Şefik Can'ın gözüyle 100 yıl önceki Türkiye

Numan Dönmez / Yazar
4.02.2022

Tam bir hatıralar meşheri olan 'Şefik Can Hatıralar' kitabı sosyal, kültürel ve tasavvufi açıdan çok önemli bir kaynak. Kitap aynı zamanda Şefik Can'ın mesleği cihetiyle askeri tarih meraklılarının da vazgeçemeyeceği bir eser hüviyetinde.


Şefik Can'ın gözüyle 100 yıl önceki Türkiye

Şefik Can Hatıralar başlığıyla okurla buluşan son Mesnevi mütercimlerinden Şefik Can merhumla (ö. 2005) yapılmış olan nehir söyleşi yakın zamanda Sufi Kitap'tan çıktı. Zengin görselleri ve hususi mektuplarıyla göz dolduran hatırat yalnız Şefik Can'ın kişisel hayatına değil, Osmanlı Devleti'nin son on yılından itibaren Cumhuriyet döneminin ilk yıllarına adeta mercek tutuyor. Daha genel bir ifadeyle, Erzurum, Erzincan, Tokat, Konya, Kırıkkale, Vize ve İstanbul'daki anılar aslında Türkiye'nin 20. yüzyıl tarihine notlar düşmekte.

Maktul paltoları giydirilmiş

Şefik Can, Erzurumlu bir müftünün oğlu olarak dünyaya geliyor. Anne tarafından ise eşraftan bir aileye mensup, hatta dayıları arasında Rusya'da eğitim alan bile var. Can için Doğu'nun seçkinlerinden kabul edilebilir bir aileden geliyor desek yeridir. Cumhuriyet'in ilk yıllarında memlekette fakirlik ve sefalet yaygın, Şefik Can'ın ise henüz ortaokul çağında askeri mektebe, Tokat'a kaydı yapılır. Kitap, Tokat Askeri Ortaokulu'ndan Kuleli Askerî Lisesi'ne ve Harp okullarından sonra başlayan askerlik macerası aslında bir bakıma askeri hayat, askeri eğitim, kışla hayatı gibi detaylarıyla pek çok bilinmeyen hususu gündeme getiriyor. Örneğin, Tokat Asker Ortaokulu'nda; öğrencilere maktul düşman subaylarının koca koca paltoları giydirilmiş, bu rivayet Şefik Can'ın da aralarında olduğu bir hatıra fotoğrafı ile teyit edilmekte...

Osmanlıca kitaplar yakıldı

Kuleli Askerî Lisesi'nin 1927-30 yılları arasındaki öğretmen ve idareci kadrosu, dersler, devre arkadaşlıkları bir dönemin perde arkasını deşifre etmekte. Birçok ilginç anekdot ve yaşanmışlık askeri mekteplerdeki süregelen geleneği ve yenilikleri yansıtmakta. Örneğin, tam da Harf İnkılabı sırasında Kuleli'de yatılı okuyan Şefik Can son derece tuhaf bir hadiseye şahit oluyor. Dönemin mektep komutanı okul bahçesinde geniş bir hafriyat yaptırıp kütüphanedeki bütün Osmanlıca huruflu kitapları toplatıp bu çukurda yaktırıyor... Şefik Can henüz öğrenci olmasına rağmen komutanın gidişini bir fırsat bilip bu feci duruma dayanamıyor ve yanan kitaplar arasına dalıp üç kitabı kurtarıyor. Kuleli'nin birbirinden ilginç hocalarının tanıtıldığı bu kısımlarda şaşırtıcı bilgiler öğreniyoruz.

Atatürk'ün sınıf ziyareti

Örneğin eski genel kurmay başkanlarından ve Şefik Can'ın devresinden Faruk Gürler Paşa'nın babası "Gos Baba" lakaplı bir fizik hocasıymış. Yine bu dönemde Nakşi tarikatına mensup ve sakalını kesmemekte direten Abidin Paşa'nın ders anlattığı sırada Atatürk'ün sınıfı ziyareti gerçekten son derece heyecan verici bir olay... Pangaltı Harp Okulu, Sirkeci Asker Konağı, Selimiye Kışlası sırasında askeri eğitime yönelik talim ve terbiye şartları gerçekten dikkat çekici; ancak arka fonda anlatılan Üsküdar, Mecidiyeköy ve Şişli'nin o dönemdeki halleri ise hakikatten merak uyandırıcı.

Bu talimler sırasında komutanlardan birinin Kubilay Vakası'na dair zikrettiği olay ise bugüne kadar anlatılagelen hadisenin daha başka bir açıdan görüntüsünü ortaya koyuyor. Olayı nakleden Miralay, Kubilay'ın komutanının dönem arkadaşı ve Kubilay'a dair çok ilginç bilgiler paylaşmakta. Aslında, I. Dünya Harbi'ne katılmış bir subay neslinin öğretmenlik ve komutanlık yaptığı bu dönemde öğrenci olan Şefik Can hem dönemin sosyal psikolojisini anlatıyor hem de dünya harbine iştirak eden yerli ve yabancı hocalarından dinlediği ilginç şahitlikleri paylaşıyor. Bu arada o dönem subayların altı ay neferlik görevi yapmaları gerektiğini öğreniyoruz hatırattan. Şefik Can da Selimiye Kışlası'nda bu görevi ifa ediyor ve tabii ki zengin hatıraları ile...

Ayrıca, İstanbul'daki askerî okulların dağılımını da görüyoruz Kara Levazım Okulu Yıldız Sarayı'nda, Topçu Okulu Maçka'da, Piyade Okulu ise Maltepe'dedir. Haydarpaşa'da hem Askerî Hastane hem de Askerî Baytar Hastanesi mevcuttur.

Kaderin cilvesi işte... Kısa bir taşra görevinden sonra – ki bu taşra görevi sırasında yaptığı görevler ve sonrasında da çokça temas edileceği üzere yaşanan suiistimaller de son derece önemli – verdiği imtihanı geçerek edebiyat öğretmeni olarak Kuleli Askerî Lisesi'nde muallimlik vazifesine başlar. Daha önce öğrenci olduğu bu mekânda bu kez öğretmendir ve bize öğretmen kadrosunu bu kez "meslektaş" gözüyle yansıtır. Daha önce İstiklal Mahkemelerinde yargılanmasına rağmen askeri mektepte öğretmenlik yapan Tahirü'l-Mevlevî'nin de aralarında bulunduğu bu öğretmen kadrosunun profili "öğretmenler odasından" aktarılmakta.

Latifesi, eğlencesi bol

Kandilli Kız Lisesi'nin öğretmen hanımlarıyla Kuleli Askerî Lisesi'nin hocalarının Kandilli vapurunda dönüşleri ise latifesi ve eğlencesi bol bölümlerden. Şefik Can'ın Kuleli Askerî Lisesi'ne geldiği bir üçüncü dönem daha var ki bu dönem aslında daha olgun ve profesyonel bir öğretmenin safahatını anlatır. Özellikle Kuleli Askerî Lisesi'nde bu devrede tesadüf ettiği çok ilginç simalardan sadece birkaçını zikretmekte fayda var; Vedat Türkali, Hüseyin Hilmi Işık, Enver Ören ve Fikri Servet Tör. Son isim kendisini Mason localarına davet eden şahıs. İlgili kısımda anlatılan olay aslında sadece Şefik Can'ın Masonluğa bakışını göstermiyor ama 50'li yıllarda Kuleli'deki Mason hocalara dair de genel bir bilgi ortaya koyuyor.

Vize(Kırklareli), Kırıkkale, Erzincan ve Konya'da tümenlerde ya da askeri eğitim verilen okullarda yaptığı görevler sırasında tesadüf ettiği olaylar, fiziki şartlar, fabrikalar, bilhassa yaşanan yolsuzluklar ve eğitim kadrosunun niteliği de konuya ilgi duyanların bigane kalamayacağı bilgiler ihtiva ediyor. 27 Mayıs ihtilalcileri, Dokuz Subay Olayı gibi vakalara dair de artı malumatın verildiği bu hatıratın askerlik bağlamında son derece önemli olduğunu ve askerlik mesleğine dair erken dönem cumhuriyet tarihine katkı sunabilecek bir muhtevaya sahip olduğu vurgulanmalı.

Tam bir hatıralar meşheri olan Şefik Can Hatıralar kitabı sosyal, kültürel ve tasavvufi açıdan çok önemli bir kaynak olmanın yanında Şefik Can'ın mesleği cihetiyle askeri tarih meraklıların da vazgeçemeyeceği bir eser hüviyetinde.