Savunma AR-GE bütçesi 20 yılda 30 kat arttı

Tarkan Zengin / Ankara Yıldırım Beyazıt Ünv. Öğr. Gör.
1.10.2022

Türkiye son yirmi yılda savunma sanayiinde dışa bağımlılık oranını yüzde 80'lerden yüzde 20'lere kadar indirme başarısı gösterdi. Ülkemizde 2002 yılında 5,5 milyar dolar bütçeli 62 savunma sanayii projesi varken, bugün 75 milyar dolar bütçeli 750'yi aşan proje var. AR-GE'ye ayrılan bütçe 20 yılda 30 kat artırıldı.


Savunma AR-GE bütçesi 20 yılda 30 kat arttı

Savunma ve güvenlik meselesi insanlık tarihi boyunca milletler ve devletler açısından en temel ihtiyaçlardan biri olmuştur. Güvenlik kavramı başlangıçta yalnızca can ve mal güvenliğini kapsarken zamanla devletlerin milli güvenliğini içeren geniş bir anlam kazanmıştır. Savunma kavramı ise devletlerin muhtemel güvenlik tehditlerine karşı aldığı önlemleri ifade etmektedir. Devletler, milli güvenliğini sağlamak için çok önemli bütçeler ayırmakta ve önemli faaliyetler yürütmektedir. Devletler, kendilerine yönelik saldırılara cevap vermek ve caydırıcı olmak için savunma sanayiine yatırım yapmak zorundadır. Bugün ülkelerin savunma sanayiinde iyi olduğunun göstergelerinden biri katma değeri yüksek teknolojik ürünler tasarlaması ve üretmesidir. Bir ülkenin envanterindeki uçak, gemi, tank, silah ve mühimmat sayısı tek başına savunma sanayinde iyi olduğu anlamına gelmemektedir. Bu ürünleri üretecek, bakım ve idameleri ile yazılımlarını yapabilecek nitelikli işgücüne sahip olmak ülkelerin en önemli gücüdür.

Türkiye'nin savunma sanayi durumunu değerlendirmek için 8 Eylül 2022 tarihinde "Savunma Sanayinin Millileşmesi ve İşgücü Durumu" başlıklı çalıştayın altıncısı yapıldı. Savunma ve güvenlik işkolunda örgütlü Türk Harb-İş sendikası her yıl düzenli olarak yaptığı çalıştaylarda savunma sanayinin durumu ve askeri fabrikaların imkan ve kabiliyetleri değerlendirilmektedir. Türk Harb-İş, Milli Savunma Bakanlığına bağlı Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile İçişleri Bakanlığına bağlı Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde işçi statüsünde çalışanların tamamının üye olduğu bir sendika olarak sektörün önemli aktörlerinden biridir. Çalıştayda savunma sanayimizin millileşmesinde askeri fabrikalar ve tersanelerin önemi ve işgücünün kritikliği üzerinde değerlendirmeler yapılır. Çalıştaylara sendikanın merkez yöneticileri, akademisyenler, gazeteciler ve yazarlar katılmaktadır.

Türkiye savunma sanayiinde askeri fabrikalar, TSK vakıf şirketleri ve özel sektör şirketleri ile önemli ivme yakalamıştır. Dün savunma sanayinde bir pazar iken bugün küresel bir aktör olma yolunda çok önemli mesafe aldı Türkiye. Ülkemiz artık insansız hava araçları başta olmak üzere en kritik teknolojiye sahip ürünleri tasarlamakta, yerli yazılımlarını yapmakta, kendi ihtiyaçlarını gidermenin yanında savunma ürünlerini küresel pazarlarda satmaktadır. Rakamlar da Türkiye'nin küresel bir aktör olduğunu göstermektedir. Türkiye son yirmi yılda savunma sanayiinde dışa bağımlılık oranını yüzde 80'lerden yüzde 20'lere kadar indirme başarısı göstermiştir. Ülkemizde 2002 yılında 5,5 milyar dolar bütçeli 62 savunma sanayii projesi varken, bugün 75 milyar dolar bütçeli 750'yi aşan proje var. Savunma sanayiinin gelişmesinde büyük önemi olan AR-GE'ye ayrılan bütçe 49 milyon dolardan 1,5 milyar doların üzerine çıkmış ve 20 yılda 30 kat artırılmıştır.

Görünmez kahramanlar

Türkiye'de askeri fabrikalar ile tersanelerin imkân ve kabiliyetleri ülke savunmasında önemli bir yere sahiptir. Askeri işyerleri, 15 Temmuz sonrasında Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı olarak Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü ile Tersaneler Genel Müdürlüğü olarak iki genel müdürlük olarak teşkilatlandı. Ülkemizde 27 askeri fabrika ve üç tersane ile Kuvvet Komutanlıklarına bağlı çok sayıda bakım, onarım ve destek işyerlerinde yaklaşık 22 bin kamu işçisi çalışmaktadır. Askeri işyerleri hava ikmaller, tersaneler, ana bakım fabrikaları, bakım ve onarım merkezleri ve dikimevleri gibi işyerleriyle savunma sanayinin tüm ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Bu işyerlerinde çalışanların savunma sanayiinin gelişmesine önemli katkıları var. Zira askeri fabrikaların bazılarının kuruluş tarihleri neredeyse Cumhuriyetimiz ile yaşıttır. Bu işyerlerinde nitelikli işgücü uzun yıllardır hem önemli işlere imza atmakta hem de savunma sektörünün gelişmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Ancak önemli başarılara imza atan askeri fabrikalar ve tersanelerin imkân ve kabiliyetleri kamuoyu tarafından yeterince bilinmemektedir. Ülkemizde savunma sanayiinin gelişmesinde ve millileşmesinde askeri işyerleri ve burada çalışanlar adeta sektörün görünmez kahramanlarıdır. Ülkemizin savunmasında ve terörle mücadelesinde, askeri işyerleri subay, astsubay, memur ve işçilerle önemli işlere imza atmaktalar. Tüm işyerlerinde yapılanları anlatmak yazının sınırlarını aşar ama bu işyerlerinde yapılanlara ilişkin bazı örnekler vermekte yarar var.

Yurt dışına göre çok düşük maliyet

Hava Kuvvetleri komutanlığı envanterinde bulunan 10 adet A400M uçaklarının C-l ve C-H seviyesi bakımları 2'nci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Bu kabiliyet sayesinde dünyada A400M'lerin üretimlerinin yapıldığı İspanya'da yapılan bakımlarla mukayese edildiğinde hem zaman hem de maliyet olarak çok fark olduğu görülmektedir. Türkiye uçak başına; C-l bakımlarda yaklaşık 800 bin euro, C-H bakımlarında yaklaşık 2 milyon 700 bin ila 4 milyon 700 bin euro daha ucuza maliyetle bakım yapmaktadır. Yapımı 2022 yılı içerisinde tamamlanan uçak hangarlarında kendi A400M uçaklarımızın C-H bakımlarının yanı sıra retrofit işlemleri yapılmaktadır. Airbus firması ile yapılan anlaşma gereği başlayacak olan envanterimiz dahilindeki ve haricindeki uçaklara yapılacak olan retrofit faaliyeti sonucunda yine uçak başına 1 milyon euro kazanç sağlanacaktır. İlk milli uçak çeker olan Rahvan Uçak aracı tamamen ve milli olarak askeri fabrikalarda üretilmektedir. Şimdiye kadar 90 adet araç Türk Hava Kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bir uçak çekerin yurt dışı maliyeti 74 bin dolarken askeri fabrikamızda üretim maliyeti 17 bin dolardır.

Gölcük tersanesinde toplamda 6 seriden oluşan reis sınıfı denizaltı yapılmaktadır. Piri Reis denizaltısının tecrübe işlemleri yapılmakta olup yıl sonunda donanma komutanlığına teslim edilmesi planlanmaktadır. Hızır Reis'in havuz çalışmaları devam etmekte olup yıl sonu havuzdan denize indirilerek tecrübe işlemlerine başlanması planlanmaktadır. Bu denizaltılarımız havadan bağımsız 40 gün seyir yapabilen, sessiz seyir teknolojisi ile dizayn edilmiş, satıha çıkmadan haberleşme ve dinleme yapabilen, 8 adet torpido kovanı olan, torpidolara karşı koyma sistemi, mayın döşeme özelliği, denizden-denize denizden-karaya füze atabilen, otonom teknoloji ile donatılmış deniz altılardır. Altı adet denizaltı faaliyete geçtiğinde Akdeniz, Karadeniz ve Ege denizinde taktik ve teknik olarak çok büyük stratejik üstünlük ve imkan sağlanacaktır.

İstanbul Tersanemizde ise MİLGEM sınıfı dört adet geminin inşası tamamlanmıştır. Ayrıca bu gemilerden 4 adet Pakistan'a satılmıştır. MİLGEM'lerden daha büyük ve gelişmiş olan, 23 Ocak 2021'de Cumhurbaşkanımızın katılımıyla kızağa indirilen İ Sınıfı İstanbul Fırkateyni'nin inşası hızlı bir şekilde devam etmektedir.

Havacılıkta önemli kabiliyet

Hava Kara ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından kullanılan tüm motorların (F-110, J-79, tank, kirpi, kobra, fırkateyn, rahvan) test faaliyetlerinde kullanılan bremzeler işçiler tarafından tasarlanmış, entegrasyonları yapılarak envantere kazandırılmıştır. Mesela F-16 uçağı ve F-110 motoru bremzesi yurt dışı satın alım maliyeti 13 milyon dolar iken, askeri işyerinde üretim maliyeti yalnızca 67 bin dolardır. F-16 uçağının en önemli taşıyıcı parçalarından olan Bulkhead 50 bin dolara yurt dışından temin edilmekteydi. Askeri işyerlerimizde işçilerimizin tasarımı ve üretimi ile bin 350 dolara mal edilmektedir. F-16 uçağının en önemli parçalarından olan Canopy Arch üretimi ve montajı dünyada sadece ABD tarafından 250 bin dolar bedel ile yapılmaktadır. Ayrıca değişimin yapılabilmesi için uçakların ABD'ye gitmesi zorunluydu. Türk Harb-İş Sendikası üyesi işçilerin tasarımı ve üretimi ile ürün 10 bin dolara mal edilmiştir. Bu performansla ülkemiz dünyada bu kabiliyete sahip olan ikinci ülke olmuştur. Askeri fabrikalarda çalışan işçiler uçak yazılım ve bakım kabiliyetiyle milyonlarca doların ülkemizde kalmasını sağlamıştır. TÜBİTAK SAGE tarafından geliştirilen GÖKTUĞ ve SOM füzelerinin uçaklara yazılım geliştirme, entegrasyon, sertifikasyon faaliyetleri de aynı işçiler tarafından yapılmaktadır. Bu işler yurt dışına göre milyonlarca dolar daha az maliyetle işçilerimiz tarafından yapılmaktadır. Askeri fabrikalarda bugüne kadar FIRTINA Obüslerinden 281 adet, POYRAZ Mühimmat Aracından ise 71 adet üretilmiştir. Poyraz mühimmat aracını üreten dünyada 3 ülkeden biriyiz. Fırtına Obüslerinin işyerlerimizde maliyeti 4,2 milyon dolar iken benzer araçların yurt dışı adet maliyeti yaklaşık 10 milyon dolardır. Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına bağlı olarak faaliyet gösteren; Kara, Hava, Deniz ve Jandarma dikimevlerinde askeri, polis ve sivil personelin ihtiyaç duyduğu hizmet ve eğitim giyecekleri (kamuflaj, pardesü, mont, uçuş tulumu, yelek, takım elbise, merasim kıyafeti, şapka, çadır vb.) üretilmektedir. Bunların yanı sıra özellikle dünya genelinde ve ülkemizde ağır şekilde hissedilen Covid-19 salgını sürecinde sayısı 500 milyonu aşan maske ve tulum üretilmiştir.

Görüldüğü gibi askeri fabrikalar ve tersaneler ülkemizin ihtiyacı olan kritik ürünleri çok düşük maliyetle üretmekte, bakım ve onarımlar yapmakta, ülkemize yönelik ambargoları boşa çıkarmakta, savunma piyasalarını regüle etmekte, terörle mücadeleye ve küresel risklere karşı ülkemizin savunmasına katkı sağlamaya devam etmektedir.

@TarkanZengin