Rusya-Ukrayna savaşında tarihsel gerçekçilik

Prof. Dr. Beyhan Asma/ Akademisyen, Yazar
20.11.2025

Rusya-Ukrayna arasındaki anlaşmazlıkların temel noktalarından biri hiç kuşkusuz; Rusya'nın genel anlamda Çarlık ve Eski SSCB dönemlerini kapsayan tarihsel süreç içinde Ukrayna'yı daima kendi gölgesi altında zayıf bir millet olarak görmesidir. Rusya, Ukrayna'nın bağımsızlığını “geçici bir yön değiştirme” olarak nitelendirmiştir.


Rusya-Ukrayna savaşında tarihsel gerçekçilik

Prof. Dr. Beyhan Asma/ Akademisyen, Yazar

Ukrayna konum olarak Rusya ve Avrupa arasında stratejik bir bölgede bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak Ruslar, Ukrayna'yı "geçiş bölgesi", "stratejik bir bariyer" ve " Doğu bloğundan Batılı ülkeleri ayıran bir tampon bölge" olarak görmüşlerdir.

Ukrayna kelimesinin anlamına bakıldığında; "Ukraina" kelimesi Rusça' da "sınır ülkesi, uç ülkesi" gibi anlamlara gelmektedir. Bu sebepler bir yana Rusya'nın tampon bölgesi olan Ukrayna aynı zamanda Rusya'nın Batı ile arasında enerji naklettiği bir koridor görevi de görmektedir. Son dönemde çok konuşulan nadir elementlere sahip olsa da Ukrayna, doğalgaz ve petrol rezervi açısından fakir ve Rusya'ya bağımlı bir ülkedir. Rusya'nın enerji kaynaklarına sahip olması; Ukrayna'nın ise geçit konumunda olması sebebiyle iki ülkenin birbirine "karşılıklı bağımlılığı" söz konusudur.

Rusya-Ukrayna savaşının tarihsel kökenine bakıp günümüze göre değerlendirecek olursak; Ukrayna ve Rusya aynı kökene, dile ve kültüre sahip; Doğu Slav ırkından iki farklı millet olarak karşımızda durur. Ukrayna milleti Kiev Rusları olarak anılır. İlerleyen dönemlerde Sovyet Rusya'nın yıkılmasıyla birlikte kendi bağımsızlığını elde eden ülkeler arasında bulunan Ukrayna'yı tarih sahnesinde gözlemleyebiliriz.

Tek halk söylemi

Rusya ise Sovyetler Birliği topraklarını kendi kontrolünde tutmak ve eski gücüne ulaşmak amacıyla Ukrayna'nın hala kendi toprağı olduğunu savunmaktadır. Günümüzde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin sık sık "Tek Halk" tan bahsederek bunu gözler önüne sermektedir. Bu iki ülkenin iç içe geçmiş coğrafyası yerel, ulusal ve bölgesel birçok kriz ve gerginliği tetiklemiştir. Kırım'ın işgaliyle derinleşen bu kriz, 24 Şubat 2022 tarihinde bir sıcak savaşa dönüşmüştür. Ukrayna'nın ve Rusya'nın kökeni incelendiğinde iki milletin de Slav olduğundan, aynı zamanda kültürel ve dilsel açıdan da birbirine benzeyen yapıları olduğundan bahsetmiştik.

Tarihte Kırım Hanlığı'nı işgal ettikten sonra Ukrayna'da kendi hakimiyetini kuran Ruslar, Beyaz Ruslar ve Ukraynalıları da içeren 'Büyük Rus Ulusu' projesini gerçekleştirmek üzere adımlar atmışlardır. Bu gelişmeler karşısında Ukrayna'da bulunan seçkinler ise "Rusya'dan bağımsız, kendi tarihi, dili ve kültürü olan bir Ukrayna ulusu kurma" yolunda gelişmeler göstermiştir. II. Dünya Savaş'ında ise SSCB, Batı Ukrayna'yı işgal etmiş ve tüm Ukraynalılar SSCB çatısı altında birleşmiştir.

Sovyetlerin ayrıcalıklı cumhuriyeti

Savaş boyunca Ukrayna'nın bağımsızlık mücadelesi devam etse de savaşın sonunda Ukrayna yeniden Sovyet işgaline uğramıştır. Belirtilmesi gereken bir diğer durum ise Ukrayna'nın, Sovyetler Birliği döneminde diğer cumhuriyetlere göre daha ayrıcalıklı bir konumda bulunmasıdır. BM Genel Kurulu'nda SSCB'yi temsil eden üç cumhuriyetten biri Ukrayna'ydı. Öte yandan Stalin sonrası Sovyet lideri olarak başa gelen uzun süre iktidarda kalan başarılı siyasi figür Kruschev ve Ünlü Rus Edebiyatına mensup yazar Gogol Ukraynalıdır. Sovyetler Birliği'nin dağılması kararının görüşüldüğü Mins Zirvesi'nde Rusya Federasyonu ile Belarus ve Ukrayna liderleri bir araya gelmiştir. Bu olaylar dizisinden sonra Ukrayna kendi içinde ayrılıkçı hareketlerle çalkalanmıştır. Ukrayna 24 Ağustos 1990 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiş ve bu ilan 1 Aralık 1991 tarihindeki halk oylamasında kesinlik kazanmıştır. 1997 yılına gelindiğinde Rusya ve Ukrayna arasında Dostluk ve İş Birliği Anlaşması imzalanmış böylece Ukrayna'nın bağımsız olması hukuki olarak da netleşmiştir. Bağımsızlık kazanmasından bu yana devlet, iç karışıklıklarıyla gündeme gelmiş, bu süreçte 25 yıl Osmanlının idaresinde olan Kırım'a özerklik verilmiştir.

Ukrayna'nın siyasal hayatında birçok önemli tarihi siyasal olaylar meydana gelmiştir, bunlardan biri de dünyanın tanık olduğu Turuncu Devrim'dir. Turuncu Devrim boyunca asıl olay Ukrayna'daki "Batı" ve "Rusya" destekçileri arasındaki mücadeledir. Ukrayna burada Batı ve Rusya bloğunda bulunmak arasında da bir seçim yapmıştır. Tercihin Batı'dan yana kullanıldığı Turuncu Devrim süreci dış aktörlerce de desteklenmiştir. Bu konuda ABD ve AB'nin önemli paydaşlar olduğu söylenmektedir.

Bir diğer açıdan devrimle birlikte görevden uzaklaşan Rusya yanlısı yönetim, Putin yönetimini rahatsız etmiştir. Bir diğer önemli gelişme Batı yanlısı yeni bir politikayla beraber Ukrayna'nın AB'ye girme isteğidir. Bu gelişmelerden memnun olmayan Rusya, Kırım'daki Rus azınlığını kullanarak Rusya- Ukrayna arasında şiddetli bir kriz çıkarmıştır. Kırım'ı askeri gücüyle işgal eden Rusya, açık olarak egemenlik ihlalinde bulunmuştur. Bu eylem Ukrayna ve Rusya arasında etki yaratmakla birlikte Rusya ile Batı arasında en büyük ciddi krizin yaşanmasına neden olmuştur. Rusya, Kırım'ın ülkesinin bir parçası olduğunu ilan etmiştir. Bu durum Ukrayna sınırında bulunan Donetsk ve Luhansk bölgelerindeki Rus nüfusunu tetiklemiş böylece bu bölgeler de Ukrayna'dan bağımsızlığını ilan ederek Ukrayna içinde bir iç savaş çıkarmışlardır.

Yakın Çevre doktrini

Rusya-Ukrayna arasındaki anlaşmazlıkların temel noktalarından biri de hiç kuşkusuz; Rusya'nın genel anlamda kısaca bahsettiğimiz Çarlık ve Eski SSCB dönemlerini kapsayan tarihsel bir süreç içinde Ukrayna'yı daima kendi gölgesi altında zayıf bir millet olarak görmesidir. Ukrayna'nın bağımsızlığını "geçici bir yön değiştirme" olarak nitelendirmiştir. Bu bakış açısını, tarihten gelen "eski tebaa ve yönetici, sömürge ve metropol, çevre ve merkez" ilişkisini göz önünde bulundurarak söyleyebiliriz.

Rusya, 1993 yılında benimsediği Yakın Çevre doktrini ile eski Sovyet Cumhuriyetlerini kendi arka bahçesi sıfatıyla adlandırmıştır. Rusya, Birleşmiş Devletler Topluluğu bünyesindeki katılımcılarıyla birlikte ülkelerle askeri -ekonomik alanlara yönelik anlaşmalar yaparak bu ülkeleri kendine bağımlı hale getirmeye çalışmış ve bunları da politikalarıyla desteklemiştir. Ukrayna özelinde sert yaptırımlar uygulamaktan da çekinmemiştir. Ukrayna'nın AB ile yakınlaşması durumunda Rus dış siyasetinin ve ekonomisinin zarar göreceğini belirtmiş ve bu şartlar altında Kiev'e belirli gümrük vergileri uygulanacağını duyurmuştur.

Ukrayna ise şartlar ne olursa olsun NATO başvurusunda bulunmuştur. Rusya, sahip olduğu enerji kartını, doğal gaz konusunda göz dağı vererek Batı'ya karşı kullanmıştır. Bu durum yaklaşık dört yıldır sadece Batı yolunda olan Ukrayna'yı değil aynı zamanda Avrupa coğrafyasını da etkilemiştir. Hem bölgesel hem de küresel dengeleri değiştiren sıcak çatışma bir çatışma söz konusudur. İçinde bulunulan kriz döneminde ABD ve AB, Rusya'ya karşı ekonomi başta olmak üzere birçok alanda yaptırım uygulamaya devam etmektedir. Rusya'nın günümüzde karşılaştığı bu yaptırımlara karşı; geçmişten bugüne takip ederek incelediğim tezlere göre belirtmem gerekirse, Batı'ya hodri meydan siyasetinde herhangi bir küçük değişiklik dahi görülmemektedir.

Bugün gelinen noktada gerek Rusya gerekse Ukrayna bu savaşta büyük kayıplar verdi... Sıcak savaş konusunda, İngiltere Başbakanı Churchill 'in II. Dünya Savaşı sırasında söylediği şu sözlere kulak vermek gerek: "Sıradan bir dünya vatandaşının savaş cephelerinde ne olup bittiğini bilmesi mümkün değildir, farz edelim bilmiş olsaydı savaş hemen yarın sona ererdi. Ama tabii bilmiyorlar, bilemeyecekler..."