Pandeminin en acı reçetesi

Dr. Ahmet Uslu / Florence Nightingale Dahiliye Uzmanı
26.09.2020

Ülkemizdeki mevcut koronavirüs hastalarının yüzde 11'i sağlık çalışanıdır. Hastalardan kaptıkları enfeksiyon nedeni ile sağlıklarını kaybettikleri ve hatta öldükleri halde pandemiden etkilenen sağlık çalışanları Covid-19 meslek hastalığı kabul edilmediğinden sadece kendi canını ve sağlığını, değil ailesinin ve çocuklarının geleceğini güvenceye alamamaktan korkmaktadır.


Pandeminin en acı reçetesi

Tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgını ile ilgili gerek bizler sağlık çalışanları olarak, gerek sizler duyarlı vatandaşlar olarak hepimiz teyakkuz halindeyiz. Hastalığın önlenmesi ve salgının kontrol edilmesinde aşı bulunana kadar sosyal mesafe kuralları, hijyen ve hasta izolasyonuna riayet edilmesi dışında mucize bir yöntem maalesef bulunmamaktadır. Umarım bu süreci hep birlikte atlatacağız.

Buraya kadar bu söylenenleri eminim ki yüzlerce kez ekranlarda veya basılı yayın organlarında gördünüz. Çoğunluğun bizlere, üzerine düşeni yaparak verdiği destek nedeni ile müteşekkiriz. Salgın sürecinde desteklerinizi sunduğunuz, alkışladığınız sağlık çalışanları olarak gururumuz okşandı. Ama biraz da söylenmeyenleri ve de bu salgından doğrudan etkilenen insanların yani özveri ile çalışan sağlıkçılarımızın dertlerinden bahsetmek istiyorum.

Enfekte olma riski

Yakın zamanda Sağlık Bakanımızın da açıkladığı üzere yaklaşık 30 bin sağlık çalışanı pandemide hastalanmış 70 civarında meslektaşımız hayatını kaybetmiştir. Farklı ülkelerdeki bilimsel çalışmalar, sağlık çalışanlarının topluma göre enfekte olma riskinin 20-80 kat arasında değişen oranlarda arttığını göstermektedir. Pek tabii ki bu yayılım sağlık çalışanından sağlık çalışanına değil hastalardan sağlık çalışanlarına bulaş şeklinde gelişmiştir ve devam edegelmektedir.

Ülkemizdeki mevcut koronavirüs hastalarının yüzde 11’i sağlık çalışanıdır. Hastalardan kaptıkları enfeksiyon nedeni ile sağlıklarını kaybettikleri ve hatta öldükleri halde pandemiden etkilenen sağlık çalışanları Covid-19 meslek hastalığı kabul edilmediğinden sadece kendi canını ve sağlığını, değil ailesinin ve çocuklarının geleceğini güvenceye alamamaktan korkmaktadır. Artan iş yükü ve şiddet sarmalında çalışmak zorunda kalmaktan dolayı tükenmişlik sendromuna girmiş pekçoğu bu işe devam etmek istememektedir. Meslek hastalığı “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir“. İş kazası “belirli bir zarara ya da yaralanmaya neden olan beklenmeyen ve önceden planlanmamış bir olaydır”.

Sağlık çalışanlarının bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere Covid-19 enfeksiyonuna yakalanmaları halinde meslek hastalığı ve/veya iş kazası kapsamına alınması gerekmekte iken kapsam dışı tutulmasının hiçbir geçerli mazereti olmadığı aşikardır.

Meslek hastalığı

Mesela maden işcisi kömür tozuna maruziyet dolayısı ile hastalandığında meslek hastalığı kabul edilirken, grizu patlaması sonrası vefat iş kazası kapsamındayken hastanede çalışanların virüse maruziyet dolayısı ile hastalanması meslek hastalığı ya da iş kazası kapsamında kabul edilmemesi gerçekçi midir? Meslek hastalığı sigortasında sigortalılıkta geçen süresinin bir önemi yoktur ve kişiye sağladığı haklar şunlardır;

• Geçici İş Göremezlik Ödeneği

• Sürekli İş Göremezlik Geliri

• Ölüm Geliri

• Evlenme Ödeneği

• Cenaze Ödeneği

Sağlık çalışanları için ölümü halinde yakınlarına cenaze ödeneği ve ölüm geliri bırakamadığı gibi mesleği sürdüremeyecek düzeyde iş gücü kaybı olduğunda iş görememezlik geliri olmamaktadır.

Sağlık çalışanlarının Covid-19 enfeksiyonuna yakalanması halinde kamuda çalışamadıkları süre dahilinde ücret kesintileri yapılmakta, özelde SSK’lı ise cüzi geçici iş görememezlik ücreti ödenmektedir.

İşin doğası gereği mahrumiyet

Oysa hekimlerin çoğunu Bağkurlu çalıştırmak üzere kurgulanan ve işverenin de zorlaması ile süregelen bu sistemde taşeron olarak çalıştırılan hekimlere hastalandıkları taktirde hiçbir ücret ödenmemektedir. Pandemi süresince kısmi çalışma, evden çalışma formülleri üretilirken, kronik hastalıkları olanlar ücretli izinli sayılırken, sağlık çalışanları tüm bu haklardan işin doğası gereği mahrumdur. Buna rağmen adil ve hakkaniyetli olmayan ücretlendirme ile de ayrıca hak kaybı yaşanmaktadır.

Sağlık çalışanları son şiddet yasası düzenlenmesine rağmen görevi başında öldürülme korkusu ile çalışmaktan, çocuklarının yetim ya da öksüz kalmasından, işini yaparken hastalanmak ve ölmekten değil, öldükten sonra ailesinin sefalete düşmesinden korkuyor. Tüm bu korkulara rağmen işini canla başla yapan bu insanlara minnet değil güvence istemek sanırım haklı bir talep. Bizler pozitif ayırımcılık istemiyoruz. Devlet memurlarına karşı işlenen suçlar, doktora, savcıya, hakime karşı işelenen suçlar olarak katagorize edilmiyor. Kamu görevini yerine getirenlere görevi başında işlenen suçlar, işlendiği mekana göre değişmiyor. Ama gel gör ki uygulamada öyle değil. Biz buna isyan ediyoruz. Kanuna rağmen kanunsuzluğu hak arayışı sanan bir grup azgın azınlığın yakıp yıkmasına kamu malını kırıp dökmesine, yaralamasına, öldürmesine karşı sessiz kalan çoğunluğa isyan ediyoruz...

Bizlere kulak verin

Biz hekimlerin çoğunluğu TTB’nin eylem ve tutumlarını tasvip etmemekte ve onaylamamaktayız. Kendisini bir siyasi düşünceye angaje eden marjinal tutum ve eylemlere katılmamız mümkün değil. Konu TTB üzerinden çözülecek bir sorun da değil. Bakanlığımızın düzenlediği çalışan memnuniyet anketleri veya bağımsız kurumlarca yapılan anketlerdeki sonuçlar çarpıcıdır. Çalıştığı sağlık kurumlarında kendisini güvende hissetmeyenlerinin oranının yüzde 90’ın üzerinde, istifa etmek isteyenlerin yüzde 60’ın üzerinde olduğu, çoğunun alternatif iş yapmak istediği bir gerçektir. Zor bir süreçten geçerken bu konular üzerinde hassasiyetle durulmalıdır.

Tüm memnuniyetsizlik ve güvensizlik sebeplerine burada yer vermek okuyucular açısından sıkıcı olabilir ama kendi dertlerine derman olamayan ve en acı reçeteyi kendilerine yazan bizlere biraz kulak verin.

Bu nedenle başta Cumhurbaşkanımız ve Sağlık Bakanımızdan, gerek iktidar gerekse muhalefet partisi liderlerinden ve aklıselim halkımızdan, olayı siyasi bir mecraya çekmeden bu konuya sağduyu ile yaklaşmalarını ve bizlere kulak vermelerini bekliyoruz.

[email protected]