Paraya tapan, uşak olmayı seçer

Cemal Aydın / Mütercim
25.09.2022

Garaudy'ye göre, Amerika'nın bileğini bükmenin tek çaresi, ABD'nin İsrail'e karşılıksız olarak milyarlarca dolar verdiğini Amerikan halkına duyurup uyandırmaktır. Amerikalı için vergi çok önemlidir. Amerikalı, devlete ödediği verginin nerede kullanıldığı konusunda aşırı dercede hassastır. Kendisinden alınan vergi, onun sanki canından koparılmış bir parçadır.


Paraya tapan, uşak olmayı seçer

Fransız televizyonu TV5'te bundan yıllar önce İsrail ajanlarıyla yapılmış bir röportajı seyretmiş ve tam bir utanç içinde kalmıştım. Emekli olmuş Mossad ajanlarıydı bunlar, yüzleri kapalıydı. Türkiye de dâhil İslâm dünyasındaki İsrail'in düşmanı kabul edilen bazı kimselerin katilleriydiler onlar. Fransız muhabir, İsrail'in aleyhinde faaliyette bulunan, İsrail için tehlikeli olabilecek şu veya bu ülke vatandaşlarından birini, nasıl bir plan yaparak ve tuzak kurarak öldürdüklerini sormuştu.

Mossad ajanlarının bu soruya verdikleri ve beni tarifsiz bir utanç içinde bırakan cevap şöyleydi: "Biz kimi öldüreceksek, onun talimatı bize doğrudan doğruya başbakanın imzasıyla gelir. Yanına da üzerine istediğimiz rakamı yazabileceğimiz, yine başbakan tarafından imzalanmış beyaz bir çek eklenir. Biz öldüreceğimiz kişinin ülkesine gider ve hedefimizdeki kişinin en samimi arkadaşını buluruz. Kendisiyle arkadaşını satması için pazarlığa girişiriz. Kimisi çok az bir miktara satar. Kimilerine hayli yüksek bir bedel ödemek zorunda kalırız: Meselâ İsviçre göllerine bakan şahane bir villa ve o villanın masraflarını kat be kat karşılayacak bir market veya benzeri bir iş yeri... Sonuçta arkadaşını alır ve bizim kendisini çok rahat temizleyebileceğimiz bir mekâna getirir."

Fransız muhabir, "Peki, en samimi arkadaşını, diyorsunuz, acaba arkadaşını, samimi dostunu hiç satmayan olmadı mı?" diye sordu. Bu soruya verilen cevap, o gün bugündür zihnime zehirli bir ok gibi saplanıp kalmıştır ve hâlâ da içimi kanatır. Mossad ajanı şu karşılığı vermişti: "Şimdiye kadar biz öyle birine rastlamadık!"

Bazı müslümanlar paraya öylesine tapar olmuş, Peygamberimiz aleyhisselâmın dönemindeki müşriklerden bile o kadar çok müşrikleşmiş ki, en samimi dostunu dahi "para ilâhı" için satmaktan çekinmiyor!

Batı dünyasının asıl ilâhı para olduğu için onlar Allah'tan çok paraya değer verirler. Amerika'da büyük servet sahibi olan birkaç milyonluk Yahudi, ellerindeki para sayesinde ABD'yi uşağı gibi kullanır, kullanıyor. O yüzden de Yahudi lobisi ne derse, Amerika onu yapar, yapıyor. Birçok senatör, Yahudi lobisinin para desteğiyle seçildiği için İsrail'in kölesi durumunda. ABD Devlet Başkanlarının hepsi de öyle. Çünkü onlar paraya taparlar, tapıyorlar.

Amerikalıların ve Avrupalıların paraya tapmalarını, parayı ilâhlaştırmalarını, para için, sömürmek için bütün Afrika kıtasındaki, Ortadoğu ülkelerindeki ve Asya'daki masum insanlara hiç mi hiç acımamalarını anlarım. Fakat, emperyalistlerin emellerini kursaklarında bırakan ve mazlum halkları ezdirmemek için sürekli çırpınmış ve elinden gelenin fazlasını yapmış Osmanlı Cihan Devleti'nin torunları, nasıl olur da paraya tapar, tapabilir? Paraya taptığımız an, ABD ve Avrupa'ın uşağı oluruz. Uşaklık yakışır mı bizlere? Hem sonra, paraya tapan ve onlara uşaklık eden şahsiyetsizlerin hâlini görüyorsunuz. Sonları hep acı oldu onların. Çünkü para verenler, kendilerine uşaklık edenlere kesinlikle acımazlar. Zaten tarih boyunca da hiç acımamışlardır.

Halkımızın artık uyanması gerekiyor. Irak'ı mahveden, Suriye'yi başımıza belâ eden, Afganistan'ı yaşanmaz hâle getiren, haydut İsrail'i her bakımdan destekleyerek Filistinli kardeşlerimize kan kusturan, dünyanın bir numaralı eşkıya devleti olan huydut ABD'yi durdurmamız, bizim üzerimize düşen sadece İslâmî bir yükümlülük değil, aynı zamanda insanî bir vazifedir.

Garaudy'ye göre, haydut Amerika'nın bileğini bükmenin tek çaresi ise, ABD'nin İsrail'e karşılıksız olarak milyarlarca dolar verdiğini Amerikan halkına duyurup uyandırmaktır. Amerikalı için vergi çok önemlidir. Amerikalı, devlete ödediği verginin nerede kullanıldığı konusunda aşırı dercede hassastır. Kendisinden alınan vergi, onun sanki canından koparılmış bir parçadır.

Yapılacak üç şey

Amerika tarafından kayıtsız şartsız desteklenen İsrail'in Ortadoğu'da tam bir baş belâsı olduğu konusunda üç ayrı kitap yazan Garaudy, Amerikalıların bu hassas noktalarını bildiği için İslâm âleminden mutlaka ve mutlaka şu üç şeyin yapılmasını istemiş ve bu üç şeyin kesin sonuç alıcı şeyler olacağını belirtmişti:

"Bir: Her türlü medyayı kullanarak Amerikan halkına, Amerikan devletinin İsrail'e her yıl milyarlarca lirayı hibe olarak verdiğini duyurmak ve vergilerinin nereye gittiğini açık ve net olarak onların gözlerinin önüne sermek. Çünkü o zaman vergi mükellefleri, devlet yetkililerinden hesap sormaya başlayacaklar ve o iğrenç yardımı eninde sonunda durduracaklardır.

İki: Batı âlemine seslenecek ve Batılıların dikkatini çekecek çok güçlü haber ajansları ve televizyon kanalları kurarak, Filistin'de yaşanan gerçekleri olduğu gibi haber vermek. Çünkü yüzde doksanı siyasî siyonistlerin elinde bulunan Batı medyası, Filistin'deki olayları çarpıtarak ve İsraillileri haklı göstererek veriyor, o yüzden Batı kamuoyu, Filistin sorununu Yahudi'nin bakış açısıyla görüyor. Şayet bu gerçekleştirilirse, vicdan ve insaf sahibi milyonlarca Batılı, İsrail zulmüne dur demek için harekete geçecektir.

Üç: Sadece İslâm dünyasında değil, bütün insanlık çapında Amerikan mallarına boykot uygulayarak, yiyecek ve içeceklere varıncaya kadar ABD ürünlerini kesinlikle almamak. Çünkü millî bir toplum olmayıp sadece menfaate dayanan market toplumu olan ABD, böyle bir boykot karşısında ister istemez hizaya gelecek ve İsrail'i her ne pahasına olursa olsun desteklemekten vazgeçmek mecburiyetinde kalacaktır."

Ne acıdır ki onca zaman geçmesine rağmen Garaudy'nin bu uyarıları hâlâ dikkate alınmadı, alınmıyor. Oysa İsrail'i ve onun arkasındaki ABD ve Batı blokunu durdurabilmek için, Batı insanının ruhunu çok iyi bilen o büyük düşünürün dediklerini bihakkın yerine getirmekten başka çare yok!

İsrail'in güvenliği...

Filistinlilere yapılmakta olan zulme seyirci kalırsak, zamanla sıra bize de gelecektir. Çünkü "İsrail'in güvenliği Çanakkale Boğazından başlar!" demişti İsrail'in katil liderlerinden Ariel Şaron. Zaten Kapadokya'dan hareketle bizim bütün Güneydoğu Anadolu bölgemiz, Siyasî Siyonistlere göre "Allah'ın Yahudilere vâdettiği topraklardır!" Bilindiği gibi onların inancı açısından o topraklar "Nil'den Fırat'a" kadar uzanır.

Şayet bir müslüman, sonradan müslüman olan ve Filistin dâvâsını savunduğu için hayatı karartılan Roger Garaudy kadar şuurlu olmazsa, kendi ülkemizin de geleceği kesin kes tehlikeye girer. Roger Garaudy hayatı pahasına da olsa, Ortadoğu konusunda elinden gelen bütün uyarıları yaptı. Daha 1986 yılında "İlâhî Mesajlar Toprağı Filistin" kitabında İsrail'in yayılmacı ve sinsi belgesini İbranice metniyle birlikte yayımladıı. Bu kitap, Fransa'da dağıtım şirketi tarafından bir hafta sonra bütün kitap evlerinden geri toplanıp yayınevine iade edildi. Arkasından "İsrail Sorunu" eserini yazdı. Kitabı basan yayınevi iflâs ettirildi. Gözü pek olan ve Allah'tan başka kimseden korkmayan Garaudy o kitabın peşinden "İsrail, Mitler ve Terör" eserini yazdı. Hiçbir yayınevi yayımlamayınca da kendi bastırdı ve bu kitap çok sattı. Fakat Yahudi lobisi hemen harekete geçerek ve her türlü oyunu oynayarak bu eserinden dolayı onu para cezasına çarptırdı ve kitabın basılmasını da yasaklattı.

Fransa'da susturuldu

Bütün bu uyarıları yaptığı için Garaudy, dünya çapında ünlü o büyük düşünür, Fransa'da susturuldu. Her eseri en az 500 bin satan ve kitapları 50'den fazla dile çevrilen dünyanın o en tanınmış fikir ve dâvâ adamı, sükût suikastına tâbi tutuldu. Hiçbir gazete ve dergide yazısı yayımlatılmadı. Hiçbir televizyona, hiçbir radyoya çıkartılmadı. Yahudi lobisinden korktuğu için hiçbir yayınevi artık onun kitaplarını basamıyor. Fransa'da şimdilerde onun tek bir kitabını bulamazsınız!

Bütün bunlar Garaudy'ye niçin yapıldı? Çünkü Garaudy, İsrail politikasının geleceğe dönük siyasî planlarını gözler önüne sermişti. Kitaplarındaki bilgi ve belgelerin hepsini de İsrail gazete ve dergilerinden, İsrail yetkililerin hatıra kitaplarından almıştı. Yazdığı her paragrafı bir belgeye dayanıyordu. İsrail'in ilk hedefinin Irak'ın parçalanması olacağını haber vermişti. Görün işte, dediği maalesef oldu. İkinci hedefin Suriye'nin parçalanması olacağına dikkat çekmişti. Bakın Suriye'nin hâline! Bütün bunlardan sonra da sıranın Türkiye'ye geleceğini hatırlatmıştı.

Garaudy, İslâm dünyası uyansın diye dünya çapındaki şöhreti başta olmak üzere her şeyini feda etti, uyanırız umuduyla elinden gelenin azamisini yaptı, fakat İslâm âlemi daldığı gaflet uykusundan hâlâ uyanmıyor, para hırsından ve dünyevîleşmekten bir türlü vazgeçmiyor!

[email protected]