Sanatın değişimi meselesi ve Güzelin Güncelliği

MURAT GÜZEL/ Açık Görüş Kitaplığı
2.12.2017

Klasik ve modern sanatı bir arada düşünebilmemize imkan sağlayan yanlarıyla Gadamer’in ‘Güzelin Güncelliği’ kitabı 19. ve 20. yüzyıllardaki sanatsal değişim olgusunu irdeliyor, Kant ve Hegel ile temsil edilen idealist estetiği aşan bir estetik yorumsamayı gündeme getiriyor.


Sanatın değişimi meselesi ve Güzelin Güncelliği

Platon’un hakikate mugayir şeyleri terennüm ettikleri gerekçesiyle şairleri Cumhuriyet’inden sürmesinden beri sanatın meşruiyeti sorunu Batı düşüncesinde merkezi bir ilgi konusu olmuştur. Tarihsel açıdan ikonaklastisizm kertesinin ardından bilhassa Hegel’le doruğuna ulaşan bir temadır “sanatın geçmişte kalmışlık niteliği.”

Martin Heidegger’in tilmizi, hermenötik geleneğin 20. yüzyılda felsefileştirilmesi çabalarında önde gelen bir isim Hans-Georg Gadamer. Gadamer’in yorumuna göre Hegel’in bu ifadesinin anlamı antik dönemin bitişi ile birlikte sanatın meşruiyete muhtaç olması gerektiğine ilişkin bir tez olmasında yatar: “Dünya ile büyük bir meşruiyet bağlamında kendi halinde bulunduğu zamanlarda sanatın, toplum, kilise ve yaratıcı sanatkarın kimliği arasında doğal bir uyumu gerçekleştirmesi anlaşılır bir durumdur. Buna karşı sorunumuz, bu kimlik ve bununla birlikte kapsayıcı bir kimliğin sağladığı müşterekliğin artık olmamasıdır.”

1974’te Salzburg’ta verdiği ve sonradan gözden geçirdiği konferanslarına dayanan eseri Güzelin Güncelliği’nde Gadamer, sanatın meşruiyeti bağlamında onun temel unsurlarını araştırıyor. Gadamer’in kitabındaki temel sorunsalını ise şu soru teşkil ediyor: “Bir zamanlar sanat olan ve bugün de sanat olanı, hangi anlamda, her ikisini de kapsayan müşterek bir kavrama bağlayacağız?”

Bu sorunsal çerçevesinde sanatın temeli konusuna dair geliştirdiği yorumlama hattında Gadamer sanata ilişkin yaşantılarımızın antropolojik temellerine gider: Oyun, sembol ve festival. Sanatın oyun unsurunun yalnızca olumsuz olarak, yani amaç ilişkilerinin özgürlüğü olarak değil, aynı zamanda özgür bir tepki olarak anlaşılması için de insana ait oyunların temel karakteristiklerini irdeleyen Gadamer, sanat alanında her eserin alımlayanlar tarafından doldurulması gereken bir oyun alanı bıraktığına kaildir. Sanat oyununda bu oyuna katılan herkesin eş oyuncu olduğunu gösteren bir püf noktası daima bulunur.

Gadamer’in sanatın ikinci temel işlevi olarak gördüğü sembol işlevi ise yine antik Grek geleneğine dayanır. Bu gelenekte ev sahibi kendisini ziyaret eden konuğuna ikiye böldüğü paranın yarısını verir, diğer yarısını ise kendisi alır. Eğer konuk 30-40 yıl sonra yeniden aynı eve gelirse ev sahibiyle bu yarım paralar aracılığıyla birbirlerini hatırlamaları mümkün olur. Sembolik olandaki bu hatırlama boyutuna yaptığı işaretle Gadamer, sembolik olanın yalnızca anlama gönderimde bulunmadığını, aynı zamanda onu bugüne de ait kılıp temsil ettiğini vurgulama fırsatı edinir. Bir anlamda sanat eserinde illa ki başka bir şeylere atıfta bulunulmaz, çünkü atıfta bulunulan şey de temsil ilişkisi çerçevesinde o sanat eserinde kendisi olarak mevcuttur. Gadamer’in yaklaşımında sanatın üçüncü temel bileşeni olan festivalin müştereklik olduğu söylenebilir, çünkü festival herkes içindir. Festivalde karakteristik olan, zamanı öngörüp onu, “kutlama” edimi aracılığıyla tutması ve durdurmasıdır. Kutlamanın yalnızca katılan için anlamlı olduğuna değinen Gadamer, festival vaktinde artık zamanın festivalleştiğini söyler.

Klasik ve modern sanatı bir arada düşünebilmemize imkan sağlayan yanlarıyla Gadamer’in Güzelin Güncelliği kitabı 19. ve 20. yüzyıllardaki sanatsal değişim olgusunu irdeliyor, Kant ve Hegel ile temsil edilen idealist estetiği aşan bir estetik yorumsamayı gündeme getiriyor.

FETÖ: Küresel bir suç örgütü

FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da giriştiği mel’un darbe teşebbüsü Türk milletinin dirayetli ve kararlı duruşuyla püskürtülmüştü. Geride kalan bir buçuk yılda gerek FETÖ üzerine gerekse bu darbe girişiminin ulusal ve uluslararası bağlantıları üzerine birçok kitap kaleme alındı. FETÖ’nün tarihsel temellerinden küresel bir suç örgütüne dönüşme şekline kadar birçok konu irdelendi bu çalışmalarda. 28-30 Nisan 2017’de Çorum’da gerçekleşen “15 Temmuz” sempozyumunda sunulmuş bildirilerin kitaplaşmış hali olan eser, bu çalışmalara önemli bir katkı sağlayarak, darbe girişimine zemin hazırlayan zihni referanslar ile birlikte girişimin ulusal ve uluslararası düzeylerdeki sonuçlarını ele alıp tartışıyor. 15 Temmuz: Failler, Süreçler, Olgular, Mehmet S. Ercan- H. İnaç, Taş Mektep, 2017

Kırım: Tarihin son büyük hanlığı

Türk tarihçiliğinin kutbu azamı sayılan merhum Halil İnalcık hocanın Kırım üzerine yaptığı araştırmalarını gözden geçirerek derlediği bu kitabı, Kırım Hanlığı’nın ileride yazılması muhtemel bir genel tarihinin anahatlarını belirliyor. İnalcık Hoca, Orta Avrupa’daki Habsburg-Osmanlı, Doğu Avrupa’daki Leh-Osmanlı-Rus ve Kuzey’deki Rus-Osmanlı rekabetinin görünenden çok daha karmaşık, değişken ve çok aktörlü olduğunu gözler önüne sererken, İstanbul- Bahçesaray ittifakının bu bölgelerdeki kilit niteliğini tarihî olaylar üzerinden anlatıyor. Kırım tarihine dair kısıtlı kaynakları ve araştırmaları eleştirel yaklaşımla okuyarak tarih yazmanın yollarını serimliyor. Kırım Hanlığı Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441 – 1700,
Halil İnalcık, İş Bankası, 2017

@uzakkoku