa tarihinin bir parçasını meydana getirirler. Avrupa’yı Avrupa yapan da tarihinin bu özelliğidir. Arabistan’dan Öteye Arapların yanı sıra diğer Sami halk ve kültürlerin “Batı Uygarlığı” üzerindeki etkilerini anlatan mükemmel ve aydınlatıcı bir inceleme. 

 

Arabistan’dan Öteye, Warwick Ball, Çev. A. Aybars Çağlayan, Ayrıntı, 2014

 

[email protected]