ÖSYM’de değişim: Eylül 2010’dan Mart 2015’e

Prof. Dr. Ali Demir / ÖSYM Eski Başkanı
23.01.2016

Oluşturulan tüm karalama kampanyalarına, yalan ve iftira dolu haberlere, gerçeği yansıtmayan kamuoyu bilgilendirmelerine, kulis çalışmalarına rağmen; 2010 yılında sanal bir imaj ile her türlü istismara açık olan ÖSYM, 2015 yılında gerçek kimliğine ve imajına kavuşturulmuş olarak bir sonraki yönetime devredildi. “Büyük eserlerin arkasında büyük sıkıntılar vardır.” ÖSYM’deki değişim süreci ve sonrasında yaşananlar işte tam buna örnektir.


ÖSYM’de değişim: Eylül 2010’dan Mart 2015’e

2010 yılı Temmuz ayında (10 Temmuz 2010 tarihinde yapılan 2010-KPSS) yaşanan toplu kopya olayı ÖSYM’deki kurumsal bozukluğun toplumun büyük kesimi tarafından alenen görünür hale gelmesine yol açtı. Bu olay üzerine idari soruşturma yetkilisi olan Yükseköğretim Denetleme Kurulu yoğun ve detaylı bir inceleme ve soruşturma yaparak olayın gerçekliğini teyid edip sorumlu olduğu düşünülen çok sayıda üst düzey yöneticinin görevden alınmasını önerdi. Bu rapor doğrultusunda YÖK Genel Kurulu, söz konusu yöneticilere işten el çekme cezası uyguladı ve bunun sonucu olarak da zamanın ÖSYM başkanının istifası üzerine 22 Eylül 2010 tarihinde arkadaşlarımla birlikte kurumu toparlamak ve sorunlara çözüm üretmek üzere ÖSYM’de göreve davet edildik.

Yeni yönetim olarak kuruma vardığımızda gördüklerimize inanamadık. Hem genel itibariyle hem de yaşanan travmalar sonucunda çalışanlarının iş yapabilme yetenekleri oldukça düşmüş, beceriksizlikler diz boyu, sadece siyasi düşünceleri ve akrabalık bağları ile kendilerine bir yer bulmuş, her türlü menfaat çevresinin odağında bir yapıyı devraldığımızı fark ettik.

Tüm Türkiye’yi kapsayan ticari ve siyasi menfaat şebekeleri sınav binalarında ve sınav salonlarında görev alanları dahi kendi şebekeleri içerisine alıp istedikleri gibi yönlendirebilmekteydi. Büyük meblağlara satılan sahte cevap anahtarları ile dahi büyük ticaretler yapılabilir hale gelmişti. Karşılaşılan beki de en acı tablo, 36 yıl sınav yapan bir kurumun soru bankası diye bir birikiminin olmamasıydı. Soru hazırlamada görevli uzmanlar bir sınavın sorularını hazırladıktan sonra, soruların baskı, dağıtım ve sınav esnasında dışarıda dolaşıyor hatta dershanelerde bile çalışabiliyordu. 2010 yılı öncesindeki ÖSYM Yönetimi tüm bu sorunlara odaklanıp çözüm üretmek yerine hiç bir kızımızın başörtüsü ile sınavlara alınmaması konusuna büyük önem veriyor ve titizlikle takipçisi oluyordu. Binlerce kızımız bu sınavlara alınmıyor ya da sınavları iptal ediliyordu.

Ve değişim başladı...

Kısacası 2010 Eylül ayında “olağan dışı ve çok zor bir durum” ile karşı karşıyaydık. Yapacak tek şey”değişimi başlatmak” idi. İşimiz zordu yapacak çok şey vardı.

Bir taraftan sınavları geciktirmeden yapmak ve her türlü haksızlığa açık olan kurumda herkese hak ettiğini verecek sınavlar yapmak durumundaydık. Diğer taraftan kurumun yazılı hiç bir mevzuatı yoktu. Zaten bundan dolayı istismara müsait bir yapı oluşmuştu. Hemen kurumun yasal mevzuatını oluşturmaya ihtiyaç vardı. Onu geciktirmeden gerçekleştirdik. Hükümetimizin ve meclisimizin desteği ile 3 Mart 2011 günü kanunlaşan 6114 sayılı kanun ile ÖSYM’yi idari ve mali özerk bir kurum haline getirdik.

Öte yandan kurum içerisindeki menfaat odaklarının temsilcileri sürekli kurumu zora sokacak girişimlerde bulunmaktan geri durmuyordu. Buna bir çözüm gerekiyordu. Uzmanlığa dayalı ve entelektüel sermayesi yüksek yeni bir personel rejimi oluşturduk. Hiyerarşik yönetim anlayışının tüm olumsuzluklarına çözüm üreten “süreç yönetimi” anlayışını devreye almayı kararlaştırdık. Bu bile başlı başına büyük bir risk idi. Kamu kurumlarında yürütülmesi çok güç olan bu yaklaşımı uygulamaya almadan durumu kurtarmamızın mümkün olmadığı açıktı.

Menfaat şebekleri rahatsız

Bir taraftan köklü bir dönüşüm projesini uygularken diğer taraftan da menfaat çevrelerinin önüne set çekmeyi ihmal etmedik. Göreve gelir gelmez 5 Ekim 2010 tarihinde kurumun İnternet sayfasından “sınav güvenlik tedbirleri”ni yayınladık. Çok olağan ve basit yöntemler ile güvenlik uygulamasını başlatmamız dahi menfaat şebekelerini rahatsız etti. Türkiye tarihinde eşine rastlanmayan bir karalama kampanyası başlattılar. Medyayı kullandılar. İçeride çalışan işbirlikçilerinden destek aldılar.

2011 yılında yapılan YGS’de tek bir adaya dahi avantaj sağlanmamışken veya haksızlık yapılmamışken Ali Demir belki de dünyanın en büyük iftirasına maruz kaldı. Ancak, büyük siyasi baskıya rağmen ÖSYM Yönetimi dik durarak kısa sürede kurumu toparlamayı başardı.

Tüm engellemelere rağmen, zekice tasarlanmış sınav sistemleri ve yönetim uygulamaları ile ülkenin sınav ihtiyaçlarının kesintisiz yürütülmesi sağlandı. Dünyada eşine az rastlanır, en modern, teknoloji odaklı gelişen ve en güvenli sınav sistemi kuruldu. Dershanecilerin, menfaat odaklarının, sınav çetelerinin gerçekleştirdikleri tüm olumsuz propagandalarına sabırla direnildi. Bu kapsamda son dört yıl boyunca yapılanların bazıları özet olarak aşağıda verilmiştir;

l “Sınav Uygulamalarına İlişkin Güvenlik Tedbirleri” nin sadece adaylar değil görevlilere de uygulanması sağlandı. Cep telefonu ile binalara alınmamak başta olmak üzere sınav binalarına giriş ve çıkışları kontrol altına alındı.

l Cevap anahtarı ticareti yapılmasının önüne geçmek ve “toplu kopya” faaliyetlerini kökünden çözmek için “her adaya farklı soru kitapçığı” uygulaması başlatıldı. 

l Kurumda kötü alışkanlıklara bulaşmış olanlar başta olmak üzere kurumun kritik konumlarında çalışanların yüzde 90’ı değiştirildi.

Bilişim sistemi yenilendi

l Soru yazarlarının ve çalışanların dershaneler ile ilişkisi kesildi. Kurum içerisinde soru hazırlama alanları “kırmızı alan” ilan edilerek giriş/çıkışlar kontrol altına alındı. Fotokopi makineleri parmak izi ile çalışır hale getirilip çekilen fotokopilerin dahi kopyasının sistemde muhafaza edilmesi sağlandı.

l Kurumun 1980’li yıllarda satın almış olduğu bilişim sisteminin tamamı yenilendi. Tedavülden kalkan ve tek bir kişinin kullanabildiği COBOL yazılımları devreden çıkarılıp en son teknolojiye dayalı, programları tamamen kendi bünyesinde geliştiren bir bilişim ekibi oluşturuldu.

l Sınav salonlarında, görevlilerin gözü önünde kopya çekilmesinin önüne geçebilmek için dijital saat/kamera uygulaması hayata geçirildi. Bir sınavda 70.000 salonda kamera kaydını alabilecek bir sistem kuruldu.

l Yazılan soruların saklanacağı ve sadece yetkililerin ulaşabileceği soru havuzu yazılımı geliştirildi. Sorular bu havuzda kriptolanmış bir şekilde saklandı.

l Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığı ile Bilgi Yönetimi ve Güvenliği Daire Başkanlıkları yeniden organize edildi. Buralarda çalışan herkesin yaptığı her işin saniyesi saniyesine kaydını tutacak bir elektronik iz kayıt sistemi kuruldu.

l Sınavda sorulacak sorular sınavdan önce dışarıda bilinmesin diye “kapalı dönem uygulaması” yeniden tanımlandı. Sınav evrakını görenler ve basanlar sınav bitinceye kadar matbaadan dışarı çıkarılmadı. Eskiden olduğu gibi ÖSYM çalışanlarının dışarı çıkmasına da izin verilmedi.  Çöp dahil hiç bir şeyin dışarı çıkmasına müsaade edilmedi. Matbaaya sınavda sorulacak olan soruların 10 katı soru götürüp onların arasından rastgele soruların seçilmesi sağlandı. Matbaa içerisinde sınav oluşturan bilişim sistemi bağımsız bir ağ halinde dış dünya ile hiç bir bağlantısı olmadan çalışacak şekilde yapılandırıldı. 

Sınav Günü Masası

l Sınavlarımıza giren herkesin sınav sonuçlarından emin olması, ilgili puanlamanın doğru yapıldığı, insanların sadece hak ettiklerini aldıklarını görebilmeleri için cevap kağıtları taranarak internet üzerinden adaylar tarafından görülebilir hale getirildi. Herkesin kendi puanını kendisi hesaplayabileceği bir sistem oluşturuldu.

l Sınav evrakının illerde (sınav merkezlerinde) korunması için kesintisiz görev yapan iki görevli atandı. Sınav evrakının saklandığı depoların kapısını ve içerisini 24 saat Ankara’dan kesintisiz izleyen kameralar yerleştirildi.

l Sınav evrakı yolda giderken başına bir şey gelmesin diye araç takip sistemi kuruldu. Ayrıca elektro-mekanik kilit uygulaması ile araçların kasaları sadece Ankara ÖSYM’den gönderilen sinyalle açılan kilitler ile kilitlendi.

l Sınav sırasında birinci elden koordinatörler ve bina sınav sorumlularının ÖSYM uzmanlarına ulaşıp sorunlara anında çözüm üretmeleri için Sınav Günü Masası oluşturuldu. En az 20 personel ile destek üretildi. 

l Sınav sonrasında adaylara zaman kazandırmak, heyecanlarını artırmamak ve olası tartışmaları ortadan kaldırmak için daha önce 30-35 gün süren değerlendirme süresi kısaltıldı, sınav sonuçları 3,5 gün gibi kısa sürelerde açıklanabilir hale getirildi.

l Kurum, dışarıdan gelen siber saldırılara karşı korunaklı hale getirildi. Sanal sunucular devreye alınarak aynı anda 2 milyon kişinin sonuçlarını herhangi bir sorun olmadan görebilmesi sağlandı.

l Çalışanların yakınlarına ayrıcalık tanımasını engellemek için sınava girenlerin yakınları tespit edilip sınavlarda doldurdukları cevap kağıtları komisyon önünde açılarak taranması ve değerlendirmeye katılması sağlandı.

l Sahada sınav görevlilerinin kopya nitelikli organizasyonlara girmelerini önlemek için tüm görevlendirmeler merkezi olarak Ankara’dan gerçekleştirildi. Herkesin görev salonlarını sınav günü öğrenebileceği bir uygulama başlatıldı.

l Sınavların güven içerisinde yürütülmesini koordine etmek üzere yerel otoritelerin aktif olarak görev alması için Sınav Koordinasyon Kurulları oluşturuldu ve sınavlardan önce toplanarak ilgili ve gerekli düzenlemeleri yapmaları sağlandı.

l Sınav sonuçları üzerinden sahte belge üretme girişimlerinin önüne geçebilmek için “Sonuç Doğrulama Sistemi” hayata geçirildi. ÖSYM sonuç belgesini alan herkes bu sistem üzerinden gerçek puanını görebilmeye başladı.

l ÖSYM sistemine yanlış bilgi verilmesinin önüne geçebilmek için beyan usulü ile bilgi almaya son verilerek Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve üniversitelerden otomatik olarak adaylara ait bilgilerin alınması sağlandı.

Açık uçlu sınav uygulaması

l Adaylara ve görevlilere sınav günü sorumluluklarını açıklayan el rehberleri hazırlanıp gönderilerek kılavuzu okuyamayanlara önemli bilgiler birinci elden iletildi.

l Ölçme sistemini yeniden yapılandırıp MEB müfredatı ile uyumlu sorular sorulması  sağlandı. ÖSYM tarihinde ilk defa Bakanlık ile yakın ilişki kurarak kazanımlara dayalı ölçme sistemi devreye alındı.

l Ülkemiz için çok geç kalmış olan Elektronik Sınav uygulaması başlatıldı. Sınavdan iki saat sonra sonuçlar açıklanabilir hale getirildi. Elektronik sınav yazılımlarının tamamı ÖSYM’nin kendi bünyesinde geliştirilip tam kontrol altında bir yapı oluşturuldu. Kurum yazılım ihtiyaçları bakımından dışa bağımlı olmaktan kurtarıldı.

l Yıllardır hayal dahi edilmeyen açık uçlu sorular ile Yazılı Sınav uygulaması başlatıldı. Kısa sürede 10-12 bin adayın katıldığı tamamı ile açık uçlu sorulardan (40-50 soruluk) oluşan sınavlar yapılıp sonuçları iki hafta içerisinde açıklanabilir duruma gelindi. Dünyanın en ileri kurumları tarafından yürütülen yazılı sınavları uygulaması için gerekli olan alt yapıyı da yine kendi bünyemizde geliştirmeyi başardık.

l Ölçme kalitesini artırmak için özellikle alan bilgisi gerektiren konularda alan bazlı sınav uygulamaları gerçekleştirildi. Bu yolla insan kalitesinin artırılmasına önemli oranda katkı sağlandı.

l Tasarlanması çok zor olan, eğitim durumu ve engel durumuna göre ayrı sorular sorulması talep edilen, engelli memur alımı sınavlarında (EKPSS) 65 bin engelliden tek bir şikayet dahi almadan sınav gerçekleştirildi. 

Soru nitelikleri artırıldı

l Sınav sonrasında sadece rutin uygulama olarak gerçekleştirilen sınav analizleri çok ciddi şekilde sisteme geri bildirimler üretecek nitelikte ve etkinlikte gerçekleştirildi. Bu yolla sınav sorularının kalitesinin artmasına önemli bir katkı üretildi.

l Sınav sorularını yayınlamayarak tüm dünyada olduğu gibi ölçme kalitesinin artırılması, sınavların eşdeğerliklerinin sağlanması, soru niteliklerinin artırılması, doğru olan soruların belirlenmesi, hepsinden de öte, tüm karşı iftira ve yalan haberlere rağmen, başta öğrenciler olmak üzere ezberciliğe dayanan dershane eğitimlerinin önüne geçilmesi yönünde önemli mesafeler kat edildi.

l Yerel sınav koordinatörleri disiplin altına alındı. ÖSYM kurallarının tüm Türkiye’de aynı şekilde uygulanması sağlandı.

l Adayların sınavlara başvurularından sonuçları öğrenmesine kadar geçen süreçte ÖSYM ile ilişkiler düzene sokuldu. Adaylar ve görevlilerle ilgili tüm ilişkiler internet üzerinden gerçekleştirildi.

l Hiç kimseden çekinmeden sınavların yürütülmesinde ortaya çıkan görev ihmalleri cezalandırılıp sınav titizliğinin sürekli canlı tutulması, kurum içerisinde yönetim sistemlerinin tamamı ile kontrol altına alınması başarıldı.

Kısacası 4,5 yıl içerisinde bir kamu kurumunda 10-15 yılda gerçekleştirilmesi zor olan köklü bir yapılanma ve değişim süreci başarı ile hayata geçirildi. ÖSYM’nin herkesin “emeğini emanet” olarak koruduğu topluma gösterildi ve buna inandırıldı. Kurumun gelişme ve değişim hızının kesilmemesi çok önemlidir. Bunu kolaylaştırmak ve kurumu 2023’lere en sağlıklı şekilde götürebilmek için projeler tanımlandı. Belki de kamuda örneği çok az rastlanır bir uygulama ile yapılacak olan projeler ve yapılanma çalışmalarının nasıl devam ettirilmesi gerektiği konusu “Yeni Türkiye’nin Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Sistemi: 2014’ten 2023’e” başlıklı bir kitapçıkta toplanarak bir sonraki yönetime rehber olması için teslim edildi. Tüm karalama kampanyalarına, yalan ve iftira dolu haberlere, kulis çalışmalarına rağmen; 2010 yılında sanal bir imaj ile her türlü istismara açık olan kurum 2015 yılında gerçek kimliğine ve imajına kavuşturulmuş olarak hak ve adalet çizgisinden asla taviz vermeyen bir şekilde bir sonraki yönetime devredildi. Arkadaşlarımıza bu süreci devam ettirmelerini önerir başarılar dileriz.

“Büyük eserlerin arkasında büyük sıkıntılar vardır.”ÖSYM’deki değişim süreci ve sonrasında yaşananlar buna iyi bir örnektir.