PKK’ya ‘ana yüreği’ isyanı

Dr. Murtaza Yetiş/Adıyaman Milletvekili
8.06.2014

Unutulmamalı ki çözüm süreci annelerin elinden başlamıştır ve yine onların cesaretli ve kararlı duruşu ile gelişecektir. Kürt siyaseti bu şekilde kendisine demokratik, insan hakları çerçevesinde yeni bir hak mücadelesi yolu açabilir.


PKK’ya ‘ana yüreği’ isyanı

“Şimdi köyün mezarlığında doğum ve ölüm tarihleri arasında 15 yıl olan çocukların mezarları var. Mezarları olmayanlar ‘belki hayattadır’ diye düşünenler yanılıyorlar. Dağa kaptırdıkları çocuklarının cesedini tespit etmek için morglara sürüklenen anne babalar bir süre sonra yaşadıkları akıl almaz vahşete dayanamayıp, içlerindeki ümidi korumak niyetiyle çocuklarının cesedini almaktan imtina ettiler...” (Dağın Ardına Bakmak, Bejan Matur)

Yunan kent devletlerinde başlayan çocukların askeri eğitimden geçirilme süreçleri, 12 yaşında olan çocukların Haçlı Seferlerine katılımı ile devam etmiştir. Günümüzde hala çocuklar çeşitli şekillerde yetişkinlerin hırslı dünyasına malzeme olmaya devam etmektedir. Çocukların bu alanda istismarı üç şekilde gerçekleştirilmektedir. İlki çocukların silahlı kuvvetler veya gruplar tarafından casus, haberci, gözcü ve cinsel köle gibi çatışmalarla dolaylı şekillerde kullanımını içermektedir. İkinci kullanım çocukların propaganda amaçlı ve insan kalkanı olarak kullanılmasıdır. Üçüncü kullanım şekli ise çocukların doğrudan saldırılarda ve sıcak çatışmalarda kullanılmasıdır (Coalition to Stop the Use of Child Soldiers, 2004). Çocukların intihar bombacısından molotof kokteyli atanına kadar bombalama amacıyla kullanılması günümüzde artık neredeyse her anarşist eylem içinde gördüğümüz sıradan bir vakaya dönüşmüştür.

Lübnan’da Güney Lübnan ordusu, Sri Lanka’da Tamil Kaplanları, Kolombiya’da muhtelif gerilla grupları, Uganda’da Lord’s Resistance Army, Angola ve Sierra Leone’de savaşan taraflar çocukları kaçırmış ve asker olarak kullanmıştır. (Coalition to Stop the Use of Child Soldiers, 2008) Çocuk savaşçılar konusunda Liberya Devlet Başkanı Taylor, Sierra Leone iç savaşında çocukları kullandığı için uluslararası mahkeme tarafından suçlu bulunarak ceza almıştır.

Çocuklar ön safta

Türkiye’de 1978 yılında kurulan ve militarize bir yapı ile devlete karşı eylem yapan PKK, dünyadaki benzer örgütlerin benzer yapılanması nedeniyle çocukları örgütsel eylemlerinde kullanmaktan çekinmemiştir. 20 Haziran 1987’de Mardin’in Ömerli ilçesi Pınarcık köyü baskınında 16 çocuğun katledilmesinden sonra “Öldürelim, otorite olalım” açıklamasını yapmış olan bir örgüt liderinin yönettiği bir örgütün çocuklara bakış açısının ne olduğunu anlamak zor değildir. Yine “Kentlere ineceğiz, kent çatışmaları başlayacaktır. Neye mal olursa olsun bir otobüse binmek zor değildir, bir uçağa binmek zor değildir. Kendine bomba sarıp gidecek binlerce insanımız var” (Alparslan Tekin, Son İsyan, s. 139),  “Ne kadar eylem, o kadar propaganda, ajitasyon; ne kadar eylem o kadar otorite” diyen bir örgüt liderinin dünyadaki benzer terör örgütlerinden bir farkının olmadığı, örgütün amaçları doğrultusunda her türlü yönteme başvurabileceğinin bir kanıtıdır.

PKK’nın çocukları istismarı ve kullanımının en yoğun olduğu yıl olan 1993’te PKK saflarına 12 bin 18 yaş altı çocuk katılmıştır. Bu katılma süreçleri çoğu zaman ailelerden çocukların zorla alınması şeklinde olmuştur.

Bunların bir kısmı dağda silah altına alınırken, bir kısmı milis kuvvetler olarak kullanıldı. Milis kuvvetler, iaşe toplama veya köylerde örgüte yardım, uyuşturucu ve kaçakçılık gibi işlerde kullanılıyordu. Öcalan’ın yakalanmasından sonra (1999) PKK’ya katılım durma noktasına geldi; yine de o yıl örgüte 50 çocuk katıldı.  Bu, örgütün en az çocuk devşirdiği yıldı. 2000’li yıllarda ise dağa götürülen çocuk sayındaki rekor 2011 yılına ait. 2011’de 750 çocuk dağa çıkarılıp militanlaştırıldı. 2001’den itibaren PKK adına şehirlerde eylem yapan çocuk sayısı ise 8 bin. (Söylemez, 2012)

Mayıs 2012’de ABD Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Raporu’na da yansıyan PKK’nın çocuk militanları meselesinde BDP/HDP tabanı da bugüne kadar sessiz kalmayı tercih etmiştir. Halbuki aynı taban çocuklara karşı en basit bir istismarı meydanlarda slogan haline getirmekten çekinmemektedir.  Başbakan Erdoğan’ın son grup konuşmasında dağa kaçırılan çocuklar için yaptığı çağrıdan sonra, PKK’nın silahlı kanadı HPG’den gelen cevap çözüm süreci için samimiyet derecesini de ortaya koymuştur. Çözüm sürecinin silahlı eylemlerin terkedilerek demokratik sınırlar içinde, barışçıl çabalarla Kürt sorununa çözümün geliştirilmesi meselesi olduğu düşünüldüğünde; HPG’nin hala küçük yaşlardaki çocuklardan militan devşirmeye çalışması ikinci bir planın varlığını ortaya koymaktadır.

Eve dönüş fırsatı

Taylor örneğinde olduğu gibi uluslararası arenada sorun yaşamak istemeyen PKK üst yöneticileri, uluslararası sözleşmelere riayet ettiklerini ifade etseler de, son olaylar artık bu tür olayların üstünün kapatılamayacağını gösteriyor. Uluslararası mahkemeler önünde bu konuda sert cezalara çarptırılmaları işten bile değil.

UNICEF 2010’da çocuk askerler kullanan PKK’yı kınamıştı. PKK’nın silahlı kanadı HPG, üç yıllık müzakerelerin ardından 5 Ekim’de Cenevre Çağrısı’nın Çocukların Silahlı Çatışmaların Etkisinden Korunmasına Dair Taahhüt Senedi’ne imza koymuş olsa da, bu konuda taahhütlere uymadığı açıkça görülüyor. 23 Nisan 2014 tarihinde Lice’de bir grup lise öğrencisi, Devrimci Yurtsever Lise Gençliği adlı bir gençlik örgütlenmesi ile bahar şenliklerine katılmak üzere Birkleyn Mağarası bölgesinden geri dönmemeleri üzerine ailelerin çağrısı ve kamuoyunda bu konuda Başbakan Erdoğan’ında çağrısı ile gündeme oturan PKK’nın çocuk kaçırma meselesi, yeni bir boyut kazanacağa benziyor.  

Sorunu anneler çözecek

Kurulduğu dönemden bu yana çocukları açıkça emelleri için kullanmaktan çekinmeyen PKK’ya hiç beklemediği bir yerden, Diyarbakır’dan bir tepki çığlığı yükseldi. Çocuklarının geleceğini ipotek altına alma hakkını kendinde gören bu örgüte karşı annelerin cesaretli bu çıkışını selamlamamak, destek olmamak mümkün değil. Yıllarca, PKK saflarına katılan ailelerin çocukları ile ilgili, okunması bile insanın içini parçalayan hikayelere sebep olanların artık bu yolu terk ederek, insan onuruna yakışır hak mücadelesi içine girmeleri gerekir. Herkes bilmeli ki; bu şekildeki şiddet sarmallı geri yöntemler hiçbir tarafa bir kazanç sağlamayacaktır. Tek yol demokrasi tabanlı çözüm sürecinin devam ettirilmesidir. PKK/KCK yöneticileri için bir ilk olan sivil itirazlar, özellikle çözüm sürecinin bölge insanını rahatlatması nedeniyle büyüyerek devam edecektir. Kürt siyaseti çözüm süreci ile birlikte yeni bir evrilme sürecine kendisini hazırlamalı ve sivil unsurların devrede olduğu bir mücadele şekli için çaba göstermelidir. Kürt siyaseti bu şekilde kendisine demokratik, insan hakları çerçevesinde yeni bir hak mücadelesi yolu açabilir. Bu ancak çözüm sürecinin uzun yıllara yayılarak, yeni reflekslerin geliştirilmesine fırsat verilmesi ile mümkün olacaktır.

Unutulmamalı ki; çözüm süreci annelerin elinden başlamış ve yine onların cesaretli ve kararlı duruşu ile gelişecektir. Bu kan deryasını kurutacak anneleri selamlıyor, ellerinden öpüyorum.

[email protected]