Parlamentarizm ve başkanlık tartışmaları

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
29.10.2016

Hüseyin Yayman’ın “Türkiye’de Devlet Reformu ve Başkanlık Sistemi” isimli kitabı, gerek devlet reformu konusunda gerekse başkanlık tartışmalarıyla ilgili ufuk açıcı analiz ve iç görülere sahip.


Parlamentarizm ve başkanlık tartışmaları

Tanzimat dönemine dek uzanan Türk modernleşme tarihinin en gözde ve sürekli gündemde olan konusudur idari ve siyasi reformlar. Hemen her 10 yıllık dönemde bir krize giren bir idari ve siyasi sistem, beraberinde istikrarsızlık korkuları kadar bu korkulardan uzak kalmayı umut etmemizi sağlayacak reform beklentilerini de körükler.

Osmanlı döneminde ıslahat, Cumhuriyet döneminde idari reform ve 1980 sonrasında devlet reformu adıyla anılan idari reform tarihini iki ana döneme ayırarak ele alan Hüseyin Yayman, 1980 öncesindeki reform pratiklerini idari aygıtı Webergil anlamda yasal-ussal bir yapıya kavuşturmayı amaçlayan “idari reform” girişimleri, 1980 sonrasında küreselleşmenin etkisiyle sadece idari aygıtı değil devletin her kademesini dönüştürmeyi amaçlayan pratikleri ise “devlet reformu” girişimleri olarak niteliyor. Bu tarihe ilişkin Yayman’ın kitabında dikkatimizi çektiği en önemli nokta bütün bu reform süreçlerinin Türkiye’nin kendi iç dinamiklerinden çok uluslararası aktörlerin ve konjonktürel gelişmelerin hinterlandında yürütüldüğü, reformun bu süreçlerde “toplumsal bir talep” olarak ortaya çıkmadığıdır. Türkiye’deki mevcut düzenin 10 yılda bir darbenin olduğu, ülkenin kimileyin 70 cente muhtaç bir hale geldiği, IMF ile defalarca stand by anlaşması imzalamak zorunda kalındığı, neredeyse bir- bir buçuk yılda ortaya çıkan siyasi ve idari krizlerle, ekonomik ve toplumsal sorunlarla boğuşan bir düzen olduğu söylenebilir.

Sözün tükendiği yer

15 Temmuz’da yaşanan FETÖ’cü darbe girişiminin Türkiye’de 200 yılı aşmış modernleşme-yenileşme çabalarında sözün tükendiği yere işaret ettiğini belirten Yayman, bu çabaların maalesef temel toplumsal, idari ve sistemik soruna herhangi bir çözüm sunamadığını ifade ediyor.

Türkiye’nin mevcut halde “demokratikleşme-askeri darbe” sarmalından kurtulmasının mümkün olmadığını düşünürsek, yapısal bir reformun kaçınılmazlığına ikna olmamız zor olmayacaktır. Türkiye’de başkanlık sisteminin 45 yıldır tartışıldığını vurgulayan Yayman, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Turgut Özal ve Süleyman Demirel gibi sağ liderlerin parlamenter rejimi eleştirip başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini savunduklarını ifade ederek aslında çok önemli bir hatırlatmada da bulunuyor. Zaman zaman birbirleriyle de kıyasıya mücadele etmiş bu siyasi figürlerin üzerinde hemfikir oldukları tek konunun “başkanlık” olması yeterince dikkat çekiciyken farklı perspektiflere sahip bütün bu siyasi figürlerin parlamentarizm eleştirilerinin de ciddiyetle el alınması gerekiyor.

Sorunun kişilerden çok sistemden kaynaklandığına değinen Yayman’ın eseri gerek devlet reformu konusunda gerekse başkanlık tartışmalarıyla ilgili olarak ufuk açıcı analiz ve iç görülere sahip.

[email protected]

Türkiye’de Devlet Reformu ve Başkanlık Sistemi Hüseyin Yayman Doğan Kitap, 2016

Etnik temizlik ve Avrupa

Benjamin Lieberman, Korkunç Kader’de, Selanik başta olmak üzere Osmanlı, Rus, Avusturya- Macaristan ve Alman imparatorluklarına ait yüzlerce şehirde, söz konusu imparatorlukların parçalanıp bugün bildiğimiz modern devletlere dönüşmesiyle birlikte vuku bulmuş şiddetli dönüşümleri büyük bir ustalıkla ele alıyor. Korkunç Kader, on milyonlarca insanın ölümünü ve sürgününü içeren bu sürecin, bugüne kadar yapılmış en geniş kapsamlı tarihini gözler önüne seriyor. Bütün bu süreçlerde yalnızca monarkların ve diktatörlerin değil, demokratik bir şekilde seçilmiş siyasi liderlerin ve ilaveten, küçük bir yönlendirmeyle bile komşularını talan eden ve onları katleden sıradan insanların belirleyici rolünü de analiz ediyor.

Korkunç Kader, Benjamin Lieberman, çev. Damla Tanla Kurt, Heretik, 2016

İran kültürünün kaynakları

Zerdüşt ve öğretisi ile onun kutsal kitabı Avesta; Fars mitolojisi, kutsalları, imgeleri ve törenleri; eski İran’da dinler ve dinsel inanışlar; İran dilleri ve Farsçanın gramerinin tarihi seyri; öğüt edebiyatı; hapis şiirleri; Fars edebiyatında tasavvuf konulu kahramanlık anlatıları; İslâm sonrası dönemde Fars dili ve edebiyatının önde gelen klasik çağ şairleri, yazarları ve edebî ürünleri...  Araştırmalarıyla ulusal ve uluslararası tanınırlığa sahip Prof. Dr. Nimet Yıldırım, bu eserinde İran Kültürü’nün sözlü ve yazılı kaynakları üzerine değerlendirmelerini bir arada sunuyor. Yıldırım, analizlerini sadece klasik tarihsel figürlerle sınırlandırmıyor, aynı zamanda modern çağın ünlü söz ustalarına ve yeni Fars şiirinin kurucularına kadar genişletiyor.

İran Kültürü, Nimet Yıldırım, Pinhan, 2016