‘PYD'nin sakıncası yok' diyenler ve 14 Mayıs

Faruk Önalan / Yazar
22.04.2023

Ankara'nın ulusal güvenlik çerçevesinde almış olduğu -meşru- tedbirler karşısında zor durumda kalan KYB tarafı bir 14 Mayıs seçimlerine odaklanmış durumdadır. Çünkü Irak-Suriye tezkeresine HDP ile birlikte ret oyu veren CHP iktidarı ile rahat nefes alacaklarını düşünmektedirler.


‘PYD'nin sakıncası yok' diyenler ve 14 Mayıs

Türkiye sınırları boyunca Akdeniz'e kadar uzanan bir PKK/PYD terör devleti planı, Suriye iç savaşının başlamasıyla birlikte devreye sokulmuştur. Ankara ilk günden bu yana Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridorunun kurulmasına, de facto bir özerk yönetime kesinlikle müsaade edilmeyeceğine dair mesajlarını muhataplarına her fırsatta iletmiştir. Ki bu mesajlar bazen masada bazen de sahada verilmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Şanlıurfa'da, depremzedelerle iftar programında yaptığı konuşmasında kullandığı bazı cümleler son derece dikkat çekicidir. "Hemen yanı başımızda terör örgütleri yuvalanmışken, teröristler ellerini kollarını sallayarak gezerken kendimizi rahat hissedemeyiz. Suriye'nin veya Irak'ın kuzeyinde hava gücüyle, kara gücüyle, asimetrik silahlarla donatılmış bir terör oluşumu varken biz asla güvende olamayız. Bu ülkeleri güvenliğe, huzura, refaha hasret bırakanların gayesi Türkiye'yi de aynı cendereye sokmaktır. Biz işte buna izin vermedik, vermeyeceğiz. İnşallah önümüzdeki dönemde aynı doğrultudaki gayretlerimizi arttırarak sürdüreceğiz." Şüphesiz bu sözler, son yaşanan hadiseler doğrultusunda söylenmiştir.

Helikopter hadisesi

Yakın zamanda Kuzey Irak'a bağlı Duhok bölgesinde, PKK'nın sözde Kuzey Suriye yönetimine tahsis edilen iki helikopterin düşmesi de söz konusu gelişmelerden bağımsız değildir. Helikopterlerin nasıl, ne şekilde düştüğüne dair detaylı bir açıklama yapılmamış, olayda PKK/SDG bünyesindeki YAT'ın (Kurulumu, eğitim ve donatımları ABD Özel Kuvvetler tarafından sağlanmıştır) sözde komutanı Şervan Kobani kod adlı Abdo Mustafa Abdi dahil olmak üzere 9 örgüt üyesi ölmüştür. Gelinen noktada; KYB'nin Fransa'dan alıp tahsis ettiği helikopterlerle, ABD'nin kontrol ettiği hava sahasında PKK/SDG'nin faaliyetler yürüttüğü ortaya çıkmıştır. Bu arada koalisyon sözcüsü, SDG'ye helikopter desteği ve eğitimi verilmediğini dile getirse de geçmiş yıllarda aksini iddia eden görüntüler ortaya çıkmıştır. 22 kişiye kadar taşıma kapasitesi olan Sikorsky üretimi S-92 Superhawk ve Apachi helikopterlerin, gerekli eğitimler sonrasında örgüte teslim edildiğine dair çok güçlü iddialar mevcuttur. Öte yandan 22 Temmuz 2022 tarihinde de Kamışlı'ya düzenlenen SİHA operasyonunda ABD Özel Kuvvetlerinin yetiştirdiği PKK/SDG sözde Ortak Operasyon Odası Genel Komutanı ve Mazlum Abdi kod adlı Ferhat Abdi Şahin'in yardımcısı Jiyan Tolhildan kod adlı Selva Yusuf etkisiz hale getirilmişti. (Operasyonun ardından CENTCOM taziye mesajı yayınlamıştır.)

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yaklaştığı şu süreçte sınır ötesinde bir süredir başka bir boyutta hareketlilik yaşanmaktadır. Başkan Biden'ın göreve başladıktan hemen sonra Brett McGurk'ü, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü olarak ataması ile aşama aşama yeni gelişmelere şahit olunmaktadır. Kuzey Irak ile Kuzey Suriye arasında bir hat oluşturma projesinin başında McGurk bulunmaktadır. 2023 yılı başında bölgeye bir dizi ziyaretler gerçekleştiren McGurk, bu kapsamda KDP Başkanı Mesud Barzani, IKYB Başkanı Neçirvan Barzani, IKYB Başbakan Yardımcısı Kubad Talabani ve Süleymaniye'de gücü ele geçiren KYB lideri Bafel Talabani ile görüşmeler gerçekleştirmiştir.

Nevruz resepsiyonu

Düşen helikopterlerde ölen PKK/SDG'li teröristlerin cenazesine sözde YAT üniforması giyerek katılan Bafel Talabani uzun süredir Beyaz Saray yönetiminin direktifleri doğrultusunda hareket etmektedir. 2022 yılının son günlerinde, Talabani'nin Suriye'nin kuzeyine yaptığı ziyaret, resmin bütününe hâkim olabilme açısından önemlidir. Bu ziyarette PKK/SDG sözde Genel Komutanı Şahin Cilo/Mazlum Abdi kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile bir araya gelmiştir. İlerleyen saatlerde toplantıya ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon Güçleri Genel Komutanı General Matthew McFarlane de katılmıştır. Görüşme esnasında Mazlum Abdi'nin talep ve isteklerini hem Genaral McFarlane hem de KYB lideri Talabani'nin bizzat not almaları dikkat çekicidir. Bu toplantının ardından Talabani ve Abdi, PKK/PYD eş başkanları Ebu Welat kod adlı Salih Müslim, Asya Abdullah ve sözde PYD Eş Başkanlık Komitesi üyesi Foza Yusuf ile ayrı bir görüşme daha gerçekleştirmiştir. Beyaz Saray'da düzenlenen Nevruz resepsiyonunda PKK/SDG'nin ABD temsilcisi Sinem Muhammed, Başkan Biden ile olan öz çekimi servis etmiştir. Diğer yandan Bafel, HDP'nin Diyarbakır'da düzenlediği Nevruz etkinliğine gönderdiği video mesajda isim vermeden Öcalan ve Demirtaş'ın serbest bırakılmasını talep etmiştir. Söz konusu mesajda Talabani: "Komşu ülkelere bir çağrıda bulunmak istiyorum: Önderlerimizi, siyasetçileri serbest bırakın."

'Gerekirse ayrılırız'

Yukarıda bahsedildiği üzere Kuzey Irak – Kuzey Suriye hattı kapsamında Süleymaniye, Kerkük ve hatta Musul'un, Suriye'nin kuzeyindeki sözde özerk yönetim ile birleştirilmesi projesi yüksek sesle dillendirilmese de dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Erbil merkezli Rudaw TV kanalına röportaj veren KYB Başkanı Bafel Talabani, "gerekirse ayrılırız" mesajını muhataplarına dolaylı olarak iletmiştir. KDP ve KYB arasında derin çatlakların olduğu taraflarca da kabul edilmektedir. Bölgesel yönetim sınırları içindeki petrolün ömrünün kısa olduğunu ve birkaç yıl içinde biteceğini belirten Talabani buna karşın doğalgaz ve elektriğin kendi kontrolü altındaki bölgelerde olduğunu vurgulamıştır. "Açık mesajım şu ki, ayrılırsak onlar (Erbil yönetimi) zarar eder, biz değil ama biz ayrılmak istemiyoruz. Hiç kimse bizim sahip olduğumuz sabra sahip değil" sözleri, devreye konulan planın alt yapısını oluşturma hamlesi olarak da okunabilir.

Yoğunlaşan KYB-PKK/SDG görüşmeleri, Süleymaniye'de PKK faaliyetlerinin belirgin şekilde artması ve son olarak içinde PKK/SDG'lilerin olduğu helikopterlerin Süleymaniye'ye giderken düşmesi gibi ardı ardına gelişen hadiseler Ankara'yı sert tedbirler almaya itmiştir. Bu kapsamda ilk olarak Türk hava sahası 3 Nisan itibariyle, 3 Temmuz'a kadar Süleymaniye Uluslararası Havalimanı'ndan yapılan uçuşlara kapatılmıştır.

SİHA operasyonu

Bu gelişmelerden hemen sonra, Ronahi Delil kod adlı İlham Ahmed ve ABD'li Generaller ile birlikte bir toplantı için Süleymaniye'de olan Şahin Cilo/Mazlum Abdi kod adlı Ferhat Abdi Şahin'in konvoyuna Süleymaniye Havalimanı yakınlarında bir SİHA operasyonu düzenlenmesi büyük ses getirmiştir. Amerikan askerlerinin de olduğu konvoyun yakınına isabet eden atış sonrasında herhangi bir can kaybı ya da yaralanmanın bulunmaması bunun bir uyarı ateşi olduğunu ortaya koymaktadır. Konvoyda Bafel'in tasfiye ettiği Lahur Talabani'nin kurduğu "anti terör birimi" CTG üyeleri de bulunmaktaydı. Hatta Amerikan merkezli bazı yayın kuruluşları, Abdi'nin konumuna dair istihbaratın CTG içinde, Bafel'den rahatsız olan bazı kişiler tarafından MİT'e iletildiğini yazmıştır. Operasyonun ardından örgüt ele başı Amerikan hava unsurları aracılığı ile Suriye'nin kuzeyine nakledilmiştir.

Ankara'nın kararlığı ve verdiği sert mesajlar Süleymaniye yönetimini endişeye sevk etmiştir. Bafel Talabani'nin, "çok yakın arkadaşım" diye nitelediği IKBY Başbakan Yardımcısı olan kardeşi Kubad Talabani, -yerel kaynaklara göre- Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı Kasım Araci'nin arabulucu olmasını istemiştir. Bu doğrultuda ilk olarak Araci ve MİT Başkan Yardımcısı Mutlu Toka arasında bir görüşme gerçekleşmiştir. Hemen sonrasında Kubad Talabani ve beraberindeki KYB heyeti Ankara'da MİT Başkanı Hakan Fidan tarafından kabul edilmiştir. PKK ve Suriye'deki uzantılarının, KYB ile olan ilişkileri ve Süleymaniye'de artan PKK faaliyetlerinden dolayı Ankara'nın duyduğu rahatsızlık sert bir şekilde iletilmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da söz konusu planlar doğrultusunda Türkiye'nin durduğu yer ve vereceği muhtemel cevapları muhataplarına net olarak ilan etmiştir: "Kimsenin, hiçbir küresel ve bölgesel aktörün gözümüzün içine bakarak ülkemizin güvenliğini tehlikeye sokmasına eyvallah etmeyeceğiz. Bu konudaki kararlılığımızı defalarca gösterdik. Gerek sınırlarımız içinde kesintisiz süren operasyonlarımız gerekse sınır ötesi harekâtlarımız sayesinde ülkemizin terörle ne iç içe ne de yan yana yaşamayacağını açıkça ortaya koyduk. Bu tavrımızdan asla geri adım atmayacağız. Bütün bu adımları atarken tavizimiz kesinlikle yok ve bu mücadelemize inşallah kararlılıkla devam edeceğiz."

Ankara'nın ulusal güvenlik çerçevesinde almış olduğu -meşru- tedbirler karşısında zor durumda kalan ve taahhütler sunan KYB tarafı bir yandan da 14 Mayıs seçimlerine odaklanmış durumdadır. Çünkü Irak-Suriye tezkeresine HDP ile birlikte ret oyu veren CHP iktidarı ile daha rahat nefes alacaklarını düşünmektedirler. AYM'nin olası kapatma kararına karşı seçime Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) çatısı altında girecek olan HDP'nin açıkladığı bildirgede, "Suriye ve Irak'a yönelik askeri operasyonlara son vereceğiz. Türkiye'nin Suriye ve Irak'tan geri çekilmesini sağlayacağız" maddesi bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığı yarışında Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyecek olan Yeşil Sol Parti'nin sınır ötesi operasyonlar karşısındaki bu tutumuna ne CHP ne de Millet İttifakı paydaşlarından kayda değer bir tepki gelmemiştir. Bu noktada CHP Çanakkale Milletvekili Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek 'in "Sınırımızda başkası olacağına PYD olsun. Bizim için hiçbir sakıncası yok bunun" sözleri, genel görüşün anlaşılması açısından önemlidir.

[email protected]