Ruslar ve Türkler’in seviyeli ilişkisi

AÇIKGÖRÜŞ KİTAPLIĞI/ MURAT GÜZEL/[email protected]
8.12.2012

Ruslar ve Türkler tarih boyunca birçok kez birbirleriyle savaşsalar da ortak yönleri çoktur. Ruslar, Avrupalılarla karşılaştırıldığında Türklere daha yakın görünmektedir.


Ruslar ve Türkler’in seviyeli ilişkisi

Rus-Türk ilişkilerinin başlangıcı bundan yaklaşık bin yıl öncesine, Rusların tarih sahnesine ilk çıktıkları zamana kadar uzanır. Bu iki halk tarih boyunca birçok kez birbirleriyle savaşsalar da o kadar çok ortak yönleri vardır ki, Ruslar, Avrupalılarla karşılaştırıldığında Türklere daha yakın görünmektedir. Osmanlı dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti Döneminde Türk-Rus İlişkileri karşılaştırıldığında birbirine zıt görüntüler ortaya çıkmaktadır. 18. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına kadar sıcak bir şekilde devam eden sıcak mücadele her iki ülkenin rejim değişikliği sonrasında yerini ılık bir dostluğa bırakmıştır. Bu dostluk her iki ülkenin savaş sonrası dünya konjonktüründeki bir takım sıkıntıları kendi lehlerine halletme çabasının ortaya koyduğu zorunlu bir dostluk olmuştur.

İşte bu dostluğun yansıdığı ilişkiler en yoğun sanayi alanında olmak üzere tarım ve ticaret alanlarında yaşanmıştır. Planlı kalkınma hamleleriyle bu alanlarda ciddi bir atılım yaşayan Sovyet Rusya Türk modernleştiricilerinin ilgisini çekmiş ve bu alanlarda Sovyet Rusya’dan Türkiye’ye bilgi ve teknoloji aktarımı yapılmıştır.

Buna rağmen, iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni yeni canlanmaya başladığı söylenebilir. İlişkilerin canlanmasında en önemli kanal ise elbette iktisadi kanaldır. İki ülke arasında 2011’de 30 milyar doları aşan ticaret hacmi bu kanalın önemini yeterince ortaya koymakta. Her ne kadar özellikle Türkiye’nin Batı ile ilişkileri çıkmaza girdiği zaman, Rusya ile alternatif bir siyasi birliğin kurulması konusu gündeme geliyorsa da, Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerde ön plana çıkan husus siyasi birlikten çok ticari konulardır.

İki ülkenin çıkarları zaman zaman Orta Asya ve Kafkaslar bölgesinde çatışsa da, bu, husus terörizmle mücadele ve enerji alanında işbirliğine engel değildir. Özellikle son dönemlerde ön plana çıkan Gürcistan, Suriye ve İran sorunları sebebiyle taraflar gerilse de bu durum ilişkinin kopmasıyla sonuçlanmamaktadır. Rus lider Vladimir Putin’in önceki hafta İstanbul’a yaptığı ziyaret, aradaki ilişkileri yine normal rotasına döndürmüş görünüyor.

Yeliz Okay’ın derledigi kitapta Türk-Rus ilişkilerinin tarihine odaklanarak iktisadi, siyasi bakımlardan bu ilişkileri inceleyen makalelere yer verilmiş. 

Şehirlerin mukayesesi

Hangi dönemde, hangi kültür çevresinde olursa olsun toplumların uygarlık düzeyinin en iyi göstergeleri şehirlerdir. Şehirlerin çeşitli yönleriyle incelenmesi, o ülkenin genel durumu hakkında da bilgi verir. Özer Ergenç’in uzun yıllar önce yaptığı bu çalışma, hem alana ve konuya yaklaşımı, hem de ortaya koyduğu belgesel bilgilerin henüz aşılamamış olması nedeniyle, tarihsel değerini bugün de korumaya devam ediyor. “Osmanlı şehri”nin özelliklerini belirlemeye yönelik “ilk” çalışmalardan birisi olan XVI. Yüzyılda Ankara ve Konya kitabı bu alanda yapılabilecek diğer çalışmalar için de yol açıcı olacaktır.

XVI. Yüzyılda Ankara ve Konya, Özer Ergenç, Tarih Vakfı Yurt, 2012

Kültürel çevirinin önemi

Tarihçilerden oluşan uluslararası bir ekip, çeviri pratiğini ilk kez kültür tarihinin önemli bir parçası olarak ele alıyor. Zira erken modern Avrupa’da çevirinin bilginin paylaşılmasına sağladığı katkı azımsanmayacak bir düzeydeydi. Kitabın yazarları kurmaca dışı yapıtlara; din, tarih, politika, özellikle de bilim ve o dönemde verilen adla “doğa felsefesi” metinlerine odaklanıyor. Türkçe, Çince, Rusça ve Latince gibi değişik dillerin ele alındığı kitabın amaçlarından biri de çeviribilim alanında çalışanlarla kültür tarihi emekçileri arasında bir diyalog kurmak.

Erken Modern Avrupa’da Kültürel Çeviri, Peter Burke R. Po-Chia Hsia, Çev. Ferit Burak Aydar, İş Bankası, 2012