Postdemokrasi ne zaman?

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
26.03.2016

Colin Crouch: “Eğer bir gün, gelişmekte olan ülkelerde NGO’ların, sorunları, hükümetlerle değil de firmalarla konuşmaları gerektiğine karar verirsek, işte o zaman postdemokraside ‘yaşadığımızı’ anlayacağız!”


Postdemokrasi ne zaman?

Çağdaş dünyada demokratik yönetimlerin sıkıntıları nasıl ele alınabilir? Ekonomik krizler ile demokrasilerin sorunlarını birlikte düşünebilir miyiz? Gelişmiş, postendüstriyel ülkelerde ‘siyaset ötesi’ toplumlar oluştuğu varsayılırken, geri kalmış ülkelerde, özellikle Ortadoğu’da bir türlü sona ermeyen iç savaş ve siyasal çatışmalar bize neyi işaret ediyor?

20. yüzyılda İkinci Büyük Savaş’ın ardından dünyada yaygınlaşan kitle demokrasilerinin yaşadığı krizin sebeplerine dair bir analiz girişimi Colin Crouch’un kitabı. Crouch kitle demokrasilerinin hemen her zaman belli partileri seçen temel seçmen gruplarının olduğu ve en önemli sorunların bu demokrasi platformunda çözülebildiği bir atmosferde işlevli olduğunu belirterek günümüz şartlarında bu iki şartın da ortadan kalkmak üzere olduğunu ileri sürüyor. Öncelikle seçmenler açısından partiler arasında sahici farkları bulmak giderek zorlaşıyor ve ayrıca küreselleşme süreçleriyle birlikte ortaya çıkan sorunların çözümünde kitle demokrasilerinin temel platformu olarak görülebilecek milli platform önemini yitiriyor.

Vatandaş değil müşteri

Crouch’a göre kitle demokrasilerinin ortaya çıkmasını sağlayan sosyal zümreler, gelişmiş, post-endüstriyel ülkelerde temsil ettikleri anlamları yitirdi. Bu ülkelerdeki partiler, fark gözetmeksizin bütün potansiyel seçmenleri temsil etmeye çalışıyor. İdeolojik ve sınıfsal çıkarlarla ilgili farklılıklar böylelikle asgari bir seviyeye indirgenerek seçim propagandaları, partilerinin daha becerikli ve kişisel özellikleri diğerlerinden daha tercih edilesi parti kadrolarının rekabetine dönüşüyor. Böyle bir ortamda seçim kampanyalarının satış reklamlarına benzediği, siyasetçilerin seçmenleri, ‘vatandaş’ değil ‘müşteri’ gibi algıladığı da düşünülebilir. Özellikle ABD örneğini ön plana çıkaran Crouch’un tespit ettiği modele göre siyasetçiler toplumdan ayrışarak sadece birbirini kayıran bir zümreye dönüşüyor. Siyasetçilerle yakın ilişki kuranlar da onlar gibi halktan uzak yaşamayı sürdüren büyük firma temsilcileri. Siyasetçilerin bu firmalara bağılılığının da iki sebebi var: İlkin siyasi başarı için büyük firmaların ekonomik yatırımlarına ihtiyaç var, ikinci olarak partilere kaynağı bu firmalar aktarıyor.

Politize olmuş büyük firmaların ve STK’ların, politikanın görevini üstlenerek, milli/ulusal postdemokrasinin ve eksikliği hissedilen global demokrasinin sorunlarını çözebileceğine inanmayan Crouch bu politikaların demokratik olmadığının altını çiziyor. Ona göre “Eğer bir gün, gelişmekte olan ülkelerde NGO’ların, sorunları, hükümetlerle değil de firmalarla konuşmaları gerektiğine karar verirsek, işte o zaman postdemokraside ‘yaşadığımızı’ anlayacağız!”

[email protected]

Postdemokrasi Colin Crouch çev. Emre Zeybekoğlu Dost, 2016

Modern Çin’in tarihi

Çin yalnızca bir ülke değil, binlerce yıllık bir kültürün mirasçısı. Günümüzde ise dünya ekonomisi, siyaseti ve tarihi üzerinde yadsınamaz bir etkiye sahip. Michael Dillon, Modernleşen Çin’in Tarihi’nde maddi ve kültürel birikimiyle Çin’in kapsamlı bir anlatısını sunuyor. 19. yüzyıldan günümüze kronolojik bir sırayla geçirdiği dönüşümü aktarırken aynı zamanda kültürel tarih ve değişimi hızlandıran veya değişime direnişi destekleyen fikirleri de ele alıyor. Hanedanlarla, savaşlarla, isyanlarla, etnik-dinî çatışmalarla ve sosyalizmle resmedilmeyen bir modern Çin tarihi kabul edilemeyeceği için, tüm bu tarihsel kesitlere de özel bir ilgi gösteriyor.

Modernleşen Çin’in Tarihi, Michael Dillon, çev. Aydın Atılgan, Eylem Ümit Atılgan, İletişim, 2016

Boşluğun sosyolojisi

Özgür Taburoğlu, toplumsal, siyasal ya da kültürel alanlarda zaman zaman yaşanan boşluk ve onu doldurmaya dönük keyif biçimlerini ele alıyor kitabında. Taburoğlu’na göre bu alanlarda yaşanan boşlukları dolduran kişi, topluluk ya da kurumlar, belirli bir akıl, yapısal belirlenim, vicdani ya da etik sorumluluk veya sınıfsal bilinçten feyz almadığında, boşluklar, aşırılık görünümü alır, türlü adaletsizliklerin kaynağı olur. Taburoğlu kitabında Machiavelli, Hobbes, Durkheim, Weber, Gökalp, Schmitt, Lukács, Tanpınar, Lacan, Küçükömer, Foucault, İnalcık, Mardin, Kıray, Agamben, Butler, éiûek gibi toplumsal konulara yaklaşımları birbirinden farklı birçok düşünür ve yazarı bir arada okumaya girişiyor.

Boşluk, Aşırılık, Keyfilik, Özgür Taburoğlu, Doğu-Batı, 2016