Postmodern masala çok yönlü bakış

Murat Güzel
30.04.2016

Masallarının postmodern versiyonlarını irdeleyen Cristina Bacchilega, popüler kültür, feminizm, folklor, postmodernizm ve edebiyat alanlarını baştan başa kat eden, gerçekten önemli bir çalışmaya imza atıyor.


Postmodern masala çok yönlü bakış

Artık masal anlatmıyoruz. Ama fıkralarda, çizgi filmlerde, sinema, TV ve reklam filmlerinde, şarkılarda vb. popüler kültür unsurlarında masal klişeleriyle sürekli karşılaşıyoruz. Çocuklar için bol miktarda masal kitabı yayımlanıyor. Bir yandan da üniversitelerin halkbilim bölümlerinde masal formu incelenmeye devam ediyor. Asıl olarak ise edebiyatçılar masalları çok çarpıcı yollarla işlemeye, kendi özgün eserlerinde malzeme olarak kullanmaya devam ediyor.

Uzun yıllardır Hawai Üniversitesi’nde halkbilim ve edebiyat dersleri veren Cristina Bacchilega, kitabında, masalların postmodern edebiyatta özellikle toplumsal cinsiyet (gender) ve anlatı stratejileri yönlerinden nasıl işlendiğini inceliyor.

Klasik masalları yeniden yazan, yorumlayan edebi ve edebiyat dışı anlatıları irdeleyen Bacchilega, 20. yüzyılın son dönemlerinde ve medyada yetişkinler için yazılmış anlatılar üzerinden yürüttüğü tartışmasında bu masallardaki toplumsal cinsiyet üretimlerini özellikle anlatısallık ve öznellik açılarından ele alıyor. Postmodernizmin Batı kültürünün şekillendirdiği yapıların pek çoğunu ve disiplinlerle türler, özellikle edebiyat, popüler kültür ve folklor arasındaki hiyerarşik ayrımları etkilediğini belirten Bacchilega, postmodernizmle ilgili özneye dair yürütülen çalışmaların hümanizm karşıtı kavramlaştırmaları desteklediğini, kimlikleri ve farklılıkları sabitleyen unsurlarla uğraştığını da ifade ediyor.

Bacchilega’nın postmodern anlatılara ilişkin benimsediği tanım, postmodernin sadece üslup olarak anlaşılmasını reddeden bir bakış açısı içeriyor. Masalların geçirdiği postmodern dönüşümleri okurken, bu dönüşümlerin illa düzeltici ya da yıkıcı olmadığını gözlemleyen Bacchilega’ya göre onların hem mevcut normları pekiştiren hem de bu normları sorgulayan iki katlı ve çifte dönüşümler olduğunu ileri sürüyor.

Çifte dönüşüm

Kitabının ikinci bölümünde, yetişkinler için kaleme alınan postmodern metinlerin Pamuk Prenses’in anlatı çerçevesinin inşasını ve toplumsal cinsiyete dair özselleştirici ideolojiyle yaptığı işbirliğini ifşa etmek için başvurduğu stratejileri tahlil eden Bacchilega, 3. bölümde Kırmızı Başlıklı Kız masalına, postmodern bir proje olarak kendi üzerine düşünümün edim-odaklı ve tarihselleştirici boyutunu incelemek üzere başvuruyor. Kitabın dördüncü bölümünde Güzel ve Çirkin, beşinci bölümünde Mavi Sakal masallarının postmodern versiyonlarını irdeleyen Bacchilega böylelikle popüler kültür, feminizm, folklor, postmodernizm ve edebiyat alanlarını baştan başa kat eden gerçekten önemli bir çalışmaya imza atıyor.

Postmodern Masallar Cristina  Bacchilega çev. Fatma Büşra Helvacıoğlu Avangard, 2016

Günlük yaşam ve psikanaliz

Günlük Yaşamın Psikopatolojisi, psikanalin yaygınlık kazanmasında Freud’un diğer tüm kitaplarından daha fazla katkıda bulunmuş bir eser. Freud’un diğer eserleri bu kitap kadar sık basılmamış ve yaygın bir okur kitlesi tarafından okunmamıştır. Burada, ilgi çeken kısa örneklerle, herkesin genellikle bildiği olguların yalın ama inandırıcı açıklamaları yer almaktadır: Özel adların, sözcük kümelerinin, izlenimlerin ve amaçların ansızın unutulması; çocukluk anıları ve perde anılar; Freudcu sürçmeler diye anılan o küçük ama önemli dil ve kalem sürçmeleri, şansa inanma, boşinanlar ve diğerleri. Bu kitap esasen psikanaliz uygulamaları için esaslı bir başlangıç sayılabilir.

Günlük Yaşamın Psikopatolojisi, Sigmund Freud, çev. Şemsa Yeğin, İthaki, 2016

Modernlik ve yazıların savaşı

Fransız filozof Jacques Ranciere, Suskun Söz’de, yazının demokrasisinden, yazının anarşisine varıncaya kadar modern edebiyatın ve kurgunun anlamını sorguluyor. Edebiyatın modernlikle birlikte kazandığı itibarı, tartışmasının merkezine yerleştiren Ranciere, dünya üzerine yazılan yazı ile (bir su kanalı gibi: teknik, mühendislik); kağıda yazılan suskun söz ile geveze sözün yazısını (roman: edebiyat) karşılaştırıyor ve yazılar arasındaki bitmek bilmez savaşı ele alıyor. Voltaire’den Blanhot’ya edebiyatın alımlanma şekillerini kıyaslayan Ranciere, demokratik mürekkebin oluşturduğu monokrom yüzeyin nasıl sanatsal tutarlılığa sığınak olduğunu gösteriyor.

Suskun Söz, Jacques Ranciere,  Monokl, çev. Ayşe Deniz Temiz, 2016

[email protected]