PKK Kerkük'e neden sızdırılıyor?

Faruk Önalan / Yazar
1.04.2022

Suriye'nin Deyrizor, Rakka, Cezire bölgelerindeki petrol, doğal gaz yatakları ABD eliyle PKK'ya teslim edildi, şimdi de Kerkük'teki zenginliklere PKK'yı ortak etmek istiyorlar. Rusya-Ukrayna krizi, İran'ın durumu "enerji savaşlarını" daha da kızıştırdı. Türkiye konum itibariyle en stratejik noktada duruyor. Önümüzdeki günler küresel açıdan daha da zorlu olacak, lakin Türkiye açısından kazançlı günler o kadar da uzakta değil.


PKK Kerkük'e neden sızdırılıyor?

3 Ocak 2020 tarihinde Bağdat'ta öldürülen İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin 2017 yılı Ekim ayına ait bir videosu sosyal medya platformlarında yayınlandı. Haşdi Şabi komutanlarıyla beraber Kerkük haritası üzerinden sohbet ediyorlardı. O toplantıda "Şiiler kazandı. İnanın bana; doğudan batıya dünyanın yer yerinde Sünniler, Hristiyanlar ve Yahudiler bu zaferin önünde duramadıysa bu, Allah'ın kararıdır" sözleri bizzat Süleymani'ye aitti.

Bağımsızlık referandumu

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 25 Eylül 2017'de "bağımsızlık referandumu" Irak merkezi hükümeti yanında Türkiye de çok sert tepki göstermişti. Bağdat yönetimi referandumdan sonra Kerkük'e operasyon kararı almasının akabinde KYB'ye bağlı Peşmergeler - Kasım Süleymani'nin de baskısıyla - karşılık vermeden geri çekildiler. Tabii bu durum Barzani liderliğindeki KDP'nin, KYB'yi ihanetle suçlamasına dolayısıyla iki kanat arasında -çatışma potansiyeli yüksek- büyük gerilime neden olmuştu. Süleymaniye'ye bağlı Dokan ilçesinde bir araya KDP ve KYB lider kadrosu uzlaşıya varmış, yükselen gerilim durdurulmuştu. O günlerde ortaya atılan -güçlü– iddialardan biri de Kasım Süleymani'nin, Dokan toplantısına katılmasıydı.

Kurşun atmadan teslim

Burada bir detaya dikkat çekmek isterim; 50 bin kişilik, tam donanımlı Irak güvenlik güçleri, 5 bin kişilik DEAŞ'a tek kurşun atmadan Musul'u teslim etmişti ama aynı güçler 24 saat dolmadan Kerkük'ü Peşmerge idaresinden geri almayı başardı.(!)

DEAŞ'ın etkisini yitirdiği bölgelere, sözde "Suriye Demokratik Güçleri (SDG)" kılıfı giydirilen PKK'nın yerleştirilmesi bir ABD projesi olduğu aşikar. Zaten bunu Amerikan komutanlar da açıkça dile getirmekten çekinmiyor. Kerkük de benzer senaryo uygulanmaya konulmak isteniyor. Zira DEAŞ sonrası PKK'nın Kerkük'te etkinliği giderek hissedilmeye başlandı. 2017 sonbaharındaki "bağımsızlık referandumu" öncesinde dönemin valisi Necmeddin Kerim'in izniyle 200 kadar PKK'lı teröristin Kerkük'e getirilerek Keyvan askeri üssüne yerleştirildiği bilgisi Türkmen lider Erşat Salihi tarafından verilmişti. 2017 yılı öncesinde de PKK'nın bölgede varlığı söz konusu. Ancak belirgin artış bu dönemden sonra olmaya başladı. Salihi bu sevkiyatın ABD'nin bilgisi dahilinde gerçekleştirildiğini belirtiyor -ki haklı. Çok fazla süre geçmeden terör örgütü PKK'dan bu iddiayı teyit edecek mahiyette bir açıklama geldi. PKK'nın sözde askeri kanadı HPG'nin, Kerkük'te 'halkı korumak için savunma hattı oluşturmaya başladığı' bildirildi. Irak Türkmen Cephesi yetkilileri, TSK'nın Kuzey Irak'a yönelik operasyonundan kaçan PKK'lı teröristlerin bir plan doğrultusunda, esnaf ya da yatırımcı kılığında Kerkük'e sızdığını belirtiyor.

Uyuşturucu gelirleri

Burada ince bir detayı vurgulamak isterim: PKK'lı teröristleri Kerkük'e getiren vali Necmettin Kerim (2020 yılında öldü) ABD vatandaşıdır, 2009 yılına kadar orada yaşamıştır. Ayrıca PKK sözde lider kadrosundan Cemil Bayık, Sabri Ok ve Bese Hozat ile yakınlığı vardır. PKK, Kerkük üzerinden yapılan uyuşturucu ticaretinden de yüklü miktarda gelir elde ediyor. Geçtiğimiz yıllarda milyonlarca adet uyuşturucu hap ele geçirildi.

DEAŞ ile mücadele kapsamında Irak ordusuna eklemlenmiş, İran destekli Haşdi Şabi yapılanmasının PKK ile olan yakınlığı biliniyor. Kaldı ki 80. Tugay içinde PKK'nın Sincar yapılanması YBŞ de var. 2020 yılı sonbaharında Bağdat ile Erbil bu doğrultuda Birleşmiş Milletler gözetiminde bir anlaşmaya vardı. Anlaşmaya göre Federal polis, Ulusal Güvenlik ve İstihbarat birimlerinden başka hiçbir silahlı oluşum, bölgedeki güvenlikten sorumlu olamayacak. Diğer tüm silahlı gruplar Sincar'dan dışarı çıkartılacak. PKK ve uzantılarının (YBŞ) bölgedeki varlıklarına son verilecek. Ancak gelinen noktada anlaşmanın şartlarına uyulmuş değil.

Uyulmadığı gibi Haşdi Şabi çatısı altında yer alan Kays Hazali'nin lideri olduğu - İran destekli - Asaib Ehli'l Hak örgütü PKK'ya yapılan operasyonlardan dolayı sık sık Türkiye'yi tehdit etmektedir. Yukarıda da bahsettiğim üzere benzer bir yapı Kerkük'te oluşturulmak isteniyor. Projenin gelişim hızına bağlı olarak, PKK'nın Kerkük yapılanması ile ilgili alfabede farklı seçenekler konusunda çalışmalar başlamıştır. Bu gelişmeler yaşanırken Kerkük'te eski bir Peşmerge istihbarat komutanı liderliğinde "Kürt Haşdi Şabi" yapılanması ortaya çıktı. Sincar'da konuşlanan Haşdi Şabi 80. Tugayı benzeri bir oluşumla PKK'yı Kerkük'de de "meşrulaştırmak" adına oluşturulan bir yapı olacağına dair kuvvetli şüpheler mevcut. KDP, bu yeni yapılanmaya, "Haşdi Şabi içinde bölgeyi koruduklarını iddia eden Kürtler, Kürdistan'ın en büyük hainleridir" açıklamasıyla oldukça sert tepki gösterdi.

Kerkük petrol rezervi açısından oldukça zengin bir bölge olarak ön plana çıkıyor. Irak Petrol Bakanlığı verilerine göre aylık petrol geliri 200 milyon doların üzerinde. Bu değerin önemli bir kısmı Türkiye'nin Ceyhan limanı üzerinden yapılan ihraç sayesinde elde ediliyor. PKK bu akışı önlemek için Kerkük-Yumurtalık boru hattına yönelik terör saldırılarında bulunuyor. Kerkük ayrıca, Süleymaniye yolu üzerindeki doğalgaz kaynağı Çemçemal'a yakın bir konumda bulunuyor. Bugünlerde Çemçemal ve Khor Mor doğal gaz sahalarından üretilen gazın Türkiye'ye ulaştırılması projesi gündemin ilk sıralarında. Terör örgütü yaklaşık altı yıl önce buralardan çıkarılan gazın Türkiye'ye ulaştırılmasına izin vermeyeceklerine dair açıklamalarda bulunmuştu. İran Devrim Muhafızları'nın Erbil'de "Mossad Üssü" perdesiyle vurduğu villanın, gaz boru hattını Türkiye'ye sınırına ulaştıracak şirketin sahibi Şeyh Baz Kerim al-Barzenji'ye ait olduğunun ortaya çıkması, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir durum. İran'ın Sincar'da destek verdiği PKK ile Kerkük'te aynı paydada buluşması şaşırtıcı bir durum olmaz. Bu doğrultuda hafta içi, Dubai'de düzenlenen 2022 Küresel Enerji Forumu'nda konuşan IKYB Başbakanı Mesrur Barzani'nin sözleri oldukça önemli:

"Yakın gelecekte Irak'ın geri kalanına, Türkiye'ye ve Avrupa'ya net gaz ihracatçısı olacağız ve enerji güvenliği ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olacağız. Bölgemizde hem petrol hem de gazın henüz kullanılmamış önemli rezervlerine sahibiz. Eğer Bağdat'taki ortaklarımız bizimle çalışmaya hazırlarsa, Avrupa'daki petrol açığının en azından bir kısmını telafi etme kapasitesine sahibiz."

Kerkük yapılanması

Kerkük, Mahmur ve Süleymaniye çizgisinin tam ortasında yer alıyor. PKK bu hatta oldukça yoğun şekilde eylemlerini yürütüyor. Özellikle Kerkük'te oldukça rahatlar. Şubat ayında PKK'nın terör örgütleri lisesinden çıkarılması ve örgüt elebaşı Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması için sözde Kerkük Diyalog Merkezi'nde bir kampanya başlatılmıştı. Tabii Türkiye bu hareketliliği eli kolu bağlı şekilde izlemekle yetinmiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri – Milli İstihbarat Teşkilatı koordinesiyle gerçekleştirilen Mahmur-Kerkük-Süleymaniye hattına dikkat çekici SİHA operasyonları düzenleniyor. Birkaç örnek verirsek, daha net anlatmış oluruz:

PKK'nın sözde Kerkük Alan Sorumlusu 'Delil Siirt' kod adlı Mehmet Hatip Arıtürk, Kandil'e gerçekleştirilen operasyon ile etkisiz hale getirildi.

PKK'nın kadın yapılanmalarından YJA'nın sözde komutanlarından Şilan Goyi kod adlı Taybet Bilen, Kerkük-Süleymaniye yolu üzerindeki Kara Ancir'de düzenlenen SİHA operasyonu ile etkisiz hale getirildi. Taybet Bilen, Mahmur kampına gidiyordu.

1978'de PKK'ya katılan Şükrü Serhad kod adlı Yasin Bulut, Süleymaniye yolunda etkisiz hale getirildi.

Kırmızı bülten ile aranan PKK'nın Irak'taki sözde öz savunma güçleri sorumlusu Ulaş Dersim kod adlı Ulaş Doğan Süleymaniye yolunda etkisiz hale getirildi.

Eski Irak İstihbarat Başkanı olan Mustafa Kazımi'nin Başbakan olmasıyla hem Türkiye hem de IKYB yönetimi ile ilişkiler eski dönemlere nazaran daha iyi seviyelere geldi. Kazımi'nin istihbaratın başında iken MİT Başkanı Hakan Fidan ile olan yakın çalışmalarını da bir kenara not edelim. Kerkük referandumu sonrası kapatılan KDP binalarının yeniden teslim edilmesi için bir komisyon kurulacağı açıklanmıştı. Lakin Başbakan Kazımi bir de uyarı yaptı: "KDP de Kerkük'te ofis açabilir ancak silahsız olmalı " Silahsız geri dönüş teklifi KDP tarafından pek kabul görmedi. Bunun yanında Kazımi'nin almış olduğu karar İran yanlısı Haşdi milislerinin pek hoşuna gitmedi. Karar protesto edilmiş, yollar kapatılmıştı. Bunun yanında, Kerkük'te KDP binasının yakınlarında iki ayrı patlama hadisesi de meydana geldi. Nihayetinde yapılan seçimlerde Kürtler altı (KYB, KDP, Yeni Nesil), Araplar dört ve Türkmenler de iki milletvekili çıkardı. Geçmişten bu yana Kerkük'teki demografi ile o kadar oynandı ki... Gelinen noktada herkes birbirini suçluyor. Bugün Kerkük tek taraflı bir yönetim idaresi altında yönetilecek bir şehir değildir. Türkmen, Kürt ve Arapların dahil olduğu ortak bir yönetim olmadan Kerkük'ün istikrara kavuşması olanak dışıdır.

Suriye'nin Deyrizor, Rakka, Cezire bölgesindeki petrol, doğal gaz yatakları ABD eliyle PKK'ya teslim edildi, şimdi de Kerkük'deki zenginliklere PKK'yı ortak etmek istiyorlar. Rusya-Ukrayna krizi, İran'ın durumu "enerji savaşlarını" daha da kızıştırdı. Türkiye konum itibariyle en stratejik noktada duruyor. Önümüzdeki günler küresel açıdan daha da zorlu olacak lakin Türkiye açısından kazançlı günler o kadar da uzakta değil.

[email protected]