Sabis Paşa'nın kaleminden Milli Mücadele dönemi

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
23.07.2022

Ali İhsan Sabis'in 'Milli Mücade Hatıraları' isimli hatıratı, Mondros Mütarekesi sonrası Sabis Paşa'nın İngiliz kumandanlarına karşı giriştiği mücadeden, İsmet Paşa ile yaşadıkları fikir ayrılıklarına kadar birçok ilginç bilgiyi ve belgeyi içeriyor.


Sabis Paşa'nın kaleminden Milli Mücadele dönemi

Ali İhsan Sabis, Hem Harp Okulu'nu hem de Harp Akademisi'ni birincilikle bitirmiş bir askerdir. Birinci Dünya Savaşı esnasında gösterdiği liyakat neticesi genç yaşta paşalığa (generalliğe) terfi eden Sabis'in başarılarının yanı sıra nevi şahsına münhasır bir kişiliği vardır. Disiplininin sertliği ile ünlenen Sabis'in özgüveni yüksek, atılgan ve açık sözlü olduğunu söylemek gerekir. Ancak, yapılan işleri kolay kolay beğenmeyen, aksaklık addettiği şeyleri açık ve sert şekillerde eleştiren, maiyetindeki personeli gereğinden fazla zorlayan tutumları da Sabis Paşa'yı çoğu zaman "antipatik" kılar. Bu antipatikliğin olumsuzluklarını da hayatında yaşayacaktır.

Sürgün yılları

1919'un Mart ayında komutanı olduğu altıncı ordunun lağvedilmesinin akabinde İstanbul'a geldiğinde İngilizler tarafından tutuklanarak Malta'ya sürgüne gönderilen Sabis Paşa bu sürgünden kurtularak 1921'in Eylül'ünde Anadolu'ya döner. Birinci Ordu Komutanı olarak Büyük Taarruz öncesi Garp Cephesi'ne vasıl olur. Ancak Garp Cephesi Komutanı İsmet (Paşa) ile anlaşmazlıklar yaşar. Birinci Ordu Komutanlığı'ndan azledilir ve kendisinden vazgeçilir. Cumhuriyet yıllarında da kendisinden yararlanmak düşünülmez pek. 1923'te askerlikten emekli olup uzunca bir süre münzevi bir hayat süren Ali İhsan Sabis'in İkinci Dünya Savaşı esnasında savaşı yorumlayan yazılar (bu yazılar büyük ölçüde Alman yanlısıdır) yazar. Ayrıca Birinci Dünya Savaşı ile İstiklal Savaşı yıllarına ait anılarını da 1940'ın mayıs ayından itibaren Tasvir-i Efkâr gazetesinde tefrika eder. Büyük ilgi gören anılar ilk kez 1943 yılında kitaplaşır. Anıların kitap halinde yayınlanması sonrası metinde adları geçen birçok şahıs rahatsız olur ve tepkilerini çeşitli şekillerde dile getirirler. Tepki gösterenler arasında Halil Kut, Kazım Özalp, Hüseyin Cahit Yalçın, Fethi Okyar'ın oğlu Osman Okyar, Cemal Paşa'nın oğlu Behçet Cemal gibi isimler vardır.

Anılarında başta Garp Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa olmak üzere kendisine eleştiriler yönelten zevata karşı sert bir üslupla iddia ve ithamlarını yöneltir. Nutuk'ta kendisine yöneltilen eleştirilere de anılarında cevap verir. Onun bu pervasızlığının cezaevine girmesine yol açtığını, cezaevinden o dönem TBMM Başkanlığı'nı yürüten Kazım Karabekir'in girişimleri sayesinde 1947'de çıktığını söylemek gerekir. 14 Mayıs 1950'de Demokrat Parti'den milletvekili seçilen Ali İhsan Sabis 1957'de vefat eder.

Ali İhsan Sabis'in Milli Mücade Hatıraları adıyla basılan hatıratı Mondros Mütarekesi sonrası Sabis Paşa'nın İngiliz kumandanları ile mücadelelerinden başlayarak Malta sürgünü ve sürgünden kaçma çabalarına, sürgünden kaçmaya muvaffak olduktan sonra geldiği Ankara'dan Birinci Ordu Komutanlığına geçişine, İsmet Paşa ile yaşadıkları fikir ayrılıklarına kadar birçok ilginç bilgiyi ve belgeyi içeriyor. Metin bir ordu komutanı tarafından muhalif bir üslupla Milli Mücadele yıllarında yaşananları değerlendirmesi bakımından son derece önemli ve Milli Mücadele'ye ilişkin farklı bir pencereden bakmamızı kolaylaştırıyor. Ayrıca Sabis'in, sürgünden kaçarak Ankara'ya gelirken Koçarlı'da karşılaştığı Adnan Menderes'i genç ve ateşli bir yedek teğmen ve müfreze komutanı olarak tanıması, Büyük Taarruz öncesi harekât planları ile ilgili detaylı bilgileri içeren anıları kitabın okunurluluğunu artırıyor.

Milli Mücadele Hatıraları Ali İhsan Sabis haz. Erhan Çifci TİMAŞ, 2021

Etimoloji bahane, anlam şahane!

M. Asım Gültekin hayatının son dönemlerinde etimoloji alanındaki çalışmalarını yazılı bir hale dönüştürmeye uğraşıyordu. Vefatının üzerinden iki yıl geçen Gültekin'in etimoloji alanındaki çalışmalarını içeren kitap onun bu alandaki gayretini ortaya koyuyor. Seslerden, eklerden, kelimelerden yola çıkarak kültür ve düşünce dünyamızın asli unsurlarını anlamayı istemiş Gültekin. Bize de göstermeyi istemiş, en kolay haliyle. Öyle ki nice sözlükte bulunamayacak anlamlara onun yazılarında yer veriliyor. Gültekin okurları Türkçenin derin ve zengin anlam dünyasına davet ediyor. Dîvânu Lugâti't-Türk, Yunus Emre Divanı gibi kadim kaynakların ve Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu şiirlerinin de bu davete eşlik ettiğini söylemeli.

Etimoloji Vadisinde-Bir Köktendilcinin Notları, M. Asım Gültekin, İz, 2022

Tanzimat Fermanı göçerleri nasıl etkiledi

Osmanlı Devleti'nde 17. yüzyılın sonlarına dek merkezi hükümetin konar göçer aşiretlerin iktisadi faaliyetlerini desteklediğini söylemek mümkündür. Ancak özellikle Westfalya anlaşmasıyla birlikte oluşan yeni ulus-devlet yapıları ve iktisadi sistemlerinin de zorlamasıyla birlikte 1691'den sonraki aşiretler yerleşik hayata geçirilmeye çalışılmış, lakin nüfus olarak önemli bir oran teşkil eden göçer gruplarının yerleştirilmesi 19. yüzyıla dek tamamlanamamıştı. Osmanlı Devleti'nde 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile birlikte hayata geçen askerî, idarî ve mâlî pek çok değişim ve dönüşüm konar-göçer aşiretler üzerinde de etkili idi. Kitap Tanzimat Fermanı'nın aşiretler üzerindeki etkisini Osmanlı arşivlerini kullanarak açığa çıkarmaya çalışıyor.

Anadolu'da Aşiret ve Devlet, Fatma Akın, Yeditepe, 2022

@uzakkoku