Rusya Suriye’de, Putinizm arafta

Cengiz Sözübek / Araştırmacı - Yazar
26.03.2016

II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez -üstelik de Türkiye tarafından- düşürülen uçağıyla Rusya’nın karizması hayli çizilse de Suriye operasyonunu bitirmesini bir yenilgi olarak okumak doğru değil. Rusya’nın Stratejik hedeflerinin neredeyse tamamına ulaştığı söylenebilir.


Rusya Suriye’de, Putinizm arafta

Rusya’nın yaklaşık beş ay süren Suriye askeri harekâtı başladığında, bir savaş uçağının düşürülebileceğine inanacak çok az kişi vardı.  II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez -üstelik de Türkiye tarafından- düşürülen uçağıyla Rusya’nın karizması hayli çizilse de Suriye operasyonunu bitirmesini bir yenilgi olarak okumak doğru değil. Rusya’nın beş ayın sonunda stratejik hedeflerinin neredeyse tamamına ulaştığı söylenebilir.

Geleneksel Rus diplomasi ve pazarlık dili mafyöz bir stratejiyle şekillendiğinden, Rusya’nın Suriye’de açtığı kartların çoğu gerçekleşmeyecek hedeflere aitti. Düşen petrol ve doğal gaz fiyatlarıyla ekonomisi çöküşe doğru giderken, İran’la birlikte yaklaşık on yıldır oynadıkları oyunu tekrar ederek, dünya savaşına uzanacak bir küresel riskin enerji fiyatlarını tekrar artıracağını düşündüğü bir kumar oynadı. Bu kumar, kendisi için maliyeti düşük ama kazancı yüksek olabilecek bir kumardı ve kaybetme ihtimalinin yüksek olduğunu biliyordu. Bu stratejinin uzantısında enerji boyutu da olan ama daha çok siyasi olan bir başka kumarı daha yüksek perdeden öne sürdü; Hazar-Doğu Akdeniz enerji hattını kontrol edecek bir “Kürt Koridoru”nun hamisi olmak. Kendisi için düşük maliyetli olan kumarları kaybetse de harekâtın sonunda güçlenerek çıktı ve temel stratejik hedeflerine ulaştı.

‘Rus Baharı’ endişesi

Rusya, Suriye’ye Esed’i ne pahasına olursa olsun savunmak için değil, Esed sonrası kurulacak masada pazarlık gücünü arttırmak için girdi ve çıktı. Suriye operasyonunu kısa tutarak da Kafkaslar’dan Fergana Vadisi’ne uzanan hatta, potansiyel DAEŞ’li gençleri karşısına alacak ve yeni bir Afganistan hezimetiyle sonuçlanacak Rus ruleti oynamadığını gösterdi. Harekât sonrasında Washington Post’ta yapılan bir analizde “Rusya’nın 20 milyon Müslüman vatandaşı, Rusya’nın Suriye’yi bombalamasına şiddetle karşı mı çıkıyor?” başlığıyla işaret edilen tehlikenin Rusya tarafından da muhtemel bir “Rus Baharı”nın nüvesi olabileceğinin görülmeye başlandığının işareti olarak okunabilir.

Rusya açısından sürecin başlangıcı ve sonu itibarıyla asgari bir muhasebe yaparsak; hava ve deniz askeri üslerini korumakla kalmayıp ilave bir hava üssü kurmayı güvenceye aldı, S-400 füzelerini Suriye’ye yerleştirdi, Türkiye’nin güneyinde fiili bir uçuşa yasak bölge oluşturdu, Amerika’dan sonra dünyanın ikinci büyük silah ihracatçısı olarak yeni silah sistemlerinin Suriye’de pazarlamasını yaptı.

“Peki Rusya’nın en temel stratejik hedefi neydi?” Bu sorunun cevabını, beş aylık sürecin başlangıcında ve sonunda söylenen “Rusya Suriye’ye ABD ile anlaşarak girdi/çıktı” tespitlerinde bulabiliriz. Rusya’ya ambargo uygulayan Avrupa, Suriye’deki büyük küresel savaşa sadece başkentlerine gelen mülteciler ve sokaklarında patlatılan bombalarla müdahil olabilirken; Rusya, hiçbir ciddi itiraz olmadan Suriye’de inisiyatif aldı, üstelik de Avrupa’nın kalbini bombalayan DAEŞ’e karşı savaştığını söyleyerek.

Uzlaşarak bölüşme

Müdahil olan ülke sayısından Avrupa’ya uzanan mülteci dramlarına kadar neredeyse III. Dünya Savaşı’nın provasının yapıldığı Suriye’de; stratejik okumanın ABD ve Rusya eksenli olarak yapılması, Soğuk Savaş yıllarını hatırlatan nostalji yönü bir tarafa, bölge üzerinde şekillenen yeni küresel dengenin parametrelerini de gösteriyor. Bu yeni Soğuk Savaş’ın diyalektiği de daha öncekiyle aynı; ABD ve Rusya uzlaşarak bölüşecek, bölüşerek uzlaşacak. Putin’in Rusya’sı, neo-Sovyet hayallerinin devamında, Ukrayna’dan Gürcistan’a eski ‘arka bahçesi’nde yaptığı operasyonlar serisini, Sovyetler’in yıkılmasından sonra eski Sovyet coğrafyası dışında bir ülkeye ilk kez askeri harekât düzenleyerek devam ettirirken şu mesajı da verdi: “Bu savaşı ancak iki süper güç durdurabilir.”

Ekonomik göstergeler

Putinizm’in Rusya’ya küresel bir misyon biçmeyi öngördüğü çok kutuplu dünya talepleri ilk kez 2007’de Putin’in Berlin konuşmasında dillendirilmişti. Rusya’nın bu taleplerine kayıtsız kalmayan isimlerin başında da Putin’i defalarca ziyaret eden ve açık desteğini sunan Henry Kissinger vardı. Rusya’nın Suriye’ye henüz girdiği ve Putin’e siyasî ömür biçildiği günlerde, Henry Kissinger Wall Street Journal’da şöyle yazıyordu: “Rusya, çelişkili ve karmaşık ABD politikaları yüzünden ortaya çıkan vakumu dolduruyor. Moskova’nın -Suriye- müdahalesi ideolojik değil, jeopolitiktir.” 

Suriye iç savaşının başladığı günlerde “Suriye’ye müdahale küresel sistemi çökertme riski taşıyor” diyen Henry Kissinger, Rusya’nın DAEŞ’i bahane ederek başlattığı operasyonları da Wall Street Journal’daki aynı yazısında şöyle savunuyordu: “DAEŞ’e darbe vurulması, Esed’in devrilmesinden daha önemli.” Kissinger’ın bahsettiği bu jeopolitik ve neo-soğuk savaş, Rusya’yı neo-Sovyet güç yapabilir mi? Rusya tıpkı selefi Sovyetler gibi güçlü olduğunu düşündüğü anda en zayıf halkaların da boynuna geçirildiğini, petrol ve doğalgaz fiyatları tepe taklak olunca anladı. Yıllarca adeta gaz uykusunda neo-Sovyet rüyaları görürken, ekonomisinin sağlam temellere oturmadığı kâbusunu acı bir şekilde gördü. Rusya’yı renkli devrimlerle çökertmeyi Georgo Soros’un 2017’de Rusya’nın iflas edeceği tespitine kuşkuyla baksak bile, ekonomik göstergeler Rusya için hiç de parlak değil.

Doğu Avrupa’dan Kırım’a, Abhazya’dan Dağlık Karabağ’a ve son olarak Suriye’ye uzanan geniş bir alanda NATO ile yapacağı silahlanma yarışının Rusya ekonomisine maliyeti ne olur? Ukrayna’yı tamamen karşısına almak pahasına Kırım’ı ve birkaç Ukrayna şehrini almanın, tecrit edilmiş Sırbistan ve Ermenistan’dan en sadık müttefik çıkartmanın, Polonya gibi geleceğin güçlü ülkesini şiddetle karşısına almanın, Suriye’deki neredeyse tüm muhalif güçlerin düşmanlığını kazanmanın, hem Rusya’daki Müslümanları ve hem de İslâm dünyasının kahir ekseriyetini karşısına alacak, Aryan stratejisine angaje bir Ortadoğu politikasının Rusya için maliyeti ne olur?

Kissinger’ın verdiği ‘gaz’

Bu sorular, Kremlin’in koridorlarında ve Putin’in eski meslektaşlarının mahrem odalarında gündeme getiriliyor mudur?

Belki de Rusya’nın Suriye’ye girmesiyle sayıları artmaya başlayan İranlı generallerin ölümleriyle bağlantılı olarak, Ocak ayı başında Kremlin tarafından kalp krizi geçirerek öldüğü açıklanan Rusya Askeri İstihbarat (GRU) Başkanı İgor Sergun bu sorulardan en az birisini sormuştur.

Ekonomik kriz derinleşir ve bu soruları Rus halkı sormaya başlarsa Kissinger’ın verdiği “gaz” Putin’in cevaplaması için yeterli olmayabilir.

[email protected]