Polonezköylü ilginç paşanın anıları

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
28.05.2016

Üç defa din değiştirmiş, üç defa evlenmiş ve üç büyük savaşa katılmış Polonyalı subay, Fransız gazeteci, ajan, Türk paşası ve Ukraynalı yazar Czajkowski anılarında, Osmanlı ile Batı arasındaki ilişkileri irdeliyor.


Polonezköylü ilginç paşanın anıları

19.yüzyıl birçok açıdan 1789 Fransız Devrimi’nin ortaya çıkardığı sorunların anlaşılma, hazmedilme, yorumlanma ve çözümlenmesi anlamına gelir Avrupa tarihi bakımından. Liberal ve milliyetçi hareketler zuhur eder Avrupa’nın dört bir tarafında. Özellikle Napolyon’un giriştiği savaşlarla da Avrupa kasıp kavrulur. 1830-31’de Prusya, Rusya ve Avusturya tarafından işgal edilip paylaşılan Polonya milliyetçilerinin son büyük isyanı da bastırılır ve Polonya milliyetçileri Avrupa’nın dört bir tarafına dağılır. Bir bölük Polonya milliyetçisi için Osmanlı ikinci vatan konumuna geçer. Bu Polonya milliyetçilerinin bir kısmı Osmanlı ordusunda da görev alır ve hatta paşalık düzeyine kadar yükselmeyi de başarır. Osmanlı ordusunda önemli görevler üstlenen, Müslüman olarak Mehmet Sadık ismini alan Michal Czajkowski de onlardan biridir.

1831’deki Polonya ayaklanmasında Leh süvari alayında subay olarak görev yapan Czajkowski , ayaklanmanın bastırılışı üzerine Fransa’ya kaçmış, orada bir grup Polonya milliyetçisinin lideri olarak faaliyet gösteren Prens Adam Chartoryski ile yakınlaşmış ve onun elçisi olarak İtalya, Almanya ve Türkiye’de çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. 1841’de İstanbul’a gelen Czajkowski İstanbul’da Doğu Ajansı’nı kurarak Lehlerdeki ulus bilincini kuvvetlendirmek kadar, Osmanlı’nın yardımıyla Polonya’nın bağımsızlığına kavuşması yolunda çaba sarf etmişti.

Sonu kötü oldu

Katıldığı Osmanlı ordusunda feriklik rütbesine kadar yükselen Czajkowski  kurduğu Kozak alayıyla Kırım savaşına da iştirak etmiştir. Rus çarının çıkardığı af sonucu Osmanlı’dan ayrılan ve yeniden din değiştirip Hıristiyan olarak Ukrayna’nın bir kasabasına yerleşen Czajkowski burada çeşitli hikayeler, şiirler ev anıları yazmış ve 1886’da da kafasına tek kurşun sıkarak intihar etmişti. Gülnar Kara’nın özenle notlandırarak ilk kez Türkçe’ye çevirdiği anılar bu ilginç kişiliğin Osmanlı yıllarını bize anlatıyor.

Üç defa din değiştirmiş, üç defa evlenmiş ve üç büyük savaşa katılmış Polonyalı subay, Fransız gazeteci ve ajan, Türk paşası ve Ukraynalı yazar gibi çok farklı, birbiriyle uyuşturulması güç sıfatları üzerinde taşımış Czajkowski anılarında 19. yüzyıl Osmanlı devletini, burada yaşayan çeşitli milletleri, kültürel ve dini hayatı, askeri ve sosyal hayattaki yenileşme hareketlerini kendi çerçevesinden değerlendirerek Osmanlı ile Batı arasındaki ilişki ve sorunların da genel bir panoramasını çizmiş. Czajkowski ‘nin anıları bu bakımdan Kırım Savaşı’na kadarki süreçte Osmanlı tarihinin bir özeti sayılabilir. Osmanlı Devleti’nin ‘en uzun yüzyılı’nın milliyetçi bir Polonyalı’nın gözünden yorumudur bir bakıma kitap. Yeri gelmişken Czajkowski ‘nin Polonezköy’ün de kurucuları arasında yer aldığına işaret edelim.

[email protected]

Çaykovski Mehmet Sadık Paşa’nın Osmanlı Anıları Gülnar Kara Kömen, 2016

Anlamak ve yaşamak

Genellikle herhangi bir metni, durumu ya da insanı anlamak derken, onunla ilişkimizi daha derin bir bağlamda yeniden kurmak, onu kavramak, dolayısıyla yaşamak, bunu yaparken varlığımızın tüm imkanlarını devreye sokmak söz konusudur. Var olmak ise nefis sahibi mevcûdun vecd halinde, vicdânıyla vücut bulma, daha öz ifadeyle insanın hakikatine/kendisine erişme sürecini ifade eder. Fahri İbiş bu açıdan bakarak Kur’ân’ı, epistemolojik bir metin olmanın ötesinde ontolojik bir metin olarak da kavrıyor. Kur’ân’ın, okurundan sahih bilgi ve düşünceye dayalı zihinsel bir faaliyet gerçekleştirmesini istemekle birlikte, okurundan muhatap olmanın gereği olan bir okuma, anlama ve var olma sürecini talep ettiğini vurguluyor.

Anlamın Doğası, Fatih İbiş, İz, 2016

Platon ve felsefe sanatı

Aristoteles’ten günümüze dek ‘felsefe’, tümüyle zihinsel kurguda bir kavramsal yorum olarak anlaşılmaktan ve tanımlanmaktan kurtulamamıştır. “Platon Düşüncesinde Tekhnê” Platon düşüncesinde fiil esasında belirlenen philosophia’nın, sanatın kökeninde yer alan sözcük olan tekhnê esasında ve ustası sophos (bilge) ekseninde nasıl tanımlandığını ortaya koymak amacıyla, diyalogları şimdiye dek yapıldığı gibi yazarının oluşturduğu kendi iç yapısının kuruluş ilkesini hiçe saymak yerine, aksine temel alarak, muhatap düzeyleri bakımından tasnif eden ve mevcut diğer tasnif ölçütlerinden (zaman sırası, tarz ölçümü vs.) oldukça farklı bir okuma önerisi sunuyor.

Platon Düşüncesinde Tekhne, Oğuz Haşlakoğlu, Sentez, 2016