PYD’ye karşı Güney Lübnan modeli oluşturulur mu?

Emrah Usta / Araştırmacı
1.08.2015

Güney Lübnan modeli, Ankara’nın gündeminde mi bilinmez. Yaklaşık 1 ay once Turkey Agenda haber sitesinde Çetiner Çetin tarafından yayınlanan ‘Güney Lübnan modeli masada’ başlıklı yazıda teknik olarak bu durum aktarılmış.


PYD’ye karşı Güney Lübnan modeli oluşturulur mu?

7 Haziran seçimleri sonrasında artan baskı, 300’den fazla terör saldırısının gerçekleşmesi ve 11 Temmuz’da PKK’nın ateşkesi tek taraflı bitirmesi barış sürecini tıkadı. Aynı tarihlerde “22 Temmuz’a hazırlanın. Serhildan olacak” talimatının verilmesi PKK’nın büyük bir saldırı içerisinde olduğunu gözler önüne sermişti. Ve ardından Türkiye’de 32 can alan Suruç katliamı geldi. Çatışma süreci hızlandı: Eşinin yanında, uykuda, telefonda babasıyla konuşurken şehit edilen masum insanlar nedeniyle Türkiye halkı üst üste şoklar yaşadı. Bunlarla beraber DAEŞ de Kilis’te bir askerimizi şehit etti. Bunun üzerine daha önce açıklanan angajman kuralları uygulanarak Suriye tarafı top ateşine tutuldu.

Suriye’deki grupların çokluğu ve çözümsüzlük yaptırımlar hususunda uluslararası toplumun elini kolunu bağlıyor. Her devletin kendi güvenliğini baz alarak ortaya koyduğu çıkış planları uygulanamıyor. Mikronluk fıtık ameliyatı durumu alan Suriye’de, tarafların küresel aktörlerle uyguladığı flörtleşmeler belirgin şekilde arttı. Güvenli bölge hususunda İncirlik üssü ile varılan mutabakatta Türkiye ve Amerika; terör konusunda destek mesajı vermişti. ABD’nin Türkiye’ye desteği, PKK’yi açıkta bıraktı. Amerikan Başkanı Obama’nın DAEŞ ile mücadeleden sorumlu temsilcisi Brett McGurk ve Senatör Mc Cain’in açıklamaları; Türk tarafına ‘PYD ile Suriye’de koordinasyonlu hareket et’ dediği yönündedir. Türkmenleri tıpkı Irak’ta olduğu gibi göçe zorlayan, ABD’ye bombalama için yanlış koordinat vermekle itham eden PYD’nin silahlı kanadı YPG (Halk Savunma Birliği), Suriye’nin kuzey hattı boyunca Akdeniz’e açılmak için çaba gösteriyor. YPG militanlarının denetim sağladığı Sırrin köyünde terör örgütü DAEŞ üyesi olmakla suçladıkları 150 kişiyi Kobani’ye götürmesi PYD’nin muhalefetten ayrı bir politikasının varlığını gösteriyor. Amerika’ya koordinat bildirip, koalisyon uçaklarıyla DAEŞ terör örgütünün bulunduğu yerlere yerleşen PYD, geçtiğimiz haftalarda iki kantonu birleştirmişti. PYD’yi Suriye muhalefetinin bir parçası olarak görmek makul ve tutarlı. Obama yönetimi de sürekli olarak kendi militanlarını Suriye’deki DAEŞ ile mücadeleye katkı vermek için YPG kanadını uyarıyor. Hatta Amberin Zaman’ın ‘Amerika Kürtleri ‘sattı’ mı?’ başlıklı yazısında Washington’un yaşadığı bu çelişkili yaklaşımı net dille anlatmış.

Güney Lübnan modeli

Ancak Amberin Zaman’ın unuttuğu bir şey var. O da İsrail’in sınır güvenliğini düşüren ve sonrasında uygulamaya koyduğu ‘Güney Lübnan’ modelidir. Zaman’ın ‘ABD Türkiye’nin YPG’ye karşı herhangi olası bir askeri müdahalesine de karşı çıkacak.’ noktasında kesin bir bilgisi var. PYD’nin, Haseke bölgesinde çıkan petrolü rafine etmeye başladığı, petrolün çıkarılması konusunda da Esed’le anlaştığı yönünde ciddi iddialar var. Bu iddialar doğru ise, ABD gözü kapalı Türkiye’ye terörle mücadele et diyebilir mi? Cevap: Evet .

Güney Lübnan modeli, Ankara’nın gündeminde mi bilinmez. Yaklaşık 1 ay once Turkey Agenda haber sitesinde Çetiner Çetin tarafından yayınlanan ‘Güney Lübnan modeli masada’ başlıklı yazıda teknik olarak bu durum aktarılmış. Güney Lübnan modeli TSK’nın Kuzey Irak’a düzenlediği Çelik Harekatıyla gündeme gelmişti. PKK ve FKÖ’nın yapısı farklı olsa da güvenlik bakımından makul bir model. Bu modelinin tarihi ise oldukça uzun. Ekseriyatta İsrail, Hizbullah’ın ülke bütünlüğünü tehdit oluşturduğunu bahanerek ederek; 40 km içeri girerek Güney Lübnan Ordusu adında bir tampon güç oluşturdu. De Facto güvenlikli bölge de planın uluslararası hukuk açısından da uygun olduğu biliniyor. Son çıkan NATO mesajı sonrasında Türkiye’nin terörle mücadelesine tam destek veren üyeler, Türkiye’nin uluslararası alanda haklılığını gösterdi. Suriye de daha once bahsi geçen  10-30 kilometre arasında bu plan uygulanabilir. Göç dalgasının engellenmesi, ılımlı muhalefetin yerleştirilmesi ve batı-doğu hattı boyunca Türkmen, Kürt ve Suriyelileri de alarak genişletilmesi mümkün.Böylece DAEŞ tehlikesi sınırdan çıkmış olacak, güvenli bölge genişleyecektir. PKK ile uzantısı Amerikan yönetimince bilinen PYD’nin ise bu plana sıcak bakmayacağı olasıdır.Amerikan tarafı ise mücadelenin beraber yapılması ve Türkiye’nin DAEŞ’ı odak alarak sınırlı bir harekatına göz yumabilir.

PYD ve kırık fay

Suriye’de PYD’nin silahlı kolu YPG’nin Türkmen ve Araplar karşısındaki teröristçi yaklaşımı PYD lideri Salim Müslim’ü sessizliğe boğdu. Müslim’in Washington’u tehditkar tavrıyla İran ve Esed ile yakınlaşma istediği Amerikan yönetiminin planlarını değiştirdi.ABD şimdilik PYD’yi Suriye de yürütülen mücadeleye nazaran koalisyonun bir parçası gibi tutuyor, ancak bu yakınlaşma tehditkar bir boyuta ulaştığında ise terrorist örgüt olarak listede yer alacaktır.

Rudaw haber ajansında geçtiğimiz günlerde yer alan haber ise sınır hattı boyunca birlkteliğin nasıl olduğunu göstermişti. İran’ın sert dille DAEŞ ve PKK’yı vuran Türkiye’yi kınamıştı. İran iddiaya göre, Haziran ayında Kürdistan bölgesinin Süleymaniye kentinde yapılan görüşmede, Celal Talabani liderlğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)’nin Suriye uzantısı KYB-Suriye ile YPG temsilcileri biraraya geldi. Rojava’nın geleceği konuşulduğu toplantıda, Suriye’de oluşacak yeni Kürt özerk bölgesinde İran’ın desteğinin vurgulandığı söylendi.

Bilindiği üzere PYD Eşbaşkanı Salih Müslüm, El Hayat gazetesine, ‘Suriye Ordusu’nun yeni şartlarla ve yeni bir sistemle Rojava’ya dönebileceğini ve YPG’nin orduya katılabileceğini” iddia edilmişti.Öte yandan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, “İran olmasaydı DAEŞ Erbil’e girmişti” sözleri İran, Suriye de PYD’ye destek mi veriyor sorusunu akıllara getirdi.

Bölgede kırık fayları çoğalmış

vaziyette.Irak Kürdistan Yönetimi - Türkiye’ye karşı PKK/PYD/Esed DAEŞ/İran’ın aynı safta yer alıyor oluşu bölgesel aktörleri oluşturuyor. Bunun yanı sıra küresel aktörlerin öncelikle mücadeleyi DAEŞ’e veriyor oluşu Türkiye’nin içeride ve dışarıda teröre karşı mücadelesini kırıyor. Hükümet cephesinden ise PYD konusunda en somut yorum Başbakan Basın Başmüşaviri Osman Sert’ten geldi.Sert’in Al Jazeera yorumunda; “Türkiye YPG’ye saldırıyor mu” sorusuna “Biz Suriyeli Kürtlerle savaşmıyoruz.PYD veya diğerleri, DAEŞ’e veya Esed rejimine karşı

savaştıkları sürece kendileriyle hiçbir sorunumuz olmaz” yanıtını vermesi PYD’nin Suriye muhalefeti içerisinde tuttuğunu göstermektedir.Dolayısıyla İncırlık üssünden kalkan uçakların PYD’yi hedef almayacağı açıktır.Kaldı ki, geçici hükümet PYD ile Güney Lübnan modeli dahil olmak üzere sınırlı işbirliğini de girebilir.Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması konusunda PYD ile koordinasyona geçilmemesi düşünülemez. Bu sebeple Ankara, Suriye devrimine ihanet etmedikçe PYD ile bölge için çözüm arayışı içine girebilecektir. Lakin PYD Esed’ın parçası gibi harekat ederse vuracaktır. Bölgesel fay hatları çok daha kırılgan.Türkiye ise geçmiş dönemde Kuzey Irak’ta yaşadığı yanlış Kürt politikasına düşmek istemiyor. Bu nedenle, her aktörle mücadele etmenin yollarını arıyor.

ABD’den PKK’ya uyarı

Amerikan kongresi’nce 50.000’e yakın silahlı militanı olduğu söylenen PYD/YPG PKK bağlantısını açık şekilde kabul ediyor. Özellike PKK’nın Türkiye’de düzenlemiş olduğu infazlar konusunda Amerikan yönetimi zor durumda. PKK’yı oyun dışına itirek HDP’ye ‘Barışa dön’ çağrısı yapan ABD, bu çağrıya yeterli seviyede cevap alabilmiş değil. Keza öyle ki, Ceylanpınar’da uyurken öldürülen iki genç polisin ölümü üstlenen PKK, şimdi ise ‘ABD’ye bunu biz yapmadık’ cümleleriyle dert anlatıyor.

PKK’nın adı dahi geçmeden, taklalar atarak kurulan cümleler ve sade kınama mesajları Türkiye’nin de merkez medyasına oturmuş vaziyette. Amerika’da CNN’nin El Kaide’nin ismini dahi anmadan sade kınama yaptığını düşünsenize? İmkansız bir kurgu... Türkiye terörle mücadelesinde 2 kritik hamle yaparak PKK’nın DAEŞ ile aynı cepheye düştüğünü Washington yönetimine bir kez daha hatırlattı. Bunlar; DAEŞ ve PKK’yı zaman kaybetmeden vurmak ve sonrasında NATO’yu terörle mücadele için toplantıya çağırılması.

Ankara bu hamlelerle Obama yönetimine hem sürdürdüğü barış sürecinde ateşkesin kendisinin bozmadığını söylemiş oldu hem de PKK’nın tekrar terör örgütü olduğunu hatırlattı. Kandil tarafından PKK ise, operasyonlar nedeniyle değil ABD’den gelen olumsuz mesaj nedeniyle “barış” vurgusuna başladı.Türkiye çok aktörlü bu sistemde elindeki bu verileri çok iyi kullanmalı, ölümlerin önüne geçmelidir.Türkiye lehine rüzgar dönerken ORC’nin 25-26 Temmuz 2015 tarihlerinde 26 ilde toplam bin 320 kişi ile telefonla yaptığı araştırma da operasyonlara destek yüzdesi % 80,5 olarak çıktı. Buna istinaden Türkiye terörle mücadele halk desteğini mutlaka yanına almalı, eski hatalarına düşmemelidir.

[email protected]