PKK, Kuzey Irak'ta 500 köy boşalttı

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu / Gaziantep Üniversitesi
19.06.2020

Haftanin bölgesi PKK'nın baskısı yüzünden sivil halk tarafından boşaltılmış, yaklaşık 20 köyden oluşan bir alandır. Burada normalde Güli ve Sındi aşiretlerinin yarı yarıya köyleri varken, şimdi sadece PKK elemanları yaşamaktadır. Halk, defalarca köylerine dönmek istediyse de örgüt halkı aynı gece evlerinden silahla çıkarmıştır.


PKK, Kuzey Irak'ta 500 köy boşalttı

1917 yılından itibaren, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra, İslam Dünyası’nın adı İngiltere’ye göre mesafe esaslı olarak, Ortadoğu olarak adlandırılmış ve sınırları da İngiliz ve Fransızların çıkarları doğrultusunda, cetvellerle çizilmiştir. Şu anda Libya ve Suriye’de yaşanan süreç ise bunun ikinci aşamasıdır. Bu coğrafyanın il ve ilçelere kadar parçalanması, tarihten silinmesi -aktörler değişse de- aynı hedeftir.

Irak bize ne kadar ırak?

Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı petrol denizinin üzerinde bulunan Musul, Bağdat ve Basra vilayetlerinin İngiltere tarafından birleştirilmesiyle oluşturulan Irak, bir devlet olarak tek başına varlığını 30 yıl sonra sürdüremeyeceğini anladığından, Bağdat Paktı üzerinden Türkiye’yle birleşecek kadar yakınlaşmış ve bunun üzerine, Başbakan Nuri Said Paşa ve Kral Faysal’ın İstanbul’a gelecekleri bir sırada, İngiltere destekli askeri bir cunta tarafından, tüm ailesi dahil öldürülmüş ve Menderes’e de akıbeti gösterilmişti. Benzer durum Ortadoğu ülkelerinde defalarca tekrarlanmıştır.

Saddam’ın iktidara gelmesinden sonra yaşanan İran-Irak savaşı (1980), Irak’ın Kuveyt’i işgali (1990) ve Irak’ın ABD tarafından işgali (2003), Irak’ı günümüze kadar içinden çıkılmaz hale getiren başlıca kontrollü olaylardır.

PKK’nın büyüdüğü ve güçlendiği yer ve tarih de (1983) Irak’ın zayıflamasına denk getirilmiştir. Yani Irak, zayıfladıkça PKK, Kandil dâhil Irak içinde güçlendirilmiştir. PKK’nın Irak’ı üs olarak Türkiye’ye karşı kullanmasından sonra, Türkiye ile Irak arasında 1983 yılında imzalanan ‘Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması’ ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ne Irak topraklarında 10 kilometre içerde operasyon imkanı verilmiş ve 1984’te PKK’nın Güneydoğu’da kanlı eylemlerini başlatmasından üç ay önce 27 Mayıs 1984’te Birleşmiş Milletler sözleşmesinin 51. maddesindeki meşru müdafaa hakkını kullanarak Kuzey Irak’taki PKK terör örgütünün barındığı ve eğitildiği kamplara hava destekli kara kuvvetleri birlikleri ile operasyonlar düzenlenmiştir. O günden beri neredeyse her yıl operasyon yapılmıştır

Güli ve Sındi aşiretleri

Haftanin bölgesi PKK’nın baskısı yüzünden sivil halk tarafından boşaltılmış, yaklaşık 20 köyden oluşan bir alandır. Burada normalde Güli ve Sındi aşiretlerinin yarı yarıya köyleri varken, şimdi sadece PKK elemanları yaşamaktadır. Halk, defalarca köylerine dönmek istediyse de örgüt halkı aynı gece evlerinden silahla çıkarmıştır. Aynen Doğu ve Güneydoğu’da boşaltılmış köyler gibi, IKBY’nin kontrolündeki yerlerde ve Şengal (Ezidilerin yaşadığı Sincar Dağı) başta olma üzere bu şekilde en az 500 köy boşaltılmıştır.

Üzerinden 36 yıl geçti, bugün de “Pençe” operasyonları düzenleniyor. 2008 kış ayında bile kara harekatı yapılırken; 1995’te 35 bin askerle, 1992’de ise bugün olduğu gibi Amediye olarak da adlandırılan bölgedeki Metina, Hakurk, Zap kamplarına saldırılar düzenlenmiş ve Haftanin kampı ele geçirilmişti.

2004 yılından itibaren uygulamaya konulan BOP sonucu cehenneme çevrilen “Arap Baharı”nın ana duraklarından biri hiç şüphesiz Irak’tı. DEAŞ’ın ilk kez Şam’daki Sayednaya hapishanesinde eğitilip sahaya sürüldüğü (2003) yer de burasıydı. Kandil’in PKK’ya verilmesinden sonra, Suriye savaşıyla buna Şengal (Sincar) ve Fırat’ın Doğu’su da eklenecekti. Bunun için de 2011 yılında Celal Talabani’nin Süleymaniye’deki evinde, PKK’nın Suriye kolu, PYD sahaya sürülecekti. ABD artık hem Irak’a hem de Suriye’ye hem de Türkiye’ye istediği şekli verebilecekti. Şu an Haftanin’e yoğunlaşan SİHA’lara Kerkük’ün Feylek bölgesini de göstermek lazım. Çünkü PKK’nın ‘top 10’u burada veya Kandil’dedir.

Terör koridoru

Mezopotamya coğrafyası, 2 bin 300 yıl önce yazılan Aristo’nun istekleri doğrultusunda birbirine düşürülüyor ve hakem olarak da ABD ve Rusya görevlendiriliyordu. İran ve ABD’nin Irak’ta olduğu gibi Suriye üzerinde de ortak hareket etmesinden sonra 2015 yılında Rusya’nın da Suriye’de sahaya sürülmesi, Suriye ile en uzun sınıra sahip olan (900 km) Türkiye’de alarm zilleri çalmıştır. Irak’tan Akdeniz’e uzatılmaya çalışılan PKK kontrolündeki terör koridorunun, Cerablus, Afrin ve Tel Abyad üzerinden kırılmasıyla Türkiye, Suriye’deki BOP’a kısmen de olsa engel oldu ve ben buradayım dedi.

Irak’ta PKK’ya her türlü desteği veren İran, aynı taktiği Suriye’de de sürdürüyor. Örneğin, İran’ın Irak’taki paralel resmi ordusu olan Heşti Şeabi (Halk Birlikleri), Şengal’da PKK’nın yan kolu olan YBŞ’ye cephane ve maaş vermektedir. Kandil’de sıkışan PKK, ya İran ya da Heşti Şeabi’ye sığınır. Şu ana bile bakılsa Heşti Şeabi’nin resmi internet sitesinde, PKK’nın Şengal kolu olan (Sincar) YBJ’ye, 500 kişiye maaş verdiklerini açıklanıyor.

Devlet otoritesi yok

Irak’ta Saddam’dan sonra devlet otoritesi yoktur. Adil Abdulmehdi’den ancak bir yıl sonra hükümetsiz ve protestolarla geçirdikten sonra, ağırlıklı olarak ABD’ye dayanan istihbarat kökenli Şii başbakan Mustafa Kazımi aynı zamanda bir denge adamı olarak İran’a da dayanmaktadır.

ABD aynı zamanda, Kazımi ve Erbil arasında da ittifak kurmaya çalışıyor. Çünkü ABD’nin Irak’ta varlığını güçlendiren, Obama/Maliki Anlaşması (2008) DEAŞ bahanesine rağmen üç ay sonra bitecek ve yenisi yapılmaya çalışılıyor. Dolayısıyla bunun uzatılması için Irak’ta yeni terör olayları beklenmelidir. Aynı zamanda eski başbakan Ibadi ile de bacanak olan Kazımi’yle diplomatik ve ekonomik ittifaklara girilmelidir. Aksi takdirde hem İran’a hem de ABD’ye daha fazla bağlanacak bir Irak, yeni PKK’lar demek olacaktır. Bunun olmaması halinde ekonomik ve siyasi krizlerden dolayı başbakan Mustafa Kazımi’nin iktidarı önümüzdeki bir iki ay içinde bitebilir. Türkiye, Irak’ta daha aktif bir politika takip etmelidir.

Suriye modeli

Türkiye şu anda, Libya, Suriye, Irak ve ülke içinde dört cephede birden savaşmaktadır. 15 Temmuz darbesi girişiminin asıl hedefi Türkiye’yi Irak ve Suriye’den daha beter yapmaktı. Ancak ferasetli halkımız ve cesur liderimiz bu oyunu bozmuştur. Milli ruh ve silahlarla yürütülen bu savaşı 15 Temmuz karşı darbesi gibi kazanıyoruz inşallah.

PKK, İran ve ABD şeytan ittifakına karşı yerel dengeler de kullanılmalıdır. Nakşibendi ordusu ve Türkiye yanlısı olarak bilinen tüm yerel güçler, aktif istihbarat ve diplomasi kullanılarak Irak’ta, Suriye benzeri politika uygulanmalıdır.

Çünkü Suriye’de Suriye Milli Ordusu ve Libya’da Milli ordular olmazsa Türkiye’nin tek başına başarılı olması mümkün değildir. Bu durum burada da geçerlidir. Bu nedenle Irak’a da Suriye modeli uygulanarak, sınırdaki kamplardan çekilmeden burada tampon bölgeler oluşturulabilir.

[email protected]