Seçim beyannamelerinde Türk diasporası

Mehmet Köse / İstanbul Üniversitesi
16.06.2018

Bundan sonraki üç dört neslin kimlik, kültür ve aidiyetinin nasıl dönüşeceğini de dikkate alarak daha kapsamlı, kalıcı ve ciddiyetle takip edilecek politika ve programlar hem Türkiye’nin hem de diasporasının geleceği açısından kritik önemdedir. Açıklanan seçim beyannameleri içinde yurtdışındaki vatandaşlara yönelik en kapsamlı politika ve programlar AK Parti’ye aittir.


Seçim beyannamelerinde Türk diasporası

24 Haziran seçimleriyle beraber beşinci kez yurt dışında yaşayan vatandaşlar için sandık kurulacak. Dış göç sürecinin başlamasından yarım asır sonra ilk defa 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yurt dışında oy sandıkları kuruldu.  Bu seçimlerde yurtdışı seçmenlerin yüzde 19’u yani 530 bin kişi oy kullandı. 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde kullanılan oylar 2014’e göre iki kattan fazla artarak 7 Haziran’da 1 milyon 56 bine, 1 Kasım’da ise 1 milyon 298 bine çıktı. 1 Kasım’da yüzde 44.78 olarak gerçeklesen katılım oranı, 16 Nisan 2017 referandumunda yüzde 48’e çıkarak 1 milyon 424 bin kişinin sandığa gitmesi ile sonuçlandı. Yurtdışındaki vatandaşların seçime katılımının yaygınlaşması siyasi partilerin yurtdışı seçmenlere yönelik söylemlerini ve politikalarını da belirgin hale getirmeye başladı. Seçim beyannamelerinde yurtdışı seçmene yönelik politikalar ve projeler daha fazla yer almaya başladı. 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra 24 Haziran seçimlerinde de siyasi partiler, iktidara geldiklerinde yurt dışındaki vatandaşlara yaklaşımlarını, politikalarını ve projelerini kamuoyuyla paylaştılar.

3 milyondan fazla seçmen 60 ülkede 123 bölge ve gümrüklerde oy kullanırken siyasi partilerin yurtdışı vatandaşlara yönelik politikaları da önem arz etmektedir. Son yıllarda kamu politikalarında belirginliği artan Türk diasporasının anadil, kültür, eğitim, sosyal politikalar, İslam karşıtlığı ve siyasal temsil ile ilgili seçime girecek partilerin bakış açıları ve vaatlerine bakmakta yarar vardır.

1 Kasım seçimlerinde olduğu gibi yurtdışı vatandaşlara yönelik en kapsamlı politika ve projeleri açıklayan parti AK Parti olmuştur. Yurtdışı vatandaşlarla ilgili herhangi bir ifadenin yer almadığı tek seçim beyannamesi ise HDP’ye aittir. HDP geçmiş seçimlerde yurtdışında AK Parti’nin ardından ikinci parti olmasına rağmen yurtdışındaki vatandaşların meselelerinin gündeminde yer almamasını unutkanlık ya da ihmal olarak değerlendirmek mümkün değildir. Batı ülkelerinde yaşayan HDP tabanın sosyalizasyonu özellikle ikinci nesilden sonra Kürt ulusalcı ideolojisi ile beslenmektedir. Batı akademisi, medyası ve siyasal diskurunda gelişen ve geliştirilen “Kürdistan Diasporası” yeni nesil HDP tabanında etkili olmaya başlamış Türkiye’nin diasporasının bir parçası olmaktan ziyade benzer ideolojik yaklaşımlara sahip olan Suriye, Irak ve İran’dan göç eden Kürtlerle birlikte hayallerdeki Kürdistan’a aidiyet geliştirilmeye başlamıştır. HDP’nin seçim beyannamesinde yurt dışındaki seçmene yönelik herhangi bir beyanın olmaması, yurtdışında yaşayan Türk vatandaşı olan Kürtlerin Türkiye ile bağlarını korumayı ve onların meselelerini gündemine almayı ihmal etmesi Batı’da oluşturulan bu yeni kimliğe destek olarak da yorumlanabilir.

Anadil ve kültür politikaları

Diaspora politikalarının geliştiği ve kurumsallaştığı ülkelerde yurtdışındaki insanlarının anadilini ve kültürünü korumaya yönelik programlar belirgindir. Bugün Türk diasporasının yarısının yaşadığı Almanya, yurtdışındaki Alman kökenlilere yönelik en kapsamlı anadil ve kültür politikaları uygulayan ülkedir. Sadece 2016 yılındaki yurtdışı dil ve kültür programları için Almanya’nın ayırdığı bütçe 1.5 milyar Avronun üzerindedir. Türkiye de aile birleşimleri ve ikinci nesille beraber 80’li yıllarda dil, kültür ve dini ihtiyaçlar alanında adımlar atmaya başladı. Bugün Türk diasporasının yarıdan fazlası, üçüncü neslin ise yüzde 90’dan fazlası yurtdışında doğmuştur, eğitimini orada almaktadır ve sosyalizasyonu orada gelişmektedir. 70’li ve 80’li yıllarda göçmenlerin geri döneceği saikiyle öğretmen ve din görevlilerinin gidişine müsaade eden ülkeler, göçmenler kalıcı olmaya başladığında anavatan aidiyetini azaltmak için 90’lı yıllardan sonra görevlilere müsaade etmemeye ve anadil derslerini kaldırmaya başladı. 2017 yılı verilerine göre yaklaşık 1.5 milyonluk okul çağı nüfusunun sadece 56 bini Türkiye’den giden öğretmenlerin verdiği Türkçe ve Türk Kültürü derslerine katılmaktadır. Bu tablo siyasi partilerin yurtdışındaki yeni nesillerin anadil ve kültür politikalarını özellikle önemli kılmaktadır. Anadil, kültür ve eğitim programlarına doğrudan temas eden AK Parti ve İP olurken, CHP ihtiyaç duyulan yerlere öğretmen ve ataşe ataması yapılacağını beyan etmekle yetinmiştir. Anadilin ve kültürün korunmasını yurt dışında yaşayan insanları için asli politika olarak ele alan AK Parti, öğretmen yetiştirme, hafta sonu okullarını ve çift dilli kreş ve okulları teşvik etme gibi somut projeleri başlattığını ve geliştireceğini vaat etmektedir. Ayrıca hareketlilik ve değişim programlarıyla gençlerin anavatanla bağını güçlendirmeyi, burs programlarıyla toplumun geleceğine katkı sağlayacak uzmanlar yetiştirmeyi hedeflemektedir. Üniversitelerin yurt dışında kampüs açması, Maarif Vakfı’nın okullar kurması ve Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından Türkçe kütüphaneler kurulması da projeler arasında yer almaktadır. İP ise muhatap ülkelerle iyi ilişkiler geliştirerek Türkçe ve Türk Kültürü derslerini artıracağını aynı zamanda öğrenci değişim programları geliştireceğini vaat etmektedir.

Siyasal temsil meselesi

Yurt dışında yaşayan insanlarımızın hepsi Türk vatandaşı değil. Almanya, Avusturya gibi bazı ülkeler çifte vatandaşlığa müsaade etmedikleri ya da kısıtlı verdikleri için Türkiye bu durumda olan insanlara ülkemizdeki haklarını kullanmaları için Mavi Kart ile vatandaşlık benzeri statü sağlamıştır. Her iki kategoride olanların da Türkiye’nin sunduğu kamu hizmetlerinden kaynaklı beklentileri olmaktadır. Sosyal güvenlikten nüfus hizmetlerine, askerlik işlerinden konsolosluk hizmetlerine kadar geniş bir alanda ihtiyaçlar ve beklentiler oluşmaktadır. Emeklilik, askerlik, mavi kart, konsolosluk işleri ve diğer hizmetlerle alakalı AK Parti ve CHP beyannamelerinde bazı maddeler yer alırken Vatan Partisi sadece emekliliğe yer vermiştir. CHP beyannamesinde yer alan Mavi kart ve konsolosluk işlemleri ilgili bazı hususlarda yasal ve idari düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen yer alması konunun önemine vurgu açısından mühim. AK Parti ayrıca kamu hizmetlerinin etkin koordinasyonu için yetkili üst düzey koordinasyon kurulu önermekte. Bununla beraber vatandaşla teması ve istişareyi sürekli kılacak konsolosluk bölgelerinde Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Meclislerini gündemine almış durumda.

Diasporanın anavatan seçimlerine katılımı ve temsili dünyada gittikçe yaygınlaşan bir durum. Türkiye’de yaklaşık 130 ülkede olduğu gibi yurt dışındaki vatandaşlarına yaşadıkları ülkelerde seçme imkanı sağlamıştır. Ayrıca parlamentolarda temsil için sandalye ayıran ülkelerin sayısını 15’i geçti. Türkiye’de ilk defa 7 Haziranda gündeme gelmiş, yurtdışındaki çalışmaları dolayısıyla AK Parti’den milletvekili olan Mustafa Yeneroğlu ve arkadaşları 15 milletvekilliği için önerge hazırlamışlardı. 1 Kasımdan sonra CHP de yurtdışı milletvekilliğini Meclis gündemine taşıdı. 24 Haziran seçim beyannamelerinde ise doğrudan yurtdışı seçim bölgesine ve milletvekilliğine atıf CHP ve Saadet Partisi beyannamelerinde yer almış, AK Parti ise Mesclis’te Yurtdışı Türkler İhtisas Komisyonu kurulması önerisi getirmiştir.

İslam karşıtlığı ve ayrımcılık

Başta Batı ülkeleri olmak üzere son yıllarda dünyada İslam karşıtlığı kaynaklı ayrımcılık ve Müslüman düşmanlığında bir artış yaşanmaktadır. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı ve bununla mücadele uzun yıllardır var olan bir durum. İslam karşıtlığı ile tetiklenen ayrımcılık ise siyasal ve kültürel boyutları, temsili ve desteği dolayısıyla daha kapsamlı ulusal ve uluslararası mücadele gerektirmektedir. Avrupa ülkelerinde son seçimlerde hemen hemen her partinin bir İslam politikası olduğu, Müslüman toplumunun dini ve kültürel aydınlanma yaşaması gerektiğine olan beyanları görülmüştür. Bu kapsamda hükümet programları ve koalisyon protokolleri gereği düzenlemeler ve çalışmalar yürütülmektedir. Geliştirilen siyasal söylem, akademik yaklaşım ve medyatik imaj Müslüman topluma yönelik bireysel ve kurumsal ayrımcılığı daha da artırmaktadır. Bu bağlamda başta Türkiye olmak üzere Müslüman diaspora topluluklarının anavatan hükümetleri politika ve programlar geliştirmelidir. Bu çerçeveden seçim beyannameleri ele alındığında Vatan Partisi yabancı düşmanlığı, ayrımcılık ve kültürel baskılara karşı vatandaşlarını koruyacağını beyan ederken AK Parti İslam karşıtlığı ve ayrımcılıkla mücadelede ulusal ve uluslararası mekanizmaların harekete geçirilmesi, uzman yetiştirilmesi ve sivil toplum kuruluşlarının bu alanlarda kapasitesinin geliştirilmesi için politika ve programlar açıklamıştır.

Aile bütünlüğünün muhafaza edilmesi, dezavantajlı durumda olan toplum bireylerinin kültürel hassasiyetlere uygun hizmet alması ve bağımlılık ile mücadele gibi sosyal politikalara sadece AK Parti’nin seçim beyannamesinde yer verildiği görülmektedir. Ekonomik potansiyellerinin geliştirilmesi ve istihdamı artırmaya yönelik programlar sınırlı kalmıştır. Türkiye geri dönenlerin adaptasyonu ve istihdamı için AK Parti projeler sunarken, İP ise yurt dışındaki vatandaşlarımızın tasarruflarını Türkiye’ye çekmek için programlar geliştirmeyi vaat etmektedir. Burada yurt dışındaki insanımızın değişen sosyo-ekonomik profilini dikkate alarak ekonomik hedefleri geliştirmek gerekmektedir.

Bundan sonraki üç dört neslin kimlik, kültür ve aidiyetinin nasıl dönüşeceğini de dikkate alarak daha kapsamlı, kalıcı ve ciddiyetle takip edilecek politika ve programlar hem Türkiye’nin hem de diasporasının geleceği açısından kritik önemdedir.

[email protected]