Ruslar geriliyor, PYD Esed'e sığınmak gayretinde

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu / Gaziantep Üniversitesi
6.08.2022

Suriye'de her an durum Biden'ın istemediği bir istikamete doğru ilerleyebilir. Ruslar gerilerken, PYD, Esed'e sığınmaya çalışmaktadır ve Türkiye tartışmasız yükselen güç durumundadır.


Ruslar geriliyor, PYD Esed'e sığınmak gayretinde

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, 13-16 Temmuz tarihleri arasında İsrail, Filistin ve Suudi Arabistan'ı kapsayan, başkanlığının, 1,5 yıl gecikmiş de olsa, ilk Ortadoğu ziyaretini gerçekleştirdi.

Biden'in çantasında; İran, Çin ve Rusya'yı kuşatacak yeni bir strateji, iç güvenliği tehdit edecek noktaya ulaşan enerji fiyatlarını düşürme, PYD'ye destek ve İsrail'in güvenliği ilk sırada bulunmaktadır. Ancak Biden'ın asıl hedefi, İsrail'in istediği kadar olmasa da öncelikle nükleer bombaya ulaşmasına ramak kalmış olan İran, Çin ve Rusya'dır.

Pandemi ve Ukrayna savaşıyla masrafları artan ABD'nin İran, Çin ve Rusya'ya karşı tut-çek-bırak taktiği uyguladığı görülmektedir. İran, tüm baskılara rağmen nükleer silaha ulaştığı gibi ABD'nin Irak, Afganistan ve Suriye politikasını sonuna kadar lehine kullandığı ve Bağdat, Şam ve Sana Sünni başkentlerini kontrol altına aldığı görülmektedir. Örneğin, 2015'ten itibaren Suriye ve Libya'da sıcak sulara ulaşan Rusya'ya karşı durmadığı gibi, Yemen ve Irak'ta serbest bıraktığı İran'ı Suriye'de tut(a)madığı ve son 30 yılda küresel sermayeyle uyanan Ejderha Çin'i de Kuşak-Yol'da tutamadığı görülmektedir. Ayrıca 22 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi hedefleyen BOP'a rağmen Ortadoğu köprüsünün altından çok sular aktığı ve Arap Kışı'ndan sonra farklı bir neslin geldiği görülmektedir. Suriye'de bile farklı bir süreç ilerlemektedir. Biden'ın ziyaretinden hemen sonra Erdoğan, Putin ve Reisi'nin yaptığı 7. Astana olan Tahran Zirvesi, Biden'in ziyaretini gölgede bırakmıştır. Ve Suriye'de her an her şey Biden'ın tersine ilerleyebilir. Burada Ruslar gerilerken, PYD, Esed'e sığınmaya çalışmaktadır ve Türkiye yükselen güç durumundadır.

Dört önemli bölge

Burada dört bölgeden söz edilebilir:

1. Rusların iki asırlık sıcak sular hayali için havadan ve denizden kontrol ettikleri, Lazkiye-Tartus hattındaki Suriye'nin sahil bölgesi, içerdeki bazı kara üsleri ve Suriye'nin sadece İsrail'e açık hava sahası.

2. Fırat'ın batısındaki Halep-Şam arası kırsal kesim ve Şam'ın Seyyide Zeynep bölgesini İran kontrol etmektedir. İran'ın aynı şekilde Şam yönetimi ve PYD ile de yumuşak/sert güç ilişkileri gayet olumlu ve sıkıdır.

3. ABD'nin desteklediği Fırat'ın batısındaki (Rojava) PYD/DSG Bölgesi. Burası Suriye'nin su, toprak ve enerji merkezidir. Burada en az 20 ABD üssü bulunmakta olup, (Yabancıların en az 156 askeri üssü bulunmaktadır) Fırat Nehri sınır olmak üzere Rakka, Deyrı Zor ve Haseke hattına dayanmaktadır.

4. Türkiye'nin desteklediği geçici ve meşru Suriye Hükümetine bağlı Milli Ordu, kurumlar, Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerini yönetmektedir. HTŞ gibi Suriyeli muhalifler, İdlib ve Türkiye'nin sınır bölgelerinde etkin görülmektedir.

Biden, İsrail'de kendini evinde oğlunun evindeymiş gibi konuştu King David otelinde. Bu Otel ki, İsrail'in ilk dinamiti burada patlamıştı. İngilizler döneminde 100'e yakın kişi ölmüştü. Son olarak da El Cezire TV muhabiri Şirin Akil öldürülmüştü. Biden, Yahudi olmadığı halde samimi bir Siyonist olduğunu kipası ve davranışlarıyla defalarca ifade etti.

İsrail'in, ABD desteğiyle her türlü destekleneceğini söyledi ve ona ok ve Davut'un sapanından sonra "Demir Işın" Hava Savunma Sistemi'ni vereceğinden bahsetti. Ama bunlar maalesef bugüne kadar dünyanın en büyük hapishanesi olan Gazze'den dakikada onlarca el yapımı roket fırlatan Hamas'ı durduramadı. Yer altındaki Gazze şehri ve tünellerini de bitiremedi. Öksüz, yetim ve yaralı Filistin'e de zamanı ve sınırı belirsiz olan iki devletli çözümü vaat eden Biden, ilk kez doğrudan İsrail'den Suudi Arabistan'a (SA) uçtu. Ancak bu, Muhammed Bin Selman (MBS) için yeterli görülmedi ve bunun sürekli olacağına dair bir teminat vermedi.

İran'a karşı bir pakt

Biden'in bir diğer hedefi olan İsrail –Suudi Arabistan ilişkilerini İran'a karşı güçlendirmek, ondan petrol üretimini artırmasını istemek ve İsrail merkezli bir askeri pakt kurmaktı. 13 milyon varil artışı isteyen Biden'a Bin Selman evet demedi sadece 1 milyon varil artırabileceğini onu da aylara yayacağını ve Kaşıkçı'nın katili olmadığını söyledi. Biden'in istediği, askeri kontrolü İsrail'de olacak İran'a karşı ARAP NATO'su da kabul görmedi. Mısır ve Türkiye'nin içinde olmadığı bir İran karşıtı paktın başarılı olma şansı yoktur ve İran, artık Yemen, Şam ve Bağdat arasından rink atıyor, Rusya'ya SİHA veriyor ve nükleer silaha bir adım daha yaklaşmış durumda. Ancak Pakistan ve Türkiye'siz, İran'ı kimse durduramaz ve Biden ABD'si, Pakistan ve Türkiye ile dost değil. Bu açıdan ABD'nin işi çok zor ve yeni bir "Yeşil Kuşak" için, Rusya, İran ve Çin'in çevresinden dolaşacağı üç ülkeyi kuşatmalıdır ki; bu da çok çok zordur. Burada Pakistan bile Çin tarafındayken; Doğu-Batı fay hatlarında bulunan Türkiye ve Hindistan, pratik ve pragmatik bir yol tatbik etmektedirler ve ikisi de Ruslardan S 400 aldı. Hindistan daha zeki ABD'den de silah alıyor hem de bedava. Ama Çin'le kavga etmeyecek kadar akıllı Hindistan.

ABD, Çin'e karşı geçen yıl acilen kurulan ve Fransa'nın deport edildiği, Avusturalya ve İngiltere odaklı (AUKUS) sistemine Ortadoğu'yu da eklemek istiyor. Buradaki esas amacın, Avrupa ve Doğu-Güneydoğu Asya ülkeleri ile ittifakının yanı sıra, üçgenin üçüncü öğesi olan Arap-Amerikan ilişkilerini canlandırmak ve güçlendirmek arzusu bulunuyor ki; İran ve Rusların coğrafi yakınlıkları, enerji ve terör kartı sebebiyle bu imkânsız görülüyor.

Biden'ın ziyareti ve Türkiye'nin Rusya ve İran'la çok boyutlu dış ilişkileri ABD'yi rahatsız ediyor. Bu strateji, Türkiye'nin önemini bir kat daha arttırıyor. Oysa Biden'ın Savunma Bakanı Yardımcısı Dana Stroul, Suriye'ye operasyon için hazırlıklarını tamamlayan Türkiye'ye karşı; "Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine herhangi bir askeri operasyon yapmasına çok sert bir şekilde karşı çıkıyoruz ve Türkiye'ye de bu konudaki itirazımızı açıkça yaptık" tarzı sert ifadeler kullanması ve F-16'lar konusunda da şartlar ileri sürmesi gösteriyor ki; verse de Yunanistan'a karşı kullanamazsın şartı Türkiye'yi Rusya, Çin ve kendi kaynaklarına (MMU) yöneltiyor.

Burada Biden, Türkiye'yi havuç yerine Yunan ve PYD sopasıyla zorlamak istemektedir ki, bu yol Reisi, Putin ve Erdoğan üçlü zirvesine daha çok anlam yüklemesine sebep olmaktadır. Bu, Biden'ın ziyaretinen sonra ikinci üst düzey zirvedir. Tahıl Koridoru zaferiyle uluslararası değeri artan Türkiye, artık sadece oyun bozucu değil aynı zamanda oyun kurucu kabiliyetine sahip olduğunu da göstermiştir.

Kısaca Ortadoğu turuna gecenin karanlığında, dünyanın tersine uçarak gelerek, boşluğa el uzatan ve kırmızı halıda bile "nereye gideyim?" diyen Biden ABD'sinin durumu iyi görünmüyor. Tayvan'da Çin ile başlayacak bir savaş ABD'yi, derhal savaşın cephesine dönüştürecek. Kosova'da Batı'ya yeni bir cephe açmaya çalışan ve Ukrayna'yı her gün biraz daha sıkıştıran bir piton gibi ilerleyen Rusya, 6000 nükleer bomba başlıklarını parlatmakta ve Avrupa'dan savaşın parasını, enerji kartıyla fazlasıyla çıkarmaktadır. III. Dünya savaşını sanırım kimse istemez. Çünkü her ülke vurulabilir durumdadır. Okyanuslarla dünyadan ayrılan ABD, Kuzey Kore'nin ve Çin'in de füze menzilinde. Devlerin savaşında, kömür kazanlarına dönen, yaşlı ve hasta Avrupa'nın uzun vadeli ayakta kalma şansı yoktur. Uyanan Çin Ejderhası ve Boğaz'ın Hasta Adam'ından, bir ucu Afrika, diğer uçları Kafkasya, Balkanlar, Türkistan, Basra Körfezi ve Ukrayna'da olan Türkiye bayrağı Bayraktarlar 10 000 km çapında SİHA'larla ring atarken; ABD, artık bırakın Dünyada, Ortadoğu'da bile jandarma olamaz. Arap Baharı'ndan sonra Libya, Yemen, Mısır, Irak ve Suriye'de çok kan aktı ve Batı'nın korku eşiği kırıldı. PYD ve Adalar Denizi'ni silahlandıran ABD'ye, Türkiye ne kadar güvenebilir?

Bir iyilik yapmak isterse...

Biden, insanlığa bir iyilik yapabilirse şunu tavsiye ederim: " Kudüs'ü insanlığın barış şehri ilen edin". O zaman belki de İsrail, Singapur gibi bu toprağın bir parçası olur. Nasıl olsa ikisi de Yakup'un çocukları. İbrahim, hepimizin atasıdır ama Kızılderili Büyük Şef'in dediği gibi, "topraklarımıza bizim gibi" sahip çıkın. Mabetlerimize bizim gibi bize de Selahaddin'in size davrandığı gibi davranın". O zaman neden İsrail var olmasın ki? Dost bile olur ve boşluktaki elinizi sıkabiliriz. Aksini öğrenmek için sadece Mescidi Aksa ve Kudüs Surlarına bakmak yeterlidir. Hasta Adam Hz. Eyüp gibi iyileşti, muhteşem Asya Kıtası yeniden dirildi ve Güneş Doğu'dan doğuyor.

Özetle, Küresel güç ruhu nasıl ki Osmanlı'dan (14.18.yy) Avrupa'ya (18.yy-19.) ve 1945-2000 arası ABD'ye geçmişti. Artık oradan da uçup Asya'ya konmuş görünüyor. Anadolu burada Asya'nın kalkanı.

mailto:[email protected]