Putların boynuna baltayı bu defa kim asacak?

Akif Çarkçı/ Yazar
22.12.2023

Allah'tan kurtulmakla özgürlüğe koştuğunu, hürriyete kavuştuğunu sanan insanlık ne yazık ki bugün kapitalist dünyanın yarattığı putlara sıkı sıkıya sarılarak derin bir uykuya dalmıştır. Koynunda uyuduğu putun boynuna balta asacak İbrahimler bu defa nereden çıkar dersiniz?


Putların boynuna baltayı bu defa kim asacak?

"Merhum Akif'in 150.doğum yılı münasebetiyle"

20 Aralık 1873 İstiklal şairimiz Mehmed Akif Ersoy'un doğduğu gündür. Merhum Akif'in doğumunun üzerinden tam bir buçuk asır geçmiş. Dile kolay 150 yıl. Bu yüz elli yıl içinde Türkiye ve Dünya ne büyük merhalelerden geçti, ne büyük hadiseler yaşadı.

Osmanlı-Rus Harbi, Birinci Meşrutiyet'in ilanı, İkinci Meşrutiyet'in ilanı, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyetin kurulması, 1917 Bolşevik Devrimi, İkinci Dünya Savaşı, işgalci İsrail Devleti'nin kuruluşu, NATO, BM gibi kuruluşların ortaya çıkışı, 1960 İhtilali ve T.C Başbakanının hunharca idam edilmesi, Avrupa Birliği'nin şekillenmeye başlaması, Arap-İsrail Savaşları, Petrol krizi, 1980 ihtilali, dünyada hızlı liberalleşme dalgaları, Sovyet Rusya'nın çöküşü, 28 Şubat Post modern darbesi, 11 Eylül, küresel pandemi, Gazze'nin İsrail tarafından aylarca bombalanması, savaşlar, gözyaşı ve kan...

O kadar büyük badireler atlattı ki yaşlı dünyamız. Ve dahi, cennet vatanımız, bu güzel ülkemiz neler gördü neler geçirdi. Saymaya değer o kadar çok hadise geçti ki başımızdan. Listeyi uzatmak mümkün. Çok şey değişti dünyada, baş döndürücü gelişmelerle, hızlıca bugünlere geldik. 21.yy'ın neredeyse ilk çeyreğini tamamlamak üzereyiz. 2025'e, çok değil iki yıl kaldı.

Hak ile batıl savaşı

Her şey değişti, insanlık, tarih ve çevre... Bir tek şey değişmedi: Hak ile batılın kadim savaşı, ezeli kavgası... Hz. Âdem'in çocukları Habil ve Kabil'den bu yana Hak ile batıl, iyilikle kötülük mücadele halinde. Bugün de Olimpos'un çocuklarıyla Hira'nın çocukları amansız bir kavga ve mücadele içindeler. Merhum Akif'in ifadesiyle "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" bütün insanlığın üzerine hunharca çullanıyor. Hira'nın çocukları Gazze'de "medeniyet denilen tek dişi kalmış canavara karşı kahramanca direniyor.

Akif yaşasaydı bugün ve Gazze'de olan bitenleri müşahede etseydi herhalde şu mısraların üzerine birkaç mısra daha ekler, sonunda kahrından ölürdü!

"Yâ Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?

Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!

Değişmeyen başka şeyler de var dünyada. Türlü türlü maskeler takmış insan figürleri! Yalancılar, riyâkarlar, dalkavuklar, benliğini özünü kaybetmiş kalabalıklar... Dünyanın kendi merkezinde döndüğünü sanan Avrupa'ya koşulsuz şartsız bağlılık yemini etmiş, adeta Batı'ya râm olmuş, bedeni bu topraklarda, ruhu ve aklı Roma'nın ve Londra'nın, taşları zulümle döşenmiş kaldırımlarında başı dönen yarı cahil aydınlar, karanlıkta kalmış, özüne dönüp, kendi ışığıyla nurlanamamış sözde münevverler. Dün vardılar, bugün de buradalar! Belki yarın da olacaklar!

Bu karanlıkta kalmış yarı aydınlar hakkında şöyle diyordu Merhum Akif:

"Sizde erbâb-ı tefekkürle avâmın arası

Pek açık. İşte budur bence vücûdun yarası."

Halkla ve Hakk'la irtibatı kesmiş, halkının inançlarına, değerlerine zalimce saldıran, fildişi kulelerinden millete parmak sallayan sahte aydınlar bugün de yok mu? Mehmed Akif merhum, Safahat'ında bugün de türüne sıkça rastladığımız karanlıkta kalmış aydınlara mısralarıyla adeta sağlam bir meydan dayağı atıyor:

Hele i'lânı zamanında şu mel'un harbin,

"Bize efkâr-ı umûmiyesi lâzım Garb'ın;

O da Allah'ı bırakmakla olur" herzesini,

Halka îman gibi telkîn ile, dînin sesini

Susturan aptalın idrâkine bol bol tükürün!..

Mehmed Akif, Allah'ı bırakmakla medeni olunacağı zehabına kapılan aydın tipolojisini mısralarında şöyle tasvir ediyor:

Hayâ, edeb gibi sözler rüsûm-u fâsidedir:

Vatanla âile, hattâ, kuyûd-i zâidedir."

Diyor da hepsine birden kuduzca saldırıyor...

"Ayıp değil mi?" demişsin... Aceb kim aldırıyor!

Namaz, oruç gibi şeylerle yok alış verişi;

Mukaddesât ile eğlenmek en birinci işi.

Duyarsanız "kara kuvvet" bilin ki: Îmandır.

"Kitab-ı köhne" de -hâşâ- Kitâb-ı Yezdan'dır.

Mesela bugün Gazze'de yaşananlar karşısında kafasını kuma gömen, bize ne Gazze'den, Filistin'den diyen, biz Türk'üz, orada yaşananlar bizi ilgilendirmez diyen ırkçı/kavmiyetçi aydınlara da bir çift sözü var merhum Akif'in:

Müslümanlık sizi gâyet sıkı, gâyet sağlam,

Bağlamak lâzım iken, anlamadım, anlayamam,

Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize

Fikr-i kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize

Birbirinden müteferrik bu kadar akvâmı,

Aynı milliyyetin altında tutan İslâm'ı,

Temelinden yıkacak zelzele kavmiyyettir.

Bunu bir lâhza unutmak ebedî haybettir.

Batıya, beynine ve kalbine zehirli hançer saplanmışçasına iman etmiş, batılı yaşam tarzına ağzından salyalar akıtarak bakan, Avrupa'yı dünyada medeniyetin yegâne kaynağı olarak gören şaşkın zümreye de bir intizarı var Akif'in:

Fransız'ın nesi var? Fuhşu bir de ilhâdı!

Kapıştı bunları yirminci asrın evladı

Ya Almanın nesi var? Zevki okşayan birası,

Unuttu ayranı ma'tuha döndü kahrolası!

Haksız mı merhum Akif? Pozitivizm ve materyalizmin pençesinde kıvranan, deizmin, ateizmin bataklıklarında ömür çürüten insanlık âlemi neden bu kadar biçare, hemen yanı başındaki insanlık dramı karşısında neden bu kadar bigâne?

Haz ve hız çağı

Sahi biz zaten, bütün dünyaya boca ettiği pop kültürle, haz ve hız çağının baş döndürücü ayartıcılığıyla kitleleri sarhoş eden Batı'nın her gönderdiği paketi sorumsuzca koynuna sokan, tamahkâr ve zelil insanlar dünyasında yaşamıyor muyuz?

Kendi elleriyle yaptığı putları acıkınca yiyen Mekkeli müşrikler gibi beyaz adamın cebimize, aklımıza koyduğu, gözümüzün içine soktuğu putçuklarla günümüzü gün ederken yanı başımızdaki acılara bigâne kalmıyor muyuz?

Bütün bu günahların bedelini bir gün ödemeyeceğimizi var sayacak kadar mülhid olsak bile vicdan denen müessesede neden bir top kumaşımız yoktur? Bütün sermayeyi tüketmek üzereysek neden hayattayız ve neden hala yaşamakta direniyoruz! Biz zaten ölmemiş miyiz!

Ölü ruhlar için de merhum Akif'in diyeceği birkaç söz var:

"İmandır o cevher ki İlâhî ne büyüktür...

İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür!"

Allah'tan kurtulmakla özgürlüğe koştuğunu, hürriyete kavuştuğunu sanan insanlık ne yazık ki bugün kapitalist dünyanın yarattığı putlara sıkı sıkıya sarılarak derin bir uykuya dalmıştır. Koynunda uyuduğu putun boynuna balta asacak İbrahimler bu defa nereden çıkar dersiniz?

Belki de Akif'in Safahat'ında karakterize ettiği Asım'ın Nesli'nden çıkar, kim bilir...

[email protected]