Putin'in enerji merkezi fikri: Ankara önemsiyor ve hazırlanıyor

Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney /İstanbul Nişantaşı Üniversitesi
11.08.2023

Ankara'nın uzun bir süredir kendi enerji arz güvenliğini sağlamak üzere devreye soktuğu doğal gaz projeleri doğrudan bölgenin de enerji arz güvenliğine katkıda bulunmaktadır. Bu çerçevede Ankara'nın hevesini güçlendirecek, cesaretlendirecek her fikir, dillendirilen her olasılık değerlidir. Putin ve Rusya'nın, özellikle baskı altında, Batı'dan hızlı davranıp güzel olasılıkları Türkiye'nin önüne sermesi, serebilmesi bu gerçeği değiştirmiyor.


Putin'in enerji merkezi fikri: Ankara önemsiyor ve hazırlanıyor

Türkiye'nin enerji politikalarının özü, enerji arz bağımsızlığının sağlanmasıdır. Geçtiğimiz onlu yıllarda değişen jeopolitik koşular Ankara'nın enerji arz güvenliğini sağlamak için devreye soktuğu/sokacağı yeni inisiyatiflerin önünü açtı. Enerji alanında bu inisiyatifleri mümkün kılan yerli-milli teknolojilerin gelişmesiyle birlikte Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı azaltma yolunda büyük mesafe kaydettiği görüldü. Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Türkiye'nin enerji stratejisinin temel unsurlarını açıklıyordu. Buna göre: (i) ülkenin artan talep ve dışa bağımlılığının göz önüne alınması suretiyle, petrol ve doğal gazın tedarikinde güzergah ve kaynak çeşitlendirilmesine katkıda bulunulması, (ii) bölgesel ve küresel enerji güvenliğine katkıda bulunulması, (iii) enerjide bölgesel ticaret merkezi olunması, (iv) enerji zincirinin her aşamasında sürdürülebilir kalkınma bağlamında sosyal ve çevresel etkilerin dikkate alınması, (v) yerli ve yenilebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı arttırılarak nükleer enerjinin de ülkenin enerji sepetine dahil edilmesi izlenecek yolun temel yapı taşlarını oluşturuyordu.

Merkez olma arzusu

Bu yapı taşları arasında enerji merkezi olma isteği ve bu doğrultuda yapılacak yatırımlar hem diğer unsurları birbirine bağlayan bir mihenk taşı, hem de Türkiye'nin stratejik özerklik için çabaladığı düşünüldüğünde diğer unsurlar arasında en parlak olanı, kamuoyunun dikkatini en çok çekeni. Zaten bu unsurun sadece Dış İşleri Bakanlığının belgeleri ile sınırlı kalmadığı, ilgili başka bakanlıkların da politika yapım sürecine önemli bir amaç olarak dahil edildiği biliniyor. Örneğin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde de Türkiye'nin enerji merkezi olma yolundaki hedef ve stratejilerini içeren enerji strateji belgelerinin bulunduğu bilinmekte. Bu planlara baktığımızda enerji güvenliği, dışa bağımlılığın azaltılması ve enerji merkezi olma meseleleri aslında iç içe geçiyor ve dünden bugüne bir devamlılık arz ederek Türkiye'nin geliştirdiği güvenlik ve sürdürülebilirlik konulu stratejilerde yerini buluyor. Bu bağlamda 2010-2014 Enerji Stratejik Planı'nda, petrol ve doğal gaz alanlarında kaynak çeşitliliğini sağlamak ve ithalattan kaynaklanan riskleri azaltacak tedbirleri almak hususuna özel önem verildiği görülüyor. Söz konusu bu belgede, Türkiye'nin jeostratejik konumunun etkin olarak kullanılarak, enerji alanında bölgesel işbirliği süreçleri çerçevesinde ülkenin enerji koridoru ve terminali haline getirilmesi hususuna da dikkat çekiliyor. 2019-2023 Enerji Stratejik Planı'nda amaç ve hedefin daha açık zikredildiğini görüyoruz. Artık Türkiye için amaç enerji ve tabii kaynaklarda bölgesel ve küresel etkinliği arttırmak ve bu amacın hedefi de Türkiye'nin enerji ticaret merkezi olmasına yönelik çalışmalarına devam etmesi. Sözün özü, karşımızda enerji arz güvenliği ve buna bağlı ekonomik risklerin farkında olan, ama bu riskleri aşma stratejisini Türkiye'nin merkezi olduğu yeni bir karşılıklı bağımlılık ilişkileri inşa ederek çözme derdine düşmüş, iddialı bir Ankara var. Burada temel mesele küresel ve bölgesel jeopolitiğin Ankara'nın işini kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağıydı.

Jeopolitik ne diyor?

Bir süredir jeopolitik bir dönüşümün içerisindeyiz. İlginç bir biçimde bu dönüşüm enerji alanında hem pazar hem sektörel bazda dönüşüm ve dönüşüm beklentisi ile koşut gidiyor. Biliyorsunuz 24 Şubat 2022'de Rusya Ukrayna'ya yönelik saldırısını başlattığında, Kırım'ın ilhakı sonrasında değişen Avrupa-Rusya ilişkisini adeta geri döndürülmez bir noktaya sürükledi. Bu değişimin enerji ayağı özellikle radikal bir sapmayı ifade ediyordu. Kırım'ın ilhakına kadar doğal gaz satışı üzerinden Rusya ile bir tür karşılıklı bağımlılık/bağımlılık tesis eden Avrupa ülkeleri Rusya'nın Ukrayna'da savaşı başlatmasına tepki olarak Moskova'dan aldıkları gaz ithalatını kesmişti. Bu nedenle, Rusya'da enerji ihracat programını yeniden gözden geçirip hızla alternatif üretme arayışı içerisine girdi. Rusya Devlet Başkanı Putin bu çerçevede, bir yandan yeni gaz ithalatını alternatif güzergahlar aracılığıyla fiiliyata geçirmeye çalışırken, diğer taraftan geçtiğimiz yıl Türkiye'de bir ''gaz merkezi'' oluşturma fikrini ortaya attı.

Putin'in Türkiye'de gaz merkezi kurma önerisi tabii ki Avrupa enerji piyasalarında ciddi bir etki, hatta tepki yarattı. Bugüne kadar önerinin gerçekleşebilirliği üzerine Türkiye'de ve yurt dışında hararetli tartışmalar gerçekleşti, farklı fikirler öne sürüldü. Ancak gündem çok hareketli, Ukrayna Savaşının geleceği hala belirsiz. Bu yüzden konu, bir süredir uluslararası toplumun gündeminden de düşmüş görünüyordu. Fakat geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Putin, St. Petersburg'da düzenlenen Rusya-Afrika Zirvesi'nin ardından yaptığı basın toplantısında Türkiye'de bir doğal gaz merkezi kurulması fikrinin Moskova'nın gündeminde olduğunu belirtti. Putin'in Afrika liderlerine seslendiği toplantının bir ayağı da küresel istikrar vurgusu üzerine oturuyordu. Yani Türkiye'de gaz merkezi ile ilgili açıklama bu bağlamda şaşırtıcı değildi ve bu açıklama Putin'in Ağustos ayında Türkiye ziyareti ile ilgili beklentilerle birleşince ister istemez Türkiye-Rusya ilişkilerine ve Türkiye'nin enerji merkezi olma potansiyeline dikkatleri çekti.

Putin'den yeni açıklamalar

Konu ile ilgili yapılan haber ve yorumlarda en çok dikkat çeken hususun, Rusya Devlet Başkanı Putin'in ''Türkiye'deki doğal gaz merkezinin elektronik ticaret platformu şeklinde olabileceği'' şeklindeki ifadesiydi. Putin basına yaptığı açıklamada, Türkiye'de kurulacak olası gaz merkezinin depolama merkezi değil de neden elektronik ticaret merkezi olacağını, şu sözlerle dile getirdi; ''açıklığa kavuşturmak isterim ki, bu petrol ve petrol deposu değil, bu gaz. Bunu hem biz hem de Türk dostlarımız biliyor. Elektronik ticaret formu oluşturmaktan bahsediyoruz. Orada büyük miktarlarda gaz depolamayacağız. Böyle bir elektronik ticaret platformunu organize etmek için Türkiye uygun bir yer. Çünkü Türkiye, Avrupa için bir transit ülkesi haline geldi''. Ukrayna Savaşı ile birlikte, Rus doğal gazının dış piyasalara ihraç edilebilmesi için Türkiye'de bir gaz merkezi oluşturulmasına yönelik teklifin ortaya çıkmasından sonra Ankara'da konuyla ilgili etraflı bir yol haritası üzerinde çalışma yapıldığı biliniyor. Enerji ve tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da geçen hafta basına vermiş olduğu demeçte, ''Rusya, Türkiye'de gaz merkezi kurma fikrini koruyor. Türkiye'mizin doğal gaz fiyatlarının belirlendiği ticaretin yapıldığı merkez olmasını istiyoruz demişti''. Bu bağlamada, Türkiye halihazırda yedi uluslararası doğal gaz boru hattı ( Rusya-Türkiye doğal gaz hattı, Türk Akımı boru hattı, Mavi Akım, Trans Anadolu doğal gaz boru hattı (TANAP), Bitlis-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hattı, Doğu Anadolu doğal gaz ana iletim hattı- Türkiye-Yunanistan doğal gaz enterkoneksiyonu ki 2007'den beri faal) ile Karadeniz'de bulunan yeni gaz rezervleri, iki yüzer depolama ve gazlaştırma ünitesi (FSRU) olmak üzere dört LNG tesisi ve iki yer altı doğal gaz depolama tesisiyle güçlü bir enerji alt yapısı oluşturmakta. 1 Eylül 2018 tarihinde faaliyete geçen Türkiye'nin enerji piyasası işletmecisi, Enerji Piyasaları İşletme AŞ (EPİAŞ), bünyesinde kurulan ve bölgedeki tek doğal gaz borsası olan Organize Toptan Doğal Gaz Piyasasında gaz fiyatı serbest olarak oluşturulmaktadır. Kısaca Putin'in en son yaptığı açıklamalarda öne çıkan, ticaret merkezi fikri yani doğal gaz fiyatının Türkiye'de belirlenmesi fikri, Ankara'nın şu anda bu öneriyi değerlendirebilecek kapasitede olması bakımından oldukça önemli bir fırsattır. Halihazırda bölgede oldukça akışkan olan günümüz jeopolitik durumunun, ileride değişmesi halinde, Putin'in eski önerisine- yani Rus gazının Türkiye'de depolanıp buradan alternatif güzergahlarla Avrupa'ya sevkiyatının yapılmasına- geri dönmesi ihtimaline de Ankara hazırlık yapmış durumda. Nitekim Ankara Rus gazının Avrupa'ya naklinde kullanılan Karadeniz'deki Mavi Akım ve Türk Akımı vasıtasıyla 48 milyar metreküplük gazın tedarikinde transit ülke olarak önemli bir rol oynamakta.

Rusya Devlet Başkanı Putin'in bu konuşmasında dikkat çeken bir diğer hususta şuydu; şu veya bu nedenle Rusya-Avrupa gaz bağlantısının kesilmesi durumunda Avrupalı ülkelerin enerji güvenliğini sağlamak için düşünmeye başlayacağı günler gelecek. Rusya'nın Avrupa'ya karşı gaz silahının sınırları konusunda çok şey yazılabilir. Avrupalı devletlerin, Moskova ile bağımlılıkları azaltmak ve hatta bitirmek için art arda kararlar aldığı da malum. Ama sonuç Avrupa için bir bağımlılığı başka bir bağımlılıkla (LNG) telafi etmeye varıyor. Bu duruş şimdilik Rusya karşıtı siyasi atmosfer nedeni ile çok sorgulanmıyor ama ekonomik ve siyasi olarak ne kadar sürdürülebilir olduğu bir soru işareti. Bu nedenle Ankara'nın yatırımları, Putin'in önerisinden bağımsız ama bu önerideki kazanç olasılığını da dikkate alarak, bölgede dönüşen enerji jeopolitiği tablosunda sağlam bir yere oturuyor. Şunu unutmamak lazım; Ankara'nın uzun bir süredir kendi enerji arz güvenliğini sağlamak üzere devreye soktuğu doğal gaz projeleri doğrudan bölgenin de enerji arz güvenliğine katkıda bulunmaktadır. Bu çerçevede Ankara'nın hevesini güçlendirecek, cesaretlendirecek her fikir, dillendirilen her olasılık değerlidir. Putin ve Rusya'nın, özellikle baskı altında, Batı'dan hızlı davranıp güzel olasılıkları Türkiye'nin önüne sermesi, serebilmesi bu gerçeği değiştirmiyor.

Türkiye neden enerji bağımlılığını azaltmak için çabalıyor?

Karşılıklı bağımlılık ilginç bir mesele. Bağımlılık ilişkilerinden farklı olarak birlikte kazanmak ve birlikte kaybetmek seçeneklerini içeriyor. Sorun şu ki, Rusya-Almanya karşılıklı bağımlılığı – ki enerji ilişkileri düşünüldüğünde özel bir örnekti- yıllarca birlikte kazanma seçeneğine para yatırdıktan sonra hızla birlikte kaybetmeye doğru yöneldi. Bu Trump dönemimden beri açık ya da gizli gündemde olan korumacılık fikri ile birleştiğinde herkesin dışa bağımlılığı azaltıp, milli üretimi ve kaynak ile üründe yerlileşmeyi öncelediği bir döneme girdik. Temel sorun şu, ticari ve finansal küresel liberal ekonomiyi de önemsiyoruz, yıkılmasını istemiyoruz. Öyleyse denge nasıl sağlanacak. Türkiye, bu açıdan enerjide dışa bağımlılığı azaltma ama küresel, bölgesel ticaretten kopmadan yani karşılıklı bağımlılıkları al aşağı etmeden çeşitlendirmeyi amaçlayan bir model öneriyor.

Türkiye, enerji alanında maalesef dışa bağımlı bir ülke. Ekonomik büyüme hala Türkiye için çok önemli. Orta sınıf ve bu sınıfın tüketim alışkanlıkları çok geniş. Yani Türkiye hem büyük bir pazar, hem de yukarıda andığımız denge üzerinde düşünmek zorunda olan bir aktör. Ankara'nın enerji ithalatına her sene büyük meblağlarda ve döviz bazında ödeme yaptığı biliniyor. Örneğin, geçen sene Türkiye'nin enerji ithalat faturası 97 milyar dolar civarında gerçekleşti. Sırf bu basit matematik bile bütçe açığını azaltmak için enerji bağımlılığını azaltmak hedefini iktidarın önüne koyuyor. Son 21 yılda AK Parti iktidarları döneminde enerji alanında bu sebeple önemli reformlar yapıldı. Bu 21 yıl, aynı zamanda Türkiye'nin elektrik ile doğalgaz talebinin 3 misli arttığı yıllardır. Sonuçta, enerji reformları yapılırken artan enerji talebinin karşılanması ve büyümenin önüne bir engel çıkartılmaması siyasi otoriteyi sektörde önemli dönüşümleri, devrim niteliğinde dönüşümleri, yapmaya itmiştir.

Ankara, hazır ve donanımlı bir ortak

Bu bağlamda ilk dönem olarak anılan 2002-2016 yılları ya da 1. Dönüşüm yılları olarak bilinen dönemde, piyasa reformlarıyla enerji piyasasının yönü değiştirilerek piyasa dönüşüm sürecine odaklanılmıştır. Böylece, devletin rolü burada politika yapıcı ve düzenleme tarafına kaydırılırken-ve kamu finansmanı farklı alanlara yönlendirilirken-özel sektörün ve hem yabancı hem de yerli yatırımcının oyuncu olduğu bir ortam oluşturulmuştur. 2016 yılından sonraki 2. Dönüşüm sürecinde ise, Milli Maden Politikası Vizyon Belgesi ortaya çıkmıştır. Bu belge, belki de Cumhuriyet tarihinin en önemli ve bütüncül enerji politika vizyon belgesidir. Zira, bu belge ile Türkiye'de artık hem enerji arz güvenliğine öncelik verilirken aynı zamanda yerlileşmeye de ciddi bir yer verilmiştir. Hedef, Ankara'nın kendi enerjisini kendi ekipmanı ve dolayısıyla kendi teknolojisiyle gerçekleştirmesi, bunun için altyapı ve insan kaynağı havuzu oluşturmasıdır. Bu bağlamda küresel enerji dönüşümünün en önemli alanlarından olan yenilenebilir enerji alanında Ankara sadece, yenilebilir enerji kaynaklarını kaynak anlamında değil ekipman alanında da yerlileştirme hedefini devreye sokmuştur. Bugün Türkiye güneş panellerinde yüzde 77 yerliliğe, gaz tribünlerinde yüzde 60 yerliliğe ulaşmıştır. Benzer şekilde, Gabar ve Sakarya sahalarında bulunan petrol-doğal gaz keşifleri Ankara'nın kendi yerli imkânlarıyla ciddi keşifler yapabildiğini kanıtlamaktadır. Madencilik bünyesinde Ankara'nın yalnızca hammadde olarak değil borkarbür ile daha katma değerli ürün satabilme seviyesine ulaşması önemli bir başarı. Günümüzde yenilebilir enerji alanında, Türkiye'nin Dünyada 12., Avrupa'da ise 5.sıraya ulaşmasını da buraya not edelim. Türkiye'nin ikinci yüzyılı, milli enerji. 2.0 projeleri bağlamında Ankara 2053 yılında karbon nötr ekonomi çalışmalarına da hız vermiş böylece küresel iklim değişikliği ve Avrupa yeşil devrimi ile de uyumlu hareket etmekte.

Tüm bu hikâyeyi anlatma nedenimiz Türkiye'nin enerji merkezi olma düşüncesinin Rusya ile başlayıp, bitmediğini göstermek. Moskova da karşısında sadece haritada transit nokta olma önemine sahip bir muhatap olmadığını biliyor. Putin'in Almanya'nın kendisine biçtiği rolü, Türkiye'ye önermeye çalışması bu nedenle sadece Rusya-Almanya ilişkisi çuvalladı, Rusya-Türkiye ilişkisi verelim diye açıklanamaz. Rusya, Almanya'nın oynayabileceği rolü oynayacak ama siyasi olarak eli-kolu bağlı olmayan bir muhatap bulma derdiyle Ankara'ya bakıyor. Elbette ekonomik olarak daha az zor bir dönem aktörlerin işini kolaylaştırırdı ama enerji merkezi olma arzusu ekonomik kazanç beklentisi ile beraber geldiğinden küresel, bölgesel ve yerel kısa dönemli daralmalar Türkiye'yi durdurmayacaktır. Hele ki ticaret merkezi olarak yatırımcı cezbeleyecek gücü varken.

Yeni Soğuk Savaş'ın sunduğu fırsatlar

Türkiye-Rusya ilişkisinde kazanç yaratacak proje ve önerilerin görünürlük kazanmasında tabii ki sadece iki ülke ve liderlerinin özel ilişkisi etkili olmuyor. Ukrayna Savaşı ile büyük güçler arasındaki rekabetin hızlanmış olduğu bir dünyadayız. Naif olamayız, elbette Putin NATO'yu bölme stratejisini bir köşeye atmış değil. NATO zirveleri başarılı geçebilir ama konu müttefikler olunca ABD'nin kolaylıkla hata yapabildiği, Avrupalıların da kafasının hep karışık olduğu malum. O yüzden Rusya, Batı'nın hata yapmasını ya da inisiyatif alamadan Türkiye ile ilişkilerini Ankara-Batı ilişkilerinin verili statükosu üzerinden tanımlamaya çalışmalarını sabırla bekleyebilir. Türkiye-Batı ilişkileri iyi de kötü de olsa Kremlin Ankara'yı kaybetmeme stratejisi izleyecektir. Bu strateji üzerinden Almanya ve Batı'ya verilen mesaj, Kuzey Akım Baltık denizine gömülmüşken, Baltık denizi NATO denizi haline gelmişken, Putin için çok değerli.

Yakın gelecekte, enerji fiyatının belirlendiği bir merkez olma fikrinin gerçekleşmesi durumunda Türkiye'nin jeoekonomik ve jeo stratejik gücü oldukça artacaktır. Yeni Soğuk Savaş Türkiye'nin önünde enerji alanında birçok fırsatın açılmasında etkili oldu. Bugüne kadar geçen zaman zarfında, Ankara bu bağlamda önüne çıkan tüm bu fırsatları değerlendirmesini de gayet iyi bildi. Şimdi ayağına Rusya tarafından gaz ticaret merkezi olma topu atılırsa, bunu da gerçeğe çevirmeyi bilecektir. Bu sebeple Ankara Rusya'dan yapılan açıklamaları dikkatle izliyor, hazırlıklarını yapıyor ve bir şut gelirse gole çevirmeyi bekliyor.

[email protected]