Rasyonalizmden kuşkulanmak

Murat GÜZEL
17.10.2015

Bachelard, rasyonalizmin okul tadı vermeye başladığını ve bu halinden kurtarılması gerektiğini, bunun ise ancak aklın kendini sistemli şekilde parçalamasıyla mümkün olabileceğini iddia ediyor.


Rasyonalizmden kuşkulanmak

Son dönemlerde yapılan çevirilerle birçok eseri Türkçe’ye kazandırılan Fransız bilim tarihçisi ve filozof Gaston Bachelard; Georges Canguilhem, Michel Foucault, Louis Althusser, Dominique Lecourt ve Jacques Derrida üstündeki etkisiyle ve bilim felsefesi alanında yazdıklarıyla ün kazanmış bir düşünür.

Bilim felsefesinde benimsediği tutumun bir nevi tarihsel epistemoloji ve bilimsel zihnin psikanalizinin bireşimi etrafında şekillendiğini ileri sürebileceğimiz Bachelard’ın son dönemlerinde geliştirdiği “epistemolojik engel-epistemolojik kopuş” kavram çifti de, Louis Althusser ve modern Fransız düşüncesinde etkili olmuş kavramların başında gelir. Bachelard bilimsel ilerlemenin epistemolojik engel dolayısıyla oluşan zihinsel örüntülerin bazı şekilleri dolayısıyla nasıl engellendiğini tasvir eder. Ona göre epistemolojinin hedeflerinden biri bilimde kullanılan zihinsel kalıpların, bilim insanlarının bilgideki engel ve çıkmazların üstesinden gelebilmesi amacıyla aydınlatılması olmalıdır.

Kendine özgü kartezyen

Kartezyen anlamda tipik bir rasyonalist olan Gaston Bachelard, buna karşın kendi Kartezyen olmayan epistemolojisini standart Kartezyen epistemolojinin yerine önerir. Bachelard’a göre epistemolojinin rolü kavramların bilimsel üretiminin tarihini göstermektir. Kavramlar sadece önermeler değil, aynı zamanda teknik ve pedagojik özet ve soyutlamalardır da.

Bu açıdan Canguilheim, Gaston Bachelard’ın rasyonalizmini bir tür supra-rasyonalzim (rasyonalizmüstücülük) olarak niteler. Ona göre rasyonalizmin rahatlatıcılığına karşı Bachelard, sistematik biçimde bölünmüş aklın saldırganlığını aklın kendisine karşı kullanır. Bachelard’a bakılırsa “Birçok kez deneyimlenmiş olan, iyi bilinen, sadıkane, kolayca, hararetle yinelenen şey, rasyonel ve nesnel tutarlılık izlenimi uyandırır. Rasyonalizm de hafif bir okul tadı vermeye başlar.” Bachelard, eserinde rasyonalizmi bu halinden kurtarmayı hedefliyor. Bunun için de aklın sadece kendi eserlerinden kuşkulanmasının yeterli olmadığını, aynı zamanda kendini de sistemli şekilde parçalamasının sağlanması gerektiğini ileri sürüyor. Akıl ancak böylelikle pervasız ataklığını tekrar kazanabilir, sığdırıldığı kaptan kurtarılabilir.

Modern düşüncenin ve özellikle bilim tarihi ve felsefesinin gelişiminde en az Alexandre Koyre kadar önemli bir durak Bachelard. Sadece halefi Canguilheim üzerinde değil, Thomas S. Kuhn üzerinde de etkileri görülen bir düşünür. Epistemoloji üzerine geliştirdiği taze bakışla düşünmeye yeni bir yörünge çizen Bachelard’ın üslubunun da şiire yatkın nitelikler taşıdığı öne sürülebilir. Ancak mütercim Alp Tümertekin’in kelime tercihlerindeki hatalara ve okunmayı zorlaştıran üslubuna da dikkat edilmeli.

[email protected]

Rasyonalist Bağlanma, Gaston Bachelard, Çev. Alp Tümertekin, İthaki, 2015

Bellek Oyunları

Felsefi metinleriyle tanıdığımız Simon Critchley bu kez karşımıza türünü tam olarak niteleyemeyeceğimiz bir eserle çıkıyor. Kitap edebi bir dille yazılmış bir kurmaca, yer yer otobiyografi, felsefi bir risale ve tarihsel bir inceleme olarak da okunabilir. Konu ise Simon Critchley’in boşaltmak üzere geldiği ofisinde, ölmüş bir filozof arkadaşının yayınlanmamış yazılarını ve her birinin üzerinde burç işaretleri olan kutular bulmasıyla başlar. Yalnız bir burç eksiktir. Karıştırdığı bu kutular arasında kadim hatırlama sanatı hakkında parlak bir metin ve çeşitli filozofların hayatlarının dönüm noktalarını kaydedip ölecekleri tarihleri tahmin eden astroloji kartları bulur. 

Bellek Tiyatrosu, Simon Critchley,

Çev. Tuncay Birkan, Metis, 2015

Platon ve Şairler

Bütün Batı felsefesinin kendisine düşülmüş bir dipnot olduğu Platon’un şiire ve şairlere düşmanlığı iyi bilinir. Peki ama Platon’un şairleri Cumhuriyet’inden kovmasının temel sebebi nedir? Havelock’a göre Platon’un şairlere saldırmasının ana sebebi saldırıların onun yaşadığı dönemdeki poetik geleneğin Yunan düşüncesi üzerindeki hakimiyetidir. Geçmişten beri birikip duran tecrübenin aktarımında şiir son derece vazgeçilmez bir öğeydi. Platon şairleri, özellikle de Homeros’u var gücüyle eleştiriyordu, çünkü Yunan ahlak ve biliminin yegâne kılavuzu Homeros ve eserleriydi. Platon ise bunun yerine geçmişte kazanılan tecrübelerin kurallı ve analitik biçimde yeni nesillere aktarılabileceği kuramsal ve belirgin bir söz dağarcığı ve cümle yapısı

Platon-Filozof Şaire Karşı, Eric Alfred Havelock, Çev. Adem Beyaz, Pinhan, 2015