Peru'nun yükselen sesi

Nilay Ökten Kemaloğlu / Yazar
3.02.2023

Protestocuların hükümetle barışçıl yollarla iletişim kurması ve bir anlaşmaya varması artık imkansız bir durum gibi görünüyor. Siyasi protestoların ardından ekonomik kaygılar taşıyan ayaklanmaların yaşanma olasılığı hiç de az değil.


Peru'nun yükselen sesi

Peru'da siyasi bir kaos yaşanıyor ve bu durum geçici, basit, yüzeysel olmaktan çok öte bir geçmişten kaynaklanıyor. Biraz derinden bakalım. Aralık ayının başından bu yana süren protestolar uzun süreli bir birikmişliğin ürünü. Protestoların herhangi bir lider olmaksızın tabandan hareketlenmesi bu ayaklanmanın kısa süreli bir durum olmadığını açıkça gösteriyor. Siyasi haklarını savunmak adına pek çok sosyal örgütün de destek verdiği bu hareket, Kongre'nin eski başkan Pedro Castillo'yu görevden alması üzerine başladı. Pedro Castillo kendi kendine darbe girişimi olarak nitelendirilen bir acil durum hükümetinin kurulmasına ve dolayısıyla Kongre'nin feshine karar verdikten sonra 7 Aralık 2022'de görevden alındı. Hemen ardından destekçileri protestolara başladı ve yeni başkan Dina Boluarte'nin istifasını, Kongre'nin feshini, yeni bir meclisi ve genel seçimleri talepleri arasında ilan ettiler. Sağcı grupların ve Boluarte hükümetinin protestocuları terörist ilan etmesiyle güvenlik güçleri tarafından kullanılan şiddet riskini arttırdı. 14 Aralık tarihinde hareket özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, kişisel güvenlik ve özgürlük gibi hakların anayasal korumaları bir aylık süreyle kaldırıldı.

Endişe tırmanıyor

İnsan hakları sivil toplum kuruluşları tarafından onlarca sivilin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü Ayacucho ve Juliaca katliamları oldukça sert bir dille eleştirildi. Peru Silahlı Kuvvetleri'nin protestoları bastırmak için göreve katılması ise askerin sivilleri öldürmesinin cezasız kaldığı ülke geçmişi sebebiyle bir korku ortamı yarattı. Öyle ki vatandaş sivil askeri bir hükümetin endişesini taşımaya başladı. İnsan hakları sivil toplum kuruluşlarının güvenlik yetkililerinin şiddet eylemlerine tepkileri sonucu Boluarte hükümetinin bakanlarından istifalar geldi. Dahası Cumhurbaşkanı Dina Boluarte, Başbakan Alberto Otárola, İçişleri Bakanı Víctor Rojas ve Savunma Bakanı Jorge Chávez'e soykırım, ağırlaştırılmış cinayet, ciddi yaralama suçlarından soruşturma başlatan Peru Başsavcısı Patricia Benavides her şiddet olayının yakından takip edildiğini ve üstünün örtülmeyeceğini duyurdu.

Fujimorist sağcılar

Babası Alberto Fujimori'nin insan hakları ihlalleri ve iç savaş sırasında Grupo Colina ölüm mangası liderliğinden hapis cezasına çarptırılmasının ardından siyasi mirasçılığını üstlenen kızı Keiko Fujimori ise bu olayların örtülü merkezinde yer alıyor. Üç kez girdiği başkanlık yarışını 2021 Aralık ayında emekli öğretmen olan ve siyasi geçmişi olmayan 53 yaşındaki Pedro Castillo'ya karşı kaybeden Fujimori, Kongre'nin Başkan'a yönelik sert muhalefetine liderlik etti. Her türlü desteği sağlayan aşığı sağ gruplar ve evanjelik Hıristiyanların da içinde olduğu büyük iş dünyası Castillo hükümetini iş yapamaz hale getirdi. 2021 Aralık seçimlerinde Aralık 2022 tarihine dek üç kez Pedro Castillo'nun başkanlık görevinden alınmasına yönelik girişim oldu ve Kongre, önergeleri ve cezai soruşturmaları ard arda gündeme aldı.

Bu saldırganlığın yaslandığı en güvenilir liman Kongre'nin sağcı partilerin hakimiyetinde olmasıydı. Kongre, impeachment olarak bilinen görevden alma yetkisini elinde bulundurması sebebiyle yürütmeden daha kuvvetli bir organ olarak siyasi hamlelerine devam etti. "Ahlaki yetersizlik" gibi oldukça soyut ve belirsiz nedenlerle Cumhurbaşkanı'nın görevden alınmasına imkan tanıyan bu prensip yasama organının, siyasilerin çıkarları doğrultusunda, siyasi istikrarın sağlanmasını engelleme ve siyasi mekanizmaları tıkama aracı haline geldi. Castillo'nun ahlaki yetersizlik gensoru önergesinin sunulacağı gün Kongre'yi feshetme girişimi ve kendi kendine darbe kararı ile siyasi karmaşa toplumsal karmaşa haline geldi. Castillo'nun kararını tanımayan ve hızlıca görevden alınmasını sağlayan Kongre'ye karşı halk isyan etti. Castillo 18 ay tutuklu yargılanacaktı. Protestolar Castillo' un büyüdüğü Chota dahil olmak üzere, başkent Lima, Ayacucho, Arequipa, Cusco, Ica ve daha pek çok şehirde gösterilerle başladı. Göstericiler ve polis arasında yaşanan çatışmalar sonucu 15 ve 18 yaşlarında iki vatandaşın helikopterden açılan ateş sonucu ölmesi sonrasında olaylar hızla büyüdü ve şiddet vakaları çok ciddi boyutlara ulaştı. Ayacucho ve Juliaca'da güvenlik güçleri sivile ateş açarak büyük bir katliam yaptı.

Erken seçim önerisi

Yeni başkan Boluarte'nin bakanlarından istifalar geldi. Eski Savunma Bakanı Alberto Otárola yeni başbakan olarak atandı, İçişleri Bakanı ve Savunma Bakanı değiştirildi ve istifaların ardından Fujimorist geçmişli yeni bakanlar atandı. Güvenlik güçlerinin yağma olaylarına karıştığı görüntülerin servis edilmesinin ardından memurların tutuklanmaları ve ortadan kaybolmaları had safhaya ulaştı. Peru Başsavcısı Patricia Benavides, Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı ve Savunma Bakanına yönelik soykırım, cinayet ve yaralama suçlarına bağlı soruşturma başlattı. Olaylar olduğu esnada hapishanede olan Castillo ise bu şiddetten Amerika Birleşik Devletleri'nin sorumlu olduğunu ve bunun üstünün örtülmesine en çok Peru basınının destek vereceğini belirtti. Kongre erken seçim önerisini katliamın ertesi günü reddetti.

Neler olacak?

Başkan Boluarte'nin protestocuların isteklerinin uygulanabilir olmadığı yönündeki açıklamalarının ardından sayılarının daha da arttığı görüldü. Protestoculara yönelik şiddet devam ederken, Başkan Boluarte Aralık 2023'te seçime gitmeyi kabul etti. Kongre ise erken seçimi başta reddetse de Nisan 2024'te önceki seçimlerin değerlendirilmesine yönelik izin verdiği teklif Şubat'ta onaylanacak gibi duruyor.

Protestocuların hükümetle barışçıl yollarla iletişim kurması ve bir anlaşmaya varması artık imkansız bir durum gibi görünüyor. Bu durumda olası senaryolar oldukça karmaşık. Ancak siyasi kaosun sonunun her zaman ekonomik kaos olduğu gerçeğinden hareketle ekstra bir yorum getirmek gerekirse; gelir dağılımında küçük bir kesimin zenginliği ve ülkenin geri kalanının yoksulluğu arasındaki uçurumun belirleyici olduğu Peru ekonomisi, toplumun hangi kesiminin bu zorluklardan daha fazla etkileneceğine de işaret ediyor. Siyasi protestoların ardından ekonomik kaygılar taşıyan ayaklanmaların yaşanma olasılığı hiç de az değil. Dina Boluarte, kendini her an siyasi zayiat olarak bulabilir. Ülkenin sağ grupları için şu anda yalnızca bir vitrin görevi gören başkan yeri doldurulamaz bir siyasi figür değil. Dolayısıyla çok büyük risk aldığı ve korku yönetimine sığınmasının en temel sebebinin kendisinin içinde bulunduğu korku olduğunu iddia edebilirim. Fujimori gibi bir siyasi figür için Dina Boluarte geçici bir tecrübe. Ülke siyasetinin aşırı sağ gruplarının medya üzerindeki büyük hakimiyeti ise muhalefet araçlarında büyük bir egemenlik sağladığı için sosyal medya üzerinden yapılan tüm yayınlar oldukça önem arz ediyor.